Gönderen Konu: Uğur İnancı ve Sihir  (Okunma sayısı 625 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Uğur İnancı ve Sihir
« : Ocak 03, 2018, 07:38:35 ÖÖ »
Uğur İnancı ve Sihir

Herhangi bir şeyde bulunduğu zannedilen ve işlerin ters gitmesine sebep olarak ileri sürülen hal anlamında kullanılır.

Değişik çağlarda pek çok kişi ve toplumlar çevrelerinde gördükleri bir takım eşyalarda, hayvanlarda ve tabiat olaylarında uğursuzluk bulunduğuna inanmıştır. Çağımızda bu uğursuzluk anlayışını üzerinden atamamış pek çok insan görülür. Bu tipteki insanlar, uğursuz olarak niteledikleri şeylerden, kendilerine bir kötülük ve zarar geleceği inancındadır. Daima bu tür şeylerden uzak durmağa çalışırlar. Hiç bir dinî ve ilmî kaynağı olmayan "uğursuzluk" anlayışına sahip olurlar, hayatların her safhasında korku ve endişe içinde bulunurlar.

Aslında hiç bir şeyde uğursuzluk yoktur. Hiç bir şey doğuştan uğurlu değildir. Uğursuzluk olsa olsa herkesin kendisinde, kendi yorumunda ve anlayışındadır. Halk arasında sık sık kullanılan “Uğurlu geldi” veya “Uğursuz geldi” gibi sözler birer zan ve kuruntudan ibarettir.

Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bir hadis-i şerifinde; "İslâm'da taşe'üm (uğursuz sayma, kötüye yorma) yoktur; en iyisi tefe'ül (iyiye yorma)dır" (Buharî, Tıb, 54) buyurarak, bu zararlı anlayışın İslam'da bulunmadığını ifade etmiştir. Diğer bir hadiste ise; "Eşya da uğursuzluk yoktur, safer ayında uğursuzluk yoktur, baykuşun ötmesinde bir uğursuzluk yoktur" (Müslim, Selâm, 102) buyrulmuştur.

Bütün bunlardan sonra şöyle denebilir: Ay ve güneş tutulması, köpek havlaması, baykuş ötmesi, kedi ve köpeğin yolda yürüyen bir kişinin önünden geçmesi, merdiven altından geçmek, on üç rakamı, salı günü işe başlamak veya yola çıkmak, gece aynaya bakmak veya tırnak kesmek vb. gibi pek çok şeyde uğursuzluk bulunduğuna inanmak, batıldır. Zira böyle şeylerde, ne iyilik ne de kötülük vardır. Bir eşyayı bir olayı mutlaka bir şeye yormak gerekiyorsa, Peygamber Efendimizin tavsiyesi doğrultusunda, iyiye yormak icab eder.

İnsanlar, eskiden beri bazı yer, zaman, şahıs ve şeyleri uğursuz veya uğurlu saymışlar, bu inanca göre karar verdikleri, hareket ettikleri olmuştur. Hiçbir ilmî ve dini esâsa dayanmayan bu inanç İslâm'da reddedilmiş, uğur veya uğursuzluğu insanların kendi inanç ve davranışlarında aramaları istenmiştir.

Bu konuda kimi insanımız bazı şeyleri uğursuz sayar, kimileride bazı şeyleri uğurlu sayar.

1. Uğursuz saymak

Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- buna benzer başka inanışları da zikrederek şöyle buyurmuştur: "Hastalığın bir başkasına geçmesi, uğursuzluk, (ölü ruhunun temsilcisi) baykuş, karındaki yılan diye bir şey yoktur; cüzzamlıdan -arslandan kaçar gibi- kaçın." (Buhârî, K. et-Tıb, 19, 25, 43-45 )

Hadisin başında "hastalığın birinden diğerine geçmesi (sirayet, salgın) diye bir şey yoktur" derken, sonunda "cüzzamlıdan uzak durulması" emrolunuyor. Hadis açıklayan bilginler burada biri inanç diğeri davranış ile ilgili iki noktanın bulunduğunu söylemişlerdir;

a) İnanç: Hastalığı yaratan, insanı hasta eden, bunu belli kanunlara bağlayan Allah'tır. Bir hasta ile temas eden iki kişiden biri hastalığa yakalanıp diğeri sağlıklı kalabilir; bu Allah'ın iradesine bağlıdır. 

b) Davranış; Salgın hastalığın birinden diğerine geçmesi Allah'ın takdir ettiği, yarattığı bir tabiat kanunudur. Hasta ile temas, hastalanmanın sebebidir; sebepleri olaylara bağlayan yaratıcı bunu böyle dilemiştir; şu halde insanın bu sebeplerden kaçınması gerekir. (el-Aynî, ag. esr, C. X, s. 168 vd.) "Hasta hayvanları, sağlıklı hayvanlara katmayı" ( Karantina) meneden Buhârî hadisi de aynı hükmü desteklemektedir. 

Cahiliye devrinde Araplar baykuşun, ölünün kemikleri veya ruhundan meydana geldiğine, insanın karnında bir yılanın bulunduğuna ve aç kalınca insanı öldürdüğüne, ürküttükleri hayvanların sağ veya sollarından karşı yöne gidişlerine göre uğur veya uğursuzluğa inanırlardı. Hadis bunların da aslı astarı bulunmadığını bildirmektedir. Bazı gün, şahıs, eşya ve yerleri uğursuz saymak, ölüm veya felâketten söz ederken kulak çekip tahtaya vurarak korunmaya çalışmak da aslı astarı olmayan inanç ve davranışlar arasındadır.

Buhârî'nin bir başka rivayetinde "kadın, ev ve binekte uğursuzluktan" bahsedilmiştir. Çelişik görünen bu iki hadis üzerine yapılmış açıklamalar vardır:

a) Hz. Âişe bu ikinci hadiste Peygamberimiz'in -sallallahu aleyhi ve sellem- cahiliye âdetini söylediğini, "onlar, bu üç şeyde uğursuzluk bulurlardı" dediğini ileri sürmüştür.

b) Bazı âlimler de bu üç şeyin genel hükümden müstesnâ tutulduğunu, bunların isâbetsiz seçilmiş olmalarının uğursuzluk olduğunu ve bu takdirde onları terketmek lâzım geleceğini söylemişlerdir. (el-Aynî, ag. esr, s. 196.)

2. Uğurlu saymak (tefe'ül):

Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz, uğursuzluk inancını reddederken "en iyisi uğurlu saymaktır" buyurmuş, "Tefe'ül nedir ya Rasûlallah!" dediklerinde "Herhangi birinizin duyduğu güzel, hayırlı bir sözdür" cevabını vermiştir. (Buhârî, K. et-Tıb, 43, 44; Müslim, K. es-Selâm, 110.)  Buna göre bir kimsenin iyi bir söz duymasını, bir şeye yönelince ilk olarak "başarı, esenlik, mutluluk" gibi bir kelime işitmesini uğurlu saymasında mahzur yoktur.

Uğur inancının hedefi insanların hayatlarını, manasız ve mesnetsiz vehimlere göre değil, gerçeklere göre düzenlemesi ve idare etmesidir.

Sihir öğrenme ve yapmanın hükmü

İster etkili olsun ister olmasın sihir, kötüye de kullanıldığı, psikolojik olarak insanları etkilediği, kontrol edilemez olduğu, Allah'ın kurduğu tabîî düzeni değiştirmeyi amaçladığı, insanların -dinde "sünnetullah" diye ifade edilecek kadar önemli kabûl edilen- bilimsel gerçeklere (meselâ bilimsel tedâvi yöntemlerine) güvensizlik duymalarına yol açtığı, insanların zaaflarını, dertlerini, korkularını veya ümitlerini sömürmeye ve onları aldatmaya elverişli olduğu, inanca zarar verdiği ve bunlara benzer daha başka sakıncaları da bulunduğu için şiddetle yasaklanmıştır. Büyücü veya sihirbazların birçok gizli şeyleri bilebildiği, tabiatüstü işler başarabildiği şeklindeki yaygın inançlar, mûteber kaynaklarda İslâm'a aykırı görülmüş, sihri mubah saymanın, haramı helâl saymak anlamına geleceği, bu sebeple de müslümanın dinden çıkmasına sebep olacağı kanâatine varılmış; ayrıca en yetkili ve güvenilir müslüman bilginler, bir kimsenin, sihrin haram olduğuna inanmakla birlikte, sihir yapmasının veya yaptırmasının ya da sihre ve sihirbaza inanmasının da büyük günah olduğu konusunda ittifak etmişlerdir. (bu husustaki hadîsler için bk. Buhârî, "Vesâyâ", 23; Müslim, "Îmân", 144; Ebû Dâvûd, "Vesâyâ", 10).

 


* BENZER KONULAR

Saadet Asrı Adanmış Hayatlar Gönderen: türkiyem
[Bugün, 08:10:20 ÖÖ]


İhsan ve Tefekkür Gönderen: türkiyem
[Bugün, 08:03:23 ÖÖ]


Takva ve Muttaki Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:58:21 ÖÖ]


Tam bir teslimiyet Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:53:57 ÖÖ]


İman ve Mü’min Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:43:37 ÖÖ]


Evlilikte Amaç Ne Olmalı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:39 ÖÖ]


En Şiddetli Düşman Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:02:48 ÖÖ]


Komşu Komşunun Külüne Muhtaç Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:53:30 ÖÖ]


Yaratılış Gâyemiz İbâdettir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:45:12 ÖÖ]


Rıfat Kaynak - Single Eserleri 320 + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:32:12 ÖS]


Diyetisyen Gözüyle Hamileliğe Hazır Mısınız Gönderen: anadolu
[Dün, 06:18:47 ÖS]


Peygamber’le Birlikte Yaşamak İçin Gönderen: anadolu
[Dün, 06:10:25 ÖS]


Yetimin Duyguları Gönderen: anadolu
[Dün, 05:46:08 ÖS]


Ölüm Var Ölümden Ölüme Fark Var Gönderen: anadolu
[Dün, 05:41:21 ÖS]


Nefis Mücadelesi Gönderen: anadolu
[Dün, 05:36:00 ÖS]


Alkolsüz Bir Hayat Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:03:57 ÖÖ]


Ümmetimin Zayıf mü’minleri Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:48:51 ÖÖ]


Yüksek Tansiyonda Psikolojik Faktörler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:27:08 ÖÖ]


Uyku Bozuklukları Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:20:53 ÖÖ]


Bu Dünya Bir İmtihân Yeridir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:06:47 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41