Gönderen Konu: !!!!!!! ÖNCE KENDİNİ DEĞİŞTİR  (Okunma sayısı 1170 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
!!!!!!! ÖNCE KENDİNİ DEĞİŞTİR
« : Eylül 08, 2019, 10:10:31 ÖS »
ÖNCE KENDİNİ DEĞİŞTİR
 
Neredeyse herkes toplumu değiştirmekten ve İslami dönüşümden söz etmekte… Hemen her kes iyiye, güzele, hakka ve adalete ulaşmaktan söz etmekte. Iskalanan ya da ihmal edilen en önemli konu ise; hep başkalarına söyleyip de kendimizi unutmamızdır. Diğer bir ifadeyle yapmadıklarımızı başkalarına söyleyip durmamızdır.

 Bu durumda tüm çabalar bir temenniden öteye gitmeyecektir. Kuşkusuz, yerine gelmeyen en büyük temennilerden biri ‘karşındakini’ değiştirme isteğidir. Bunu kimse başaramamıştır.  Çünkü ‘diğeri’ de kendi doğrularıyla yaşamaktadır. Temel ve olması gereken değişiklik ise; insanın kendi içinde başlamalıdır. Ta ki; ön yargılardan sıyrılmak suretiyle doğruya  ‘doğru’ diyebilsin ve bütün hayatını bir rahmet iklimine dönüştürebilsin diye…

 Kendini Değiştirmeden ‘Değişim’ Olur mu?

 İnsan hep aynı… Her birinin kendine göre öfkeleri, kinleri, nefretleri ve intikamları var. Hemen her birinin içindeki sevgiye ayar verecek ideolojik, dini, tarihi sosyolojik ve ırksal nedenleri var. Her birinin, kendisi gibi düşünmeyenlere, inanmayanlara saygısızca davranmasına neden olacak kendince haklı sebepleri var. Ve birbirlerinin adeta üzerine yürüyecek kadar intikamları… Peki, fertler olarak iyilikleri, güzellikleri içimize doldurmadan değişim mümkün mü? Elbette hayır!

 “…Hiç kuşkusuz bir toplumun bireyleri kendi iç dünyalarını değiştirmedikçe Allah da o toplumun gidişatını değiştirmez”( Ra’d Suresi, 11).
  Değişim Ama Nasıl?

 Toplumsal değişim ve dönüşümün yukarıdan, tepeden inme değil; mutlak surette toplumun bizatihi içinden olmalıdır. Toplumu yeniden inşa etme iddiasında olan öncülerin de “söz dilinden” çok “hal dilini” kullanmaları esastır. Konuşup nasihat etmek yerine bizzat örnek olmanın daha kalıcı olacağı göz önünde tutulmalıdır. Toplumun bariz vasfının inanç temelli olduğu öne çıkmış olsa da her inançtan ve her kesin ‘kendine yer bulduğu’ hiç kimsenin ötelenmediği, kimseye inanç ve düşünce dayatılmadığı ‘çoğulcu bir toplum’ olma esası benimsenmelidir. Yüce Allah’ın övgüsüne mazhar olan toplum da bu olsa gerek. 

 “Allah, bir topluma bahşettiği nimeti, o toplum öz benliğine yabancılaşmadıkça asla değiştirmez. Zira Allah her şeyi işitendir, tarifsiz bir ilimle bilendir” (Enfal Suresi, 53).

 DEĞİŞİMİN PARAMETRELERİ

 Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e (s.a.v.) kadar süregelen ve bütün peygamberlerin tebliğ ettiği tek din olan İslam’ın; özünde Allah’ın varlığı-birliği, temel hedefinde ise insanların dünya-ahiret saadetini elde etmeleri vardır. Dinin nihai amacı, adalete dayalı eşitlik ilkesini yeryüzüne egemen kılmaktır. Ancak bunun gerçekleşmesi için şu prensiplerin hayatın her alanında hâkim kılınması zorunludur:

1-Adalet:

Allah katında insanın adil olması, inanıp inanmamasından önce gelir: “Ey insanlar! Kendiniz, ana-babanız ve yakınlarınızın aleyhine de olsa adaleti titizlikle ayakta tutun ve sırf Allah için şahitlik edin…”(4/135). Hitabın, sadece ‘iman edenlere’ olmayıp ‘bütün insanlara’ olması oldukça anlamlıdır. Ancak ne yazık ki insanlar bu temel ilkeyi “kendi çıkarlarına yönelik bir yarar” anlamında kullanmışlardır.

 2-Eşitlik:

 Allah katında tüm insanlar; kadın-erkek, zengin-fakir, zayıf-kuvvetli ayırımı yapılmaksızın eşittir. Zira hepsinin yaratıcısı Yüce Allah’tır:
 “Ey insanlar! Şüphesiz biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık, birbirinizi tanımanız için sizi soylara, kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır… (49/13).

 3-Liyakat           

Toplumsal düzenin altüst olmasının temel nedeni hiç şüphesiz işlerin ehil olmayanlara verilmesiyledir. İşin ehil/yetkin kişilere verilmemesi aynı zamanda cehaletin yaygınlaşması anlamına da gelmektedir. “Allah size mutlaka emanet ve işleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder…”(Nisa, 4/58).

 Sevgili peygamberimiz; liyakat esasına uyulmadığında “emanetin zayi edildiğini”veciz bir ifade ile belirtmekle kalmamış “İş ehil olmayana verilince kıyameti bekle”diye oldukça ciddi bir uyarıda bulunmayı da ihmal etmemiştir.

Kur’an’da adı geçen peygamberlerin seyri incelendiğinde bütün peygamberlerin; muhataplarına yaptıkları ve ısrarla üzerinde durdukları ilk tebliğin tevhid ilkesi olduğu açıkça görülecektir. Öyle ki, dinin temel direği tevhittir, dense yeridir. Çünkü Kur’an, Allah’la kul arasında oluşturulan her türlü aracılık anlayışını şiddetle reddeder. Aracılık vasıtasıyla dinden nemalanma ya da dini tekeline alarak bunu bir baskı ve zulüm aracı haline getirmek gibi şirke aralanan kapıları temelli kapatan Kur’an, hiçbir dini sınıf ve Allah ile kul arasında aracı kabul etmez. Fakat insanlık bu muhteşem mesajı çoğunlukla gereği gibi anlayamamıştır.

 Hz. PEYGAMBER VE DEĞİŞİM

Tarih boyunca Müslümanların gittikleri yerlerde ciddi zihinsel, sosyal ve kültürel değişimlerin gerçekleştiği bilinmektedir. Daha da önemlisi Müslümanların, yeniliklere açık olup olmamaları meselesidir. Müslümanların modernleşme ve yenileşme ile ilgili süreçlerine bakıldığında değişime kapalı olmadıkları görülecektir. İslam toplumunda meydana gelen siyasal ve sosyal değişimlerde Hz. Muhammed(s.a.v) doğrudan etkili olmuş ve örneklik teşkil etmiştir. Peki, değişim modelinde başlıca hangi ilkeleri benimsedi Resul-i Ekrem:

 *Hz. Peygamber her şeyden önce insanlara ‘güzel ahlak’ ile örnek olma vasfıyla değişimi kendi hayatında başlatmıştır.

 *Kur’an’ın belirttiği “vasat ümmet” anlayışıyla orta yolu takip etmiştir. Bu yüzden İfrat ve tefritten uzak durma ilkesi belirleyici olmuştur. Değişim adına her şey yakıp-yıkma yoktur. İtidali bulma geçerlidir.

 *Kur’an değişimi savunur. Ancak süreklilik gerektiren konuları da tereddütsüz kabul etmeyi ister.

 *Değişim adına her türlü yenlik kabul edilmediği gibi, güzel ahlaktan ödün vererek her yönteme de cevaz vermemiştir. Ayrıca istikrar, planlı değişim modeli, toplumsal şartları dikkate alma, kolaylaştırıcı olmak, aceleci olmamak, kendine güvenmek ve bütünleştirici olmak gibi prensipler de Hz. Peygamberin, toplumu yeniden inşa etmede kullandığı yöntemlerdendir. Hedefi ise:

 Durağanlığın olmadığı ve ‘iki günü bir olanın’ bulunmadığı toplum fertleri…

 


* BENZER KONULAR

Dinimizin Bizden İstediği Hayat Gönderen: melek
[Bugün, 09:02:39 ÖÖ]


Hidâyetten Sonra Kalblerin Kayması Gönderen: melek
[Bugün, 08:54:05 ÖÖ]


Kalbin Temizliği Gönderen: melek
[Bugün, 08:45:49 ÖÖ]


Peygamberimizin Kadınlara Karşı Muamelesi Gönderen: melek
[Bugün, 08:36:03 ÖÖ]


Allah Rasülü’ne Muhabbetimiz Gönderen: melek
[Bugün, 08:33:38 ÖÖ]


Kendimize ve Ailemize Sahip Çıkalım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:12:49 ÖÖ]


Müslümanlar Kazanımlarını Ne Zaman Kaybederler Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:05:29 ÖÖ]


Savrulsak Da Beraberiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:41 ÖÖ]


Egemenlik Kimde Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:50:29 ÖÖ]


Yolumuzun Esası Zaruri Olan İle Yetinmektir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:40:57 ÖÖ]


Vakit İnsanın Sahip Olduğu En Değerli Varlığıdır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:35 ÖÖ]


Engin Titiz - Single Eserleri Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:55:37 ÖS]


Hakan Bayraktar - Albümdışı Ve Single Eserler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:46:16 ÖS]


Salih Kul Olmanın Yolu Kur’ân ve Sünnet’tir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:42:10 ÖÖ]


Ahd ve Ahdin Gereği Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:37:16 ÖÖ]


İman Amel ve Salih Amel Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:29:54 ÖÖ]


Peygamberimizin Ticari Muamelelerle İlgili Tavsiyeleri Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:20:53 ÖÖ]


Sağlık ve Afiyet Nimeti Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:04:27 ÖÖ]


Saadet Asrı Adanmış Hayatlar Gönderen: türkiyem
[Nisan 23, 2024, 08:10:20 ÖÖ]


İhsan ve Tefekkür Gönderen: türkiyem
[Nisan 23, 2024, 08:03:23 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41