Gönderen Konu: Vaizlerin En Tesirlisi  (Okunma sayısı 641 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Vaizlerin En Tesirlisi
« : Ekim 03, 2017, 10:30:24 ÖS »
Vaizlerin En Tesirlisi

Ebedi olmayan dünyanın bir sürelik mukimleriyiz hepimiz. Ömür uzun gibi görünse de bir göz açıp yummuş gibi geçip gidiyor. Geçen her dakikada ömür sermayemizi harcamaya devam ediyoruz. Cenab-ı Mevlâ müberrâ kitabımız Kur’an-ı Kerim’de bizlere hitaben şöyle buyuruyor:

“Her nefs ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayırla da şerle de deniyoruz. Mutlaka bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya, 35)

Bir başka ayet-i kerimede de şöyle buyuruyor:

“De ki: Sizin kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm var ya; o mutlaka size ulaşacak. Sonra gayb alemini de, görünen alemi de bilen Allah’a döndürüleceksiniz. O, size şimdi yapmakta olduklarınızı haber verecek.” Cuma, 8

İnsanoğlunun dünya üzerinde daima hatırında tutması gereken ilk şey, yaratılmış olduğu ve dolayısıyla bir yaratıcısının olduğudur. Bunu hatırında tutan kişinin kendisine düşen vazifeleri yapması, yasaklanmış söz ve fiillerden uzak durması, kendisini koruması gerekir. İlk insandan itibaren peygamberler insanlığa vazifelerini yapmalarını, aksi takdirde kendilerini bir hesabın beklediğini haber vermişlerdir. Fakat insan unutur, aldanır ve ömrünü heba eder. Yahut sürekli erteler, günü geldiğinde yapacağım diyerek kendini kandırır.

Fahr-i Kainat Efendimiz s.a.v. şöyle buyurmuştur:

“Dünya lezzetlerini kesip atan ölümü çokça hatırlayın.” (Tirmizî, 2307; Nesâî, 1824; İbn Mâce, 4258)

Evet; ölümü hatırlamak insanın dünyada fani olduğunu aklında tutmasını sağlar, dünyaya karşı arzularını kırar ve Allah Tealâ’ya ibadete yöneltir. İmam Sülemî k.s. şöyle buyurmuştur:

“Nefsin kusurlarından biri, dünyevî arzular ve boş ümitler peşinde koşmaktır. Tedavisi ise ecelin yakın olduğunu bilmektir. Âriflerden bir şöyle demiştir: Her an Allah Tealâ’yı düşün, O’nu hiç unutma. Hiçbir halde kendinden emin olma. Böylece bütün hallerinde uyanık ol.”

Hikmet ehli zatlardan biri de şöyle buyurmuştur: “Ey kardeşim! Ölümü temenni edip de bulamayacağın ahiret yurduna göçmeden önce ölümden kork ve hazırlığını yap!”

Âriflerden Ebü’l-Leys Semerkandî hazretleri ölümü hatırlamanın ne büyük bir nimet olduğunu şöyle ifade etmiştir:

“Allah Tealâ’nın kendilerini anlayış ve ilimle rızıklandırdığı, gaflet uykusundan uyandırdığı, son nefesini düşünmeyi kendisine nasip ettiği kimselere müjdeler olsun! Bizler de Cenab-ı Mevlâ’dan son nefesimizi hayırla vermemizi istiyoruz. Dileğimiz son nefesimizde müjdelerle dünyadan ayrılmaktır.”

Ayet-i kerimelerde, hadis-i şeriflerde ölümü çok hatırlamak emir buyrulduğu için, irfan ehli kimseler daima ölümü hatırlatan işleri yapmayı tavsiye etmişlerdir. Bu tavsiyeler de Müberra kitabımız Kur’an-ı Kerim’den ve Fahr-i Kainat Efendimiz s.a.v. sünnetinden alınmıştır. Bu usuller dünya üzerinde bizim gibi milyonlarca insanın bizden daha uzun ömür sürdüğünü fakat hepsinin neticede öldüğünü düşünmemiz içindir. Cenab-ı Mevlâ’nın geçmiş kavimlerden bizi haberdar etmesi de bu sebeptendir. Düşünmek, ibret almak, akletmek içindir.

Ömer b. Abdülaziz rh.a., alimlerden birine şöyle der:

– Bana nasihat et.

– Sen, ölümü tadacak ilk halife değilsin.

– Nasihate devam et!

– Adem a.s.’dan bu yana gelen bütün ataların ölümü tattı. Şimdi sıra sana geldi.

Ömer b. Abdülaziz hazretleri de, Anbese adlı kişiye şöyle nasihat etmiştir:

“Ölümü çok sık an. Eğer bol imkanlar içinde yaşıyorsan, bu hatırlama seni mütevazı bir hayata yöneltir. Eğer sıkıntılı bir hayat içindeysen de içinde yaşadığın şartları daha iyi anlamanı sağlar.”

Kabir ziyareti de gafletten kurtulup asıl istikamete yönelmenin vesilelerindendir. Allah Rasulü s.a.v.’in ve O’nun yolundan giden irfan ehli zatların belirli aralıklarla kabir ziyareti yapmaları bundandır. Ayrıca kabir ziyareti esnasında kişi dünya gözüyle gördüğü, konuştuğu kimselerin vefat ettiğini hatırlar, onlara hayır duada bulunur. Kendi payına ise büyük hisseler düşürür.

Anlatıldığına göre Hz. Osman r.a. bir kabrin başına vardığında sakalları ıslanıncaya kadar ağlardı. Kendisine sordular:

– Cennet ve cehennemi hatırlayınca ağlamıyorsun da neden kabrin başına varınca ağlıyorsun?

Şöyle cevap verdi:

– Ben Rasulullah s.a.v.’in ‘Kabir ahiret duraklarının ilkidir. Kişi bu duraktan başarı ile geçerse ondan sonraki konaklar da kendisine kolay gelir.

Eğer ilk konakta başarılı olmazsa sonraki duraklar daha zor olur.’ diye buyurduğunu işittim.” (Tirmizî, 2308; İbn Mâce, 4267)

Büyüklerden Malik b. Dinar hazretleri anlatıyor:

“Bir kabristana uğradım, kabirdekiler için şu şiiri söyledim:

Mezarlığa vardım ve seslendim

Nerede büyüklenenler ve küçümseyenler

Nerede saltanatına güvenenler

Nerede övündüğü zaman alkışlananlar?

Bu şiiri söyledikten sonra sahibini göremediğim şöyle bir ses işittim:

Hepsi yok oldu, fakat haber veren yok!

Hepsi öldü, haberleri de ölüp gitti.

Ey göçüp gidenleri soran kişi

Sen bu gördüklerinden ibret almıyor musun?”

İmam Gazalî hazretleri de “Mükâşefetü’l-Kulûb” adlı eserinde anlatıyor:

“Bir mezar taşında şunlar yazılı idi:

Kabirdekiler, dilsiz oldukları halde sana sesleniyor

Kabir sakinleri toprak altında sessiz sessiz yatıyor

Ey doymak bilmeden dünyalık yığan kimse

Sen bu gördüklerinden ibret almıyor musun?

Diğer bir kabrin üzerinde de şunlar yazılıydı:

Dostlar birer birer yok oluyor

Ne kapıcı ne de bekçi ölüme engel olabiliyor

Öyleyse dünya ve lezzetlerine nasıl seviniyorsun?

Ey sözleri ve nefesleri sayılı olan kimse

Ey gafil! Günahlara batmışsın

Ömrünü dünya lezzetleriyle harcamışsın

Cahil kişi aldandı diye ölüm ona merhamet etmez

Başkalarına ilim dağıtan kişiye de acımaz.”

Ölümü hatırlamak dünya nimetlerinden helal dairede istifade etmeye engel değildir. Zaten ölümü hatırlayıp dünyadan uzaklaşmaktan maksat da bu değildir. Burada kast edilen, dünyayı kalbe yerleştirmemek, dünyadaki vazifelerimizi unutup ahiretten, hesap gününden gafil yaşayıp gitmemektir. Allah Tealâ cümlemizi gaflete karşı muhafaza buyursun, bizleri ölümden ibret alan kullarından eylesin!

AMİN.

 


* BENZER KONULAR

Birbirimizin Hem Cenneti Hem de Cehennemi Olabiliriz Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:48:55 ÖÖ]


Kulluk Şuuru Nasıl Oluşur Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:44:55 ÖÖ]


Şeytanın Büyücülüğü Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:41:01 ÖÖ]


Birliğe Çağrı Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:35:09 ÖÖ]


Ahirete İmanın Mü’mine Kazandırdıkları Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:29:15 ÖÖ]


Sen Değerlisin Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:19:59 ÖÖ]


Evlilik İnsanı Mükemmelliğe Ulaştıran Hızlı Yollardan Birisidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:58:11 ÖÖ]


Müslümanım Diyen Ey Hanımlar Kızlar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:51:18 ÖÖ]


Birçok Kadın Kocasını Birçok Rrkekte Karısını Cennetlik Etmiştir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:45:05 ÖÖ]


Hesap Günü İyice Yaklaştı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:33:16 ÖÖ]


Kırık Kalple Yapılan Dualar Makbuldür Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:20:47 ÖÖ]


Ertuğrul Erkişi - Safahat`tan Şarkılar 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:41:49 ÖS]


İslâm Kadına En Büyük Değeri Vermiş Şerefli Yaşamasını Sağlamış Gönderen: anadolu
[Dün, 08:16:41 ÖÖ]


Çocukla İletişim Kurarken Ona Saygı Duymak Değer Vermek Gerekir Gönderen: anadolu
[Dün, 08:08:13 ÖÖ]


Mümin Bir Erkek, Mümin Kadına Kızıp Darılmasın. Gönderen: anadolu
[Dün, 08:03:19 ÖÖ]


Çocukların Namaz Eğitimi Gönderen: anadolu
[Dün, 07:57:19 ÖÖ]


Namazını Sapasağlam Koruyanalr Gönderen: anadolu
[Dün, 07:50:26 ÖÖ]


Bu Din Sadece Camilerin Dini Değil Hayatın Dinidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:38:19 ÖÖ]


İslam Gariplerin Dinidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:29:34 ÖÖ]


Komşunuzu İhmal Etmeyin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:21:38 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41