Gönderen Konu: Aile Toplumun Atan Kalbidir  (Okunma sayısı 111 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2146
Aile Toplumun Atan Kalbidir
« : Aralık 08, 2021, 01:45:40 ÖS »
Aile  Toplumun Atan Kalbidir

Algı yönetimleriyle ailenin toplumdaki rolü zayıflatıldı. Evlilik, annelik gibi kutsal kavramlar yapılan manipülasyonlarla değersiz olduğu söylendi. “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” birçok topluma dikte edildi.  Afyon Kocatepe Üniversitesin’de Psikolojik Danışma ve Rehberlik ana bilim dalında öğretim görevlisi olan Dr. Mücahit Gültekin ile “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği”nden İstanbul Sözleşmesi’ne kadar kapsamlı bir röportaj gerçekleştirdik.

“AİLE, TOPLUMUN ATAN KALBİDİR”

Toplumlara yönelik yürütülen psikolojik savaşlara karşı aileyi nasıl tanımlarsınız?

Aile toplumun temel birimi, insanları birbirine bağlayan en merkezi kurum, toplumun yapı taşı. Belki klasik olacak ama toplumun atan kalbi. O yüzden aile çözüldüğünde, aile problem yaşadığında toplumun tamamı problem yaşıyor.

Şöyle tanımlayabiliriz; aile bizim hem dünyamız hem ahiretimizdir hem bugünümüz hem yarınımızdır, aile bizim cennetimizdir.

“AİLEYİ TEHDİT OLARAK GÖRÜYORLAR”

Aile ve kadına yönelik dizaynları nasıl değerlendiriyorsunuz? Algı manipülatörleri kadın ve aileyi nasıl manipüle ediyor?

Aileyi tehdit ve tehlike olarak görüyorlar. Bunun birçok sebebi var ama bana göre en temel sebebi şu; ulusal ve küresel patronlar çocuğa doğrudan ulaşmak, anne babayı aradan çıkartmak istiyorlar. Çünkü kendileriyle çocuk arasında anne baba olursa çocuğu istedikleri gibi şekillendiremiyorlar. Çok uzun zamandan bu yana hem Türkiye’de hem de dünyanın pek çok yerinde modernizasyon projesi uyguluyorlar, çıktılara bakıyorlar sonuçlar çok istedikleri gibi değil. Bundan 300 yıl önce seküler bir dünya kurmak için yola çıktılar ve şunu iddia ettiler: “Bilim çağı geldikten sonra, insanlar cehaletten kurtulduktan sonra tanrıya, ahirete, dine ihtiyaçları kalmayacak.” Çok büyük mücadeleler vermelerine rağmen insanlar hala Allah’a inanmaya devam ediyor, şöyle ya da böyle bir dine inanmaya devam ediyorlar, doğru ya da yanlış, eksik ya da fazla insanların ahiret inancı devam ediyor.

“AİLE, DEVLETİN SAHİP OLDUĞU İŞLEVE SAHİP”

Tüm bunlara rağmen iyi ayakta kaldık diyebiliriz. Peki, bu nasıl oldu?

Okullarda seküler bir eğitim verdiler, medya, sokaklar, kamu öyle. Çünkü araya anne babalar giriyor. Bakın bunun en çarpıcı örneklerinden birisi bizizdir. Türkiye’de çok güçlü bir modernizasyon projesi uygulandı ama biz hala varız. Çünkü okullardan geldiğimizde anne babalarımız bize orda öğretilenlerin bir hikâye olduğunu ve gerçeğini anlattılar.

Bizim zihinsel yapımızı şekillendirdiler. Anne baba çocuğun kişiliğini şekillendiren en önemli varlıklar ve bu da ailede gerçekleşiyor. Aile, devletin sahip olduğu bir işleve sahip. Devlet insanı biçimlendirir. Bunu ne ile yapar? Medyayla, okulla, daha başka aygıtlarını kullanarak yapar. Aynı şeyi aile de yapar. Çocuğun kişiliğini, zihinsel, psikolojik, davranışsal dünyasını ailede şekillendirir.  Burada ulusal ve küresel patronlar kendilerine ortak istemiyorlar. Anne babayı çocuğun şekillendirilmesinde kendilerine ortak olarak görüyorlar ve devre dışı bırakmak istiyorlar. Yapmaya çalıştıkları şey şu; anne baba çocukla ne kadar az iletişim kurarsa anne baba o kadar iyi. İleride anne babayı tamamen devre dışı bırakacak bir üreme teknolojisinin hazırlığını yapıyorlar.

“KADINLARI ERKEKLEŞTİRİYOR, ERKEKLERİ KADINLAŞTIRIYOR”

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği kavramını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bugün hem kadını hem erkeği yeniden inşa etmek gibi bir amaçları var. Neil Postman’ın ‘Çocukluğun Yok Oluşu’ kitabında çok çarpıcı bir benzetmesi vardır. “Günümüzde çocuklar yetişkinleştirilirken, yetişkinler de çocuksulaştırılıyor” der. Buradan yola çıkarak ben de şunu söylüyorum, “Algı yönetmenleri ve manipülatörler bugün kadınları erkekleştirirken, erkekleri de kadınlaştırıyor.” Böyle bir sürecin içindeyiz ve bunu da Toplumsal Cinsiyet Eşitliği denilen bir kavram üzerinden yapıyor. Orada eşitlik denen kulaklara çok hoş gelen bir kavram var. Fakat toplumsal cinsiyet kavramı cinsiyet rollerini toplum tarafından yani dışarıdan inşa edilebileceğini ve tamamen değiştirilebileceğini öngören bir kavram. Ve bu sadece cinsiyetle sınırlı değil cinselliğinde tamamen inşa edilebileceğini, yeniden yapılandırılabileceğini öngören bir kavram.

“AHİRETİNE ÖNEM VEREN HERKESİ CİNSİYET EŞİTLİĞİNE KARŞI DURMAYA ÇAĞIRIYORUZ”

İnsanların sağduyulu davranacağı, hoşuna gideceği kavramlar kullanıyorlar ama arka planda neler var?

Kadın hakları, kadını güçlendirelim, kadına yapılan ayrımcılığı bitirelim gibi sağduyumuza hitap eden kavramlarla gündeme gelmesine rağmen ajandada başka gündem maddeleri var. O ise hem kadını hem erkeği hem cinsiyet hem de cinsellik anlamında yeniden inşa etmeyi öngörüyor. Burada doğal cinsiyetin dışarıdan müdahalelerle değiştirileceği, daha trans bedenlerin var edileceği, ikili cinsiyet rejiminin çökeltileceği bir öngörü ile hareket ediyorlar.

Bunu da çok açık bir şekilde biz böyle istiyoruz demeyecekler. Biz bunu eşitlik için yapıyoruz diyecekler. Ama şunu hiçbir zaman unutmamalıyız ki Irak’a Amerika’nın demokrasi getirmesi gibi getirilecek bir eşitliktir bu. Amerika Irak’a ne kadar demokrasi getirdiyse, demokrasi getireceğim diye ne yaptıysa burada da eşitlik getireceğim diyenler o kadar eşitlik getirecekler. Bunun sonunda da ne kadının kaldığı ne erkeğin kaldığı bir tablo ortaya çıkartacaklar. O yüzden biz bütün toplumu, sadece şu kesim bu kesim değil çocuklarına, ailesine, geleceğine, dünyasına ya da ahiretine önem veren herkesi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği projesine karşı durmaya çağırıyoruz. Burada çok ciddi bir algı yönetimi ve manipülasyon süreci vardır diyoruz, bunları da çeşitli yazdığımız araştırma raporlarında, kitaplarda daha detaylı bir şekilde açıklıyoruz.

 


* BENZER KONULAR

PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Bugün, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:43:20 ÖÖ]


İyi Anne Baba Mısınız Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:34:11 ÖÖ]


Hasan Bitmez - Osmanlı Mehter Marşları 3 320 kbps + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:34:58 ÖS]


Konuşma Ve Dinleme Adabı Gönderen: webtasarim
[Dün, 11:26:55 ÖS]


Yüzünü Ahirete Ceviren Gönderen: webtasarim
[Dün, 11:20:44 ÖS]


İçinde Namaz Geçen Ayetler Gönderen: webtasarim
[Dün, 11:15:19 ÖS]


Temizligin Onemi Gönderen: webtasarim
[Dün, 11:12:06 ÖS]


Cahillerle Tartışmayın Gönderen: webtasarim
[Dün, 11:03:41 ÖS]


Yardımı Reklam Gibi Yapmamalı Gönderen: webtasarim
[Dün, 10:59:14 ÖS]


Dinimizin Bizden İstediği Hayat Gönderen: melek
[Dün, 09:02:39 ÖÖ]


Hidâyetten Sonra Kalblerin Kayması Gönderen: melek
[Dün, 08:54:05 ÖÖ]


Kalbin Temizliği Gönderen: melek
[Dün, 08:45:49 ÖÖ]


Peygamberimizin Kadınlara Karşı Muamelesi Gönderen: melek
[Dün, 08:36:03 ÖÖ]


Allah Rasülü’ne Muhabbetimiz Gönderen: melek
[Dün, 08:33:38 ÖÖ]


Kendimize ve Ailemize Sahip Çıkalım Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:12:49 ÖÖ]


Müslümanlar Kazanımlarını Ne Zaman Kaybederler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:05:29 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41