Gönderen Konu: Ana Babaya İhsan ve Hz. İbrâhim’in a.s. Örnekliği  (Okunma sayısı 416 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 1960
Ana Babaya İhsan ve Hz. İbrâhim’in a.s. Örnekliği
« : Şubat 14, 2018, 04:57:30 ÖS »
Ana Babaya İhsan ve Hz. İbrâhim’in a.s. Örnekliği

 İhsân: "İhsân" kelimesi, 'hasene' kelimesinden türemiştir. Bütün güzellikleri ve rağbet edilen şeyleri ifade eder. İhsan; iyilik etme, güzel davranma, ikram etme, lutuf, bağış, güzellik, uygunluk, güzel olan şeyi en güzel şekilde yapmak demektir. İhsan, başkasına nimet sunmak, iş ve fiillerinde güzel davranmak veya gerekenden fazla verip, gereğinden azını almaktır. İhsân, yaptığı işi en iyi biçimde ve noksansız yapmaya denir. İhsan, temel olarak iki anlama gelir. 1. Bir şeyi güzel yapmak, 2.  İyilikte bulunmak. Kur'an'da Allah Teâlâ, ana baba başta olmak üzere, bazı kimselere ihsânı emreder.

 Ebeveyne İhsân: Kur'an'da, tek olan Allah'a ibadet edip O'na hiç bir şeyi şirk koşmama emrinden sonra, ana babaya itaat etme ve onlara ihsanda bulunma emrinin geldiği görülmektedir. Şöyle ki: "Rabbin sadece kendisine kulluk etmenizi, ana babanıza  ihsanda bulunmanızı (onlara iyi davranmanızı) kesin bir şekilde emretti.." (17/İsrâ, 23) Bu âyetten, ana babaya iyilik ve ihsanda bulunmanın farz olduğu anlaşılmaktadır. Bunu destekleyen başka bir âyeti kerimede şöyle buyuruluyor: "De  ki, gelin Rabbinizin size neleri  haram kıldığını  okuyayım: O'na hiçbir şeyi şirk/ortak koşmayın. Ana babaya ihsân/iyilik edin..." (6/En'âm,151) Burada Allah, ana babaya itaati terketmenin kötülüğünü beyan için haram kılınanlar arasında zikretti. O halde ana babaya ihsan/iyilik farz; terki haramdır. 

 Ana babaya ihsân, güzel sözle, davranışla ve ihtiyaçları anında onlara gereğince infak etmek suretiyle olur. Allah, ebeveyni insanın yokluk âleminden varlık âlemine çıkmasına bir sebep kıldığı için, onlara ihsân etmek gerekir. Allah'ın, ebeveyne ihsânı kendi tevhidi ve ibadeti yanında zikretmesi, ebeveynin çocuklar üzerindeki hakkının büyüklüğüne işarettir. "Allah'a ibâdet edin ve O'na hiçbir şeyi şirk/ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara... ihsânda bulunun; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez." (4/Nisâ, 36)
Buradaki ebeveyne ihsân, evlâtların onların hizmetlerini yapması, onlara nâzik konuşması ve onların meşrû isteklerini gerçekleştirmesi için çalışmasıdır. Peygamberimiz (s.a.s.) bu konuda şöyle buyurur: "Burnu yerde sürtülsün; burnu yerde sürtülsün; burnu yerde sürtülsün."  "Kimin yâ Rasûlallah?" denildi. Hz. Peygamber: "Yaşlandıklarında ana babasına, onlardan birine, yahut her ikisine de yetişen, fakat onlara iyilik etmediği için cennete giremeyen kimsenin..." (Müslim, Birr 10)

 Ana baba, çocuğunu Allah'a isyana teşvik etmedikçe, evlâtların onların meşrû her emrine uyması gerekir. Ana baba için mağfiret talebinde bulunmak, iyiliklerine duâ etmek, bizzat Kur'ân'ın emridir. "Ey Rabbimiz! Hesaba çekileceği gün beni, ana babamı ve (bütün) mü'minleri bağışla!" (14/İbrahim, 41) Ebeveyne yapılan her iyilik ve ihsân, aslında insanın kendi kendisine yaptığı ihsândır. Âhiretteki mükâfatının sınırsızlığı yanında, dünyevî ecri/karşılığı peşindir. Sosyal bir olgu olarak ebeveynimize yaptıklarımızın mislini veya fazlasını çocuklarımızdan göreceğimiz kaçınılmazdır. Ana baba, Allah korusun müşrik de olsalar, onlara ikramda bulunmak dinin emridir. Peygamberimiz, müşrik anneye sılai rahimde bulunup ona iltifatlarda bulunmayı emretmiştir (Müslim, Zekât 50; Ebû Dâvud, Zekât 34).   

 Kur'ân-ı Kerim'de Ana Babaya İhsan

 Kur'ân-ı Kerim, ana babaya ihsan konusuna büyük önem vermiştir. Evlâdın görevlerini, anababaya karşı ne yapması gerektiğini anlatan âyetler çoktur. Sadece konularını ayırarak âyetleri sayarsak, şöyle bir liste oluşur:

a) Anababaya ihsanda bulunmak, iyilik etmek: 2/Bakara, 83; 4/Nisâ, 36; 6/En'âm, 151; 17/İsrâ, 23-24; 29/Ankebut, 8; 46/Ahkaf, 15. b) Anababaya vermek: 2/Bakara, 215. c) Anababaya karşı iyi niyetli olmak: 17/İsrâ, 25. d) Anababaya kötü söz söylemekten sakınmak ve güzel söz söylemek: 17/İsrâ, 23. e) Anababaya itaat (onlara şükretmek/teşekkür etmek ve iyi davranmak): 31/Lokman, 14. f) Hesap gününde anne ve babasının bağışlanması için duâ örneği: (14/İbrâhim, 41).

 Bunun yanında, kâfir bir babayı ve kardeşi, küfrü imana tercih ediyorlarsa, velî (dost) edinmenin yasaklığı (9/Tevbe, 23); anne-baba, evlâdını Allah'a şirk koşmak için zorlarlarsa, onlara itaat edilmemesi, ama, onlarla (şirke zorlayan ebeveynle) dünyada iyi geçinilmesi gerektiği (31/Lokman, 35) emredilir. İbrahim (a.s.)'in putperest babasına karşı konuşmasına "babacığım" diye hitap ederek başladığını ve bu "babacığım" ifadelerinin konuşmada sürekli her cümlede tekrarlandığını (19/Meryem, 42,45) Kur'an, ders alınsın diye belirtir. 17/İsrâ sûresi 23. âyetinde, anababaya "of!" demenin yasaklığı vurgulanırken, 46/Ahkaf sûresi, 17'de anababasına "of be size!" diyen kâfir evlâttan örnekler verilir. "Of!" ifadesinin, her türlü kaba ve yakışıksız söz için örnek olduğu tüm tefsirlerin ortak açıklaması olarak belirir.

 Ana Babaya İtaatin Sınırı

 Allah'a şirk konusunda ailelerin bir zorlaması oluyorsa, duygusal bağlardan dolayı, tevhidin çiğnenmesine Kur'an kesinlikle müsaade etmez. Bu yüzden olmalı ki, ana babaya ihsanı emreden âyetlerin çoğunda, ilk emir olarak, Allah'a ibâdet/kulluk hatırlatılır (2/Bakara, 83; 4/Nisâ, 36; 6/En'âm, 151; 17/İsrâ, 23; 2/Bakara, 177; 4/Nisâ, 1). Ana babaya itaat, Allah'a rağmen değildir;  İtaat konusunda herhangi bir kimse Allah'a tercih edilirse, kişi şirk bataklığına dalmış olur. Ya Allah'a ya başkasına itaat etme seçeneklerinden biri karşısında tercih, imanla küfür arasında bir tercihtir. "Biz, insana, ana ve babasına iyi davranmasını tavsiye ettik. Eğer onlar, seni, hakkında bilgin olmayan şeyi (körü körüne) Bana şirk/ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak Banadır. O zaman size yapmış olduklarınızı haber vereceğim."
(29/Ankebût, 8) "Biz insana, ana ve babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir...Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) Bana şirk/ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünyada iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz ancak Banadır. O zaman size, yapmış olduklarınızı haber veririm." (31/Lokman, 14,15)

 Bu âyetlerde ana babaya ihsanla/iyilikle davranma emredilmekle birlikte, şirk koşma, İslâm'dan uzaklaşma gibi Allah'a açık isyan konusunda onlara itaat edilmemesi istenir. Ama putperest ve müşrik ana babayla, dünyevî ilişkiler konusunda yine iyi geçinilmesi emredilir.
 Babaya Karşı İbrahimî Tavır

 Hz. İbrâhim'in bir istisnâ ile tüm davranışları ve bu arada babasına karşı tavrı, bütün müslümanlar için emredilen bir tavırdır. "Sonra sana hanîf olan İbrâhim'in dinine tâbi olmanı vahyettik." (16/Nahl, 123) Kur'an, örnek alınması gereken şahsiyet olarak Hz. Muhammed (s.a.s.) (33/Ahzâb, 21) dışında, isim olarak sadece Hz. İbrâhim (a.s.) ve onunla beraber olanlardan bahseder: "İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki, 'Biz sizden ve sizin Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz.

Siz bir tek Allah'a inanıncaya  kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir.' Yalnız, İbrahim'in babasına, 'Andolsun ki senin için mağfiret dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez' demesi hâriç, 'Rabbimiz!' dediler, 'Sana dayandık, Sana yöneldik. Dönüş Sanadır... Andolsun, onlarda sizin için, Allah'ı ve âhiret gününü arzu edenler için güzel bir örnek vardır. Kim yüz çevirirse şüphesiz Allah, zengindir, hamde lâyık olandır."  (60/Mümtahine, 4, 6).

 Bu âyetler, Hz. İbrahim'in her konuda ve özellikle kâfirlere karşı sert tavrında örnek alınması gerektiğini vurgularken, bir konuyu örneklik konusunda hâriç tutar. O da, Hz. İbrâhim, iman etmemiş babasına, onun için istiğfar edeceğini, bağışlanma dileyeceğini söylemesi (19/Meryem, 47), imanı için mühlet vermesidir. Kur'an'ın çok yumuşak huylu ve pek sabırlı olarak vasfettiği İbrahim (a.s.)'in, babası için af dileme vaadini eleştirir Kur'an. İbrahim (a.s.), müşrik babası için istiğfardan men edilmişti. Çünkü kâfirler için istiğfar câiz değildir. Zaten babasının Allah'ın düşmanı olduğu kendisine belli olunca, bundan vazgeçti ve babasından uzaklaştı (9/Tevbe, 114). 

"Kitapta İbrahim'i an. Zira o, sıddîk/sıdkı bütün bir peygamberdi. Bir zaman o, babasına dedi ki: Babacığım! Duymayan, görmeyen ve sana hiçbir fayda sağlamayan bir şeye niçin taparsın? Babacığım! Hakikaten bana, sana gelmeyen bir ilim geldi. Öyleyse bana uy ki, seni düz yola çıkarayım. Babacığım! Şeytana kulluk etme! Çünkü şeytan, çok merhametli olan Allah'a âsi oldu. Babacığım! Allah tarafından sana azap dokunup da şeytanın yakını olmandan korkuyorum. (Babası:) 'Ey İbrahim! dedi, 'sen benim tanrılarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, andolsun seni taşlarım! Uzun bir zaman benden uzak dur.' İbrahim: 'Selâm sana, dedi. Rabbimden senin için mağfiret dileyeceğim. Çünkü O, bana çok lütufkârdır. Sizden de, Allah'ın dışında taptığınız şeylerden de uzaklaşıyor ve Rabbime yalvarıyorum. Umulur ki (senin için) Rabbime duâ etmemle bedbaht olmam.' Nihayet onlardan ve Allah'ın dışında taptıkları şeylerden uzaklaşıp bir tarafa çekildiği zaman Biz ona İshak ve Yâkub'u bağışladık ve her birini peygamber yaptık." (19/Meryem, 41-49)

 Evlâtbaba ilişkilerinde (müşrik babanın mağfireti için duâ hâriç) örnek gösterilen Hz. İbrâhim'le ilgili bu âyetlerde iki şey dikkatimizi çekmektedir.

Birincisi, Hz. İbrâhim'in babası ile konuşur ve ona İslâm'ı tebliğ ederken üslûbun yumuşaklığı. Öyle ki, her cümlenin başında "babacığım!" kelimeleri tekrar edilir. Kelimeler, özenle seçilir ve kırıcı ya da kaba kabul edilecek en küçük bir hitap görülmez. Babasının taşa tutma tehdidine karşı bile; selâmla, duâ vaadi ile, tatlılıkla cevap verir. İkincisi, babasına yumuşak hitabı, mesajın içeriğini değiştirmemektedir. Hz. İbrahim'in çok yumuşak huylu olması (9/Tevbe, 114), babasına karşı da olsa, dâvânın net bir şekilde tebliğinden tâviz vermesini gerektirmemiştir. Üslûbun yumuşaklığı ve sözün güzel söylenmesi, mesajı aktarırken muhâtabın nefsini galeyana getirmemek, kaba ve yanlış üslûpla mesajın güzelliğini gölgelememek içindir. Dolayısıyla tevhidî doğruları saklamak, ya da bulandırmak, dâvâdan veya dâvânın içeriğini gerektiği netlikte tebliğden tâviz vererek anlatmak, ne İbrâhimî bir tavırdır, ne de güzel üslûptur.

 İbrahim (a.s.)'le babası arasındaki diyalog örneği, oğlunu kendi bâtıl dinine girmeye çağıran putperest bir müşrikle bir müslüman evlât arasındaki konuşma tarzıdır. Açık bir şirk içinde olmayan, hele müslüman bir anne babayla ilişkilerin nasıl olması gerektiğini kolaylıkla değerlendirebiliriz. Müslüman bir anne babayla, müslüman bir evlâdın ilişkisi, istenilen güzellikte değilse, suçun büyüğünün evlâda ait olduğunu;  kültürü sınırlı anne babanın mâzur görülebilecek çok yönleri bulunabileceğini söyleyebiliriz. İstisnaların da elbette olabileceğini düşünebiliriz. Aile ilişkilerinde herkesi bağlayıcı, genel geçer formüller sunmak, pek kolay değildir. Ama ana babaya ihsan, iyilik, "of!"  bile demeyen tahammül ve kibarlık evlât için Kur'an'ın emrettiği genel tavırlardır. Bunlarla birlikte ailesini en iyi tanıyan, kişinin kendisidir. Nerede, nasıl tavır alınacağını, ailesinin yapısını da göz önüne alarak ailenin ferdi belirleyecektir. İfrat, ihsanla davranmamak; tefrit ise, ana babaya isyanı emretseler bile  mutlak itaat ve gerektiğinde aileye karşılık Allah ve Rasûlünün tercih edilmemesidir. Müslüman genç ise orta yolu, i'tidali/dengeyi bulmak zorundadır. Zor da olsa, bu denge olmadan dünyada huzur, âhirette ödül beklemek yanlıştır. 

 Bu konudaki âyetlerde dikkat çeken şey, müşrik ana babaya itaatin yasaklanması değil; şirk konusundaki emirlerine itaatin yasaklanmasıdır. Müşrik anne babası insanı Allah'a ortak koşmaya sevk etmek istedikleri takdirde Kur'an bu konuda onlara itaati yasaklarken, müşrik de olsalar dünya işlerinde onlarla iyi geçinmeyi emretmektedir. Yani onların meşrû emirlerine itaat edilmeli, Allah'a isyanı emreden hususlarda itaat edilmemelidir. Ebeveyne itaat gerekir. Ancak, ana babanın emirleri, Allah'ın emirlerine ters düşerse bu konuda onlara itaat gerekmez. Çünkü Yaratan'a isyan olacak işlerde yaratılmışlara itaat edilmez. "Allah'a isyan sayılan bir konuda kula itaat edilemez." (Buhârî, Ahkâm 4, Cihad 8; Müslim, İmâre 39) Yaratan'ın hakkı, ana babanın hakkından elbette üstündür.

 Bazı Genç Müslümanların Üslûp ve Yöntem Yanlışlıkları

 Geleneksel anlayışı sorgulama sürecine giren müslümanlardan belki de ilk nasiplerini aileleri alır. Kur'an'la tanışan, müşrikmü'min kavramlarının ne anlama geldiğini öğrenen, ama henüz yeterli birikimi olmadığından Kur'an'a bütüncül yaklaşamayan müslümanlar, aileleriyle girdikleri tevhidî mücadelede çok kırıcı ve tedrîcîlikten ve ahlâkîlikten uzak bir söylem geliştirebilmektedirler. Kişinin en az çevresiyle ilgilendiği kadar ailesi ile diyaloga girmesi gerekliliği gözardı edilerek, İbrâhimî tavır alma gerekçesiyle, İbrâhimî üslûp gözetilmediği için bazen ailelerle bütün ilişkiler koparılır. Hatta bazı müslümanlar, aileleriyle aralarındaki problemin büyüklüğü oranında kendilerine İslâmîlikten (daha doğrusu radikallikten) pay biçmektedir.

"Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle dâvet edip çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et." (16/Nahl, 125) "Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi." (3/Ali İmran, 159) "İnsanlara güzel söyleyin." (2/Bakara, 83) Bu âyetler, kim olursa olsun, hangi inanca sahip bulunursa bulunsun; muhâtaplarına karşı müslümanların dâvet usûl ve üslûplarını belirler. Bırakın hatalı müslümanlara, veya İslâm'a karşı savaşmadığı halde cehaletinden dolayı bazı şirk davranışlarında bulunanlara nasıl güzel üslûp kullanılmasını; en azılı tâğut ve kâfirlerden biri olan Firavun'a tebliğ için gönderilen Hz. Mûsâ ve Hz. Hârun'a, üslûplarının nasıl olması gerektiğini Kur'an şöyle emreder: "Firavun'a gidin. Çünkü o, tuğyân etti/azdı. Ona yumuşak söz söyleyin. Belki o, aklını başına alır veya korkar." (20/Tâhâ, 43-44)

 Muhâtabımız olan her insana, İslâm'ı sunarken, Kur'an'ın emrettiği güzel üslûp özellikleriyle hitap etmek zorunda olduğumuzu unutmamalıyız. Özellikle, bizden yaşlı akrabalarımıza, hele ana babamıza karşı daha hassas, daha tatlı ve yumuşak üslûplu, daha sevgi ve saygı dolu olmalı, bu nezâketimizi muhâtabımızın da anlayacağı şekilde, kelimeleri özenle seçip kullanmalıyız. Hz. İbrâhim'in örnek alınması bunu gerektirir. Allah'a açıkça düşman olan bilinçli müşrikler hâriç; ana babalar, hatta yakın akrabalar, insanın doğal müttefikleridir, yardımcıları ve dostlarıdır. Kur'an, "Kötülüğü en güzel bir tavırla önle. O zaman (görürsün ki) seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, seninle sanki yakın bir dost olur." (41/Fussılet, 34) buyurur. Bazı genç müslümanlar ise, âyetteki ifadenin tam tersini uygulayıp, aralarında dostluk bulunan kimseleri düşman etmek için kötülüğü güzel olmayan bir tavırla önlemeye çalışıyorlar. Tabii, böylece olaya nefisler karışıyor, iş inada biniyor, hayra giden yol, iyi niyetle de söylenmiş olsa yanlış üslûptan dolayı tıkanmış oluyor.

 Eğer ailelerimizin hayra doğru değişimleri, dalâlette iseler hidâyetleri isteniyorsa, tedrîcîlik, zamana yayılmış uzun ve samimi diyalog ve de en önemlisi, psikolojik gerginlik oluşturmaktan şiddetle kaçınan tatlı ve saygı dolu üslûp esas alınmalıdır. Fikirlerin uygun ve güzel olmayan şekilde ve kırıcı ifade tarzıyla sunulması, çoğu zaman, kaş yaparken göz çıkarma ile sonuçlanmaktadır. Çoğu ana baba, yaşlarını ve tecrübelerini fazla önemsediklerinden, kendi çocuklarının didaktik, vaaza veya derse benzeyen hitapla kendilerine direkt yolla hatalarını söylemelerini hoş karşılamaz, hatta nefis meselesi yapar, tersler. Bu gibi psikolojik çatışmaları aşmadan tebliğ ve dâvet, fayda yerine çoğu zaman zararla sonuçlanır. Muhâtabın, ıslah yerine daha büyük ifsadına sebep olunarak, vebalden kurtulayım derken daha büyük günah yüklenilmiş olur.   

 Kur'an, bir babayla oğul arasındaki ilişkiler konusunda din/dâvâ farkı ile Hz. Nuh'un oğlunu "kendi ehlinden saymaması" gerektiğini ifade eder (11/Hûd, 44, 45). Ama bir oğul olan Hz. İbrahim'in putperest babasıyla ilişkileri, daha farklı gündeme gelir. Yani, hidâyeti beklenmeyen kâfir bir evlât, gerektiğinde babası tarafından evlâtlıktan reddedilip, ehlinden sayılmaması istenirken; müslüman bir oğulun müşrik ve putperest bir babaya karşı münâsebeti çok yumuşak ve nâzik olmalıdır. Tabii, bunların yanında örnek babaoğul ilişkileri verilir. İbrahimİsmail gibi. İsmail (a.s.)'le babası arasındaki ilişkiler uzunca ve birkaç değişik durumla ilgili anlatılır. Kur'an, anne babaya ve evlâda görevlerini hatırlatır.

 Kur'an, müslüman bir kocayla karısı arasında olabilecek anlaşmazlıklar konusunda ise, müslüman kocaya itaati tavsiye eder (Nisa, 34). Geçimsiz ve itaatsiz bir kadına karşı nasıl davranılması gerektiği belirtilir. Eğer araları bu tedbirlerle de düzelmezse, hakem tayin edilmesini tavsiye eder (Nisa, 35). Hemen bu âyetin devamında toplum ve ailenin huzuru için iyi ilişkilerde bulunulması gerekli olanlar sayılır. Allah'a kulluktan sonra anababaya iyi davranılması emredilir (Nisa, 36). Bu âyetin zımnen ifade ettiği insan ilişkilerinin olumsuzluğu konusunda genel tavrın ne olması gerektiğini, genel anlaşmazlıklar konusunda yine aynı sûrenin 59. âyeti açıklık getirir. Bu âyet, iki müslüman arasındaki anlaşmazlıkların halli için Kur'an ve sünnetin hakemliğine müracaat, imanın şartı olarak ifade edilir.

 Kur'ân-ı Kerim'de "anne ve babaya iyi davranmak", hem de dört âyette "sadece Allah'a ibâdet etme", ya da "O'na şirk koşmama"nın emredilmesiyle birlikte zikredilmektedir: "Allah'a ibâdet edin ve O'na hiçbir şeyi şirk/ortak koşmayın. Anababaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara... iyi davranın...." (4/Nisâ, 36) "De ki: 'Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi şirk/ortak koşmayın, anababaya iyilik edin..." (6/En'âm, 151) "Rabbin, sadece kendisine kulluk/ibâdet  etmenizi, anababanıza da ihsân etmenizi/iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti..." (17/İsrâ, 23, 24) "Vaktiyle Biz, İsrâiloğullarından; 'yalnızca Allah'a kulluk/ibâdet edeceksiniz, anababaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara ihsân/iyilik edeceksiniz' diye mîsak/söz almıştık...." (2/Bakara, 83)

 Bu anlatım özelliği, ana babaya ihsanın, Kur'an tarafından ahlâkî bir görev olmaktan çıkarılıp imanî/tevhidî bir vecîbe gibi algılandığını düşündürür. Zaten tevhid peygamberi Hz. İbrâhim'in babasıyla ilişkileri de detaylarıyla vurgulanır. Aslında tevhidin hayata, aileye, davranışlara ve tabii ki ahlâka yansımaması düşünülemez. Dolayısıyla "tevhid ahlâkı", "lâ ilâhe illâllah ahlâkı" diye adlandırabiliriz; Kur'an'ın emrettiği, Rasûlün uyguladığı ve tavsiye ettiği ahlâkı. Ve ahlâkı imandan ayıramayız. İnanç, amel, muâmelât, siyaset, ahlâk arasında bazılarının zannettiği gibi kesin ayrımlar yoktur; kolay anlaşılsın diye ayrı başlıklar altında incelenebilir; yoksa hepsi bir bütündür. O bütüne İslâm demekteyiz. 
 Ahlâkı tevhidden bağımsız ve olmazsa olabilir zannettiği    için kimi radikal gençler, çevrelerinde örnek gösterilememekte, hatta bazen en yakın çevrelerinde, ailelerinde bile itici bulunabilmekteler. Halbuki İslâm'ı yaşamaya ve hele tebliğe çabalayan bir gencin, toplum içinde ahlâkî zaaflarla değerlendirilmesinin vebâli, diğer insanların vebâlinden daha büyüktür. Onlar, davranışlarıyla güzel örnek oluşturamamaları ve göze batan ciddî ahlâkî zaaflarından dolayı; temsil ettikleri tevhid dâvâsına ve savundukları Kur'anî hakikatlere iyi niyetle ve farkında olmadan da olsa düşman kazanmanın suçuyla yargılanabilecekleri endişesi taşımalıdır. Tevhid ahlâkı bunu gerektirir. İşte bu endişeyi taşıyan bir muvahhid genç, tüm insanlarla, tabii önce ailesi ve yakınlarıyla hastalıklı bir ilişki veya ilişkisizlik içinde olamayacak; "en yüce ahlâk üzere olan" (68/Kalem, 4) Rasûlullah'ı örnek alacak, çevresine ihsan ve ıslahı çiçek çiçek yayacak, toplumun diğer fertlerince örnek gösterilecektir.   

 Evlâtların Ebeveynlerine Karşı Görevleri

 Değişik bir ifâdeyle; ana ve babanın çocukları üzerindeki hakları: Meşrû isteklerine itaat etmek, onlara ihsânla mûamele etmek, yani güzel ve iyi davranıp saygısızlıkta bulunmamak, onları incitecek kötü bir söz söylememek, onların rızâlarını almaya çalışmak, maddî ihtiyaçlarını gidermek, öldüklerinde hayırla anmak ve arkalarından duâ etmek.

 Evlât/yavru sevgisi, bütün hayvanlarda da görülen bir içgüdüdür, Allah'ın onların yaratılışlarına yerleştirdiği bir sünneti, kanunudur. İnsanda da evlât sevgisi, yaratılıştan gelen fıtrî bir sevgidir (3/Âli İmrân, 14). Hz. Âdem ve Havvâ'dan itibaren tüm anne babalardaki bu fıtrî meyilden dolayı, çocuklarının bakım ve geçimini hemen her ana baba yerine getirir. O yüzden "evlâtlarınızı sevin, onlara merhametle muâmele edin" gibi emir Kur'an'da yer almaz, zaten fıtratta olduğundan sevmemesi, ilgisiz kalması pek düşünülemez. Hz. Âdem'le Havva'nın ana babası olmadığından olsa gerek, insanın ana babasına sevgi ve saygısı fıtratın mecbur ettiği hususlardan değildir. Fıtrattaki güzelliklere ters düşmediği ve vicdanın, mantığın, kadir bilmenin, teşekkür etme ihtiyacının gereği olan sevgi ve saygıyı, ihsanı, aynı zamanda tüm kutsal kitaplar gibi Kur'an da ısrarla emretmiştir.
 Ana babaya ihsan, dünyada huzur ve güzelliklerin kaynağı, âhirette cennetin sebebi olacaktır. Aksi ise, huzursuzluk ve azab...

 


* BENZER KONULAR

Muhammed Ali - Gökler Ağlar 320 Kbps + Wav Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 10:43:34 ÖS]


2024 - Murat Pamukçu - Ravzana Doğru - Sen Gelince 320 Kbps +Wav Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 10:37:15 ÖS]


Mustafa Büyükaslan - Single Eserleri Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 10:18:28 ÖS]


Grup Şahid Ümmet - Tekbir Marş Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 10:04:04 ÖS]


Cemal Kuru - Ağlayu Ağlayu 320 kbps + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:09:34 ÖÖ]


Kendimize Gelelim! Özümüze Dönelim sabır ve Şükrü Hayatımıza Yerleştirelim Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:02:09 ÖÖ]


İman İbadet ve Güzel ahlaka Önem Vermeli Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:53:44 ÖÖ]


Zekât İslam’ın 5 Şartından Biridir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:42:49 ÖÖ]


Sosyal Medya Kirliliğine Dikkat Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:05 ÖÖ]


Ben Duygusundan Sıyrılmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:21:59 ÖÖ]


Allah'tan Korkan İnsan İffetsiz - Ahlaksız – Olamaz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:15:54 ÖÖ]


Abdest Gusül ve Teyemmümün Faydaları Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:03:14 ÖÖ]


Kutlu Bir Dava Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:41:38 ÖS]


Huzurun Kaynağı Olan Evliliği Geciktirmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:36:37 ÖS]


Şükür Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:22:20 ÖS]


Allahü Teâlâya Hakîkî Kul Olmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:16:26 ÖS]


Mümin İmansız Ölmekten Çok Korkmalıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:09:10 ÖS]


Şükür imtihanı Gönderen: KOYLU
[Nisan 17, 2024, 06:20:00 ÖS]


Namaz Yoksa Her Şey Eksik Gönderen: KOYLU
[Nisan 17, 2024, 06:15:19 ÖS]


Hadîs-i Şerîflerle – Namaz İbadeti Gönderen: KOYLU
[Nisan 17, 2024, 06:10:57 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41