Gönderen Konu: Halim Kötü İşim Zor - ŞİİRLER  (Okunma sayısı 83 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2146
Halim Kötü İşim Zor - ŞİİRLER
« : Mayıs 07, 2023, 12:15:44 ÖS »


Halim Kötü İşim Zor

Seni, en az aşkla seven benim
Sana en az salât, selam edenim.
Riya ile ihlâs çizgisindeyim
Halim kötü, işim zor Ya Resulullah
Alnıma mührünü vur Ya Resulullah

Şiirlerimi beğenmezdin sandım.
Yunus'u sevdim, Nabi’yi kiskandım.
Bir Kuşluk Vakti rüyayla uyandım
Halim kötü, işim zor Ya Resulullah
Alnıma mührünü vur Ya Resulullah

Motif olmuyor gönlümde ördüğüm,
İlmeklerimin her biri kördüğüm.
Rüya mı, hayal mi bilmem gördüğüm
Halim kötü, işim zor Ya Resulullah
Alnıma mührünü vur Ya Resulullah

Ravzan’da zatına ezan şehadet
Koparır içimde hep bir kıyamet
Ezan ve Ravzan. Ah! Gelde sabır et
Halim kötü, işim zor Ya Resulullah
Alnıma mührünü vur Ya Resulullah

Mescidine girmedim güle güle
Saygısızlık yapmadım bile bile
Konuşmadım hatta yüksek bir sesle
Halim kötü, işim zor Ya Resulullah
Alnıma mührünü vur Ya Resulullah

Köpeksiz yolu Ravza’nın, Mekkenin-
Ama bir başka değeri kedinin.
Sokağını gör bir de Türkiye’nin
Halim kötü, işim zor Ya Resulullah
Alnıma mührünü vur Ya Resulullah

Modern çağın harbi tek ekonomi
İşte ilim hadisinin önemi.
İlimsiz geçirdik nice dönemi
Halim kötü, işim zor Ya Resulullah
Alnıma mührünü vur Ya Resulullah

Gönlüm değil, yolum ayrı düşüyor
Çiğerim yanıyor, dışım üşüyor.
Sensiz her nefes derdi deşiyor
Halim kötü, işim zor Ya Resulullah
Alnıma mührünü vur Ya Resulullah

Bir Medineli Eyyubi Ensari
Evinde misafir etti Resulü
Kim ağırlar Orhan muhaciri
Halim kötü, işim zor Ya Resulullah
Alnıma mührünü vur Ya Resulullah-SAV-

Orhan Afacan

Mülk Allah’ındır

Gökler, güneşler, mahlar
Yâ Rabbi, Sana muhtaç
Bütün Nebiler, şahlar,
Yâ Rabbi, Sana muhtaç!..
Bitmez keremin Senin,
Eli sende gecenin,
Ana rahminde cenin,
Yâ Rabbi, Sana muhtaç!..
Kim getirse çok misâl,
Kudretine yok misâl,
Lâle, zambak, gülnihâl,
Yâ Rabbi, Sana muhtaç!..
Hamza, Mus'ab, Ali'ler,
Hep Seni Senden diler,
O ay yüzlü Veliler,
Yâ Rabbi, Sana muhtaç!..
Alamazdı yer nefes,
Ölü kalbe ver nefes,
Bütün âlem her nefes,
Yâ Rabbi, Sana muhtaç!..
Melek, insan, hûrî, cin
Ceylân, kuğu, güvercin,
Bir nefes hayat için,
Yâ Rabbi, Sana muhtaç!..
Çırpınır bu iklimde,
Câhil, ârif, âlim de,
He mazlum, her zâlim de,
Yâ Rabbi, Sana muhtaç!..
Ak zambaklar, iğdeler,
Sen olmasan nideler?
Bir nûr için dîdeler,
Yâ Rabbi, Sana muhtaç!..

Bulut, şimşek, yağmur, kar,
Senin lütfunla akar,
Son Nebi, o kutlu Yâr,
Yâ Rabbi, Sana muhtaç!..
O ki, varlığa sebep,
Ben bunu bilirim hep,
Sabah, akşam, rûzü şeb,
Yâ Rabbi, Sana muhtaç!..
Gafiller bilmez ama,
Ay, güneş, zemîn, semâ,
Zaman boyu dâima,
Yâ Rabbi, Sana muhtaç!..
Genç, ihtiyar, yetim, dul,
Kim varsa zengin, yoksul,
Pâdişah olsa da kul,
Yâ Rabbi, Sana muhtaç!..
Celâlin sığmaz dile,
Çırpınışlar nâfile,
Şanlı Cebrâil bile,
Yâ Rabbi, Sana muhtaç!..

Mustafa Necati Bursalı

Yeniden  Diriliş.

Korkunç Kıyâmet olayından sonra,
Yerler, gökler harab olduktan sonra,
Yüce Allah OL emrini verecek,
Yer, gök başka düzene girecek.
Hidrojen-Helyum devreye girecek,
Güneş’e yepyeni güç verilecek.
Kırk gün sürekli yağmur yağacak,
Yeni yaşam koşulu oluşacak.
Allah, İsrâfil’e hayat verecek,
“Ya İsrâfil! Sûr’a üfle” diyecek.
İsrâfil tekrar Sûr’a üfleyince,
“Kalkın! Çürüyen kemikler” deyince,
Tüm canlılar kabirden fırlayacak,
“Bizi kim kaldırdı?” diye soracak.
İşte o an, korkunç bir gün olacak,
O gün,Vel-ba’sü ba’del-mevt olacak.
Hayat ve ölüm, ilâhi bir sırdır,
Yuhyi ve Yümit, O’nun Esmasıdır.
Atom’u hücreye çeviren O’dur,
Hücreyi atoma döndüren O’dur.
Hücrenin yerle, gökle ilgisi var,
Bedenin hücreye ihtiyacı var.
Hücreyi, bedeni yaratan Bir’dir,
Yerleri, gökleri yaratan Bir’dir.
Yaratmak, öldürmek O’na kolaydır,
Dağıtmak, toplamak O’na kolaydır.
Her şey O’nun bir OL emrine bakar,
Emredince insan kabrinden kalkar..

Bu konuda kuşkusu olanlara,
Ya da imânı zayıf olanlara,
Rabbimiz ne güzel örnek veriyor,
İlk yaratılışa bakınız diyor.
Gelin! İlk yaratılışa bakalım,
Nereden nereye geldik bakalım!
Kökenimiz toprak maddeleridir,
Karbon, azot gibi elementlerdir.
Bulutlardan yere yağmur inince,
Elementler suda çözümlenince,
Bitki kökü tarafından emilir,
Sebzeler, meyveler meydana gelir.
İnsanlar tarafından yenilenler,
Mide, bağırsakta sindirilenler,
Bedene çekilir kan, hücre olur,
Bazıları yumurta-sperm olur.
Yumurta ile sperm birleşince,
Allah’ın izni ile döllenince,
Kimyasal, fiziksel işlemler başlar,
Hücre bölünüp, çoğalmaya başlar.
Kırk günde bedenin şekli tamamdır,
Ancak, çok küçük bir lokmakadardır.
Dört ayda Ruh’la birleşir bedenler,
Çıkış için Hak’tan izin beklerler.
Emir gelince “Dünyaya gel!” diye,
Kimin haddine kalmış “GELMEM!” diye.
Doğmak-ölmek elimizde değildir,
Kabirden kalkışta aynen böyledir.
İşte! Bedenimiz topraktan olur,
Ölünce çürür, yine toprak olur.
Yok olmaz, kaybolmaz, takdir böyledir.
Allah’ın koyduğu düzen böyledir.
İsrâfil tekrar Sûr’a üfleyince,
“Kalkın! Çürüyen kemikler” deyince,
Yerler, gökler şiddetle sarsılacak,
Korkunç sesler, patlamalar olacak,
Atomlar birbirine karışacak,
Yeni düzen yürürlüğe konacak,
İnsan dirilip kabrinden kalkacak,
Kendini başka âlemde bulacak.

Ahmet  Tomar

Ne güzelsin gül şehir, kudretsin, ümitsin.
Sen gönüllerimizin tacı, cihanın incisisin.
Nur saçan toprağında yatıyor peygamberim.

Resûller serveri seni methü senâ eyledi.
Baktıkça dayanamam, akar gözümün seli.
Rahmet yüzünü göster canım peygamberim.

Bu emsalsiz diyar, ibretlerle sırlarla dolu.
İlâhi nurun ışıkları, oradan yükselip durdu.
Ebedi nura bürünmüş canım peygamberim.

Ey yaren şehir! Konuklarnı bekleyip durdun,
Rasülün hayalini ta öncelerde mi kurdun?
Alemlere ambersin canım peygamberim.

Melekler seni öper, huzurunda diz çökerdi.
Dağ taş feryat eder sevgilerini önüne dökerdi.
İki cihan gülü canım canım peygamberim.

Tüm sevgileri gölgede bırakan bir aşkla,
Gönüllerimizde iman, gözlerimizde yaşla,
Seviyoruz seni canım canım peygamberim.

Parmaklarından akan su, ne mübaerek su.
Sana inanan kalbler, felah bulur doğrusu.
İki cihan Serverisin canım peygamberim.

Nuru cemalinle iki cihan hâz duyuyor.
Milyonlarca dudak şerefli isminle tat alıyor.
Habibi Kibriyasın canım peygamberim.

Her nereye gitsen melekler giderdi seninle.
Cibril-i emin üzüntülerini silerdi vahiyle.
Görünmez ordularla korunan peygamberim.

Bu dava kutsal, nura götüren yoldur..
Budur Cennet sırrı, sevenler seni bulur.
Ezel sırlarının şahidi canım peygamberim.

Güzel Rabbimin habibi, Ey şefaatçimiz!
Taze duygularla sevilen sevgi güneşimiz!
Ey gönül pınarı canım peygamberim.

Ne söylemişsen hak, rahmetel aleminsin.
Gözlerin ve kalblerin karşısında güzelsin.
Yüzünü göster görelim canım peygamberim.

Gizlilikleri açan nurunun parıltıları rahmettir.
Bu hakikatler, hayretler içinde hayretttir.
Akıl ve kalbleri hayran bırakan peygamberim.

Secdelere kapanır ümmetim ümmetim derdin,
Seni unuturmuyuz kalbimizde yaşıyacak sevgin.
Sana selam olsun, gönül gülü peygamberim.

Perde perde gönülleri çoşturan bu sevdalar.
Cennet kokusu alır, filizlenir boy boy atar.
Varlık semasının güneşisin canım peygamberim.

Dualarımız sessiz, iniltisiz, gürültüsüz feryat.
O’nun huzurunda yalınızlığın tecellisi heyhât.
Alemlerin göz bebeği canım peygamberim.

Allahım güzelliğin birdir, etsekte farklı dualar.
Muhammed gülüne dal eyle bizi mahşere kadar.
Rabbimin lütfu keremi, canım peygamberim.

Medine-i Münevvere 1400H.
 
Geciktirme tevbeyi
      
Sakın şeytana kanma!
Geciktirme tevbeyi!
Daha vakit var sanma!
Geciktirme tevbeyi!

Tevbe eyle arkadaş!
Nefsinle durma savaş!
Akıtıp gözünden yaş,
Geciktirme tevbeyi!

Öyle yüksekten uçma!
Tevbeden sakın kaçma!
Bir gün imansız göçme!
Geciktirme tevbeyi!

Haramsa onu tatma!
Öyle gafletle yatma!
Âhireti unutma!
Geciktirme tevbeyi!

Geçer gider ömrümüz,
Nurlanmalı günümüz,
Belli olsun yönümüz,
Geciktirme tevbeyi!

Allah’tan kesme ümit!
Tevbeyle kabrine git!
Olayım dersen yiğit,
Geciktirme tevbeyi!

Dini, dünyaya satma,
Haram lokmayı yutma,
Sakın tevbesiz yatma!
Geciktirme tevbeyi!

Gençliğinde taş taşı!
Yaşlanınca ye aşı!
Akıt gözünden yaşı!
Geciktirme tevbeyi!

Olma sakın sitemkâr
Kalbden et hakkı ikrar!
Kabre girme günahkâr!
Geciktirme tevbeyi!

Kalkar kalkmaz sabahtan,
Gel af dile Allah’tan,
Kaçarak her günahtan!
Geciktirme tevbeyi!

Günahlara dalmadan,
Saçlarını yolmadan,
Yarın pişman olmadan!
Geciktirme tevbeyi!

Gaflete hiç dalmadan,
Bir beddua almadan,
Yarınlara kalmadan,
Geciktirme tevbeyi!

Üç değil, tektir ilah,
Yemeden seni günah,
Demeden yarın eyvah,
Geciktirme tevbeyi!

Hiç kimseyi üzmeden,
Yalan dolan düzmeden,
Kötü yerde gezmeden,
Geciktirme tevbeyi!

Yunus, hak olsun sözün!
Çevrilsin Hakka yüzün!
Kapanmamışken gözün,
Geciktirme tevbeyi!

Ali Kılıç Kakiz

Kelimeler:

Şeytan: Allah’tan uzaklaştıran; İblis, nefs ve kötü arkadaş
Sitemkâr: Bir kimseye üzüldüğünü, kırıldığını, öfkelenmeden belirten

Kılıbık Erkek Şiiri

Hiç gelecek halim yoktu vallahi,
Sizleri burada gördüm de geldim.
İzinsiz çıkamam, salmaz billahi,
Hanıma tekmili verdim de geldim.

Belaya sokamam garip başımı,
Biliyorum, takip eder peşimi,
Sağlama alayım diye işimi,
Kayın valideme sordum da geldim.

Gezip de gelecek çarşı, pazarı,
Uykuya yatacak öğle üzeri,
Kaçmasın diyerek Yalan Rüzgarı,
Saati başına kurdum da geldim.

Razı değil gönlüm boş oturmaya,
İlk yıldan başladım turşu kurmaya,
Alıştı ellerim yaprak sarmaya,
Yemeği ateşe sürdüm de geldim.

Sür dedim boyayı, takın altını,
Dolaş görümceni, ara eltini,
Islatırsa diye velet altını,
Sıkıca kundağa sardım da geldim.

İyisi, kötüsü olmaz iş iştir,
İş çıksın elinden, işi yetiştir,
Hazırlık gerekir, önümüz kıştır,
Çorabı, kazağı ördüm de geldim.

Tutturdum içimden yanık türküyü,
Sildim tüm rafları, örttüm örtüyü,
Yıkadım gömleği, yaptım ütüyü,
Halıyı, kilimi serdim de geldim.

Günü varmış gelen ayın üçünde,
Hazırlık başladı bilmem kaçında,
İşlerim bitince huzur içinde,
Sazımı sırtıma vurdum da geldim.

Gel Kılıbık Ali, derdini açma sen yad'a,
Başa gelmedik iş olmaz dünyada,
Kazak erkek oldum gece rüyada,
Düşümü hayıra yordum da geldim.

Söz  Kime

Sevmek  bize  hak  ise.
Seni  seven  çok  ise.
Güzel  meylin  ok  ise.
Bunca  eda  naz  kime.

Sevilirsin sevilsen.
Kimler peşinde  bilsen.
Kız  sen oynak  değilsen.
Bu  çalınan  saz  kime.

Gelmesem  bağırırsın.
El  edip çağırısın.
Sen  beni  ne  sanırsın.
Bu  tebessüm  göz  kime.

Herkesi yakar  tenin.
Yüzünde  nokta  tenin.
Şayet değilse  senin.
Bu  kesilen  söz  kme.

Ahmet  Canbaba

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:43:20 ÖÖ]


İyi Anne Baba Mısınız Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:34:11 ÖÖ]


Hasan Bitmez - Osmanlı Mehter Marşları 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:34:58 ÖS]


Konuşma Ve Dinleme Adabı Gönderen: webtasarim
[Dün, 11:26:55 ÖS]


Yüzünü Ahirete Ceviren Gönderen: webtasarim
[Dün, 11:20:44 ÖS]


İçinde Namaz Geçen Ayetler Gönderen: webtasarim
[Dün, 11:15:19 ÖS]


Temizligin Onemi Gönderen: webtasarim
[Dün, 11:12:06 ÖS]


Cahillerle Tartışmayın Gönderen: webtasarim
[Dün, 11:03:41 ÖS]


Yardımı Reklam Gibi Yapmamalı Gönderen: webtasarim
[Dün, 10:59:14 ÖS]


Dinimizin Bizden İstediği Hayat Gönderen: melek
[Dün, 09:02:39 ÖÖ]


Hidâyetten Sonra Kalblerin Kayması Gönderen: melek
[Dün, 08:54:05 ÖÖ]


Kalbin Temizliği Gönderen: melek
[Dün, 08:45:49 ÖÖ]


Peygamberimizin Kadınlara Karşı Muamelesi Gönderen: melek
[Dün, 08:36:03 ÖÖ]


Allah Rasülü’ne Muhabbetimiz Gönderen: melek
[Dün, 08:33:38 ÖÖ]


Kendimize ve Ailemize Sahip Çıkalım Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:12:49 ÖÖ]


Müslümanlar Kazanımlarını Ne Zaman Kaybederler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:05:29 ÖÖ]


Savrulsak Da Beraberiz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:41 ÖÖ]


Egemenlik Kimde Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:50:29 ÖÖ]


Yolumuzun Esası Zaruri Olan İle Yetinmektir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:40:57 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41