Gönderen Konu: İSLAM’DA HAYVAN HAKLARI ve DOĞAL ÇEVRELERİNİN KORUNMASI  (Okunma sayısı 2479 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
İSLAM’DA HAYVAN HAKLARI ve DOĞAL ÇEVRELERİNİN KORUNMASI

Günümüzde çevre hukuku denildiğinde insanların yararına ilişkin çevre hukuku akla gelmektedir. Oysa çevre hukuku sadece insanlar için söz konusu değildir. Doğal çevrenin ve ekolojik dengenin en önemli unsurlarından biri karada ve suda yaşayan hayvanlardır. Kur’an-ı Kerim’de bir ümmet oldukları belirtilen ve kendileriyle ortak yaşam alanını paylaştığımız hayvanların da yaşadıkları doğal çevrede kendilerine özgü hakları vardır.

Zamanımızda giderek artan çevresel kirlenmeden ve buna bağlı ekolojik bozulmalardan en çok nasibini alan varlıkların başında hayvanlar gelmektedir. Doğal dengenin harici etkilerle bozulması, çağımız ekonomik anlayışının bir sonucu alarak hayvanların bir eğlence aracına, metaya veya sermayeye dönüştürülmesi, canlı hayatının vazgeçilmez unsurlarından olan hayvanları, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakmıştır. Bazı hayvan türleri, şimdiden ya yok olmuş ya da hızla yok olma noktasına gelmiştir. Doğal çevrede önemli bir işlev gören hayvanların ve doğal yaşam alanlarının korunması konumuzu oluşturmaktadır.

Diğer semavi dinlerden farklı olarak İslam insana, tabiat ve tabiattaki mahlukatı dilediği gibi kullanma değil, belli bir sorumluluk duygusuyla, zarar vermeden ve israf etmeden kullanması gerektiğini, halifelik unvanı gereği onun tüm yaratıklara karşı olan yükümlülükleri olduğunu (Bakara, 2/30; Fâtır, 35/39.) ve her canlının “yüce yaratıcıdan gelen haklarının” olduğunu bildirmiştir. Zira İslam’ın ve onun medeniyetinin insanlara sunduğu değerlerin merkezinde bütün canlılara merhamet etmek ve onların haklarına riayet etmek anlayışı bulunmaktadır.

Doğal çevreden kasıt genellikle hayvanların içinde yaşadıkları sosyal, fiziki ve tabii dünyadır. Hayvanlar âlemi yeryüzünde insanlara hizmet etmesi ve kâinattaki dengenin parçası ve çevreyi tamamlayıcı bir organizma olması yönüyle çevre açısından önemli bir yer işgal etmektedir. Hayvanlar, ekolojik düzen ve dengenin sağlanmasında oldukça mühim bir yere sahiptirler. Kur’an-ı Kerim hayvanları insanlardan farklı kendine has kural ve değerleri olan topluluk (ümmetün) olarak değerlendirmektedir.

“Yeryüzünde debelenen (yürüyen) hiçbir canlı ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki sizin gibi birer ümmet olmasın. Biz kitapta (levh-i mahfuzda) hiçbir şeyi eksik bırakmadık, sonra hepsi Rablerinin huzurunda toplanacaklardır.” (En’am, 6/38.) İslami gelenek ve literatürde önemli bir yeri olan “ümmet” kavramının hayvanlar için de kullanılması gerçekten dikkat çekicidir. Hayvanların da insanlar gibi sosyal yapılara sahip oldukları, insana çok benzedikleri ve onlara zarar vermenin onların ardındaki sosyal yapıya da zarar verebileceğine dikkat çekilmektedir.

Bu sebeple ilgili ayetten, Allah’ın söz konusu çevresel dengenin bir parçası olan hayvanların hakkına tam olarak riayet edilmesini ve bu dengeyi bozacak davranışlardan kaçınılmasını emir buyurduğu anlamı çıkarılabilir. Bu ayetten çıkarılacak bir diğer anlam, hayvan türlerinin korunmasının gerekli olduğudur. Gerçekten Kur’an-ı Kerim’de, hayvanların soylarına ve türlerine zarar vermenin yasaklandığı görülür.

Nitekim Taberi (ö. 310/923), "O, dönüp gitti mi (yahut bir iş başına geçti mi) yeryüzünde ortalığı fesada vermek, ekinleri tahrip edip nesilleri bozmak için çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez." (Bakara, 2/205.) ayetindeki "fesat çıkarmak" kavramını ekinleri yok etmek ve meşru bir gaye olmaksızın hayvanları öldürmek ve soylarını kurutmak (et-Taberî, Ebu Ca’fer İbn Cerir Muhammed b. Cerir b. Yezid el-Amulî, Câmiu’l-Beyân an Te’vîli Âyi’l-Kur’ân, Dâru’l-Fikr, Beyrut 1405, II, 316.) şeklinde yorumlamaktadır. Buna göre ayet, hayvanların doğal beslenme ve yaşam alanlarına zarar verilmesini ve hayvan neslinin tüketilmesini bozgunculuk olarak nitelemekte ve bu fiilin Allah katında çok ağır bir suç olduğuna işaret etmektedir. Buradan hareketle, hayvan soy ve türlerine zarar verici her türlü faaliyet, İslam’a göre mekruh eylemler kapsamında değerlendirilebilir. Bu minvalde olmak üzere yine Hz. Peygamber, nesilleri tükenme tehlikesine maruz kalmaması için, potansiyel tehlike durumu olmaları hariç (Buharî, Bed’u’l-halk, 16; Müslim, Hacc, 66-67.) hayvanların faydasız ve keyfî bir şekilde öldürülmelerini yasaklamıştır. Bir başka hadis-i şerifte "Haksız yere bir serçeyi bile öldürenin kıyamet günü Allah tarafından sorguya çekileceğini" (Nesai, Sayd, 34, Dahâyâ, 42; Dârimî, Sünen II, 115.), bir diğer rivayette ise, "Peygamberlerden birini bir karınca ısırdı. O da (öfkelenerek) karıncanın yuvasının yakılmasını emretti ve yakıldı. Allah Teala hazretleri ona şöyle vahyetti: "Seni bir karınca ısırmışken, sen tespih eden bir ümmeti yaktın." (Buhari, Cihad, 152, Bed’ü’l-Halk, 14; Müslim, Selâm, 148; Ebu Davud, Edeb, 176; Nesai, Sayd, 38.) buyurarak, doğal hayatın dengesi yönünde karıncaların bile öldürülmelerini yasaklamıştır. İbn Mes’ud, konakladıkları bir yerde, bir adamın ağaç veya yerde bulunan bir karınca yuvasını ateşle tutuşturması üzerine Hz. Peygamber’in ateşi söndürttüğünü (Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid ve Menba’u’l-Fevaid, IV, 44.) rivayet etmiştir. Hz. Peygamber Allah katında günahların en büyüklerini sayarken, hayvanların boş yere gerekçesiz olarak öldürülmelerini de dâhil etmiştir. (Hâkim, en-Neysâbûrî, el-Müstedrek ala’s-Sahihayn, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, thk. Mustafa Abdulkadir Ata, Beyrut 1990/1411, II, 198; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, VII, 241.) Sözü edilen hadisler ışığında "sebepsiz/keyfi/haksız öldürmeler, aslında ekolojik sistemi de öldürmektir." şeklinde bir yorum yapmak mümkündür. Hz. Peygamber’in hayvanlar hakkındaki hassasiyetleri etrafına öyle sirayet etmiş olacak ki, ashaptan cömertliği ile meşhur olan Adiyy ibni Hatem karıncalara ekmek kırıntısı atarak “Bu mahlûklar komşularımızdır, üzerimizde hakları vardır.” demiştir. (İbnu’l-Esir, İzzettin, Kahire, Üsdü’l-Gabe, 1970, IV, 10.) Hz. Peygamber’in karınca ve diğer hayvanlar karşısındaki tutumu (Karınca, arı, kurbağa, hüdhüd ve surad (göçeğen) kuşunu öldürme yasağı ile ilişkili olarak bkz. Ebû Dâvûd, Edeb, 164-5, 175-6; İbn Mâce, Sayd, 10; Dârimî, Edâhî, 26.) Müslümanların doğal çevreyi koruma konusundaki tutum ve davranışlarının temel dayanağı olmuştur.

Diğer yandan Hz. Peygamber’in, kaplan ve leopar gibi bazı vahşi hayvanların derilerinin (elbise, eyer vs. şeklinde) kullanılmasını yasaklaması (Ebû Dâvûd, Libâs, 40; Menâsik, 23; Salat, 122; Tirmizî, Libâs, 31; Buhârî, Zebâih, 13.), kurbağanın ilaç olarak kullanılmak üzere öldürülme yasağı (Ebû Dâvûd, Edeb, 165; Tıb, 11; Cihâd, 122; Dârimî, Edâhî, 36; İbn Mâce, Sayd, 10.) ve kuşlarla ilgili olarak kuş yuvalarının bozulmaması, yumurtaları ve yavrularının alınmaması için emir verdiğine, alınmış olan yavru ve yumurtaları yerlerine iade ettirdiğine dair rivayetler göz önüne alınacak olursa (Ahmed b. Hanbel, Müsned, Müessesetü Kurtuba, Mısr ty., I, 404; Ebû Davûd, Cenâiz, 1; Cihad, 112-122; Edeb, 167.) O’nun çevredeki canlılara zarar verilmemesi ve doğal hayatın korunmasına verdiği önem ve hassasiyet daha iyi anlaşılır. Öte taraftan Hz. Peygamber, doğal hayatın ve hayvan türlerinin ve neslinin korunması noktasında önem arz eden av olgusuna da değinmiştir. Avlanmanın helal oluşu naslarda yer almakla birlikte (Mâide, 5/1-2; Buhârî, Zebâih, 1-2; Buyû, 3; Müslim, Sayd, 1; Ebû Dâvûd, Sayd, 2; Tirmîzî, Sayd, 1-7; Nesaî, Sayd, 1-8.), doğal dengeyi bozan ve eğlence amaçlı, zevk veya spor için yapılan (Nesâî, Edâhî, 42; İbn Hibbân, Ebû Hâtem et-Temîmî, Sahîhi İbn Hibbân, nşr. Şuayb el-Arnavut, Beyrut 1993/1414, VII, 557.) avcılığa izin verilmemiştir. Aynı şekilde Hz. Peygamber, "Kim av peşinde koşarsa gafil olur." buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Sayd, 24-25; Tirmîzî, Fiten, 69; Nesaî, Sayd, 24; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 357, II, 371.) Aşırı zararlıları dışında hayvanların sağlıklarına zarar veren ve nesillerinin devamını engelleyen itlaf ve zamansız avcılık gibi her türlü faaliyet de zikredilen hadisler gereği yasak olmalıdır.

Öte yandan doğal çevrede yaşayan hayvanların gıdalarını ve diğer birçok ihtiyaçlarını karşılayan ağaçların dikimi de hadis-i şeriflerde özendirilmiş ve bu doğrultuda “Bir Müslüman herhangi bir ağaç veya bitki dikerse, ondan yenilen şey kendisi için sadakadır, ondan çalınan şey kendisi için sadakadır, ehlî ve yabani hayvanların yediği şeyler sadakadır, kuşların yedikleri sadakadır, bir kişinin ondan alıp eksilttiği şey de kendisi için sadakadır.” (Müslim, Müsâkât, 7-8.) Görüldüğü üzere burada sadaka kavramı, ekolojik bir boyuta da sahiptir. O, yalnızca yoksullara yapılan yardımı değil, yeryüzünde yaşayan diğer canlılara yararlı olmak için yapılan faaliyetleri de içermektedir.

Çevresel kirliliği önlemenin hayvanların barınma haklarıyla da doğrudan ilgisi vardır. Bu sebeple naslarda hayvanların barınağı olan doğal çevrenin korunması, hayvanların rahatsız edilmemesi yönünde uyarılar yapılmıştır. Bu bağlamda hayvanların barınma yerlerine ve alanlarına gereken itina ve titizlik gösterilmelidir. Gece vakti yollar, haşeratın barınma yerleri olduğu için Hz. Peygamber, gece yolculuk yapan sahabelere hayvanları ezme ve çiğneme hususunda dikkatli olmalarını istemiştir. Bu doğrultuda bir hadis şöyledir: “Otların bol olduğu zamanda yolculuğa çıktığınızda develerin otlamasına müsaade ediniz. Kıtlık zamanında yolculuk ettiğinizde ise develeri hızlı sürün. Gece sonu mola verdiğinizde yollar üstünde konaklamayın. Çünkü orası hayvanların yolları ve haşeratın da barınma yeridir.” (Müslim, İmârât, 54; Ebû Dâvûd, Cihad, 63.) Bu hadis, hayvanların geçici barınaklarının da muhafaza edilmesinin gerekliliğine vurgu yapmaktadır.

Konaklama gibi geçici bir sebeple bile olsa, hayvanların yaşam alanlarına zarar ve sıkıntı verilmemelidir. Günümüzde hayvanların doğal yaşam alanlarının kalıcı bir şekilde tahrip edilmesi, söz konusu hadisi şerifin mesajını daha anlamlı ve çarpıcı kılmaktadır.

Yine Hz. Peygamber’in bir diğer hadislerinde, hayvanların güvende kalmaları ve doğal ortamlarının bozulmaması için yuvalarında iken geceleri üzerlerine gidilmemesi emredilmekte. Aynı şekilde, “Kuşları yuvalarında/yerlerinde rahat bırakın.” (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 21.) denilerek kuşların güvenli vakitleri sayılan geceleri avlanmak hoş karşılanmamaktadır. Zikredilen hadisler ışığında hayvanların büyük zarara uğramalarına, tabiatın dengesinin bozulmasına, birçok hayvanın ve yuvalarının telef olmasına neden olan tarlalarda anız, boş arazi ve arsalardaki kuru otları yakmanın ve genel olarak hayvanların barınakları ve yaşadıkları doğal ortama zarar veren her türlü tasarrufun caiz olmadığını söyleyebiliriz.

Hz. Peygamber, ortaya koyduğu ilkelerle doğal çevreye karşı saygılı olunması gerektiğini, hatta “Her ciğer taşıyan canlıya yapılan iyilikte sevap vardır.” (Buhârî, Bed’ul-halk, 16-17; Şirb, 9; Vudû, 33; Mezâlim, 23; Edeb, 27; Müslim, Selâm, 41, 151-153; Tevbe, 25; Muvatta, Sıfatu’n Nebî, 23; Ebû Dâvûd, Cihad, 47.) diyerek zaruri durumlarda kırlarda yaşayan tüm canlılara dahi yardım eli uzatılması gerektiğini bildirmiştir. Hadislerde Hz. Peygamber’in ortaya koyduğu çevrecilik, sadece çevreye zarar vermeyi engellemeye çalışmak değildir. Çevreyi imar etmek ve güzelleştirmek de onun çevrecilik anlayışının bir gereğidir.

Netice itibarıyla naslar göz önüne alındığında, hayvanların soylarının ve yaşadıkları doğal çevrenin korunması ve güzelleştirilmesinin Müslümanların en önemli ve asli görevlerinden olduğu, çevrenin hoyratça kullanılmasını engelleme çevre bilincinin kazanılması için ellerinden geleni yapmaları gerektiği söylenebilir.

 


* BENZER KONULAR

Kim Allah’a Ve Ahiret Gününe İnanıyorsa Gönderen: melek
[Bugün, 07:53:18 ÖÖ]


Allah’ın Ahlakıyla Hhlaklanmak Gönderen: melek
[Bugün, 07:46:57 ÖÖ]


Allah Sevgisi Kalbine Yer Etmelidir Gönderen: melek
[Bugün, 07:41:05 ÖÖ]


Nefsimiz ve Allah C.C Rahmeti Gönderen: melek
[Bugün, 07:34:32 ÖÖ]


Allah İçin Sevmek Yada Sevmemek Gönderen: melek
[Bugün, 07:28:23 ÖÖ]


Zor Zamanlar ve Dayanışma Ruhu Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:05:43 ÖÖ]


İbadetler Güzel Ahlâklı Olmayı Sağlar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:52:03 ÖÖ]


Ramazan ve İman Kardeşliği Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:44:35 ÖÖ]


Tasavvuf Nefsi ve Kalbi Temizlemek Demektir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:27:41 ÖÖ]


Hased, İyilikleri Yer Bitirir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:18:45 ÖÖ]


Esat Aydoğan - Güller Hürmetine Rahmet 320 Kbps + Wav Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:22:20 ÖS]


Mehmet Emin Ay & Mustafa Demirci - Badı Saba 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:10:40 ÖS]


Mehmet Emin Ay & Mustafa Demirci - Selam Götürün 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:56:26 ÖS]


Mehmet Emin Ay & Mustafa Demirci - Aşkı Mevla 1 320 Kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:37:39 ÖS]


Mehmet Emin Ay & Mustafa Demirci - Gülbeste 1 320 Kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:24:51 ÖS]


Celaleddin Ada - Aşkullah Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:15:31 ÖS]


Mehmet Emin Ay - O'nun Güzel İsimleri 320 Kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:06:15 ÖS]


Mehmet Emin Ay - Nât-ı Şerîfler & Gül-i Ruhsâr 320 Kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 05:55:22 ÖS]


2024 - Agah - Mestâne - Enstrümantal Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 05:30:02 ÖS]


Birbirimizin Hem Cenneti Hem de Cehennemi Olabiliriz Gönderen: türkiyem
[Dün, 07:48:55 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41