Gönderen Konu: GÜZEL AHLAKTIR  (Okunma sayısı 665 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
GÜZEL AHLAKTIR
« : Ağustos 20, 2017, 11:11:54 ÖS »
GÜZEL AHLAKTIR

Bugünkü sohbetimizde güzel ahlakın dinimizdeki öneminden söz edeceğiz.

Ahlak kelimesi Arapça bir kelime olmakla beraber, ifade ettiği mana bizim için açıktır ve insanın iyi veya kötü olarak vasıflandırılmasına sebep olan huy ve davranışlarının bütünüdür.

Ahlakın dinde önemli bir yeri vardır. Efendimiz Kuran’da güzel ahlakı ile övülmüştür:[1]

وإنك لعلى خلق عظيم. 

Efendimiz de yeryüzüne geliş gayesini şöyle açıklamıştır:[2]

إنما بعثت لأتمم مكارم الأخلاق.

Ahlakın dindeki bu önemli yeri sebebiyledir ki Efendimiz insanları, Allah’ı tanımaya ve yalnız ona ibadet etmeye çağırırken ahlaki esaslara uymayı da öğütlüyordu. Nitekim Efendimiz Kabe’yi ziyaret için gelen Yesriblileri Akabe denilen yerde karşılayıp onlara İslam’ı telkin ettiği zaman şöyle demişti:[3]

عن عبادة بن الصامت ...قال قال النبى: بايعونى على أن لا تشركوا بالله شيئا ولا تَسرقوا ولا تَزنوا ولا تقتلوا أولادكم ولا تَأتوا ببهتان تَفترونها بين أيديكم وأرجلكم ولا تَعصوا فى معروف. فمن وفى منكم فأجره على الله ومن أصاب من ذلك شيئا فعوقب فى الدنيا فهو كفارة له ومن أصاب من ذلك شيئا ثم ستره الله فهو إلى الله إن شاء عفا عنه وإن شاء عاقبه، فبايعناه على ذلك.

Kuran’da kadınların biati ile ilgili olarak da şöyle buyuruluyor:[4]

يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِذَا جَاءكَ الْمُؤْمِنَاتُ يُبَايِعْنَكَ عَلَى أَن لَّا يُشْرِكْنَ بِاللَّهِ شَيْئاً وَلَا يَسْرِقْنَ وَلَا يَزْنِينَ وَلَا يَقْتُلْنَ أَوْلَادَهُنَّ وَلَا يَأْتِينَ بِبُهْتَانٍ يَفْتَرِينَهُ بَيْنَ أَيْدِيهِنَّ وَأَرْجُلِهِنَّ وَلَا يَعْصِينَكَ فِي مَعْرُوفٍ فَبَايِعْهُنَّ وَاسْتَغْفِرْ لَهُنَّ اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ.

Görülüyor ki gerek Kuran ve gerekse Efendimiz, kendisine uymak isteyenlere uyacakları şartları bildirirken, bu şartlar arasında, ahlak ile ilgili hususlar ağırlığı teşkil etmektedir.

Habeşistan’a ilk hicret eden müslümanları Habeş Kralı huzuruna çağırıp doğup büyüdükleri ülkeyi niçin terk edip hicret ettiklerini sorduğu zaman muhacirler adına Hz.Ali’nin kardeşi Hz.Cafer şöyle demişti:[5]

-Ey hükümdar, biz cehalet içinde yaşayan bir millet idik; putlara tapıyor, laşe yiyorduk, fuhuş yapıyorduk. Akraba ile münasebeti kesiyor, komşuluk haklarına riayet etmiyorduk. Kuvvetli olanımız zayıfı eziyordu. Biz toplum olarak bu durumda iken Allah bize acıdı lütfederek içimizden birini Peygamber gönderdi. Soyu, iffet ve şerefi hepimizce bilinen birisi. O, bizi Allah’a ibadete çağırıyor, atalarımızın tapına geldikleri ağaç ve taş parçalarını terk etmemizi söylüyor. Bize, doğru söylemeyi, emanete ve akrabalık bağına riayet etmeyi, komşularla güzel geçinmeyi, kan dökmekten sakınmayı; fuhuştan, yalandan, yetim malı yemekten, namuslu kadınlara iftira etmekten, dil uzatmaktan uzak durmayı bildiriyordu.

Allah’a ibadet edip ona hiçbir şeyi ortak koşmamayı emrediyor; namaza, sadaka ve iyiliğe, oruca davet ediyordu. Biz de ona inandık, getirdiği dine uyduk. Allah tarafından getirdiklerini tasdik ettik. Onun haram dediğini haram bildik, helal dediğini helal tanıdık. Bundan dolayı içinde yaşadığımız toplum bize düşman kesildi. Bu sebeple hicret ederek ülkenize geldik.

İşte İslam, getirdiği ahlak esasları ile ve ahlaka verdiği önemle, o günkü toplumu böyle düzeltmişti.

Efendimiz ahlakı güzel olan, fakat müslüman olmayanlara bile ilgi duyardı. Tay Kabilesi Hz.Ali tarafından esir alınmış ve esirler Medine’ye getirilmişti. Bu kabilenin cömertliği ile meşhur şairi Hatim et-Tai’nin kızı Seffane de esirler arasında bulunuyordu. Bu kadın Efendimizin huzuruna çıkarak:

-Ey Muhammed, ben, kavminin efendisi olan Hatim et-Tai’nin kızıyım. Babam, iyi ahlak sahibi idi. Çoluk-çocuğunu korur, köleleri ve esirleri azat eder, açı doyurur, çıplağı giydirir, konuğu ağırlar, yemek yedirir, karşılaştığı kimselere selam verir, hiçbir ihtiyaç sahibini geri çevirmezdi. İşte ben böyle bir adamın kızıyım. Babamın hatırı için beni serbest bırak dedi. Efendimiz:

-Ne diyorsun, bu saydıkların müminlerin nitelikleridir, buyurduktan sonra:

-Bu kadını serbest bırakın. Çünkü bunun babası güzel ahlakı seviyordu, Allah  da güzel ahlakı sever buyurdu. Orada bulunan Ebu Burde b. Yenar ayağa kalkarak:     

-Ey Allah’ın Rasulü, Allah  güzel ahlakı seviyor mu? dedi. Efendimiz:

-Nefsimi kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, bir kimse Cennete ancak güzel ahlakı sebebiyle girer buyurdu.[6]

Gerçekten Efendimiz güzel ahlaka büyük önem verirdi. O şöyle buyuruyor:[7]

عن جابر: إنَّ مِنْ أحَبِّكُمْ إلىَّ وَأقْربِكُمْ مِنِّى مَجْلِساً يَوْمَ القِيَامَةِ أحَاسِنُكُمْ أخْلاقاً وَإنَّ أبْغَضَكُمْ إلىَّ وَأبْعَدَكُمْ مِنِّى مَجْلِساً يَوْمَ الْقِيَامَةِ الثَّرثَارُونَ وَالمتَشَدِّقُونَ وَالمُتَفَيْهِقُونَ. قالُوا: يَا رسولَ اللّهِ، مَا المُتَفَيْهقُونَ؟ قال: المُتَكَبِّرُونَ.

Ebu Hüreyre anlatıyor:[8]

عن أبي هريرة قال: سُئِلَ رَسُولُ اللّهِ عَنْ أكْثَرِ مَا يُدْخِلُ النَّاسَ النَّارَ؟ قَالَ: الْفَمُ، وَالْفَرْجُ. وَسُئِلَ عَنْ أكْثَرَ مَا يُدْخِلُ النَّاسَ الْجَنَّةَ؟ قَالَ: تَقْوَى اللّهِ وَحُسْنُ الْخُلُقِ.

Ahlak İle İman Arasındaki Münasebet

İman ve ibadet esasları ile ahlaki buyrukları kesin çizgilerle birbirinden ayırmak mümkün değildir. Sahaları ayrı gibi görünürse de birbirleriyle kaynaşmış durumdadırlar.

İmanın olgunluğu ahlakın güzelliği ile ilgilidir. Efendimiz şöyle buyurmuştur:[9]

عن عائشة قال: إن من أكمل المؤمنين إيمانا أحسُنَهم خُلقا والطَفُهم بأهله.

Buradaki imandan maksat olgun imandır. Yani bir kimsenin olgun manada iman etmiş olması için, kendisine reva gördüğü iyilik ve üstünlükleri din kardeşi için de istemesi; kendisine yapılmasından hoşlanmadığı işleri din kardeşine yapmaması gerekir.

Elbise ticaretiyle meşgul olan ve Hicri 130’da vefat eden Muhammed b. Mükendir’in beş ve on dirhem değerinde iki çeşit elbisesi vardı. Kendisinin bulunmadığı bir sırada hizmetçisi on dirhemlik elbiseyi on dirheme sattı. Muhammet b. Mükendir bunu duyunca elbiseyi alan bedeviyi bütün gün arayarak buldu. Bedeviye:

-Yanlışlık oldu, hizmetçim bilmeyerek beş dirhemlik kumaşı sana on dirheme verdi, dedi. Bedevi:       

-Ben razıyım, seni ne ilgilendirir, dedi. Muhammet b. Mükendir:   -Sen razısın ama ben razı değilim. Bana yapılmasına razı olmadığım bir şeyin sana yapılmasına rıza gösteremem. Sen üç şıktan birini seçmekte serbestsin.

a. İstersen kumaşı geri verir on dirhemini alırsın,       

b. İstersen bunun yerine on dirhemlik kumaştan birini alırsın,

c. İstersen aldığın kumaş sende kalır, fazla verdiğin beş dirhemi geri alırsın, dedi. Bedevi alışkın olmadığı bu dürüstlük karşısında şaşırdı ve:

Kumaş bende kalsın, beş dirhemi geri ver, dedi. Muhammet b. Mükendir de beş dirhemi kendisine iade etti. Bedevi parayı alınca hoşuna gitti ve:

-Bu zat kimdir? diye sordu Bedevi’ye:

-Bu zat Muhammet b. Mükendir, dediler. Bedevi bu ismi duyunca:

-La İlahe İllallah, biz çölde bu adamın yüzü suyu hürmetine Allah’tan rahmet dileriz, dedi.[10] İşte müslüman kendisine yapılmasını uygun görmediği bir muameleyi din kardeşine yapmayacaktır.

Ebu Şürayh anlatıyor:[11]

عن أبى شريح قال: والله لا يؤمن والله لا يؤمن والله لا يؤمن. قيل من يا رسول الله؟ قال: الذى لا يَأْمَنُ جَارُهُ بَوَائِقَهُ.   

 İman ile ahlak arasındaki münasebet, bu hadislerde gayet açık ve anlaşılır bir şekilde ifade edilmektedir. Güzel ahlak, tam ve olgun imanın belirtisidir.

Ahlak İle İbadet Arasındaki Münasebet

İbadetlerin gayesi, insanı ahlaki olgunluğa eriştirmektir. Nitekim namaz ibadetinden söz edilirken şöyle buyurulmuştur:[12]

...وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ...

İslam’ın beş temel ibadetinden biri olan zekat hakkında da şöyle buyurulmuştur:[13]

...خُذْ مِنْ أَمْوَالِهِمْ صَدَقَةً تُطَهِّرُهُمْ وَتُزَكِّيهِم بِهَا...

Bu ayette zekatın insanı günahlardan temizleyeceği ve gönüllerindeki hasisliği de gidereceği bildirilmiştir.

Oruç ibadeti ile ilgili olarak Efendimiz de şöyle buyurmuştur:[14]

عن أبى هريرة قال: من لم يدع قول الزور والعملَ به فليس لله حاجةً فى أن يدع طعامه وشرابه.

Bir başka hadisi şerif de şöyledir:[15]

إن المؤمن ليُدرك بحُسن خلقه درجة الصائم القائم.

Ahiret günü kulun amelleri değerlendirilirken ahlakın başta yer alacağı Efendimiz tarafından ifade edilmiş ve şöyle buyurulmuştur:[16]

عن أبى الدرداء قال: ما من شئ أثقلُ في ميزان المؤمن يوم القيامة من خُلُقٍ حَسَنٍ.

Enes anlatıyor:[17] Efendimiz Ebu Zer ile karşılaştı ve ona şöyle dedi:

يا أبا ذر ألا أدلك على خصلتين، هما أخفّ على الظهْر وأثقل فى الميزان من غيرهما؟ قال: بلى يا رسول الله. قال: عليك بحسن الخلق وطول الصمت، فوالذى نفسى بيده ما عمل الخلائق بمثلهما.

Yine Efendimiz buyuruyor:[18]

أربع إذا كن فيك فلا عليك ما فاتك من الدنيا: حفظ أمانة وصدق حديث وحسْن خليقة وعفة فى طُعْمِه

İslam ahlakının temelini, söz, iş ve davranışla başkalarına zarar vermemek, başkalarını incitmemek ve üzmemek teşkil eder. Çünkü Efendimiz müslümanı tarif ederken şöyle buyurmuştur:[19]

عن عبد الله ابن عمرو قال: المسلم من سلم المسلمون من لسانه ويده.

Ebu Hüreyre diyor ki, bir adam Efendimize:

-Ey Allah’ın Rasulü, falan kadın çok (nafile) namaz kılar, oruç tutar ve çok sadaka verir. Yalnız dili ile komşularını incitir, dedi. Efendimiz:

-O, Cehennemdedir, buyurdu. Adam:

-Ey Allah’ın Resulü, falan kadın da az (nafile) namaz ve orucu ile anılır ve kendi yaptığı keş’den bir miktar da sadaka verir. Ancak komşularına eziyet etmez, dedi. Efendimiz:

-İşte o kadın Cennettedir buyurdu.[20]

Değerli Müminler, ahlaktan söz edilirken Efendimizin Kuran’da övülmüş yüksek ahlakından söz etmeden geçmek mümkün müdür? O, ahlakını Kuran’dan almış, bütün iyilik ve güzellikleri kendisinde toplamıştı. Hz.Aişe, Efendimizin ahlakının nasıl olduğu sorulduğunda:          -Onun ahlakı Kuran idi demiştir.[21]

Efendimizin ahlakını bir konuşmada anlatmak mümkün değildir. Ancak onun ahlakı hakkında genel bir bilgi edinmek için onun iki eşi Hz.Hatice ile Hz.Aişe’nin ve onun tarafından yetiştirilen Hz.Ali’nin bu konudaki sözlerini nakletmek yararlı olacaktır. Efendimiz, ilk eşi Hz.Hatice ile Peygamber olmadan çok önce, yirmi beş yaşında iken evlenmişti. Efendimize ilk vahiy geldiği zaman çok korkmuştu. Hz.Hatice kendisini teselli ederek ona şöyle demişti:

-Allah  hiçbir vakit seni utandırmayacaktır. Çünkü sen akrabalarınla iyi münasebette bulunursun, borçluların borcunu ödersin, yoksullara yardım edersin, misafirleri ağırlarsın, doğruları desteklersin, muhtaçların yardımına koşar, yüklerini hafifletmeye çalışırsın. Böyle kulunu Allah utandırmaz.[22]

Hz.Aişe ise Efendimizle ilgili şu sözleri söylemiştir:[23]

-Efendimiz kimseyi azarlamazdı.

-Kendisine fenalık edenlere fenalıkla karşılık vermez, onları bağışlardı.

-İki işte serbest bırakıldığı zaman günah olmadıkça onların kolayını seçerdi. O şey günah olursa ondan insanların en uzak kalanı o idi.     

-Şahsına yapılan fenalığın intikamını almazdı, ancak suç işleyene hak ettiği cezayı verirdi.

Bir gün Hz.Hüseyin babası Hz.Ali’den Efendimizin ahlakını anlatmasını istemişti. Hz.Ali oğluna Efendimizin ahlakını şöyle anlattı:

-Efendimiz güler yüzlü, güzel huylu, nazik kalpli idi. Hiçbir vakit sert veya dar kafalı değildi.       

-Ağzından hiçbir müstehcen kelime çıkmazdı.

-Başkalarının tavır ve hareketlerini eleştirmez veya kötülemezdi.

-Sevmediği bir hareket karşısında bir şey söylemez ve onunla ilgilenmezdi. Şayet böyle bir harekette bulunan kimse kendi hareketinin uygun bulunmasını isteyecek olursa o kimseyi azarlamadan, kalbini kırmadan bundan vazgeçirir, yahut susarak bundan hoşlanmadığını o kimseye üstü kapalı anlatmak isterdi. ü-Efendimiz kendisi için üç şeyden sakınırdı:

1. Tartışma ve çekişme,         

2. Lüzumundan fazla söz söyleme,

3. Kendisini ilgilendirmeyen işlerle meşgul olmak.

Başkaları için de üç şeyden uzak dururdu:

1. Kimseyi eleştirmez,

2. Kimseye hakarette bulunmaz,

3. Başkalarının sırlarına, gizli hallerine muttali olmak istemezdi.

-Efendimiz söylediği zaman bütün ashap susar, başlarını eğerek onu dinlerlerdi.       

-Herkes bir şeye güldü mü o sadece gülümserdi.

-Şayet bir yabancı saygısızlık yaparak Efendimize kabaca bir söz söyleyecek olursa Efendimiz onu sabır ve sükunetle dinlerdi.         

-Efendimiz kendisinin övülmesini dinlemeyi sevmezdi.         

-Biri, gördüğü iyilikten dolayı ona teşekkür edecek olursa, onun teşekkürünü kabul ederdi.

-Efendimiz kimsenin sözünü kesmezdi.

-Efendimiz, son derece cömert; özü, sözü doğru, temiz, nazik kalpli, hoş sohbet birisi idi. Onunla arkadaşlık edenler, Ona hayran olurlardı.[24]

İşte her konuda olduğu gibi ahlak konusunda da örnek alacağımız, Efendimizdir. Zaten Kuran da onu örnek almamızı emretmektedir.

Değerli Müminler! Muaz b. Cebel’in şu sözü ile konuşmamızı tamamlayalım:

Muaz şöyle demiştir:[25] -Yemen’e vali olarak giderken ayağımı üzengiye koyduğum sırada, Efendimizin bana son öğüdü:

-Muaz b. Cebel! İnsanlara karşı ahlakını güzelleştir, olmuştur.

--------------------------------------------------------------------------------

[1] Kalem, 68/4.

[2] Muvatta, Hüsnü’l-Hulk, 8.

[3] Buhari, İman, 11.

[4] Mümtehine, 60/12.

[5] İbn Hişam, 1, 336.

[6] İbn Kesir, el-Bidaye ve’n-Nihaye, 11, 213.

[7] Tirmizi, Birr, 71.

[8] Tirmizi, Birr, 62.

[9] Tirmizi, Rida, 11.

[10] İhya, 2, 68.

[11] Buhari, Edeb, 29.

[12] Ankebut, 29/45.

[13] Tevbe, 9/103.

[14] Buhari, Savm, 8.

[15] Ebu Davud, Edeb, 8.

[16] Tirmizi, Birr, 62; Ebu Davud, Edeb, 8.

[17] Heytemi, Mecmau’z-Zevaid, 8, 22.

[18] Münziri, et-Terğib, 3, 289.

[19] Buhari, İman, 4; Müslim, İman, 14.

[20] Müsned, 2, 440.

[21] Müslim, Müsafirun, 139.

[22] Buhari, Bedu’l-Vahiy, 1

[23] Buhari, Menakıb, 23; Müslim, Fedail, 20.

[24] Şibli, İslam Tarihi, 2, 873-874.

[25] Muvatta, Hüsnü’l-Hulk, 1.

 


* BENZER KONULAR

Birbirimizin Hem Cenneti Hem de Cehennemi Olabiliriz Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:48:55 ÖÖ]


Kulluk Şuuru Nasıl Oluşur Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:44:55 ÖÖ]


Şeytanın Büyücülüğü Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:41:01 ÖÖ]


Birliğe Çağrı Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:35:09 ÖÖ]


Ahirete İmanın Mü’mine Kazandırdıkları Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:29:15 ÖÖ]


Sen Değerlisin Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:19:59 ÖÖ]


Evlilik İnsanı Mükemmelliğe Ulaştıran Hızlı Yollardan Birisidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:58:11 ÖÖ]


Müslümanım Diyen Ey Hanımlar Kızlar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:51:18 ÖÖ]


Birçok Kadın Kocasını Birçok Rrkekte Karısını Cennetlik Etmiştir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:45:05 ÖÖ]


Hesap Günü İyice Yaklaştı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:33:16 ÖÖ]


Kırık Kalple Yapılan Dualar Makbuldür Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:20:47 ÖÖ]


Ertuğrul Erkişi - Safahat`tan Şarkılar 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:41:49 ÖS]


İslâm Kadına En Büyük Değeri Vermiş Şerefli Yaşamasını Sağlamış Gönderen: anadolu
[Dün, 08:16:41 ÖÖ]


Çocukla İletişim Kurarken Ona Saygı Duymak Değer Vermek Gerekir Gönderen: anadolu
[Dün, 08:08:13 ÖÖ]


Mümin Bir Erkek, Mümin Kadına Kızıp Darılmasın. Gönderen: anadolu
[Dün, 08:03:19 ÖÖ]


Çocukların Namaz Eğitimi Gönderen: anadolu
[Dün, 07:57:19 ÖÖ]


Namazını Sapasağlam Koruyanalr Gönderen: anadolu
[Dün, 07:50:26 ÖÖ]


Bu Din Sadece Camilerin Dini Değil Hayatın Dinidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:38:19 ÖÖ]


İslam Gariplerin Dinidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:29:34 ÖÖ]


Komşunuzu İhmal Etmeyin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:21:38 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41