Gönderen Konu: Aklımızı Yeterince Kullanıyormuyuz  (Okunma sayısı 86 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Aklımızı Yeterince Kullanıyormuyuz
« : Nisan 17, 2021, 09:14:24 ÖÖ »
Aklımızı Yeterince Kullanıyormuyuz

Kur’an’da inanç, ibadet başta olmak üzere pek çok konunun yanı sıra insanı düşünceye sevk eden sayısız ayetler vardır.

“… O’nun ayetlerindendir” ifadesiyle başlayan birçok ayet insan zihnini varlıklara ve olaylara yöneltirken, “ Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde akıl sahipleri için gerçekten ibretler vardır”  gibi ayetler de insanı doğrudan düşünmeye sevk eder (3/190).

Yine Kur’an’da pek çok ayet akıl yürütmeyi, tefekkürü, düşünmeyi ve bilgi edinmeyi teşvik ederken, birçok ayette düşünüp tefekkür etmeyenlerin yerden yere vurulması dikkat çekici hatta “…Aklını kullanmayanları Allah, pislik içinde bırakır” ifadesi bir hayli çarpıcıdır. Bazı gerçeklere dikkat çekildikten sonra, “Hala aklınızı kullanmayacak mısınız?” (2/44) gibi ayetler ise sitem yüklüdür.

 Ayrıca Kur’an’ın, aklın işlevlerinden olan tefekkür- tezekkür ve benzeri kavramlara çokça yer vermesi aklın kullanılması, düşünce ve düşüncenin ifade edilmesinin ne denli önemli olduğunun açık göstergesidir.

Peki, bütün bu gerçekler ortadayken Yüce Allah’ın, kullanmamız için verdiği aklımızı başkasına kiraya verebilir miyiz, irademizi birilerine rehin bırakabilir miyiz? Ya da İslam dünyasında böyle bir anlayışa nasıl ve ne zaman gelindi? Gelin birlikte irdeleyelim.

 Akıl-Nakil Meselesi

Vahiy temelli olan İslam’ın; bilindiği gibi Kur’an ve Peygamberimizin uygulamaları olmak üzere ‘iki bilgi kaynağı’ vardır. Bağlayıcı olan bu iki kaynağın dışındaki tüm bilgi kaynaklarına temkinli yaklaşılır. Buna göre Kur’an ayetleri ve Hz. Peygamberin sahih sünnetinde belirtilen hususların dışında kalan konuları; kimden ne gelirse gelsin, olduğu gibi kabul etmek yerine “doğru mu, yanlış mı; mümkün mü, değil mi” diye, esaslı bir muhakeme ve muhasebe süzgecinden geçirilmelidir.

 İslam anlayışına göre imandan sonra en büyük nimet akıldır. Zira Allah’ın; peygamber aracılığıyla gönderdiği mesajları kavramak ancak akılla mümkündür.  Yüce Allah’ın bahşettiği tüm nimetlerin kavranması ve kadir-kıymetlerinin bilinmesi yine akıl sayesinde olmaktadır. İslam medeniyetinin akıl, ilim, irfan ve hikmet üzerine inşa edildiğine bakılırsa “aklı olmayanın dini de yoktur” sözü daha iyi anlaşılacaktır.

Ayrıca körü körüne ve bilgisiz inancı hoş görmez İslam. Evham ve çeşitli hurafeler başta olmak üzere her türlü asılsız adet ve ananeleri hoş görmediği gibi… Bütün bu temelsiz anlayışları, akıl ve mantık ölçülerine vurmadan, muhakeme etmeden kabul edenleri de şiddetle kınamaktadır:

 “Onlara; ‘Allah’ın indirdiği (Kur’an’a) ve Resulün (size tebliğ ettiği şeylere) gelin’ denildiği zaman; biz ancak ‘atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeylere uyarız’ derler. Ya ataları hiçbir şey bilmeyen ve doğru yolu bulamayan kimseler ise yine mi onlara uyacaklar?” (Maide,5/104).

 “Ve dediler ki; eğer söz dinleseydik yahut aklımızı kullansaydık şu çılgın ateşin halkı içinde olmayacaktık…” (Mülk 67,10).

Ancak zamanla akıl-vahiy dengesinin bozulması sonucu ne yazık ki; İslam toplumunda akıl ve bilgi değil, teslimiyeti öne çıkaran anlayış egemen olmuştur. Öte yandan İslam inancında ‘bilgi kaynağı’  kabul edilmeyen keşf, keramet ve ilham yoluyla bilgi sahibi olduklarına ve ahirette de şefaatçi olacaklarına inanılan bir takım sapkın fikir sahibi kişiler hep olagelmiştir. Ancak unutmamak gerekir ki; Hz. İbrahim’in hatırına babasını, Hz. Nuh’un hatırına oğlunu, Hz. Lut’un hatırına karısını affetmeyen Allah; gavsın, şeyhin veya evliya denilen kişilerin hatırına da kimseyi affetmeyecek:   “O gün kimsenin kimseye faydası olmaz. O gün bütün yetkiler sadece Allah’a aittir” (infitar,82/19).

 Unutulmamalıdır ki Peygamberler; en çok içinde yaşadıkları toplumun dindarlarıyla savaşmışlardır. Allah’ın hak dinini bozanlarla! Hz. Musa; Bel’am ile Hz. İsa; Yahudi hahamlarıyla, Hz. Muhammed(as) ise babalarının dinlerini ilelebet korumak için ölümüne mücadele eden Mekkeli müşrik din adamlarıyla savaştı. 

Görünen o ki; Mehdi ve Mesih kavramları başta olmak üzere bazı dini değerleri kullanmak suretiyle kendilerine alan açmaya çalışan bu had bilmezler…  Sözde manevi etki ve yetkileri olduğu iddiasını dillendirmek suretiyle taraftar çoğaltma kurnazlığı peşinde olmuşlardır. En çok rağbet gören sözde iddiaları da Hz. Peygamberi toplantılarına getirmek ve rüyalarında görüp ondan talimat almaları olsa gerek. Akıl tutulması bu iddiaya bakıldığında krizin inanç yönüyle ne kadar derinleştiği açıkça görülür.

 İnsanları gözü kapalı ölüme sürüklemekten ve öldürmeyi meşrulaştırmaktan çekinmeyen IŞİD ve FETÖ benzeri yapılar;  akıllarını başkalarına teslim eden işte bu güruhun ürünleri olmalıdır.

  ELEŞTİREL DÜŞÜNCEMİZE NE OLDU?

 İslam dünyasındaki en temel sorunlardan birisinin, “eleştirel düşünce” eksikliğinden kaynaklanan bilgi kirliliği olduğu açıktır. Peki, bu duruma nasıl gelindi?

 Müslümanlar; ilahi hükümleri işleyerek ve yorumlayarak hayatlarına yön verirler. Vahiy kaynaklı olan İslam düşüncesi;  bir yönüyle ilahi ve sürekli, diğer yönüyle de beşeri ve değişkendir. Nitekim İslam inancı bu özelliğini, dine giriş için anahtar cümle olan Kelime-i Şahadette peygamberi  ‘elçi’ ve ‘kul’ şeklinde niteleyerek açıkça ortaya koymuştur. Buna göre dinin sabiteleri/değişmezleri olduğu gibi, hiç şüphesiz değişkenlik gösteren ve hakkında içtihat gereken konular da vardır. Müslümanlar tarafından bu konuların, vahye dayalı bilgilerin ışığında özümsenerek hayatı kolaylaştırma gayreti ise kuşkusuz dünya ve ahiret saadeti aramanın yegâne sonucudur.

Nitekim Sevgili Peygamberimiz, kendisine Yüce Allah’tan vahiy gelene kadar sağduyusu ve aklıselimine göre hareket eder, vahiy geldikten sonra da vahye göre hüküm verirdi. Kur’an’ın açık bıraktığı alanlarda ise aklını kullanmak suretiyle içtihat etmek suretiyle İslam’ın bilgi kaynağının vahiy ve akıl olduğunu açıkça ortaya koymuştur.

 Ancak zamanla yeni metotlar, yeni imkânlar aramak yerine büyük ölçüde ‘mevcudu koruma’ ve  ‘eskiyi taklit etme’ kolaycılığı tercih edilir. Bu istenmeyen durum; Kur’an’ın özünde bulunan özgür düşüncenin yerini duraklama ve mevcutla yetinme fikrini beraberinde getirecektir.

İslam dünyası 17.yüzyılan itibaren siyasi, ekonomik ve askeri alanlarda Batı karşısında yaşadığı acziyetin ve geri kalmışlığın vahametini fark eder.  Koçibey, Taşköprülüzade ve Kâtip Çelebi gibi Osmanlı aydınları bu fikri durgunluğa dikkat çekerler. İslam dünyası geç de olsa bu durumdan kurtulmanın arayışlarına girer ve farklı kesimlerden çözüm önerileri gündeme gelir. Ancak hepsinin ‘mevcut durumdan şikâyet’ ortak noktaları olsa da önerdikleri reçeteler farklıdır.

 Günümüzde ise bu manada her hangi bir gayrete, içtihat ve metoda gerek duyulmaz. En kestirme yoldan tespit edilen zamanın sahibi, kutbu ya da sözde beklenen mehdisi (!) her kimse ona “teslim ol ve kurtul” anlayışı hâkimdir.

 Bir musibetin bin nasihatten evla olduğu dönemlerdeyiz. Bir de Sevgili Peygamberimizin kulluk bilinci, güzel ahlakı, hakikate tanıklığı, istişareye önem vermesi, hak, adalet, eşitlik, yardım severlikteki duyarlığı, kamu malı hassasiyeti ve emaneti ehline verme ilkesi gibi temel prensiplerinin hiçe sayıldığı zamanlardayız…

 


* BENZER KONULAR

Birbirimizin Hem Cenneti Hem de Cehennemi Olabiliriz Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:48:55 ÖÖ]


Kulluk Şuuru Nasıl Oluşur Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:44:55 ÖÖ]


Şeytanın Büyücülüğü Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:41:01 ÖÖ]


Birliğe Çağrı Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:35:09 ÖÖ]


Ahirete İmanın Mü’mine Kazandırdıkları Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:29:15 ÖÖ]


Sen Değerlisin Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:19:59 ÖÖ]


Evlilik İnsanı Mükemmelliğe Ulaştıran Hızlı Yollardan Birisidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:58:11 ÖÖ]


Müslümanım Diyen Ey Hanımlar Kızlar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:51:18 ÖÖ]


Birçok Kadın Kocasını Birçok Rrkekte Karısını Cennetlik Etmiştir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:45:05 ÖÖ]


Hesap Günü İyice Yaklaştı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:33:16 ÖÖ]


Kırık Kalple Yapılan Dualar Makbuldür Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:20:47 ÖÖ]


Ertuğrul Erkişi - Safahat`tan Şarkılar 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:41:49 ÖS]


İslâm Kadına En Büyük Değeri Vermiş Şerefli Yaşamasını Sağlamış Gönderen: anadolu
[Dün, 08:16:41 ÖÖ]


Çocukla İletişim Kurarken Ona Saygı Duymak Değer Vermek Gerekir Gönderen: anadolu
[Dün, 08:08:13 ÖÖ]


Mümin Bir Erkek, Mümin Kadına Kızıp Darılmasın. Gönderen: anadolu
[Dün, 08:03:19 ÖÖ]


Çocukların Namaz Eğitimi Gönderen: anadolu
[Dün, 07:57:19 ÖÖ]


Namazını Sapasağlam Koruyanalr Gönderen: anadolu
[Dün, 07:50:26 ÖÖ]


Bu Din Sadece Camilerin Dini Değil Hayatın Dinidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:38:19 ÖÖ]


İslam Gariplerin Dinidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:29:34 ÖÖ]


Komşunuzu İhmal Etmeyin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:21:38 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41