ALLAH CC BİZDEN NE İSTİYOR 1
Allah-ü Teâlâ’nın bizden ne istediğini açıklamadan önce Allah -celle celâlüh- ile insan arasında “yaratıcı ve kul” ilişkisinin olduğunu ortaya koymamız gerekir. Bu denklemde sadece insanı değil, bütün bir kâinatı yaratan, ilim ve hikmet, güç ve hüküm sahibi bir yaratıcı ile yaratılış safhası, yaşam ortamı, hayatını devam ettirmesi için gerekli altyapı olmak üzere her alanda yaratıcıya muhtaç ve aciz bir kulun varlığını anlamak gerekir. Bundan dolayıdır ki “yaratıcı ve kul” arasındaki ilişki daha yaratılış aşamasında kulun, Rabbinin otoritesini kabul etmesiyle başlamıştır.
Kul, yaratılış aşamasında Rabbinin, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sorusuna, “Evet, sen bizim Rabbimizsin” (A’raf, 172) cevabını verererek yaratıcının yegâne güç ve hüküm sahibi olduğunu kabul ederek “emanet”i yüklenmiştir. Bu kabul ediş aslında insanoğlunun dünya hayatında, yaratılış safhasında Rabbine verdiği söze uygun hareket etmesi gerektiğinin adıdır. Yine yaratıcının hükümlerine itaat etmeyi ve O’nun hâkimiyetine ram olarak hayatını devam ettirmeye söz vermesidir. Kaldı ki insanoğlunun “emanet”i yüklenmesi ve Rabbinin otoritesini kabul etmesi icbârî değil, iradîdir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de, “Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir” (Ahzab, 72) buyrulmaktadır.
Allah-ü Teâlâ, “emanet”i yüklediği insanı şerefli yarattığına işaret ederek şöyle buyurur: “Andolsun ki, biz insanoğullarını şerefli kıldık, onların karada ve denizde gezmesini sağladık, temiz şeylerle onları rızıklandırdık, yarattıklarımızın pek çoğundan üstün kıldık” (İsra, 70). Yine insanı ahsen-i takvim yani en güzel şekilde yaratmıştır. Bu yaratılış, Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılmaktadır: “Elbette biz insanı en güzel şekilde yarattık” (Tin, 4).
İnsanı şerefli ve en güzel şekilde yaratan Allah-ü Teâlâ, insana sayısız nimetler bahşetmiştir. Kur’an-ı Kerim’de, “Allah’ın nimetlerini saymaya kalkışsanız sayıp bitiremezsiniz” (Nahl, 18) buyrulmaktadır. Elbette sadece nimetler vermekle kalmamış, bütün yeryüzünü insana müsahhar kılmıştır. Kur’an-ı Kerim’de, “O, göklerde olanlar ve yerde bulunanların hepsini, kendi tarafından (bir lütuf olarak) sizin emrinize verdi. Doğrusu bunda, düşünen bir topluluk için gerçekten ibretler/deliller vardır” (Casiye, 13) buyrulmaktadır.
Allah-ü Teâlâ, kendisine itaat, ibadet ve yüceltmeye kotladığı melekler varken insanı şerefli ve en güzel şekilde yaratması, sayısız nimetler bahşetmesi, nimetlerle rızıklandırması, yeryüzünü insanın emrine vermesindeki murad, iyiliğe ve kötülüğe meyletme olasılığı olan insanı özgür iradesiyle bıraktığı zaman tercihini haktan yana mı yoksa bâtıldan yana mı kullanacağını, daha önce yüklendiği emanet’e sahip çıkıp çıkmayacağını sınamak içindir. İşte buna imtihan denilir. İmtihan, insanoğlunun haktan mı yoksa bâtıldan mı yana tavır alacağının sınanmasıdır. Bu gerçek Kur’an-ı Kerim’de, “O hanginizin daha güzel/hayırlı amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır” (Mülk, 2) ayetinde açıklanmaktadır.
Siyami Akyel.