Gönderen Konu: ANNE – BABALARIN DİKKATİNE! – 1  (Okunma sayısı 571 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı KOYLU

  • *****
  • İleti: 2122
ANNE – BABALARIN DİKKATİNE! – 1
« : Temmuz 03, 2018, 10:47:23 ÖÖ »
ANNE – BABALARIN DİKKATİNE! – 1

Çocuklar yuvalarımızın meyveleridir. Dünyaya ağlayarak gelseler de onların ağlayışları çevrelerinde sevinç dalgalarına vesile olur, gönüllere ümit güneşi doğar. Onlar yepyeni bir başlayış, yeni bir umuttur. Dünyaya gözlerini yeni açan bir çocuk, köhnemiş dünyaya tazeliğin ve yeniliğin bir müjdesidir.

Çocuklar bize sayamayacağımız nimetler içinde sunulmuş güzel bir nimettir. Nitekim Allah-u Teala Nahl suresi 72. ayetinde şöyle buyurur: “Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı, eşlerinizden de sizin için oğullar ve torunlar yarattı ve sizi temiz gıdalarla rızıklandırdı. Onlar hâla bâtıla inanıp Allah’ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?”

Aynı zamanda çocuklar, yerlerin ve göklerin sahibi olan Allah-u Teala’nın bizlere armağanıdır. Rahman ve Rahim olanın annelerin rahmine gönderdiği hediyesidir. “Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Dilediğini yaratır; dilediğine kız çocukları, dilediğine de erkek çocukları bahşeder.” (Şura;49)

Ömer b.Abdulaziz, Saliha kadın Havle bint Hakim’in şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah aleyhi’s-selam bir gün evden çıktı; kızının iki oğlundan birini kucağında taşıyor ve şöyle diyordu: “Muhakkak ki siz insanları cimriliğe, korkaklığa ve bilgisizliğe sevk edersiniz. Ama yine de siz, Allah’ın en güzel lütfusunuz.” (Tirmizi, Birr) İşte çocuk anne ve baba için cimriliğin, korkaklığın ve onların maişeti için koşturmaktan bilgisizliklerinin sebebi olabilseler de onlar Allah’ın en güzel hediyesidir. Hadisin Arapça metninde “reyhan” kelimesinden maksat, Allah’ın lütfu ve ikramı veya güzel kokudur. Çocuklar bir yönüyle bir insana verilen en büyük nimet, diğer yönüyle de öpülüp koklanan bir çiçektir.

Allah-u Teala’nın her nimetine bir sorumluluk ile yaklaşmanın gerekliliğini bilen anne ve babalarımız kendilerine sunulan evlat nimetine daha ciddi bir sorumluluk duygusuyla yaklaşmak zorundadır. İnsanların hediyelerini en baş köşelere yerleştiren biz anne ve babalar, göklerin ve yerin mülkünü elinde bulunduran Allah’ın hediyesine hoyratça yaklaşmadan, nereden ve ne amaçla geldiğinin şuurunda çocuklarımıza yaklaşmalıyız.
Her fırsatta anne ve babaların çocukların üzerindeki haklarını zikreden bizlerin bilmesi gereken bir konuda, çocuklarımızın anne ve babaları üzerindeki haklarıdır. Çocuklarına karşı görevlerini ve sorumluluğunu bilen anne ve babalar dünyanın ıslah olmasına atabilecekleri en büyük adımı atmış olurlar. Bu konuda ki sorumluluklarımızı şu şekilde sıralayabiliriz;

ÇOCUĞUN EĞİTİMİNDE EN BAŞARILI METOTLARI İZLEMEK

muslim_familyday-1024x701En iyi eğitimci Kur’ân ve Sünneti hayatının merkezine koyan, Allah’a kulluğun gerekliliğini ve anneliğin kutsallığını bilen, eşine ve çocuklarına karşı görevlerini titizlikle yerine getiren ve tüm işlerini salih amel bilinciyle yapan annedir. Böyle bir anneye sahip olan bir çocuk daha ilk baştan iyi yetiştirilmeye hazırdır. Bilinçli Müslüman annelerin yetiştirilmesi, Müslüman ümmetin yetiştirilmesi demektir. Çocuk bu şuurda olan bir anne için yük değil bir ecir kapısıdır. En basit görülen bir sabır örneğinin bile Allah katındaki değeri çok farklıdır. Bakın Allah Rasulü bu konuda nasıl buyuruyor: “Kim ağlayan bir çocuğunun sakinleşinceye kadar gönlünü yaparsa Allah ona cennette memnun oluncaya kadar vermeye devam eder.”  (Buhari)  Bu hadisten de anlaşıldığı üzere çocuğa çok şey yapmak değil doğru ve zamanında bir şeyler yapabilmektir. Şimdi de eğitimci bir birey olan anne ve babaların çocuklarına yaklaşım metodlarını şu şekilde sıralayabiliriz;

a) Yumuşak Huyluluk: “Muhakkak ki Allah yumuşak huyludur. Yumuşak huyluluğu sever. Şiddet ve kabalığa vermediği güzel şeyleri yumuşak söz ve davranışa verir.” (Müslim)

Çocuğumuza nasıl hitab ediyoruz? “yavrucuğum, evladım” vb. sevgi dolu sözlerle ifade ediyorsak, “anneciğim ve babacığım” sözlerini duyarız. Kur’ân kıssalarına baktığımızda peygamberlerin çocuklarına hitaplarında “ya büneyye; ey yavrucuğum” hitab şeklini görürüz.
b) Teenni: “Düşünerek hareket etmek Allah’tan, acele etmek ise şeytandandır.” (Tirmizi)

Biliriz ki kimse ideallerine çabuk ulaşamaz. Bunun karşılığında bir bedel ödemesi gerekir. Çocukları İslam üzere yetiştirme idealimizse, bunun için gereken şey aceleci olmamaktır. Biz istiyoruz ki çocuğumuz bir defa söylenince hemen istediğimiz şeyi yapsın. Çocukta her huyun ayrı ayrı yerleşme zamanı vardır. Nasıl ki 2 yaşından önce yürümesini, ses çıkarttığında da konuşmasını beklemiyorsak belli ahlaki vasıfları hemen algılamasını ve hayatına koyması konusunda aceleci olmayacağız. Bize düşen o konuda acele etmeden, sabırla bıkmadan anlatmaya devam etmek.

c) Sabır: “İman iki yarımdır. Bir yarısı sabır diğer yarısı şükürdür.”  (Beyhaki)

Sabır zorluklara isyan etmeden göğüs germektir. Eğitim bir zaman sonra biten bir görev değildir. Sabır ister. Çocuklar çoğu zaman yaptığımız fedakârlıkları anlayamazlar. Sınırsızca suçlayıp eleştireceklerdir. İnadına sabrımızı zorlayacaklardır. Bütün bunlara Allah için katlanıp doğru bildiğimiz şeylerde yolumuza devam etmeliyiz.

d) Öfkelenmemek: “Öğretin, kolaylaştırın, zorlaştırmayın, müjdeleyin, nefret ettirmeyin. Biriniz öfkelendiği zaman sussun.” (İmam Ahmed)
Rasulullah’ın ifadesinde buyurduğu gibi eğitime kolaydan ve azdan başlamalıyız. Basamakları teker teker çıkmalıyız. Eksikliklerini gördüğümüzde “falan senden daha iyi” deyip başkaları ile kıyaslama yapmamalıyız. “Çok beğendim, bunu bu kadar yapabildiysen şunu da yapabilirsin” deyip onu motive etmeliyiz. Buna rağmen hoşumuza gitmeyen çok durumla karşılaşacağız. Öyle bir hale geleceğiz ki onlara bağırmak hatta üzerlerine yürüyüp çözümü dayakta arayacağız. İşte bu anda çözüm Allah Rasulü’nün “susun” tavsiyesinde yer almaktadır.

Bulunduğumuz odayı değiştirmek, kızgınlığımızı yatıştıracak zikirlerle meşgul olmak ve bu hal üzerimizden kalktıktan sonra nasihatimizi yapmak…

e) Hoşgörü: “Enes b.Malik, Rasulullah’a 10 yıl boyunca hizmet ettim. Hiçbir zaman bana öf demedi. Yaptığım bir şey için de niye şöyle yaptın, niye böyle yapmadın demedi.” (Buhari-Müslim)

Hoşgörü, yanlış davranışları göz ardı etmek, çocuğumuzun her istediğini yapmak, sınır koymamak, itiraz etmemek değildir. Asıl hoşgörü, gereksiz yere kuralcı olmanın tam zıddıdır. Rasulullah, Enes hata yapınca hafifçe hatırlattı. Bir gün onu bir yere gönderdi. O da yolda çocukların oyunlarına daldı. Allah Rasulü yanına yaklaşıp, ‘Ey Enescik! Sana emrettiğim yere gittin mi? dedi. O da hemen gidiyorum, dedi.
f) Dinleme: “Din kardeşinin konuşmasına kulak vermen erdemli olmanın ifadesidir.”   (Camiu’s Sağir)

Dinlemek; değer vermek, her yönden ciddiye almak demektir. Ergenlik yaşına gelmiş çocukların en bariz dertlerinden biri de anne ve babalarının kendilerini dinlememiş olmalarıdır. Çocuğun dünyasında dinlemek, değer vermek, ciddiye almak, önemsemek hep aynı anlama gelir.

İyi  Bir Dinleyici Olmak İçin;

Elimizdeki işimizi ve meşguliyetimizi bırakmalıyız. Burada çocuğumuza verdiğimiz mesaj; ‘Seni bütün dikkatimle dinleyebilirim. Hiçbir şey senden daha değerli değildir.’ Çocuğumuzun ihtiyaç hissettiği ilk şey budur.

Çocuğumuzu dinlerken onunla oturarak konuşmalıyız. Çünkü çocuğun uzun boylu bir anne-babaya derdini anlatırken boynunu havaya kaldırarak konuşması onun için itici bir durumdur.  Onunla aynı seviyede olmak “sana tepeden bakmıyorum” mesajını verir.

Rahat bir pozisyonda onu dinlemeliyiz. Kollarımızı önümüze ve belimize bağlamak,” ben iletişime kapalıyım” mesajını verir.
Gözlerinin içine bakmalıyız.

Çocuğumuzun konuşmasını yerine göre sessizce onaylayıp başımızı sallamalıyız.

Ne anlatırsa anlatsın, çocuğumuzun duygu dünyasıyla alay etmemeliyiz.

Unutmamamız gereken önemli bir şeyde çocuklar akıl almak için sizinle konuşmazlar. Çözüm yolu üretmenizi beklemekten çok istedikleri tek şey duygularını paylaşmamızdır. Onlara değer verdiğimizi, önemsediğimizi görmektir. Konuşmada akıl vermeden çok “peki sence bu nasıl olmalı” sorularını sorup konuşmaya teşvik etmeliyiz.

Dinlenmeyen Çocuk:

Anne-babasının kendisini önemsemediğini,

Sorunlarının değersiz olduğunu,

Üzüldüğü şeyleri paylaşmaması gerektiğine inanacaktır.

Artık anne-baba yerine derdini paylaşacak başka kişilere yönelecektir,

Özgüvenini kaybedecektir.

Aile içinde kavgacı ve saldırgan olacaktır,

İnsanlara değer vermeyecek, üzüntü ve sevinçleri önemsemeyecektir.

Dinlenen Çocuk:

Başta anne ve babası olmak üzere insanlara değer vermeyi,
Dinlemeyi

Karşı tarafın duygularını anlamayı

Kendine güvenmeyi

Görüşlerini her ortamda ifade etme cesaretini

Sorunlarına çözüm bulmayı öğrenir.

Çocuğu dinleme konusu önemli olduğundan uzatma ihtiyacı hissettim. Unutmayın ki çocuklarınızı sizin yerinize dinleyecek olanlar sizin kadar MASUM olmayabilir.

g-Tutarlılık: Çocuk eğitiminde her anne-babanın kendine göre kuralları, evet ve hayırları vardır. Hepimiz eğitimde kuralların olacağına inanırız. Ama gelin görün ki bu kurallar ve uygulamalar çok uzun sürmez. Bir taraftan hemen delinir.

Çocuğumuza: “Odanı toplamanı ve ödevlerini bitirmeni bekliyorum. Görevlerini yaparsan öğleden sonra parka gidebilirsin” deriz. Öğleden sonra olmuş ama yavrumuz odasını toplamadığı gibi gitme saati yaklaştığından hazırlığını çoktan yapmıştır bile. Karşısına geçip: “odanı toplamamışsın, ödevini de yapmamışsın, hayır gidemezsin deriz. Çocuk ayak diretir, geldiğinde yapacağını bildirir, olmadı etrafa saldırmaya başlar. Netice: Çocuk parka gider.

Hepimizin yaşadığı küçük bir sahne… Bizi üzen, kızdıran bir sahne… Her birimize sorulsa yavrumuzun bu halinden feveran ederiz de bunun gerçek suçlusunun biz olduğumuzu hiç düşünemeyiz. Yavrularımız daha bebeklik dönemlerinden anne ve babalarını sınarlar. Olmadık şekilde olmadık yerlerde anne ve babasının azmini ölçerler. Bir sokak ortasında tam da paranız yetersizken bir bakarsınız ki küçük yavrunuz gördüğü oyuncağı size aldırmak için ısrarda bulunur. Tabi ki ilk başta bir direnç ile karşılaşır. Ama ölümcül silahını sona saklar ve kendini sokak ortasında yerden yere atar ve insanların öldürücü bakışları arasında yarı utanganç yarı mağlup olmuş bir asker edasıyla oyuncakçının yolunu alırsınız. İşte bu ileriki yıllarda çocuklarınızdan yakınacağınız davranışların asıl sebebidir. Yani çocuk size ağlayarak, sızlayarak iş yaptırabileceğini öğrenmiştir.  Bu konu da şunlara dikkat etmeliyiz:

Evet, hayırlarımızı bilinçli ve sonucunu düşünerek seçelim.

Çocuklarımızın kurallara uymasını sağlayan en iyi etken onları da bu işe katmak olacaktır. Aile toplantısı düzenleyerek beraberce sorumluluklarımızı belirleyebiliriz.

Kurallarımızı ve kararlarımızı anlayacakları dilde ifade edelim.  Ve bu kararı delme adına ağlasan da, kızsan da, kafanı duvarlara da vursan biz tavrımızdan vazgeçmeyeceğiz demekten korkmayalım. Çocuk bunu delme adına son hamlelerini yapsa da mağlubiyet bayrağını kaldıracaktır inşallah.

Kurallar öfkeli olduğumuz gün farklı, sevinçli olduğumuz gün farklı olursa çocuk bu durumu da kullanmaya kalkacaktır.

Sevgili anne ve babalar! Unutmayalım ki tutarsızlığımızın acısını bizden çok yavrularımız yaşayacaktır. Hayat içinde kuralların gerekliliğini anlayamaz hale gelirler. Ona göre güçlüler kural koyar, zayıflar da o kuralı aşmaya çalışır. Çocuğun gözünde anne ve babasının bir değeri ve saygınlığı kalmayacaktır. Ve son olarak, aldığı tüm kararlar başarısızlıkla sonuçlanır. İradesi güçlü değildir, ister, heveslenir ama hiçbir şeyin bedelini ödeyemez.

------------------------------------------------------------------

Yararlanılan Kaynaklar:

Eyvah! Oğlumu Şeytan mı Eğitiyor? Konevi Yay.

Anne-Babalara 50 Nasihat. İlke Yay.

Anne-Babalara Nasihatlar. Tahlil Yay.
[/font][/size][/color]

Çevrimdışı KOYLU

  • *****
  • İleti: 2122
Ynt: ANNE – BABALARIN DİKKATİNE! – 2
« Yanıtla #1 : Temmuz 03, 2018, 10:55:34 ÖÖ »
ANNE – BABALARIN DİKKATİNE! – 2

ÇOCUĞUMUZA YAKLAŞIMIMIZI DÜZELTMEK

A. ŞARTLI SEVGİ

Bedenin havaya, suya ve yemek yemeye ihtiyacı neyse, yavrularımızın yetişmesinde ve sağlıklı bir birey olmalarında sevgi o derece önemli bir etkendir. Allah Teâla,  anne ve babaların kalbine çocuk sevgisini yavruları daha doğmadan kalplerine koymuştur. Özelde anneler bu sevgi yoğunluğunu daha fazla yaşamaktadırlar. Çocuklarının eğitimini, ona karşı belirlenecek davranış şekillerini, istikbale doğru hayallerini daha o yokken yapan anne ve babalar, özlemle beklenen çocukları doğup büyümeye başladığı anda tutumları değişmektedir. Sevgi de azalma değil de sevgi biçimlerimiz değişmektedir.

Ama çocuk kalbi, her daim anne ve babaları tarafından sevilmek ve takdir edilmek ister. Bunu bazı şartlara bağladığımız zaman ise; ara açılmaya, iletişim sorunları yaşanmaya başlar;

Eğer’li Sevgi:

Tamamen menfaate dayalı bir sevgi biçimidir. “Eğer sözümü dinlersen seni severim. Uslu durursan seni severim” vb. sözler masum ve çocuğun iyiliğine yönelik gibi görünse de içten içe çocuğun duygularını tahrip eder.

Sürekli  bu sözcükleri duyan bir çocuk; sevginin her zaman bir şarta bağlı olması gerektiğine inanır. Kardeşlerini ve arkadaşlarını şartlı sevmeye başlar. Kendi istekleri yapılmayınca onlardan nefret etmekte zorlanmaz. Anne ve babaları başta olmak üzere insanları tek kalemde çizen çocuklar bu sevgi çeşidinin ürünüdür.

Çünkü’lü Sevgi:

Devamlı olmayan, geçici bir sevgidir. “Seni çok seviyorum, çünkü çalışkansın. Çünkü uslusun…” gibi sözler, bu sevgi biçiminde sıkça söylenen sözlerdir. Bu hitaplar çocukta şöyle bir algıya sebep verebilir :” Ailem beni başarılı veya uslu olmamdan dolayı seviyor ama bu özelliğimi kaybedersem bana karşı sevgileri ya tamamen yada kısmen azalacaktır.”

İslam ahlakından uzaklaşan toplumlara baktığımızda sevgileri şartlı ve menfaatli sevgi biçimleri üzerine kurulmuştur. Becerisi, başarısı, güzelliği, gücü, parası, makamı bitenin, dostlarının ve sevenlerinin de bittiğine şahit olmaktayız.  Dün filmleri izlenme rekorları kıran, kasetleri elden ele dolaşan, çıktığı maçlar da insanları kendine cezbeden nice insanlar,  sokaklarda aç ve sefil halde yaşar hale gelmiştir. Nice anne ve babalar huzurlu(!) olsunlar diye huzur evlerine terk edilmişlerdir. Sebebi bu şartlı sevgidir…

Rağmen’li Sevgi:

Çocuğa her şeye rağmen sevildiğini hissettiren bir sevgi biçimidir. Ödüllendirirken de, cezalandırırken de sevgiyle yaklaşmaktır. Çocuğun “Anne ve Babam beni sevmiyor” diye düşünmesine engel olmaktır. Yaptığı bir yanlışta “Evet bu yaptığın büyük bir hata ama her ne olursa ben sizi seviyorum. Tabi ki bu hatanı telafi etmen için şunları yapman gerekir…” yaklaşımı çocuğu şımartmaz, bizzat hatasını anlamayı ve o hatayı düzeltmesini sağlar.

Sevilmeyen Çocuk:

Anne-babasına karşı içinde gizli bir nefret oluşur. Zamanla bunu dışa vurur.

Söylenen doğru bile olsa, sevgi görmediği ebeveynden bir şey öğrenmek istemez.
Çevresine sevgisiz, anlayışsız, ve agresif tavırlar sergiler.

Ailesi onun gözünde cehennemdir. Aile kurmayı ve bu konuda sorumluluk almayı aklından bile geçirmez.
Sevgiyi ailesi dışında ama özellikle olumsuz yerlerde aramaya başlar.

Sigara ve uyuşturucu alışkanlığı, hırsızlık, saldırganlık, bencillik ve sonunda intihar bu duygu boşluğunun eseridir.
Güvensizlik, pısırıklık, içe kapanma, korkaklık, hakkını arayamama sorunları da bu sevgisizliğin nedenidir.

eid_moments_by_iraqiguy-d2yxolxB. KIYASLAMAK

Bir eş başka kadınlarla, bir koca da başka erkeklerle nasıl kıyaslanmak istemezse bilelim ki yavrularımızda başkaları ile kıyaslanmak istemeyecektir. “Bak yan komşunun oğlu babasına nasıl da güzel hitab ediyor” yada “Ahmet senin gibi sokakta oynamak yerine evde ders çalışıyor” yada “Fatma hanımın kızı Zehra senin gibi boş işlerle uğraşmak yerine evde annesine yardımcı oluyor” sözleri masumane görünse de çocuklarımızın yüreğinde yara açan ifadelerdir. Aynı zaman da çocuğumuz bundan dolayı kendini beceriksiz ve değersiz hisseder. Kıyaslandığı kişiye cephe almasına neden olduğu gibi başkalarını kıyaslamayı öğretmiş oluruz. Bunun yerine çocuğumuzu kendi yaptıkları ile kıyaslamaya çalışalım. “Geçen sergilediğin davranış güzeldi, şimdi ki olayda da aynı tutumu sergilemen gerek” gibi ifadeler çocuk açısından daha uygun karşılanabilir.

C. SUÇLAMAK

Suçlamak; tahrip etmek, çocuğu kendi elimizle kendimizden uzaklaştırmaktır. Yaşanan problemlerde ‘sen’merkezli konuşmak. “Akşamları eve geç gelen baba gün içerisinde bitiremediği işleri yine evine getirir.  Çocuk bacaklarının arasında, kafasında, kucağında, bilgisayarının tuşlarında gezinir ve babadan şöyle bir serzeniş duyar: ‘Sana kaç kez söyleyeceğim? Her zaman aynı hatayı yapıp işimi bitirmeme engel oluyorsun. Salak mısın? Çabuk odamı terk et. Delirttin beni…’

Evet bu sözlere dikkat ettiğimizde tamamen çocuğu suçlayıcı bir ifade taşıdığını görmekteyiz. Bunun yerine çocuğumuza, içimizde bulunan çalışmanın önemini hatırlatıp kendisinden yardım talep ettiğimizde ilk önceleri bize farklı mazeretler sunarak kızdırmaya devam edecektir. Ama onu farklı bir aktivitenin içine sokup yani bir boyama kitabına yönlendirmek onu ikna etmeye yetecek inşaallah. Onu suçlayıp kalbini kırmak, tamiri zor bir durumu gerçekleştirebilir.

D. ELEŞTİRMEK

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: “…Eğer bir kimse sende bildiği bir kusurla seni ayıplar eleştirirse, sen onda bildiğin bir kusurla onu ayıplayıp eleştirme.” (Ebu Davud; Nesâi)

Yavrularımızın yapmış olduğu işlerde onları eleştirmek, hepimizin fazlasıyla yanlışa düştüğü bir durumdur. Yeri geldiğinde dalga geçerek yeri geldiğinde ciddi şekilde yaptıkları olumlu veya olumsuz birçok şeylerini eleştiririz. Özellikle yaptıkları hatalarda onları eleştirmekten önce kendimize dönmemiz gerekmektedir. Bunu Allah Rasulünün hayatında şu hikaye ile görmekteyiz;

Abbad b. Şurahbil radıyallahu anhu şöyle anlatıyor: “Kıtlığa ve yoksulluğa uğradım. Bunun üzerine Medine hurmalıklarından birine girdim. Başaklarından hem kendim yedim hem de torbama doldurdum. Derken bahçe sahibi beni gördü ve yakaladı. Hem dövdü hem de torbamı aldı. Daha sonra beni Rasûlullah’ın yanına götürerek durumu anlattı. Allah Rasulü de ona;

‘Bu kişi eğer cahilse, niçin öğretmedin? Eğer açsa, niçin doyurmadın? buyurdu.” (İbni Mace)

Subhanallah…Gerçekten Allah’a ve Ahirete iman edenlerde Rasûlullah’ta güzel bir örneklik vardır. Yapılan yanlışın faturasını hatalıya kesmek yerine, yanlışa sebep olan etkenleri bertaraf etmemizi bize nasıl da  öğretiyor.

Ve özellikle de yavrularımızın eksikliğini ve hatasını insanlar içerisinde eleştirmemeye dikkat edelim.

pure_smiles_by_janatiE. MÜKEMMELLİYETÇİLİK

“İnsanlar altın ve gümüş gibi madenlere benzerler. Cahiliye döneminde hayırlı olanlar, İslam döneminde de hayırlı olanlardır.”  (Buhari-Müslim)
Altın ile gümüş, gümüş ile bakır, bakır ile de demir birbirleriyle aynı şeyler değildir. Hepimiz çocuklarımızın altın değerinde olmasını arzu eder, onlara altınmışcasına muamele ederiz. Ama bizim çocuğumuz altın değil, gümüştür. Gümüşümüzü altın yapmak için zorladıkça, onu hem gümüş olmaktan çıkarırız hem de altın yapamayız. Bunun yerine çocuğumuzun gümüş olmasına sevinmeli ve kaliteli bir gümüş olması için çabalamalıyız. Unutmayalım ki; madeni altın olan nice insanlar vardır, işlenmediği için bir bakırdan bile daha değersizdir. Ancak madeni bakır olan pek çok insan, güzel bir sanatkarın elinden çıkarak altını bile geride bırakır. Önemli olan altın veya bakır olmak değil; olduğu konumda kaliteli olabilmektir.

Ramazan ayının size, ailenize ve tüm müminlere hayır ve bereket getirmesi duasıyla

 


* BENZER KONULAR

Cemal Kuru - Ağlayu Ağlayu 320 kbps + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:09:34 ÖÖ]


Kendimize Gelelim! Özümüze Dönelim sabır ve Şükrü Hayatımıza Yerleştirelim Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:02:09 ÖÖ]


İman İbadet ve Güzel ahlaka Önem Vermeli Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:53:44 ÖÖ]


Zekât İslam’ın 5 Şartından Biridir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:42:49 ÖÖ]


Sosyal Medya Kirliliğine Dikkat Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:05 ÖÖ]


Ben Duygusundan Sıyrılmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:21:59 ÖÖ]


Allah'tan Korkan İnsan İffetsiz - Ahlaksız – Olamaz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:15:54 ÖÖ]


Abdest Gusül ve Teyemmümün Faydaları Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:03:14 ÖÖ]


Kutlu Bir Dava Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:41:38 ÖS]


Huzurun Kaynağı Olan Evliliği Geciktirmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:36:37 ÖS]


Şükür Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:22:20 ÖS]


Allahü Teâlâya Hakîkî Kul Olmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:16:26 ÖS]


Mümin İmansız Ölmekten Çok Korkmalıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:09:10 ÖS]


Şükür imtihanı Gönderen: KOYLU
[Nisan 17, 2024, 06:20:00 ÖS]


Namaz Yoksa Her Şey Eksik Gönderen: KOYLU
[Nisan 17, 2024, 06:15:19 ÖS]


Hadîs-i Şerîflerle – Namaz İbadeti Gönderen: KOYLU
[Nisan 17, 2024, 06:10:57 ÖS]


Nefis Cihadı Nasıl Kazanılır Gönderen: KOYLU
[Nisan 17, 2024, 06:04:37 ÖS]


İşte Bu Cennete Giden Yol Gönderen: KOYLU
[Nisan 17, 2024, 05:53:35 ÖS]


Asr’ı Saadette Yaşamak Demek Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 17, 2024, 05:33:19 ÖS]


Diri ve Ölü Arasındaki Fark - Zikir Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 17, 2024, 05:24:49 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41