Gönderen Konu: Yalanı İlk Başlatan Şeytan  (Okunma sayısı 76 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2146
Yalanı İlk Başlatan Şeytan
« : Şubat 18, 2023, 11:01:15 ÖÖ »
Yalanı İlk Başlatan Şeytan

Madde ve manadan müteşekkil yapıya sahip insanoğlu tabiatı gereği sosyal bir varlıktır. İnsan, sürekli olarak sosyal çevre içerisinde yaşantısına devam etmektedir. Bu sosyal çevrenin ilişkileri kimi zaman bazı gerekçelerden dolayı akamete uğramaktadır. Toplumu bu akamete sürükleyen ve toplumun temelini sarsan problemlerden birisi de şüphesiz yalancılıktır.

Kuran ve hadislerin açıkça beyanlarının varlığına rağmen şeytan ile başlayan inkâr ve yalancılık, Âdem’in evlatlarının her daim imtihan vesilesi olmuştur. Allah’ın kudret ve azâmetine bir nevi yalan isnat ederek kibre sürüklenen şeytan bu konuda sadece kendisi yanlış yola sapmakla kalmamış aynı zamanda Allah’ın kullarını da saptırmak için yoğun çaba vermiştir.

Bir kalpte iki sevda yatmaz demişlerdi büyükler, öyle ya kişinin kalbinde hem dünya hem de ahiret sevgisi birlikte bulunamayacaktı. Hz. Peygamber aleyhisselamda bu konuda şu uyarıyı yapmıştı. “Doğruluk/İman ile yalancılık aynı kalpte bulunmaz.” Kişinin muhabbeti ve meyli dünyalıklara olduğu müddetçe ahiret imtihanında başarılı olamayacaktı. Öyle ya başka bir hadisinde Hz. Peygamber aleyhisselam “yalancılık kötülüğe, kötülük de cehenneme götürecekti.”

Her konuda bizler için “en güzel örnek” olan Hz. Peygamber bu konuda şüphesiz eşsiz rehber ve önder olarak karşımızda durmaktadır. O’nun bu konudaki hassasiyeti ve ümmeti hakkındaki endişesi sebebiyle ashabına dolayısıyla bize olan örnekliğinin ve uyarılarının sayısı çoktur. Fakat yazımızın kısa olması zorunluluğundan dolayı asr-ı saadetten bir tabloyu aktararak konumuzu noktalayalım. 

İslâm nuru, Mekke topraklarını aydınlatmaya başlayalı üç yıl olmuştu. Bu esnada sayıları az da olsa müminler, gizliden gizliye Allah’a kulluk ediyor ve ibadetlerini yerine getirmeye çalışıyorlardı. Risâlet dördüncü yılına girerken Allah, Elçisi’nden daveti daha da genişletmesini, yakın akrabalarını uyarmasını istedi. Bu gerçekten zor bir görevdi. Acaba nasıl bir tepki vereceklerdi? Allah Rasulü aleyhisselamın davetini kabul edip sahte ilâhlarını bırakacaklar mıydı, yoksa atalarının dininde ısrar mı edeceklerdi?

Rasulullah aleyhisselam önce en yakın akrabalarını yani Abdülmuttalib oğullarını İslâm’a davet etti. Sonra da Safâ tepesindeki yüksekçe bir yere çıkıp olanca sesiyle “Yâ Sabâhâh! Yâ Sabâhâh!” diye haykırdı. Araplar bu kelimelerin ne anlama geldiğini çok iyi bilirlerdi. Düşman saldırısının an meselesi olduğunun haykırışlarıydı bunlar. Hz. Muhammed’in bu çağrısını işitenler gelip karşısına dizildiler. Gidemeyenler de olup bitenleri öğrenmek için adamlarını gönderdiler. Rasulullah aleyhisselam “Ben size ‘Şu vadinin arkasında size saldırmak isteyen süvari birlikleri var.’ desem bana inanır mısınız?” diye sordu. Hep bir ağızdan, “Evet, inanırız... Biz senin bugüne kadar yalan söylediğini hiç görmedik.” diye karşılık verdiler. “O zaman” dedi Hz. Peygamber, “Ben sizi şiddetli bir azaba karşı uyarıyorum.” Bu, belki de kalabalığın hiç beklemediği bir şeydi, bocaladılar. Rasulullah aleyhisselama önce amcası Ebu Leheb karşı çıktı, sonra da diğerleri. Hâlbuki onlar çok iyi biliyorlardı ki Hz. Muhammed aleyhisselam o güne kadar herhangi bir şekilde yalan söylememişti ve o gün de yalan söylemiyordu. Zaten ona, “Yalan söylüyorsun.” da diyememişlerdi. Çünkü o, doğruluk timsaliydi, “Muhammedü"l-Emîn” idi.[1]     

-------------------------------------------------------------------- 

[1] Hadislerle İslâm, 3/ 397.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:42:56 ÖÖ]


Çocuklarımıza Sahip Çıkmalıyız Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:35:33 ÖÖ]


Zulmün Zararları Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:22:59 ÖÖ]


Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:36:50 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41