Gönderen Konu: !!!!!!!! Ana-Baba Hakkı İle İlgili Hadisler /Tavsiyeler  (Okunma sayısı 100 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2134
Ana-Baba Hakkı İle İlgili Hadisler /Tavsiyeler

1- Hizmet ederek rızâlarını almak.

Allahü teâlâ, ana-babaya iyilik edilmesini emrediyor. (Nisâ 36, En'âm 151, Ankebut

Hadîs-i şerîflerde de buyuruldu ki:

(Ana-babasına hizmet edenin ömrü bereketli ve uzun olur. Onlara karşı gelenin, âsî olanın ömrü bereketsiz ve kısa olur. ) [Ey Oğul İlm.]

(Ana-babasını dîne uygun hizmetleriyle râzı eden kimse, Allahı râzı etmiş olur, onları gazaplandıran, Allahı gazaplandırmış olur.) [İ.Neccâr]

(Anasına-babasına âsî olan mel’ûndur.) [Hâkim]

(Ana-babası, yanında ihtiyârladığı hâlde, [onların rızâlarını alamayıp] Cenneti kazanamıyanın burnu sürtülsün.) [Tirmizî]

(Ana-babasına iyilik edene müjdeler olsun! Allah Onun ömrünü uzatır.) [Buhârî]

(Cihâd, fîsebîlillah [Allah yolunda] sadece kılıç sallamak değildir. Ana-babaya veya evlâda bakmak da cihâddır. Ele muhtâç olmamak için çalışmak da cihâddır.) [Deylemî]

Hasan-ı Basrî hazretleri, Kâ'beyi tavâf ederken sırtında yük olan bir zât görüp der ki:

- Niçin yükle tavâf ediyorsun?

- Bu yük değil, babamdır. Bunu Şam'dan yedi defa getirip tavâf ettim. Çünkü, bana dînimi, îmânımı öğretti. Beni islâm ahlâkı ile yetiştirdi. Bendeki hakkı büyüktür.

- Kıyâmete kadar böyle arkanda taşısan, bir defa kalbini kırmakla bu yaptığın hizmet boşa gider. Bir defa da gönlünü yapsan, bu kadar hizmete karşılık olur.

Anneye hürmet ve hizmet, babadan önce gelir. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

(Anneye yapılan iyiliğin ecri iki mislidir.) [İ.Gazâlî]

(Önce, annene, sonra babana, kızkardeşine, erkek kardeşine ve sırası ile diğer yakınlarına iyilik et!) [Nesâî]

(Veysel Karânî'nin kavuştuğu bütün ihsân ve dereceler, anasına yaptığı iyilik sebebiyledir.) [R.Nâsihîn]

(Yâ Resûlallah, annem müşriktir. Ona iyilik etmem câiz midir?) diye soran kimseye, Peygamber efendimiz, (Evet, annene iyilikte bulun) buyurdu. (Ebû Dâvüd)

Her peygamber, kendi annesinden de üstündür. Buna rağmen, peygamberler de, annelerine hürmet ve hizmet etmişlerdir. Görüldüğü gibi, dünya ve âhiret rütbesi ne kadar yüksek olursa olsun, müslüman ana-babaya hürmet ve hizmet şarttır. Hattâ kâfir olan ana-babaya da hizmet etmek, nafakalarını vermek, ziyâretlerine gitmek lâzımdır. Küfre sebep olan şeyleri yaptıracaklarından korkulursa, ziyâretlerine gidilmez. (Bezzâziyye)

Ana-babaya iyilik, ihsân ederek, onların yaptıklarına karşılık şükretmelidir. Kur'ân-ı Kerîmde ana-babaya şükredilmesi emredilmiştir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

(Allahü teâlânın rızâsı, ana-babanın rızâsında, gadabı da, ana-babanın gadabındadır.) [Tirmizî]

Birgün Peygamber efendimizin huzûruna bir kimse gelerek dedi ki:

- Yâ Resûlallah! İzin verirseniz sizinle beraber gazâya gelip cihâd etmek istiyorum.
- Anan-baban var mı?
- Evet var.

- Onların yanında bulun! Senin cihâdın, onlara hizmet etmektir. (Müslim)

Annesini sırtına alıp Kâ'be-i muazzama'yı tavaf eden bir kimse, Abdullah ibni Ömer hazretlerine dedi ki:

- Efendim, annemi, böyle sırtıma alıp, Kâ'be-i muazzama'yı tavaf ettiriyorum. Acaba annemin hakkını ödemiş olur muyum?

- Annenin hakkının yüzde birini bile ödeyemezsin. Ancak iyi muâmele eder ve güzel bakarsan, yapacağın en küçük bir hizmete, çok büyük sevâb verilir.

Enes bin Mâlik hazretleri şöyle anlatır:

Peygamber efendimiz zamanında Alkame isminde bir genç vardı. Hep ibâdet ile meşgûl olur, yaz-kış oruç tutardı. Bu genç hastalandı. Fakat dili tutulup birşey söyleyemiyordu. Durumdan Resûlullah efendimiz haberdâr edildi.

Peygamber efendimiz, Hz.Ali ile Ammâr bin Yâsir hazretlerini gönderdi. Onlar, gence Kelime-i Şehâdet telkîn ettikleri hâlde, genç söyleyemiyordu. Peygamber efendimiz, Bilâl-i Habeşî hazretleri vâsıtası ile durumdan haberdâr edildi. Peygamber efendimiz, yanında bulunanlara şöyle sordu:

- Alkame'nin ana-babası var mı?

- Yâ Resûlallah, ihtiyâr bir annesi var.

- Annesini buraya getirin!

Annesi gelince, Peygamber efendimiz buyurdu ki:

- Alkame'ye ne oldu?

- Yâ Resûlallah, Alkame çok iyidir. Hep ibâdet ile meşgûl olur. Ama ben ondan râzı değilim. Çünkü o, hanımının rızâsını, benim rızâmdan üstün tutmaktadır.

- Dilinin tutulması bu yüzdendir. Ona hakkını helâl et de dili açılsın!

- Yâ Resûlallah, O benim hakkıma riâyet etmedi. Hakkımı helâl etmem.

Bunun üzerine Peygamber efendimiz, (Ey Bilâl! Eshâbı çağır, odun getirsinler. Alkame'yi yakalım. Çünkü annesi, ondan râzı değildir) buyurdu. Kadıncağız bunları işitince dedi ki:

- Yâ Resûlallah, oğlumu benim gözümün önünde mi yakacaksınız? Kalbim buna nasıl dayanabilir?

- Cehennem ateşi, dünya ateşinden çok daha kızgın ve yakıcıdır. Sen ondan râzı olmadıkça, onun hiçbir tâ'ati makbûl değildir.

Kadıncağız bunları işitince ağlamaya başlayıp dedi ki:

- Yâ Resûlallah, ben ondan râzı oldum, hakkımı helâl ettim.

Böyle söyledikten sonra oğlunun yanına gitti ve oğlunun sesini duydu. Kelime-i şehâdeti rahatlıkla söylüyordu. Aynı gün vefât etti. Cenâze hazırlıkları yapılıp defnedildi. Definden sonra Resûlullah efendimiz, Eshâb-ı kirâma hitâben buyurdu ki:

(Hanımını annesinden üstün tutana, Allahü teâlâ ve melekler la'net eder.) [R.Nâsıhîn]

2- Ana-babaya iyilik ve ihsân, evlâd üzerine farzdır. Allahü teâlâ buyuruyor ki:

(Ana-babadan biri veya ikisi yaşlanınca usanıp da öf deme! Ağır söz söyleme! Onlarla yumuşak ve tatlı konuş!) [İsrâ 23]

(Allahtan başkasına kulluk etmeyin, ana-babaya, yakınlara, yetimlere, düşkünlere iyilik edin, insanlarla güzel güzel konuşun, namazı kılın, zekâtı verin.) [Bekara 83]

Peygamber efendimize, Lokman sûresinin (Dünyada ana-babanla iyi geçin) meâlindeki 15. âyet-i kerîmesinin açıklaması sorulduğunda şöyle buyurdu: (Onlarla iyi geçinmek demek;

1- Aç iseler, yemek vermek.

2- Elbiseleri yoksa elbise yapmak.

3- Hizmete muhtâç iseler, onlara hizmeti cana minnet bilmek.

4- Çağırdıklarında, buyurun deyip yanlarına gitmek ve onlara hep iyilik etmek.

5- Bir iş buyurduklarında emirlerini yerine getirmek, günah olan emirler yerine getirilmez.

6- Onlarla konuşurken tatlı ve yumuşak hitâb etmek.

7- Onları isimleri ile çağırmamak.

8- Onlarla bir yere giderken arkalarından gitmek.

9- Kendi için sevdiği şeyi, onlar için de sevmek.

10- Kendine duâ ederken, onlara da duâ etmek.) [R.Nâsıhîn]

Hadîs-i Şerîflerde buyuruldu ki:

(Ana-babasının ihtiyâcını karşılamak veya onları insanlara muhtaç etmemek için çalışan kimse, fîsebîlillah [Allah yolunda] çalışıyor demektir.) [Taberânî]

(Ana-babaya ihsânda bulunmak ve akrabayı ziyâret etmek şekaveti saâdete çevirir, ömrü artırır ve insanı fena ölümden korur. [Ebû Nuaym]

(Ömrünün uzun, rızkının bereketli olmasını istiyen, ana-babasına iyilik etsin, sıla-i rahim yapsın!) [İ. Ahmed]

(Evlâd, babasının hakkını hiçbir sûretle ödeyemez. Ancak onu köle olarak bulur ve sonra da satın alarak âzâd ederse, ancak o zaman hakkını ödemiş olabilir.) [Müslim]

(İffetli olursanız, kadınlarınız da iffetli olur. Ana-babanıza ihsân ederseniz, çocuklarınız da size ihsân eder!) [Taberânî]
(Annenin duâsı, en çabuk kabul olan duâdır.) [İ.Gazâlî]

(Ana-babaya iyilik etmek, namaz, oruç, hac ve cihâddan daha üstündür.) [İ.Gazâlî]

(Evlâdının iyiliğini görmesi için, ona yardım eden babaya, Allah merhamet etsin.) [İbni Hibbân]

Bir kimse gelip dedi ki:

- Yâ Resûlallah, büyük bir günâh işledim. Tevbem kabûl olur mu, ne yapmam lâzımdır?
Peygamber efendimiz buyurdu:

- Annen var mı?

- Hayır yok.

- Teyzen var mı?

- Evet var.

- Öyle ise ona iyilik et! (Tirmizî)

Allahü teâlâ, Hz. Mûsâ'ya vahyetti ki:

(Ana-babasına itâ'at edip bana isyân edeni iyilerden yazarım. Bana itâ'at edip ana-babasına isyân edeni ise kötülerden yazarım.) [İ.Gazâlî]

Bu konudaki hadîs-i şerîflerden birkaçı şöyle:

(Ana-babasını üzen ve sıla-i rahmi terk eden, Cennetin kokusunu duyamaz.) [Taberânî]

(En üstün amel, vaktinde kılınan namaz ve ana-babaya iyiliktir.) [Müslim]

(Ana-babasının rızâsını alan mü'mine Cennetten iki kapı açılır. Onları üzene ise Cehennemden iki kapı açılır.) [Beyhekî]

(İlim öğrenen talebe, kocasına itâ'at eden kadın, ana-babasına iyilik eden evlâd, Peygamberlerle beraber hesâbsız olarak Cennete girer.) [İ.Râfi'î]

(Ana-babasına iyilik edenin ömrü uzun, rızkı bereketli olur.) [İ.Ahmed]

(En fazîletli amel, vaktinde kılınan namazdan sonra ana-babaya iyiliktir.) [Müslim]

(Ana-babaya ihsân, bedbahtlığı saâdete çevirir, ömrü uzatır ve insanı kötü ölümden korur.) [Ebû Nuaym]

(Ana-babanıza ihsân ederseniz, çocuklarınız da size ihsân eder.) [Taberânî]

(Ömrünün uzun ve rızkının ziyâde olmasını istiyen, ana-babasına ihsânda bulunsun ve akrabasını yoklasın!) [İ.Ahmed]

(Ebrâra "ebrâr" denmesi: Ana-baba ve cocuklarına iyilik etmelerindendir. Ana-babanın senin üzerinde hakkı varsa, çocuklarının da senin üzerinde hakkı vardır.) [Taberânî]

(Allah katında en fazîletli amel, vaktinde kılınan namaz, anaya-babaya ihsân ve Allah yolunda cihâddır.) [Buhârî]

(İnsanlar içinde en büyük hak sahibi, erkeğin üzerine annesi, kadının üzerine de kocasıdır.) [Hâkim]

(Sadaka veren kimse, neden müslüman olan ana-babasının ruhu için vermez? Halbuki böyle yaparsa, verdiği sadakanın sevâbı, onların rûhuna gideceği gibi, onlardan bir şey eksilmemek şartı ile, onların sevâbı gibi bir sevâb da kendisine yazılır.) [Taberânî]

(Üç zümreye Cehennem ateşi dokunmaz: Bunlar, kocasına itâ'at eden kadın, ana-babasına iyilik eden evlâd ve insanlara merhamet eden kimsedir.) [R.Nâsıhîn]

(Ana-babasını küstürmüş olduğu hâlde, sabahlıyan kimseye Cehennemden iki kapı açılır. Bu halde akıllanmıyana da aynı şekilde Cehennemden iki kapı açılır. Bunlardan bir tanesi hayatta olur da, onun rızâsını almaz ve onu küstürürse, kendisini Cehenneme götüren bir kapı açılır. Ana-babası kendisine zulmetseler de, zulmetmeseler de, böyledir.) [Beyhekî]

Görüldüğü gibi ana-baba, zâlim de olsalar, kendisine zulmetseler de evlâd, onları küstürmemelidir.

Ana-babanın veya hiç kimsenin günâh olan emirleri yapılmaz. Ana-babanın yemeklerinde harâm karışmış olduğu şüpheli bile olsa, ana-baba bu yemekten yemesi için evlâdını zorlasa, evlâdın o yemekten yemesi lâzımdır. Çünkü şüpheli şeylerden kaçınmak vera', ana-babanın rızâsını almak ise vâcibdir.
Yemen'den bir kişi gelip dedi ki:

- Yâ Resûlallah, cihâda gitmek istiyorum.

- Yemen'de anan-baban var mı?

- Evet var yâ Resûlallah.

- Cihâda gitmene izin verdiler mi?

- Hayır vermediler yâ Resûlallah.

- Ana-babana git, izin iste! Müsâade ederlerse cihâda git! İzin vermezlerse, onlara hizmet et! Çünkü îmândan sonra, Allahü teâlânın rızâsına kavuşturucu amellerin en üstünü, ana-babaya iyilik ve ihsândır.) (İ.Ahmed)

47 GÜZEL AHLÂK KİTABI

1. Güzel Ahlâkla İlgili Hadisler

1. imam Malik1 den; Muaz b. Cebel (r.a.): (Yemene vali olarak giderken) «Ayağımı üzengiye koyduğum zaman Resûlullah (s.a.v.)'in bana son tavsiyesi şu oldu: Ey Muaz b. Cebel! İnsanlar için ahlâkını güzelleştir.»[1]

2. Peygamber efendimizin zevcesi Hz. Aişe (r.a.) şöyle dedi: «Resûlullah (s.a.v.), iki şey arasında serbest bırakılınca, günah ol¬madığı müddetçe, bunun en kolayını alırdı. Şayet günah ise, in¬sanların en fazla ondan uzaklaşanı olurdu. Resûlullah (s.a.v.), kendi şahsı için kimseden intikam almamıştır. Ancak, Allah'ın mukaddes kıldığı şeyler çiğnenmişse, o zaman Allah için onların intikamım alırdı.»[2]

3. Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebî Talib'den: Resûlullah (s.a.v.): «Kişinin kendisini ilgilendirmeyen şeyleri terketmesi, müslümanhğının güz elliğin dendir» buyurdu.[3]

4. Peygamber Efendimiz (s.a.v)'in zevcesi Hz. Aişe (r.a.)'dan: Ben Resûlullah (s.a.v.) ile beraber iken, bir adam huzuruna gir¬mek için izin istedi. Resûlullah (s.a.v.): «O, kabilenin en kötü oğludur» dedi. Sonra ona izin verdi. Aradan fazla zaman geçme¬den Resûlullah (s.a.v.)'in onunla beraber güldüğünü işittim. Adam çıkınca:

«—Ya Resûlallah! Biraz önce sen o adam hakkında söyleyece¬ğini söyledin. Sonra aradan zaman geçmeden onunla beraber güldün» dediğimde, Resûlullah (s.a.v.):

«— İnsanların en kötüsü, şerrinden dolayı insanların kendisinden korunduğu kimsedir» buyurdu.[4]

5. Ka'b el-Ahbâr şöyle derdi: «Kişinin Allah katındaki değerini öğrenmeyi seviyorsanız, Ölümünden sonra kendisini takib eden güzel övgüye bakınız.»

6. Yahya b. Said şöyle dedi: Bana rivayet edildi ki: «Kişi ahla¬kının güzelliğiyle, geceleyin namaz kılan ve şiddetli sıcakta oruç tutarak susuz kalan kimsenin derecesine yükselir.»[5]

7. Yahya b. Said'den: Said b. Müseyyeb'i işittim: «Size çok na¬maz kılıp sadaka vermekten daha üstün bir şeyi haber vereyim mi?» dedi.

«— Evet, haber ver.» dediler.

«— İki kişinin arasını düzeltip, dargınları barıştırmaktır. Bir de çok buğz etmekden kaçınınız. Çünkü buğz (iyi huylan) kökün¬den yok eder» dedi.[6]

8. İmam Malik'e Resûlullah (s.a.v.)'in: «Ben güzel ahlâkı ta¬mamlamak için gönderildim» buyurduğu rivayet edildi.[7]


2. Haya İle İlgili Hadisler

9. Rekâne oğlu Talha oğlu Zeyd, Resûlullah (s.a.v.)'e isnad ederek şöyle dedi. Resûlullah (s.a.v.): «Her dinin bir ahlâkı var¬dır. İslâm'ın ahlâkı da hayadır.»[8]

10. Abdullah b. Ömer anlattı: Resûlullah (s.a.v.), utangaçlı¬ğından dolayı din kardeşini ayıplayan bir adamın yanına varınca:

«— Onu kendi haline bırak. Çünkü haya imandandır.»

buyurdu.[9]

3. Öfke İle İlgili Hadisler

11. Avf oğlu Abdurrahman oğlu Hümeyd'den: Bir adam, Resû-luîlah (s.a.v.)1 e gelip:

«— Ya Resûlullah! Bana hayatıma uygulayacağım bir kaç ke¬lime öğret (öğüt ver). Unutacağım çok şey söyleme» deyince, Resû¬lullah (s.a.v.):

«— Hiç bir şeye kızma.» buyurdu.[10]

12. Ebû Hüreyre (r.a.)'dan: Resûlullah (s.a.v.):

«Pehlivan (güreş meydanlarında başkalarını) yenen değildir. Asıl pehlivan kızgınlık anında nefsine hakim olan kimsedir» buyurdu.[11]

4. Küs Durmama İle İlgili Hadisler

13. Ebû Eyyûb el-Ensari (r.a.)'den; Resûlullah (s.a.v.):

«— Hiç bir müslümana, din kardeşini üç günden fazla terkedip küs durması helâl olmaz. Onlar karşılaştıkların¬da biri yüzünü bir tarafa, diğeri de diğer tarafa çevirir. On¬ların en hayırlısı, önce selam vererek barışandır» buyurdu.[12]

14. Enes b. Malik (r.a.)'den: Resûlullah (s.a.v.): «Birbirinize buğzetmeyiniz, birbirinize hased etmeyiniz ve birbirinize sırt çevirmeyiniz. Ey Allah'ın kulları, birbirinizle kardeş olunuz. Hiç bir müslümana, din kardeşini üç günden fazla terkedip küs durması helâl olmaz.» buyurdu.[13]

imam Malik der ki: Hadiste geçen "tedâbir", müslüman kardeşinden yüzçevirmek demektir. Ondan yüzçevirmenle olur.

15. Ebû Hüreyre (r.a.)'den: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: «Sû-i zandan (müslümana yersiz töhmetten) sakınınız. Zi¬ra sû-i zan, sözlerin en yalanıdır. Birbirinizin gizli hal ve kusurunu araştırmayın. Kötülükte yarışmayın, birbirinizi kıskanmayın, birbirinize buğzetmeyin, birbirinize arka çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları, kardeş olunuz.»[14]

16. Ebû Müslim oğlu Ata Abdullah el-Horasânî'den: Resûlul¬lah (s.a.v.): «Musafaha ediniz (tokalaşınız), aranızdaki kin gider. Birbirinize hediye veriniz ki, sevişirsiniz ve aranız¬daki düşmanlık gider» buyurdu.[15]

17. Ebû Hüreyre (r.a.)'dan: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: «Cennetin kapıları, pazartesi ve perşembe günü açılır. Al¬lah'a hiç bir şeyi eş koşmayan her müslüman kul affedilir. Ancak kendisiyle (din) kardeşi arasında düşmanlık olan affedilmez. Bu iki kişiyi anlaşıncaya kadar bekletiniz, ba-rışmcaya kadar bekletiniz, denilir.»[16]

18. Ebû Hüreyre (r.a.) şöyle dedi: «İnsanların amelleri her haf¬ta iki defa, pazartesi ve perşembe günü Allah'a arzedilir. Her mü'min kul affedilir. Ancak (din) kardeşiyle arasında düşmanlık olan affedilmez. Bu iki kişiyi düşmanlıklarından dönünceye ka¬dar bırakınız; bu iki kişiyi düşmanlıklarından dönüp barışıncaya kadar bekletiniz denilir.»[17]

-----------------------------------------------------------------------

[1] Bu, Muvatta'dan başkasında nıevsul olarak bulunmayan dört hadisten biri¬dir. Sufyan b. Uyeyne'nin hakkında şu sözleri söylediği Malik'e bu durum zarar vermez: Belag sözcüğüyle Malik'in naklettiği hadis, sahih hadistir. "Belaganî" (bana geldi) dediğinde, bu sahih, bir isnaddır. Sonrakilerin bu hadisin mevsul olduğunu görmeyişleri ona zarar vermez. Belki de onlara ulaşmayan kitaplarda mevsuldür.

[2] Buharı, Menakıb, 61/23; Müslim, Fedail, 43/20, no:77.

[3] Malik1 in ravilerine göre, mürseldir.

Hadis, hasendir, hatta sahihtir. Zührî-Ebu Seleme-Ebu Hureyre senediyle rivayet edilmiştir: Tirmizî, Zühd, 34/11; İbn Mace, Fiten, 36/12; Şeybanî, 949.

[4] Sufyan b. Uyeyne - Muhammed b. Munkedır - Urve - Aişe senediyle rivayet edilmiştir: Buharı, Edeb, 78/8; Müslim, Edeb, 45/22, no:73.

[5] Ebu Davud, 40/7.

[6] Malik'in bütün ravilerine mevkuftur.

[7] Ibn Abdiiber der ki: Ebu Hureyre ve başkalarından çeşitli yollarla sahih-muttasıldır.

[8] îbn Abdilber der ki: Malik'in çoğu ravileri mürsel olarak rivayet eder. Şeybanî, 950.

[9] Buharı, îman, 2/16; Müslim, İman, 1/12, no:59. Şeybanî, 950.

[10] Çoğunluğa göre mürseldir. Buharı, Edeb, 78/76.

[11] Buharı, Edeb, 78/76; Müslim, Birr, 45/30; no:107.

[12] Müslim, Bir, 45/8, no:25.

[13] Buharı, Edeb, 78/62; Müslim, Bir, 45/7, no:23.

[14] Buharı, Edeb, 78/58; Müslim, Bir, 45/9, no:28.

[15] İbn Abdilber der ki: Bu hadis çeşitli yollarla muttasıldır ve hepsi de basen¬dir.

[16] Müslim, Bîr, 45/11, no:34.

[17] Müslim, Bir, 45/11, no:36.

--------------------------------------------------------------------------------------------

Hadislerde Duâ

Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

"Büyük zorluklara dûçar olduğunuz zaman "Allah bize yeter. O ne güzel vekildir" zikr-i ce-mîlîne devam ediniz." (1)

"Cenâb-ı Hak, duada fazla ısrar edenleri sever." (2)

"Eğer bir kul, Cenâb-ı Hakk'a bir hususda duâ eder de icâbet olunmazsa onun yerine bir hasene, yani bir sevâb yazılır." (3)

"Bir babanın oğlu için duâsı, bir peygamberin ümmeti hakkındaki duâsı gibi makbuldür." (4)

"İyilik görenlerin iyilik gördükleri kimseler hakkında ettikleri hayır duâları reddolunmaz." (5)

"Ezân ile ikâmet arasında yapılan duâ müs-tecâbdır. Bu arada hemen duâ ediniz."(6)

"Kaderden sakınmak kaderi def etmez. Lâkin sâlihlerin duâsı, nüzûl etmiş ve edecek olan elem ve musîbeti def etmeğe ve kaldırmağa medâr olur. İş böyle olunca ey Allah'ın kulları, duâ ediniz." (7)

"Kur'ân-ı Azîmü'ş-şan her ne vakit hatmolu-nursa akabinde yapılan bir duâ müstecâbdır." (

"Bir kimsenin sevdiği bir kimse aleyhinde olan duâsının kabul olunmamasını Cenâb-ı Hakk'tan istirhâm eyledim." (9)

"Bir farz namazını huşû' ile edâ eden kimsenin o namazın akabinde vakı' olacak bir duâsı müstecâb olur." (10)

"Mazlumun bedduâsından sakınınız. Zîra bir kıvılcım sür'atiyle semâya icabete yükselir."

Fâcir de olsa mazlûmun duâsı makbûldür." (11)

"Cenâb-ı Allah buyurmuşdur ki: "Kim bana duâ etmezse ona gadab ederim." (12) Zîrâ bu hal ya gafletten, yahut kibirden ileri gelir

"Müslüman kardeşinin ayıp ve çıplak yerlerini setrederek onu dünyâda rüsvay etmeyen kimsenin ayıplarını Cenâb-ı Hakk kıyâmet gününde setreder." (13)

"Bir yerde yangın vuku' bulduğunu gördüğünüz zaman ''Allahü Ekber' diyerek tekrar tekrar tekbîr alınız. Zîra tekbir yangını söndürür." (14)

"Dünyânın geniş vakitlerinde, yani sıhhat ve servet ve asâyiş ve emniyet gibi esbâb-ı istirahat mükemmel olduğu bir zamanda Cenâb-ı Hakk'a ibâdet ve tâat ile kendini takdîm et ki muzâyakalı sıkıntılı bir zamanda seni lutf ile yâd edip gözetsin."(15)

"Ana ve babaya iyilik ömrü artırır. Yalan söylemek rızkı noksanlaştırır, duâ kazaya siper olur." (16)

"Kendisine iltica ile bir ricada bulunan kimsenin ricasını kesip atanın duâ ve ricasını da Allah kesip atar." (17)

"Bir mü'mine yapılan zillet ve hakareti görüp de men'ine muktedir olduğu halde muâvenette bulunmayanları Cenab-ı Hak mahşerde zelîl eder." (18)

"Her kim duâlarının kabûlünü, gam ve üzüntülerinin def olup kaldırılmasını arzu ederse sıkıntıda bulunanların imdâdına yetişsin." (19)

"İşlerde istihâre edenler, yani Allah'dan hayır dileyerek rızâsına muvafık hareket edenler zarar etmezler. İstişâre edenler de işin sonunda pişman olmazlar. İdâr-i maîşetinde isrâf etmeyip i'tidâl yolunu iltizâm edenler de fakr u zarurete düşmezler." (20)

"Bir işe başlamak istediğin zaman âkıbetini iyice tefekkür edip hayr u sevâbı mûcib ise devam et, şerr ü ıkâbı mûcib ise ictinâb et!" (21)http://www.fanidunya.net/Themes/Sosyal/images/bbc/youtube.gif

"Hikmet on parçadır. Dokuzu uzlette, diğer biri de sükûttadır. Yâni mâlâyâniden, kendisini ilgilendirmeyen ve lüzumsuz bulunan şeylerden hıfzeylemektedir." (22)

"Akâid-i fâside ve bid'at sâhiplerinin amellerini, ibâdetlerini Cenâb-ı Allah kabul etmek istemez." (23) Eğer tevbe edip ehl-i sünnet ve'l-cemâat i'tikadına rûcû' ederlerse kabûl eder.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh der ki: Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlardır:

"Her bir peygambere etmesi için bir duâ verilmiştir. Ben ise ümmetime şefâat olmak üzere duâmı âhirete bırakmak istiyorum." (24)

Enes bin Mâlik'den gelen rivayette ise Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:

"Her bir nebî Allah'dan bir dilekte bulundu. Yahud, her bir peygamberin Allah'a edeceği bir duâsı vardı. Her biri duâsını yaptı ve kabul olundu. Ben ise duâmı kıyâmet gününde ümmetim için şefâat kıldım." buyurmuşlardır.

Enbiyây-ı izâmın her duâsının müstecâb olması kuvvetle umulur ise de, kat'î olmayıp yalnız bir duâlarının kesin olarak kabûl edileceği kendilerine bil-dirilmişdir. O duâ, her bir nebîye Allah tarafından husûsî olarak verilen duâdır.

Ezcümle Hazret-i Âdem -aleyhisselâm bu müstecâb duâsını tevbesinin kabûl olması için; Hazret-i Nuh aleyhisselâm- kavmininin helâki ve berâberindeki mü'minlerin kurtulması için, Hazret-i İbrahim-aleyhisselâm- -i Mükerreme ve Beytullah için, Hazret-i Mûsâ -aleyhisselâm- Fir'avn'ın helâki için, Hazret-i îsâ -aleyhisselâm- gökten bir mâide, sofra indirilmesi için etmişler ve müstecâb olmuşdur.

Hazret-i Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz ise, bu kesinlikle kabul olunacağı Allah tarafından te'min olunan duâsını, ümmetine şefâat için âhirete bırakmıştır. Ne mutlu O'nun sünnetine sımsıkı sarılan mü'minlere.

--------------------------------------------------------------------------------
(1) Ebû Dâvud, Vitr, 25; Tirmizî Kıyâme, 8; İbn Hanbel, Müsned, I/336.

(2) Kenzû'l-irfân 57 (Camiu's-sağîr'den)

(3) a.e. göst. yer.

(4) Keşfü'l-hafâ, 1/495 (Deylemî'den)

(5) Tirmizî, Birr, 5.

(6) Tirmizî, Salat, 44, Deavât, 128; Ebû Dâvud, Salât, 35.

(7) Tirmizî Deavât, 101; İbn Hanbel, Müsned, 5/224.

( Kenzü'l-irfan, 59 (Camiu's-sağîr'den) Dârimî, Fezailü'l-Kur'ân. 33.

(9) a.e. göst. yer. Keşfü'l-hafâ, 1/404 (Dârekutnî'den)

(10) Buhârî, Cihâd, 180; Müslim, îman, 39; Ebû Dâvud, Zekât, 5; Tirmizî, Zekât, 6; İbn Mâce, Zekât, 6;Dârimî, Zekât 1; Muvatta, Da'vetü'l-mazlûm, 1; İbn Hanbel, Müsned, 1/333.

(11) Keşfü'lhafâ, 1/405 İbn Hanbel, Müsned'den

(12) İbn Mâce, Duâ, 1; İbn Hanbel, 3/477

(13) Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58; Ebû Dâvud, Edeb, 28; Tirmizî, Birr; 19; İbn Mace, Mukaddime, 17; İbn Hanbel, Müsned, 3/91, 252.

(14) Keşfü'l-hafâ, 1/89.

(15) İbn Hanbel, Müsned, 1/307; Tirmizî, Deavât, 9.

(16) Buhârî, Mevâkîtü-salât, 5; Müslim, İmân, 137; Ebû Dâvud, Edeb, 130; Tirmizî, Salât, 13; Neseî, Mevâkît, 51; İbn Mâce, Edeb, l.

(17) Keşfü'l-hafâ, 2/272 (Ahmed b. Hanbel, Müsned'den)

(18) İbn Hanbel, Müsned, 3/487.

(19) Müslim, Müsakat, 32; İbn Hanbel, Müsned, 3/32.

(20) Keşfü'l-hafâ, 2/185 (Taberânî'den)

(21) Kenzü'l-irfan.

(22) Keşfü'l-hafâ, 1/363 (İbn Adiyy'den)

(23) İbn Mâce, Mukaddime, 7.

(24) Müslîm, îman, 334, 335 vd. Buhârî, Deavat, I; Tirmizî, Deavât, 130; İbn Mâce, Zühd, 37; Dârimî, Rikak, 85; Muvatta", Kur'ân, 26.

------------------------------------------------------------------------------------

YANIT

1722 - Nu'man İbnu Beşîr (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Dua ibadetin kendisidir" buyurdular ve sonra şu âyeti okudular. (Meâlen): "Rabbiniz: ''Bana dua edin ki size icâbet edeyim. Bana ibadet etmeyi kibirlerine yediremeyenler alçalmış olarak cehenneme gireceklerdir" buyurdu." (Gâfır 60).

Tirmizî, Tefsir, Gâfir, (2973); Ebû Dâvud, Salât 358, (1479). Metin Tirmizî'ye aittir.

1723 - İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kime dua kapısı açılmış ise ona rahmet kaıları açılmış demektir. Allah'a taleb edilen (dünyevî şeylerden) Allah'ın en çok sevdiği afiyettir. Dua, inen ve henüz inmeyen her çeşit (musibet) için faydalıdır. Kazayı sadece dua geri çevirir. Öyle ise sizlere dua etmek gerekir. "

Tirmizî, Daavât 112, (3542).

1724 - Ubâde İbn's-Sâmit (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Yeryüzünde, mâsiyet veya sıla-i rahmi koparıcı olmamak kaydıyla Allah'tan bir talepte bulunan bir Müslüman yoktur ki Allah ona dilediğini vermek veya ondan onun mislince bir günahı affetmek suretiyle icabet etmesin. "

Tirmizî, Daavât 126, (3568).

1725 - Ebû'd-Derdâ (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûl-i Ekrem (aleyhissalâtu vesselâm), (bir gün) sordu:

"En hayırlı olan ve derecenizi en ziyade artıran, melîkinizin yanında en temiz, sizin için gümüş ve altın paralar bağışlamaktan daha sevaplı, düşmanla karşılaşıp boyunlarını vurmanız veya boyunlarınızı vurmalarından sizin için daha hayırlı olan amelinizin hangisi olduğunu haber vereyim mi ?"

"Evet! Ey Allah'ın Resûlü!" dediler.

"Allah'ın zikridir!" buyurdu.

Tirmizî, Daavat 6, (3374); Muvatta, Kur'ân 24.

1726 - Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Allahu Teâlâ hazretleri şöyle seslenir: "Beni bir gün zikreden veya bir makamda benden korkan kimseyi ateşten çıkarın!"

Tirmizî, Cehennem 9, (2597).

1727 - Hz. Muâz (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Akşamdan (abdestli olarak) temizlik üzere zikrederek uyuyan ve geceleyin de uyanıp Allah'tan dünya ve âhiret için hàyır taleb eden hiç kimse yoktur ki Allah dilediğini vermesin."

Ebû Dâvud, Edeb 105, (5042).

Ramazan Ayı İle İlgil Hadis i Şerif

Allah Resulünden (ASM)

"Ey insanlar, büyük ve mübarek bir ay yaklaştı, gölgesi başınıza geldi.

Bu öyle bir aydır ki, içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi vardır.

Allah o mübarek ayın gündüzlerinde orucu farz, gecelerinde nafile namazları meşru kıldı.

Bu ayda küçük büyük bir hayır yapan insan başka aylarda bir farz eda etmiş gibi sevap alır.

Bu ayda bir farzı yapmak, başka aylarda yetmiş farz yerine geçer.

Bu ay Allah için açlık ve susuzluğun, taat ve ibadetin meşakkatlerine sabır ve tahammül ayıdır. Sabrın karşılığı da Cennettir.

Bu ay yardımlaşma ayıdır, bu ay mü'minlerin rızkını arttıracak aydır.

Bu ayda her kim oruçlu bir mü'mine iftar edecek bir şey verirse, yaptığı bu iş günahlarının bağışlanmasına ve Cehennemden azat olmasına sebep olur. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmeden onun kadar sevaba kavuşur.

Ashab-ı Kiramdan bazıları, "Ya Resulallah, hepimiz oruçluya iftar edecek bir şey bulup verecek durumda değiliz" dediler.

Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem, "Allah bu sevabı bir tek hurma ile, bir içim su ile, bir yudum süt ile oruçlu mü'mine iftar ettirene de verir" buyurdular ve hutbelerine şöyle devam ettiler:

Bu ayın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da Cehennemden kurtuluştur.

Bu ayda her kim kölesinin (işçi ve hizmetçisinin) işini hafifletirse Allah onu affeder ve Cehennemden uzak tutar.

Bunun için bu ayda şu söyleyeceğim dört hasletten ikisi ile Rabbinizi razı kılarsınız, diğer ikisinden ise hiçbir vakitte ayrı kalamazsınız.

Rabbinizin rızasına sebep olan hasletlerin birisi, Kelime i Şehadete devam etmeniz, diğeri de Allah'tan mağfiret dilemenizdir.

Vazgeçemeyeceğiniz iki hasletin biri Allah'tan Cenneti istemek, diğeri Cehennemden Allah'a sığınmaktır.

Her kim oruçluya bir yudum su verirse, Allah da ona benim mahşerdeki havuzumdan öyle bir su içirecektir ki, Cennete girinceye kadar bir daha susuzluk çekmeyecektir."
(et-Tergib ve't-Terhib, 2:94-95)

Hadis i şerifler

Sadakanın en faziletlisi, iki kişi arasını bulmaktır (düzeltmektir)." (Taberani, Bezzar)

"Allah Resûlü, Ebu Eyyûba:

- Ya Eba Eyyûb! Sana kazancı çok olan bir ticareti haber vereyim mi? diye sordu. Ebu Eyyûb:

- Buyur ya Resûlallah!dedi.

Resûlüllah da:

- İnsanların arası bozulduğu vakit, onların aralarını düzeltiver. Araları açılıp birbirinden uzaklaşanları da aralarını bulup birbirlerine yakınlaştır." buyurdu.
(Bezzar, Taberani)

Bu hadislerde, birbirinden küsmüş veya birbirine düşman hale gelmiş kimselerin, küslüklerini gidermenin, aralarındaki düşmanlıkları bitirip barıştırmanın ne kadar büyük bir iyilik olduğuna açıkça işaret edilmektedir

HADİS

Resûlüllah Efendimize, bir adam geldi ve şöyle dedi:

– Ben büyük bir günah işledim. Benim için (bu günahı affettirecek) bir tövbe (yada başka bir şey varmı)

Allah Resûlü, adama sordu

– Annen var mı?

Adam:

– Hayır, yok, dedi.

Allah Resûlü, bunun üzerine:

– (Peki) teyzen var mı? diye sordu. Adam:

– Evet, var, dedi.

Allah Resûlü:

– (Git) Ona iyilik et, buyurdu.
(Tirmizi)

Anlaşılan o ki, işlenen günahları affettirmenin yollarından biri de, insanın annesi, babası, teyzesi, halası, dayısı, amcası gibi çok yakın akrabalarına el uzatması, onların sıkıntı ve ihtiyaçlarını gidermesidir.

HADİS

Sahabeden biri Allah Resûlüne gelerek:

- Ya Resûlallah!Kime iyilik ve ihsanda bulunayım? diye sordu.

Allah Resûlü, (iyilik ve ihsanda bulunulması gerekenler listesini) şöylece sıraladı:

Annene,

Babana,

Kız kardeşine,

Erkek kardeşine,

ve bunlardan sonra gelen, sende hakkı bulunan ve ziyareti vacip olan diğer yakınlarına... (Ebu Davud)

İyilik ve yardımda öncelik sırası en yakın akrabalardır. Bunlar, anne baba, kız ve erkek kardeşler ve daha sonra da kişinin üzerinde hakkı bulunan ve ziyareti vacip olan diğer hısımlarıdır.

HADİS

"Ümmetimin velileri, Cennete (aslında) namaz, oruç ve sadaka çokluğu sebebiyle değil, Allah´ın rahmetiyle, nefislerindeki cömertlik hasletiyle ve temiz kalplilikleriyle girerler."
(İbn-i Ebiddünya)

Bu hadisten anlaşılıyor ki, cennete girmeyi sağlıyan, cennetlik kişilerin amel ve ibadetleri değildir. Cennete girmenin asıl sebebi, o ibadet ve amellerden hoşnut olan Allah´ın, o kullarına indirdiği rahmetidir.

Cennet ehlinde, rahmet-i ilahiyeye mazhariyetten ayrı 2 haslet daha vardır. Onlar da, cennet ehlinin cömertlik ve temiz kalplilikleridir.

HADİS

"Allah Resûlüne:

- Ya Resûlallah insanların en faziletlisi kimdir? diye soruldu.

Şu cevabı verdi:

- Kalbi mahmum ve sözü doğru olanlardır.

Ashap, "sözü doğru olanı biliyoruz. Kalbi mahmûm olan nedir?" diye sordular.
Allah Resûlü:

- O, Allah korkusu ile kaplı, tertemiz; içinde günah, isyan, hile ve hased duyguları olmayan kalptir, cevabını verdi."
(İbn-i Mace, Beyhaki)

Hadiste dil ve kalp temizliğinin ne kadar önemli bir fazilet ve yüksek bir haslet olduğu ifade ediliyor.
Dilini yalan, gıybet ve boş sözden; kalbini günah, isyan, hile ve haset duygularından temizleyen kişi Allah yanında insanların en hayırlısı ve faziletlisidir.

HADİS

"Kıyamet gününde, kulun ilk hesap verecek olduğu şey, namazıdır.

Eğer tamamlamışsa, bu, onun için tam olarak yazılır. Eğer tamamlayamamışsa, Allah Teala meleklere:

- Bakın, eğer kulumun nafile namazları varsa onunla o farz namazlarını tamamlayın! emreder.

Sonra zekattan da bu şekilde kul hesaba çekilir.

Daha sonra sıra ile diğer ameller, aynı minval üzere ele alınır."
(Ramuzu´l-Ehadis)

Bu hadiste, namaz borcu olanlara sevindirici bir müjde vardır. Noksan kalan namazların sünnet ve nafile namazlarla tamamlanacağı haber verilmektedir.

HADİS

"Tehlikeli olduğunu bile görseniz, gerçeği aramaktan, doğruya ulaşmaktan geri durmayın.

Zira kurtuluş, sadece ve sadece doğruluktadır."
(İbn-i Ebiddünya)

Bilinçli müslüman, doğruluk üzere yaşamakta, tehlike ve zarar olduğunu görse bile, doğruluktan şaşmaz, eğriliğe sapmaz.

İnanır ki, dünyada da ahirette de insanı kurtarıcı tek gerçek doğruluktur

Doğruluk bir an için zarar verir gibi olsa da, uzun vadeli düşünüldüğünde, insanı utançtan, pişmanlıktan, daha büyük zararlardan kurtaracak yegane çare, doğruluğa 4 elle sarılmaktır. Yalana dolana, kısa bir süre için faydalı gözükse bile asla tenezzül etmemektir

HADİS

Her çocuk (Islam hakikatini kabul edecek bir) fitrat üzere dogar. Bu hal konusma dönemine kadar devam eder. Onu ebeveyni yahudi, hiristiyan, müsrik veya mecusi yapar." (Müslim, Kader, 23/25)

"Hiçbir anne baba çocuğuna güzel terbiyeden daha faydalı bir miras bırakmamıştır." (Tirmizi, Birr,33)

HADİS

Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Bir adam gelerek: "Ey Allah'in Resulu iyi davranip hos sohbette bulunmama en ziyaade kim hak sahibidir?" diye sordu. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Annen!" diye cevap verdi.

Adam: "Sonra kim?" dedi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) "Annen!" diye cevap verdi. Adam tekrar: "Sonra kim?" dedi Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yine: "Annen!" diye cevap verdi. Adam tekrar sordu: "Sonra kim?" Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu dorduncuyu: "Baban!" diye cevapladi."
Buhari, Edeb 2; Muslim, Birr 1, (2548).

Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bir gun: "Burnu surtulsun, burnu surtulsun, burnu surtulsun" dedi. "Kimin burnu surtulsun ey Allah'in Resulu?" diye sorulunca su aciklamada bulundu: "Ebeveyninden her ikisinin veya sadece birinin yasliligina ulastigi halde cennete giremeyenin."
Muslim, Birr 9, (251); Tirmizi, Daavat 110 (3539).

Hadis-i  şerifler.

Abdullah bin Evfa anlatıyor:

"Resûl-ü Ekrem'in huzurunda bulunuyorduk. Birden:

- Akrabaları ile alakalarını kesenler, bugün bizimle birlikte oturmasın, buyurdular.

Bunun üzerine, teyzesi ile arasında bir kırgınlık hali olan bir genç aramızdan kalktı. Hemen teyzesine gitti. Onunla görüşüp barıştı. Sonra da tekrar meclisimize geri döndü.

Bunun üzerine Allah Resûlü şöyle buyurdular:

- Aralarında akrabaları ile ilgisini kesen kimseler bulunan bir topluma, Allah rahmetini indirmez." (Esbehani

Sılayı rahm denen akraba ile ilgiyi sürdürmek ve onlara karşı sorumluluklarını yerine getirmek, Allah´ın rahmetini kazanma vesilelerinden biridir.

Ebu Bekre Nüfey´ bin Haris anlatıyor:

"Resûlüllah (s.a.v.) 3 kere tekrarlıyarak:
- Dikkat edin, en büyük günahları size bildireyim mi? buyurdu.

Biz de:

- Evet ya Resûlallah! dedik.

Resûlüllah:

- Allah´a ortak koşmak ve anne-babaya karşı gelmektir, dedi.

Bu sırada bir yere yaslanıyordu. Birden oturdu ve sözlerine şöyle devam etti:

- Dikkat edin (bana kulak verin) diğerleri de yalan söylemek ve yalan yere şahitlik yapmaktır.

Aynı kelimeleri durmadan tekrarlıyordu.

O kadar tekrarladı ki, biz "keşke sussa" diye (içimizden) söylendik."
(Buhari/Edeb 78; Müslim/İman 1)

Abdullah bin Amr bin As´dan:

Resûlüllah buyurdu ki:

- Büyük günahlardan biri de kişinin kendi anne ve babasına sövmesidir.

Sahabiler (şaşkınlık içinde):

- Ya Resûlallah! Hiç kişi kendi anne ve babasına söver mi? (Bu alçaklığı kim yapar?) dediler.

AllahResûlü şu açıklamayı yaptı:

- Evet söver. (Bu şöyle olur:)

Kişi başkasının babasına söver, o kimse de kalkar, karşılık olarak onun babasına söver.

Kişi başkasının annesine sövgüde bulunur, o da karşılık olarak onun annesine söver."
(Buhari/Edeb 78; Müslim/İman 1)

Peygamberimiz, Enes bin Malik´e hitaben şöyle buyurdu:

- Evladım! Gücün yettiği kadar, kalbinde hiç kimseye karşı kötü bir duygu olmaksızın sabahlamaya ve akşamlamaya çalış."
(Tirmizi)

Allah Resûlü, bu hadislerinde, kalp temizliğinin önemine ve değerine işaret buyurmaktadır.

Kalpte hiçbir insana, Allah´ın hiçbir canlı mahlukuna karşı, kin, hiddet, düşmanlık, kıskançlık, kibir, aldatma duygusu olmamalıdır. İnsan bu gibi olumsuz duyguları kalbine sokmamak için, elinden gelen olanca gayreti göstermeli, nefsiyle tüm gücüyle bu konuda mücadele etmelidir.

Haramdan sakın.

İnsanların en çok ibadet edeni olursun.

Allah Tealanın sana kısmet olarak verdiğine razı ol.

İnsanların en zengini olursun.

Komşuna iyilik et.

(Gerçek) mü´min olursun.

Kendin için sevdiğini insanlar için de sev (iste).
(Hakiki) müslüman olursun.

Çok gülme (hayatı gülüp eğlenmekten ibaret sanmak sorumsuzluğuna düşme).

Çünkü çok gülmek (hayatı bir oyun ve bir oyun ve eğlence olarak algılamak) kalbi öldürür."
(Tirmizi, Ahmed bin Hanbel)

Sadaka vermenin 10 faydası

Sadakanın dünyadaki beş faydası:

1- Malı temizler. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Malınızdaki günah kirlerini sadaka ile temizleyin!) [T.Gafilin]

2- Günahları temizler. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Suyun ateşi söndürdüğü gibi, sadaka da günahları yok eder.) [Tirmizî]

(Sadaka, kibri ve övünmeyi yok eder.) [Tirmizî]

3- Hastalıktan ve belâdan korur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Hastalarınızı sadaka ile tedavi edin! Sadaka her hastalığı ve belâyı önler.) [Beyhekî]

(Sadaka vermekte acele edin; çünkü belâ sadakayı geçemez.) [Beyhekî]

(Sadaka yetmiş kötülük kapısını kapatır.) [Taberânî]

(Sadaka Allahın gazabını söndürür ve kötü ölümden korur.) [Tirmizî]

4- Muhtaçları sevindirir. Muhtaçları sevindirmek çok sevabdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (En faziletli amel, muhtaçlara yiyecek-giyecek vermek ve müminleri sevindirmektir) [Taberânî]

5- Rızkı artırır, malı bereketlendirir. Şeytan, malı ya israf ettirir veya cimrilik ettirir, hayra harcamaktan alıkor "Yoksul olursun, elin daralır" diye korkutur. Allah yolunda harcamaktan korkmamalıdır!

Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Şeytan, malınızı hayra sarfettirmemek için sizi yoksullukla korkutup cimri olmanızı emreder. Allah ise, [sadaka ve zekât verirseniz] mağfiret, lutuf, bolluk vâdeder.) [Bekara 268]

(Gece-gündüz, gizli-açık, Allah yolunda mallarını infak edenlerin Rableri katında mükâfatları vardır. Bunlar için korku ve üzüntü yoktur.) [Bekara 247]

(Allah için ne verirseniz, Allah onun yerine [daha iyisini, daha fazlasını] verir.) [Sebe 39]

(Mallarını Allah yolunda harcayanların hali, yedi başak bitiren ve her başağında yüz dane bulunan bir tohuma benzer. Allah dilediğine daha fazla da verir.) [Bekara 261]

Allahü teâlânın rahmeti, ihsanı boldur. Zerre kadar bir iyiliğe dağlar kadar sevab verir. Mülk Onundur. Dilediğine dilediği kadar ihsan eder. Sadaka vermekle mal eksilmediği gibi bereketi de artar. Bereket, az bir şeyin çok şeye yetmesi demektir.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Sadaka vermeye devam edenin rızkı artar ve duâsı kabul olur!) [İbni Mace]

(Sadaka vermekle mal eksilmez) [Tirmizî]

(Peygamber efendimiz, Mirac gecesi, ekin ekip bir günde biçen bir topluluğu gördü. Biçtiği mahsul yeniden eski haline dönüyordu. Bunların kim olduğunu sorunca, Cebrail, (Bunlar, Allah yolunda cihad edenlerdir ki, bir iyiliklerine 700 misli sevab verilir. Harcadıklarının yerine yenisi verilir) dedi. (Bezzar)

         DUANIN FAZİLETİ
   
    وعن ابن عمر رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]قال رسولُ اللّهِ #: مَنْ فُتِحَ لَهُ بَابُ الدُّعَاءِ فُتِحَتْ لَهُ أبْوَابُ الرَّحْمَةِ، وَمَا سُئِلَ اللّهُ تَعالى شَيْئاً أحَبَّ إلَيْهِ مِنْ أنْ يُسْألَ الْعَافِيَةَ، وَإنَّ الدُّعَاءَ يَنْفَعُ مِمَّا نَزَلَ، وَمِمَّا لَمْ يَنْزِلْ، وََ يَرُدُّ الْقَضَاءَ إَّ الدُّعَاءُ فَعَلَيْكُمْ بِالدُّعَاءِ[. أخرجه الترمذى .

2. (1751)- İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kime dua kapısı açılmış ise ona rahmet kapıları açılmış demektir. Allah'a taleb edilen (dünyevî şeylerden) Allah'ın en çok sevdiği afiyettir. Dua, inen ve henüz inmeyen her çeşit (musibet) için faydalıdır. Kazayı sadece dua geri çevirir. Öyle ise sizlere dua etmek gerekir."[Tirmizî, Daavât 112, (3542).]

رَبَّنَا آتِنَا فِى الدٌّنْيَا حَسَنَةً وَفِى اْخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ. آمِينْ
ـ4ـ وعن أبى الدرداء رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]قال رسول اللّهِ #: أَ أُخْبِرُكُمْ بِخَيْرِ أعْمَالِكُمْ، وَأرْفَعِهَا في دَرَجَاتِكُمْ، وَأزْكَاهَا عِنْدَ مَلِيكِكُمْ، وَخَيْرٌ لَكُمْ مِنْ إعْطَاءِ الْوَرَقِ وَالذَّهَبِ، وَخَيْرٌ لَكُمْ مِنْ أنْ تَلْقَوْا عَدُوَّكُمْ فَتَضْرِبُوا أعْنَاقَهُمْ وَيَضْرِبُوا أعْنَاقَكُمْ؟ قَالُوا: بَلَى يَارسولَ اللّهِ: قالَ: ذِكْرُ اللّهِ[. أخرجه مالك موقوفاً، والترمذى مرفوعاً .

4. (1753)- Ebû'd-Derdâ (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûl-i Ekrem (aleyhissalâtu vesselâm), (bir gün) sordu:

"En hayırlı olan ve derecenizi en ziyade artıran, melîkinizin yanında en temiz, sizin için gümüş ve altın paralar bağışlamaktan daha sevaplı, düşmanla karşılaşıp boyunlarını vurmanız veya boyunlarınızı vurmalarından sizin için daha hayırlı olan amelinizin hangisi olduğunu haber vereyim mi?"

"Evet! Ey Allah'ın Resûlü!" dediler.

"Allah'ın zikridir!" buyurdu. [Tirmizî, Daavat 6, (3374); Muvatta, Kur'ân 24.]


وعن أنس رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]قال رَسولِ اللّهِ #: يقُولُ اللّهُ عَزَّ وَجَلَّ: أخْرِجُوا منَ النَّارِ مَنْ ذَكَرَنِى يَوْماً أوْ خَافَنِى في مَقَامٍ[. أخرجه الترمذى .


5. (1754)- Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Allahu Teâlâ hazretleri şöyle seslenir: "Beni bir gün zikreden veya bir makamda benden korkan kimseyi ateşten çıkarın!" [Tirmizî, Cehennem 9, (2597).][8]


وعن أبى هريرة رَضِىَ اللّهُ عَنْه قال: ]قال رسولُ اللّهِ #: يَنْزِلُ رَبُّنَا كُلَّ لَيْلَةٍ إلى سَمَاءِ الدُّنْيَا حِينَ يَبْقى ثُلُثُ اللَّيْلِ اŒخِرُ، فَيَقُولُ: مَنْ يَدْعُونِى فَأسْتَجِيبَ لَهُ، مَنْ يَسْأَلُنِى فَأعْطِيَهُ، مَنْ يَسْتَغْفِرُنِى فَأغْفِرَ لَهُ[. أخرجه الستة إ النسائى.وفي أخرى لمسلم: ]إنَّ اللّهَ تَعالى يُمْهِلُ حَتَّى إذَا ذَهَبَ ثُلُثُ اللَّيْلِ ا‘وَّلُ نَزَلَ إلى سَمَاءِ الدُّنْيَا فَيَقُولُ: أنَا المَلِكُ، أنَا المَلِكُ، مَنْ ذَا الَّذِى يَدْعُونِى[. الحديث .
والمراد: نزول الرحمة وا‘لطاف ا“لهية .

9. (1758)- Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Her gece, Rabbimiz gecenin son üçte biri girince, dünya semasına iner ve:

"Kim bana dua ediyorsa ona icabet edeyim. Kim benden bir şey istemişse onu vereyim, kim bana istiğfarda bulunursa ona mağfirette bulunayım" der."

Rivayetin Müslim'deki bir vechi şöyle: "Allahu Teâla gecenin ilk üçte biri geçinceye kadar mühlet verir. Ondan sonra yakın semâya inerek şöyle der:

"Melik benim, Melik benim. Kim bana dua edecek?" [Buhârî, Tevhid 35, Teheccüd 14, Daavât 13, Müslim,Salâtu'l-Müsâfirin 166, (758); Muvatta, Kur'ân 30, (1, 214); Tirmizî, Daavât 80, (3493); Ebû Dâvud, Salât 311, (1315).]

وعن أبى هريرة رَضِىَ اللّهُ عَنْه قال: ]قال رسول اللّهِ #: أقْرَبُ مَا يَكُونُ الْعَبْدُ مِنْ رَبِّهِ وَهُوَ سَاجِدٌ، فأكْثِرُوا الدُّعَاءَ[. أخرجه مسلم وأبو داود والنسائى .

13. (1762)- Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Kul Rabbine en ziyade secdede iken yakın olur, öyle ise (secdede) duayı çok yapın." [Müslim, Salât 215, (482); Ebû Dâvud, Salât 152, (875).]

وعنه رَضِىَ اللّهُ عَنْه قال: ]قال رسولُ اللّهِ #: ثََثُ دَعَوَاتٍ
مُسْتَجَابَاتٌ َشَكَّ في إجَابَتِهِنَّ: دَعْوَةُ المَظْلُومِ، وَدَعْوَةُ المُسَافِرِ، وَدَعْوَةُ الْوَالِد عَلى وَلَدِهِ[ .

14. (1763)- Yine Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) anlatıyor:
"(Allah'ın kabul ettiği) üç müstecab dua vardır, bunların icâbete mazhariyetleri hususunda hiç bir şekk yoktur. Mazlumun duası, müsâfirin duası, babanın evladına duası." [Tirmizî, Birr 7, (1906); Cennet 2, (2528), Daavât 139, (3592); Ebû Dâvud, Salât 364, (1536); İbnu Mâce, Dua 11, (3862).]

دَعْوَةُ الْمَرْءِ الْمُسْلِمِ ‘خِيهِ بِظَهْرِ الْغَيْبِ مُسْتَجَابَةٌ، عِنْدَ رَأسِهِ مَلَكٌ مُوَكَّلٌ كُلَّمَا دَعَا ‘خِيهِ بِخَيْرٍ قَالَ الْمَلَكُ الْمُوَكَّلُ بِهِ آمِنْ وَلَكَ بِمِثْلِهِ

"Müslüman kimsenin, kardeşi için gıyâbında yaptığı dua müstecâbdır. Dua edenin başucunda ona müvekkel bir melek vardır. Kardeşi için hayır dua yaptıkça bu melek: "Amin, istediğin şeyin bir misli de sana olsun" der."
   
Namazda bulunan On Güzellik...

Ebû Hureyre (r.a)'ın bildirdiğine göre; Hz.Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

Namaz dini direğidir.Namazda on güzellik vardır.Bu on güzellik şunlardır:

01. Yüzü güzelleştirir.

02. Kalbi nurlandırır.

03. Bedeni dinlendirir.

04. Kabirde arkadaştır.

05. Rahmetin inmesine sebeptir.

06. Gök kapılarının anahtarıdır.

07. Ahirette günah ve sevapları ölçen terazide sevap kefesini ağırlaştırır.

08. Rabbi hoşnut ve memnun eder.

09. Cennete giriş için ödenecek ücrettir.

10. Cehennem ateşine karşı koruyucudur.

Rasulullah (sav) dan tavsiyeler...

Merhaba arkadaşlar... İnşaAllah bugün başlayarak parçalar halinde Rasulullah sallallahu aleeyhi ve sellemden tavsiyeler başlığı altında Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin ashabına ve tüm ümmetine olan tavsiyelerini aktaracağım... Yardımcımız Allahtır..

BİRİNCİ TAVSİYE: KELİME-İ TEVHİD'İN FAZİLETİ

Ebu Hureyre (ra) tarafından şöyle rivayet edilmiştir:" Dedim ki: "Ya Rasulallah, kıyamet günü şefaatinle insanların en mutlusu olan kimdir? Rasulallah () şöyle buyurdu: Ey Ebu Hureyre, senin hadise olan düşkünlüğünden dolayı senden önce hiçbir kimsenin bu hadisten sormayacağını tahmin etmiştim. Kıyamet günü şefaatimle insanların en mutlusu olan; ihlasla, kalbi veya gönlü ile LA İLAHE İLLALLAH, diyen kimsedir. " (Buhari)

Ubade Bin Samit (ra)'dan Rasulullah ()'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Kim tek olan Allah'tan başka ilah olmadığına, O'nun ortağının bulunmadığına, Muhammed'in kulu ve elçisi olduğuna, İsa'nın Allah'ın kulu ve eliçisi olup Meryem'e kendisinden gönderdiği ruhu olan kelimesi olduğuna, cennet ve cehennemin hak olduğuna şahadet ederse Allah onun üzerinde bulunduğu amele göre cennete koyar. " (Buhari, Müslim, Tirmizi). " Cennetin sekiz kapısından hangisinden isterse" ilavesi de mevcuttur.

Müslim'in diğer rivayeti ise şu şekildedir:" Kim Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın elçisi olduğuna şehadet ederse, Allah ona cehennemi haram kılar."

İKİNCİ TAVSİYE: ALLAH'I GÖZETMEK ÜZERİNE GENEL TAVSİYELER

İbn-i Abbas (ra)'den rivayet edilmiştir: "Bir gün Hz. Peygamber () terkisinde idim. Bana dedi ki:

"Ey evlat! Ben sana bir takım kelimeler öğretiyorum; Allah'ı gözet ki O da seni gözetsin. Allah'ı gözet ki karşında bulasın. Bir şey istediğinde Allah'tan iste. Yardım talebinde bulunduğunda Allah'tan yardım iste. Şunu bil ki, bütün halk sana
fayda vermek üzere birleşseler, ancak Allah'ın sana takdir ettiği kadar fayda verebilirler ve eğer bütün halk sana zarar vermek için birleşseler ancak sana Allah'ın takdir ettiği kadar zarar verebilirler. Kalemler kaldırıldı, sahifeler kurudu." (Tirmizi, Müsned).

Tirmizi'nin dışındaki bir rivayette ise şöyle buyurmuştur:" Allah'ı gözet ki önünde bulasın, Allah'ı rahatlıkta tanı ki O da seni sıkıntıda tanısın. Şunu bil ki başına gelmeyecek olan şeyin, sana isabet edeceği de yoktur ve senin başına gelecek olanın da gelmemesi yoktur. Bil ki yardım ve zafer sabretmekle olur. Sevinç üzüntü ile beraberdir. Sıkıntı ve güçlük de kolaylıkla beraber olur."

ÜÇÜNCÜ TAVSİYE: İLİM TAHSİL ETMENİN FAZİLETİ

Kubeysa b. El-Muhârik (ra)'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Rasulullah ()'in yanına gelmiştim. Bana:

-Ey Kubeysa seni buraya getiren nedir?, dedi. Ben de:

-Yaşım ilerledi, kemiğim inceldi, sana geldim ki bana Allah'ın kendisiyle faydalandıracağı şeyleri öğretesin, dedim.

Bunun üzerine Rasulullah () şöyle buyurdu:

-Ey Kubeysa bir taşa, bir ağaca, bir toprak yığınına uğrasan sana mutlaka istiğfar eder. Ey Kubeysa sabah namazını kılınca üç defa:" Sübhanellahi'l-Azim ve bihamdihi" de. Körlükten, cüzzamdan ve felçten kurtulursun. Ey Kubeysa şöyle dua et:" Allahümme inni Es'eluke mimma indeke ve efid aleyye min rahmetike ve enzil aleyye
min berekatikeğ Ey Allah'ım ben senin yanındakilerden isterim, bana lutfundan gönder, bana rahmetini yay, bereketinden üzerime indir. " (Müsned).

İşte bu değerli tavsiye ilim tahsili yapanın değerine delâlet eder. Ebu'd-Derdâ (ra) tarafından rivayet edilen hadiste ise şöyle buyrulur:

" Kim ilim elde edeceği bir yola girerse Allah da ona cennete giden yolu kolaylaştırır. Melekler ilim talibine yaptığı şeyden hoşnud olduklarından dolayı kanatlarını korlar. Alime gökte ve yerde olanlar hatta sudaki balıklar istiğfar getirip onun için Allah'tan bağışlama dilerler. Alimin Abid'e olan üstünlüğü dolunayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Şüphesiz alimler peygamberlerin varisleridir. Muhakkak ki peygamberler ne bir dinar ne de bir dirhem miras bırakmazlar. Ama onlar ancak ilmi miras bırakırlar. Kim de onu alırsa büyük bir pay almış olur. " (Ebu Davud, Tirmizi, İbn-i Mace, İbn-i Hibban, Beyhaki)

Yine bu hususta Safvan b. Assâl el-MurâdOE (ra)'dan rivayet edilen hadiste şöyle anlatır:"

Peygamber()'in yanına gelmiştim. O mescidde kırmızı hırkaya yaslanmıştı.

-Ya Resûl-i Ekrem () ben ilim istemek için geldim, dedim. Bunun üzerine şöyle buyurdu:
-İlim talibine merhaba, muhakkak ki ilim talibine melekler kanatlarını gerer, sonra da istediği şeye karşı sevgi ve muhabbetlerinden birbirine girerek dünya semasına ulaşırlar. " (Müsned, Taberani, İbn-i Hibban, Hakim)

DÖRDÜNCÜ TAVSİYE: ZORDA KALANA YARDIM ETMEK

Abdullah b. Ömer(ra) tarafından Efendimiz()'in şöyle buyurduğu rivayet edilmişti:" Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (başkasına da bırakıp) teslim etmez. Kim karedeşinin bir hacetinde bulunursa Allah'ta onun hacetinde bulunur. Kim bir müslümanı üzüntüsünden rahatlatırsa Allah'ta onu kıyamet günü üzüntülerinden rahatlatır. Kim müslümanı örterse Allah'ta onu kıyamet günü örter. " (Buhari, Müslim)

Bu hususta Ebu Hureyre (ra) tarafından da Hz. Peygamber()'den şu hadis rivayet edilmiştir: "Kim bir mü'mine dünya üzüntülerinden bir üzüntüden dolayı nefes aldırırsa, Allah'ta ona kıyamet günü üzüntülerinden bir üzüntüden dolayı nefes aldırır. Kim sıkıntıda olana kolaylık sağlarsa Allah'ta ona dünya ve ahirette kolaylık
sağlar. Kim bir müslümanı örterse Allah'ta onu dünya ve ahirette örter. Kul kardeşinin yardımında olduğu müddetçe Allah'ta o kulun yardımında olur. Kim ilim talep edeceği bir yola girerse Allah'ta ona bununla cenneti kolaylaştırır.

Hiçbir topluluk yoktur ki, Allah'ın evlerinden bir evde Allah'ın kitabını okumak ve aralarında inceleyip araştırmak üzere toplansında üzerlerine sekine inmesin, rahmet onları kaplamasın, melekler onları kuşatmasın, Allah onları yanında bulunanlara anlatmasın. Kimi ameli geride kor ise onu soyu (öne geçirmek için süratlendiremez." (Müslim).

BEŞİNCİ TAVSİYE: ALLAH İÇİN SECDE ETMENİN FAZİLET

Ma'dân b. Ebi Talha (ra) anlatır: Rasulullah()'in Mevlası Sevban ile karşılaştım ve ona şöyle dedim:

-Bana işlediğimde Allah'ın beni cennete koyacağı bir amel söyle veya diğer bir rivayete göre;
-(Allah'a en sevimli olan ameli) Bunun üzerine bir müddet sustu, sonra ben tekrar sordum, yine sustu, sonra üçüncü defa sordum şöyle dedi:

-Ben bu konu hakkında Rasulullah ()'e sordum. O da bana:" Çok secde etmeye bak. Çünki Allah için yaptığın her secde ile Allah seni bir derece yükseltir, senden bir hatayı da siler. " (Müslim, Tirmizi, Nesei, İbn-i Mace).

Ubâde b. es-Sâmit (ra)'ın Rasulullah()'ı şöyle derken işittiği rivayet edilmiştir:" Allah için secde yapan hiçbir kul yoktur ki, Allah ona bu secde ile bir hasene(sevap) yazıp ondan da bir seyyieyi(günahı) silmesin ve onu secde ile bir derece yükseltmesin. Bu sebeple secdeyi çok yapınız. " (İbn-i Mace). Yine bu hususta Huzeyfe (ra)'ın Efendimiz'in şöyle dediği rivayet edilir" Allah'ın, kendisini yüzünü yere koymuş secde eder halde iken kulunu gördüğü halden Allah'a daha sevimli gelebilecek kulun hiçbir hali yoktur. " (Taberani el-Evsat'ta zikreder).

RADYO DİNEME LİNKİMİZ.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Allah'ın En Çok Öfkelendiği Kimse Kimdir Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 08:20:23 ÖÖ]


Sana Sığınırız Ya Rabbi Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 08:16:38 ÖÖ]


Cenneti De Cehennemi De Biz Oluştururuz Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 08:05:49 ÖÖ]


Kabirdeki Kişi Tekrar Dünyaya Gelse Sizce Ne İle Uğraşır Ne Yapardı Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 07:58:01 ÖÖ]


Neler oluyor bize Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 07:52:33 ÖÖ]


Fitne Adam Öldürmekten Daha Kötüdür Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:41:48 ÖÖ]


En Hayırlı Miras Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:36:18 ÖÖ]


Kiminle Berabersin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:31:46 ÖÖ]


Emanetine Sahip Çık Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:29 ÖÖ]


Hükümdar Peygamber Davud Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:15:40 ÖÖ]


Muhammed Ali - Gökler Ağlar 320 Kbps + Wav Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:43:34 ÖS]


2024 - Murat Pamukçu - Ravzana Doğru - Sen Gelince 320 Kbps +Wav Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:37:15 ÖS]


Mustafa Büyükaslan - Single Eserleri Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:18:28 ÖS]


Grup Şahid Ümmet - Tekbir Marş Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:04:04 ÖS]


Cemal Kuru - Ağlayu Ağlayu 320 kbps + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:09:34 ÖÖ]


Kendimize Gelelim! Özümüze Dönelim sabır ve Şükrü Hayatımıza Yerleştirelim Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:02:09 ÖÖ]


İman İbadet ve Güzel ahlaka Önem Vermeli Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:53:44 ÖÖ]


Zekât İslam’ın 5 Şartından Biridir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:42:49 ÖÖ]


Sosyal Medya Kirliliğine Dikkat Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:32:05 ÖÖ]


Ben Duygusundan Sıyrılmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:21:59 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41