Gönderen Konu: Kadın-erkek ihtilatından sakındıran Hadis-i Şerifler 1  (Okunma sayısı 146 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Kadın-erkek ihtilatından sakındıran Hadis-i Şerifler 1
« : Temmuz 19, 2021, 06:22:27 ÖÖ »
Kadın-erkek ihtilatından sakındıran Hadis-i Şerifler  1

Bir önceki yazımızda kadın-erkek ihtilatı hakkındaki ayet-i kerimeleri ve bu âyet-i kerimelerle ilgili meşhur müfessirlerin görüşlerini nakletmiştik. Şimdi ise konu hakkında bir kısım hadis-i şerifleri nakledeceğiz.

1- Ümmü Seleme (R.A.) anlatıyor: “Resûlüllah  (S.A.V.) zamanında  (Mescid-i Nebevi’de) kadınlar selam verdiklerinde kalkar ve hemen çıkarlardı. Resûlullah (S.A.V.) yerinde oturmaya devam ederdi. Erkekler de onunla beraber otururdu. Az bir zaman sonra kalkınca erkeler de kalkardı.”  1

2- Ümmü Seleme (R.A.)’dan diğer bir rivayeti ise şöyledir: “Resûlullah (S.A.V.) selam verince kadınlar hemen kalkarlardı. Resûlullah (S.A.V.) az bir zaman yerinde oturur beklerdi.”

Bu hadis-i şerifin ravisi olan Zühri diyor ki: Vallahi ben biliyorum ve görüyorduk Resûlullah (S.A.V.) bunu kadınlara hiçbir erkek yetişmeden (karışmadan) evlerine gitsinler diye yapıyordu.”  2

3- İbn-i Cüreyc’in Ata’dan aktardığına göre İbrahim b. Hişam b. Abdülmelik, kadınlarla erkelerin karışık olarak tavaf yapmalarını yasakladı. Bunun üzerine dendi ki: “Bunu nasıl yasaklıyor, hâlbuki Peygamber (S.A.V.)’in hanımları erkeklerle beraber tavaf etmişti.” Ben dedim ki:

“Bu hicab ayetinden önce mi, yoksa sonra mı idi.” Dedi ki: “Evet, hayatım üzerime yemin ederim ki, hicab ayetinin inmesinden sonra ona kavuştum.” Ben dedim ki:

“Onlar erkeklerle nasıl karışıp da tavaf yapıyorlardı?”  Dedi ki: “Erkeklerle asla karışmıyorlardı. Hz. Aişe (R.A.) erkelere karışmadan tek başına tavaf yapıyordu.  Hatta kadınlardan birisi: “Ey mü’minlerin annesi gel birlikte istilam yapalım” dedi.  Ancak Hz. Aişe: “Sen git” dedi ve onlara katılmaktan kaçındı. Peygamber hanımları gecenin en tenha saatinde tavaf için Kâbe’ye gelirlerdi. Onlar geldiğinde de erkekler dışarı çıkarılırdı.”  3

4- Ebu Hureyre (R.A.)’ın rivayetine göre Resûlullah (S.A.V.) şöyle buyurmuştur: “Gözün zinası bakmaktır. Dilin zinası konuşmaktır. Nefis de bunu ister ve arzular.”  4

Üstad Şankıti, bu hadisin izahında şunları söylüyor: “Şüphe yok karışık öğrenci gurupları derslerde, sabah akşam yürüyüşlerinde ve diğer birlikte bulundukları alanlarda bu günahları işlemektedirler.”  5

5- Resûlullah (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:  “Erkeklerin saflarının en hayırlısı en önde olanıdır. En şerlisi ise en arkada olanıdır.  Kadınların saflarının en hayırlısı ise en arkada olanıdır. En şerlisi ise en önde olanıdır.”

Namaz ve ibadet için mescitte bulunan kadınların erkelere en yakın olan ön saf en şerli oluyorsa diğer yerlerde kadınlı erkekli buluşmaların hali nice olacak?

6- İmam Buhari, Sahih-i Buhari’de “Babu Sür’ati İnsirafi’n-Nisai Mine’s_Subhi Ve Kılleti Mukamihinne fi’l-Mescid” (Kadınların Sabah Namazlarından Süratli Bir Şekilde Dönmeleri ve Namaz İçin Mescide Az Gelmeleri” başlığını koymuştur.

İmam Buhari’ye bu başlığı attıran şey, Allah’ın dinini koruma hırsından başkası değildir. Yine bu hanım sahabilerin erkelerle karışmaktan uzak durmak için harcadıkları gayretin bir göstergesidir. Nitekim Hz. Aişe annemiz Resûlullah döneminde Mescid-i Nebevi’ye kadınların nasıl geldiklerini şöyle anlatıyor:

“Mü’mine kadınlar Resûlullah (S.A.V.) zamanında sabah namazına elbiselerine bürünmüş olarak giderler, namaz bitince de hemen evlerine gecenin karanlığında dönerlerdi. Öyle ki onları kimse tanıyamazdı."  6

İbn-i Hacer Askalani (R.H.) Fethu’l-Bari’de bu acele etmenin sadece sabah namazı için olduğunu zikretmiştir. 7

Zira sabah namazı kılındıktan sonra bekleme yapılırsa giderek gün ağaracağı için insanların birbirlerini daha net görme tehlikesi artacaktır.

Bunun için gecenin karanlığından istifade ile sahâbî kadınlar kimse kendilerini tanımayacağı karanlık içerisinde evlerine giderlerdi. Ama yatsıda bu tehlike yoktu. Zira yatsıdan sonra bekleme yapıldığında karanlık daha da koyulaşır. Bu da tanınmamaya daha iyi yardımcı olur. Diğer namazlara gelince de sahâbî hanımlar zaten gündüz kılınan namazlara gitmezlerdi.

 “İbadet için iki cinsin tek bir mekânda kendi yerlerinde toplanmasına müsamaha göstermeyen bir din; hiçbir kimse düşünebilir mi ki üniversitelerde, meclislerde ve kongrelerde ihtilat etmelerine, birbirine karışmalarına müsaade etsin.”  8

7- Malik b. Rabia es- Sa’bi (R.A.) şu olayı anlatıyor: Resûlüllah (S.A.V.) mescidden çıkıyordu. Bu arada yolda yürüyen kadınlarla erkekler birbirine karıştı. Bunun üzerine Resûlullah (S.A.V.)’in kadınlara hitaben şöyle buyurduğunu işittim:

“Geri durun, kenara çekilin. Çünkü sizin yolun ortasını doldurmanız hakkınız değildir.” Bu uyarıdan sonra kadınlar adeta duvarlara yapışırcasına yürüyorlardı. Hatta duvara çok yaklaştıkları için elbiseleri duvarlara takılıyordu.”  9

Bu hadis-i şerif diğer hadisler gibi kadın-erkek ihtilatını yasaklayan kesin ve zorlayıcı bir delildir.

8- Mü’minlerin annesi Hz. Aişe (R.A.) anlatıyor: Resûlullah (S.A.V.)’e: “Biz, cihadı en faziletli amel olarak görüyoruz. Cihad etmeyelim mi?” diye sordum. Allah’ın Resulü şöyle buyurdu:

“Hayır! Lakin (sizin cihadınız) mebrur bir hacdır.”

İbni Hacer (R.H.) bu hadis-i şerifin izahında diyor ki:

“Kadınlara cihad farz kılınmadı. Çünkü cihadda kadınlardan istenen erkelerden kaçınma ve tesettüre riayet edilemez. Bunun için kadınlara hac, cihad etmekten daha sevap kılındı.”  10

Konu ile ilgili hadis-i şerifleri bir sonraki yazımızda nakletmeye – inşaallah- devam edeceğiz.

------------------------------------------------------------------------------

1- Buhari, 875

2- Buhari, 876     

3- Buhari, 1618       

4- Buhari, 5774; Müslim, 4801       

5- Şankıti, Hükmü’l-İhtilat, 78; el-İhtilatu Beyne’l-Cinseyn.

6- Buhari, 578; Müslim, 645   

7- Fethu’l-Bari, 2, 351

8- Tefsiru Sureti’n-Nur, 175; el-İhtilatu Beyne’l-Cinseyn.

9- Ebu Davud, 5272. 1

10-  Fethu’l-Bari, 6, 76

Mustafa Kasadar.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Ynt: Kadın-erkek ihtilatından sakındıran Hadis-i Şerifler 2
« Yanıtla #1 : Temmuz 26, 2021, 07:54:05 ÖÖ »
Kadın-Erkek İhtilatından Sakındıran Hadis-i Şerifler  2

1- Ebu Said el-Hudrî (R.A.)’ın bildirdiğine göre Resûlullah (S.A.V.) şöyle buyurdu: “Sakın yollarda / yol kenarında oturmayın.”

Sahabiler: “Ey Allah’ın Resulü! Orada oturmaktan başka bir çaremiz yoktur. Oralar bizim bir araya gelip sohbet ettiğimiz mekânlardır” dediler.

Bunun üzerine Efendimiz (S.A.V.) şöyle buyurdu: “Eğer ille de oturacaksanız, hiç olmazsa yolun hakkını verin.”

“Yolun hakkı nedir?” diye sorduklarında ise şöyle buyurdu:

“Gözleri haramdan sakındırmak, (yolu kapatarak, yola artıklar koyarak) eziyet etmekten / başkasına sıkıntı vermekten sakınmak, selam almak, iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak.”  1

İmam Nevevi diyor ki: “Yolların kenarlarında oturmanın yasaklanmasının illeti fitnelere bulaşmak ve gelip geçen kadınlara bakmaktır. Zira kadın gelip geçtiğinde ya göz ona bakar, ya bir fikir oluşur, ya bir kötü zan beslenir veya başka bir şey oluşur.”

İbn-i Hacer de yolların kenarlarında oturmanın yasaklanmasının illetini benzer şekilde açıklamış ve “Kadınların yollardan geçmesinin engellenemeyeceği için oralarda erkeklerin oturmalarına yasak getirilmiştir” demektedir.

2- Ebu Said el-Hudri (R.A.) anlatıyor: Bir kadın Resûlullaha (S.A.V.) gelerek: “Ey Allah’ın Resulü! Erkekler senin sözünü alıp götürüyorlar. Bize de bir gün ayır da o gün sana gelelim, Allah’ın sana öğrettiklerinden bize de öğretesin" dedi. Bunun üzerine Resûlullah (S.A.V.) şöyle buyurdu: “Şu şu günde, şu şu mekânda toplanın.” Kadınlar o yerde toplandılar ve Resûlullah (S.A.V.) onların yanına gelerek Allah Teâlâ’nın kendisine bildirdiği ilmi onlara da öğretti.”  2

Bu hadis-i şerif, Asr-ı Saadet’in o altın kalpli neslinin Allah Resulünden ilim öğrenmek için dahi olsa asla karışık oturmadığını, hiçbir şekilde birbirlerine karışmadıklarını göstermektedir. Aksine sahâbî hanımların kendilerine ayrı bir gün ve ayrı bir yer istediklerini açıkça bildirmektedir.

3- Abdullah İbn-i Ömer (R.A.) Resûlullah (S.A.V.)’i şöyle buyururken dinledim, demiştir:

“Hepiniz çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur. Erkek, ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın, kocasının evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Hizmetkâr, efendisinin malının çobanıdır; o da sürüsünden sorumludur. Netice itibarıyla hepiniz çobansınız ve güttüğünüz sürüden sorumlusunuz.”  3

Bu hadis-i şerifte Resûlullah (S.A.V.) kadının evinde olması ve dışarı çıkıp erkeklerin arasına karışmaktan uzak durması gerektiğine işaret etmiş ve ona sadece evinin içi ile sınırlı bir sorumluluk yüklemiştir.

4- Ebu Humeyd Es-Saidi'nin (R.A.) hanımı Ümmü Hümeyd (R.A.) bir gün Resûlullah (S.A.V.) Efendimize gelip: “Ey Allah’ın elçisi sizinle beraber namaz kılmayı seviyorum” demiştir. Bunun üzerine Resûlullah (S.A.V.) şöyle cevap vermiştir:

“Benimle namaz kılmayı arzu ettiğini biliyorum, ama evinde özel odanda kıldığın namaz, oturma odasında kıldığın namazdan, oturma odasında kıldığın namaz, evin salonunda kıldığından, o da kendi kavminin mescidinde kıldığın namazdan, kendi kavminin mescidinde kıldığın namaz ise benim mescidimde kıldığın namazdan daha hayırlıdır.”  4

5- “Kadınların mescitlere gitmesine engel olmayın. Fakat evleri onlar için daha hayırlıdır.”  5

Resûlullah (S.A.V.) bu hadisinde kadınların mescide gelebileceklerini, ancak evdeki ibadetlerinin daha üstün olduğunu çeşitli vesilelerle dile getirmiştir. Bu da ihtilattan uzak olduğu içindir.

6- Abdullah İbn-i Ömer (R.A.) rivayet ediyor. Resûlüllah (S.A.V.) şöyle buyurdu: “Kadınlarınız gece mescide gitmek için sizden izin istediklerinde onlara izin verin.”  6

Bu hadis-i şerifte kadınlara yalnızca gece namazlarını mescitte kılmak istediklerinde onlara izin verilmesi geçmektedir. Diğer namazlara ise Hz. Peygamber’in devrinde zaten kadınlar devam etmezdi.

Farz namazların camide cemaatle kılınması daha faziletli olmakla birlikte, klasik dönemde fitne endişesiyle kadınların camiye gitmesine pek sıcak bakılmamıştır. Ebû Hanîfe serkeşlerin, kötü niyetli kimselerin uykuda olması sebebiyle güvenlikli vakit olduğu düşüncesiyle, yaşlı kadınların sabah, akşam ve yatsı namazlarında camiye gitmelerinde bir sakınca görmemiştir. Ebû Yûsuf ve Muhammed’e göre ise yaşlı kadınlar bütün vakit namazlarında camiye gidebilirler.

Sonraki Hanefî fakihlerine göre ise zamanın bozulması ve fıskın ortaya çıkması sebebiyle yaşlı da olsalar kadınların Cuma ve bayram namazlarına gitmeleri mekruh görülmüştür.

Şafii ve Hanbelîler ise, ister genç ister yaşlı olsun güzel ve gösterişli kadınların, Mâlikîler’e göre de erkeklerin ilgi duymadığı yaşlı kadınların bile cemaatle namaz kılmak üzere camiye gitmeleri mekruhtur.”  7

7- Abdullah İbn-i Ömer (R.A.) rivayet ediyor. Resûlullah (S.A.V.) şöyle buyurdu:

“Kadının tümü avrettir. Muhakkak ki, kadın evinden çıkınca şeytan onu erkeklere süslü göstermeye çalışır. Kadının Allah’a en yakın olduğu vakit, evinin derinliğine gömüldüğü vakittir.” 8

8- Resûlullah (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:

“Muhakkak ki kadın, günahsız olarak evinden çıkar, hemen kendisini gözeten şeytan yanına yaklaşır. ‘Sen kimin yanından geçersen o seni takdir eder ve güzelliğine hayran kalır’ der. Kadın süslendiğinde, ‘Nereye gidiyorsun’ denildiği zaman, ‘Hastayı ziyaret veya cenazeyi techiz veya camide namaz kılmaya gidiyorum’ der. Hâlbuki evinde olduğu gibi hiçbir yerde Rabbine ibadet etmiş olamaz.”  9

9- Hz. Âişe (R.A.) annemiz, Allah Resûlünün vefatından sonra, daha sahabe asrında kadınların camiye gelip gitmeleri konusunda kadınların özensiz davranışlarını görüyor ve şu tespiti yapıyor: “Bugün kadınların yeni icat ettikleri halleri Rasûlullah görseydi, onların camilere gelmelerini yasaklardı.”  10

-----------------------------------------------------------------------------------------------------


1-            Buhârî, 2465; Müslim, 2121

2-            Buhârî, 7310; Müslim, 2634.

3-            Buhârî, Cum’a 11, İstikrâz 20, İtk 17, 19, Vesâyâ 9, Nikâh 81, 90, Ahkâm 1; Müslim, İmâret 20.

4-            Ahmed b. Hanbel, 6, 371; İbni Huzeyme, 1689; Fehu’l-Bari, 2, 350

5-            Müslim, Salât, 134-137

6-            Müslim, Salât , 139; Tecrîd-i Sarîh Tercümesi, II, 944-945.

7-            Döndüren, Hamdi, Delilleriyle İslâm İlmihali, 273.

8-            Tirmizî, 1183.

9-            Taberani, Mu’cemül Kebir, 8828 ve 9373

10-         Buhârî, 822; Müslim, 676

Mustafa Kasadar.

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41