www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ

FANİDUNYA NET iSLAMİ YAŞAM HAYAT TOLUM VE AİLE => İSLAMİ YAŞAM HAYAT TOLUM VE AİLE => İslamda Aile => Konuyu başlatan: fanidunya - Mart 13, 2019, 11:29:14 ÖS

Başlık: KALBE HUZUR YAYILMALI
Gönderen: fanidunya - Mart 13, 2019, 11:29:14 ÖS
KALBE HUZUR YAYILMALI

     "Bunlar; iman edenler ve Allah’ı zikrederek gönülleri huzura kavuşanlardır. Bilesiniz ki gönüller ancak Allah’ı anmakla (zikretmekle) huzura kavuşur. ﴾Ra'd-28﴿

     Yukarıdaki Âyet-i Kerime'de doğru yolu arayanların vasıfları bildiriliyor. Âyetin bağlamı dikkate alındığı takdirde Allah’ı zikretmekten, anmaktan, hatırlamaktan, maksadın Kur’an olduğu düşünülebilir. Zira bir önceki âyette inkârcıların kabul etmedikleri şey Kur’an’dı; buna karşılık müminlerin gönüllerini huzura kavuşturan zikir de yine Kur’an’dır. Ayrıca Kur’ân-ı Kerîm’de birçok yerde zikr kelimesi Kur’an’ın adı olarak geçmektedir (meselâ bk. Hicr 15/9; Nahl16/44; Enbiyâ 21/50; Fussılet 41/41 vd.).

     Bununla birlikte zikr masdar olarak “anmak” mânasına gelir; âyette bu mânanın yani dil veya kalp ile Allah’ın anılmasının kastedilmiş olması kuvvetle muhtemeldir.

     Allah’ın hidayete erdirdiği kimseler Allah’a ve Kur’an’a gönülden ve samimi olarak inanan, Kur’ân-ı Kerîm’i okumakla ve Allah’ın adını anmakla kalpleri huzur, ruhları sükûnet bulan kimselerdir.


     Huzur, saadet, mutluluk hemen herkesin aklından, zihninden, kalbinden, her gün defalarca geçen çok önemli bir konu. Her bir kulağın defalarca duyduğu, günümüz imkanları, şartları vesilesiyle de üzerinde pek çok yerde araştırmalar yapılan, üzerinde yazılan, konuşulan, her ortamda karşımıza çıkan kelimeler.

Hemen herkes huzuru yakalamak için çabalıyor, koşturuyor ama ne kadar kişi mutluluğu yakalayabiliyor ki? Çoğu kişinin bir türlü sahip olamadığı şeydir şu mutluluk. Genellikle de mutluluk bilinmez ama mutsuzluk bilinir. Her şey zıddı ile daha kolay anlaşıldığından da "mutsuz olmamak", mutluluk olarak düşünülür. Maalesef çoğu kişinin şöyle bir yanılgısı var; "mutsuz değilsem mutluyum". Nasıl ki "ısınmayı"; "üşümemek" ile, "aşk, sevgi" yi; "sevmemek, nefret" ile tam olarak anlatamaz, anlayamazsak, mutluluğu da; mutsuz olmak ile anlayamaz, anlatamayız.

     Bir şey temas; onu bulmak, keşfetmek, yakalamak, anlamakla başlar... O yüzden mutluluğu tanımak için de; bulmak, keşfetmek, yakalamak ve anlamak yani hissetmek ve yaşamak gerekir. Kime sorsanız, hayatta ne ararsınız deseniz; mutluluk arıyorum diyecektir. İnsanın önce; "ne aradığını bilmesi" gerekiyor. Hemen herkes, her gün Google'da bir sürü şey arıyor. Çok yoğun bir arayış içinde tüm insanlık. Hatta çoğu kimse her zaman, sürekli bir şeyler aradığının da farkında değil.

     Evet herkes arıyor. Neleri arıyoruz? Bize iyi gelecek şeyleri, muhabbet etmekten zevk alacağımız kişileri, huzur bulacağımız yerleri, yapmaktan keyif alacağımız şeyleri arıyoruz. Peki bulabiliyor muyuz? Tam da burayı okurken soralım kendimize; "bulabiliyor muyuz?" Evet size soruyorum; "huzurlu musunuz, huzur bulabiliyorsunuz mu?"

     İnternette bulabiliyorsunuz mu demiyorum. Hayatınızda, yaşamınızda, gerçek huzuru, mutluluğu bulabiliyorsunuz mu? diyorum. Gerçekten huzurlu, mutlu musunuz?

     Belki de on beş, yirmi sene önce, daha sıradan bir yaşantımız vardı ama daha huzurluyduk. Kısa süreli de olsa, gündelik de olsa, hatta anlık bile olsa mutluluklara ulaşmak çok zor değildi. Şimdi ise mutluluğa değil ulaşmak, mutluluğun ne olduğunu bilen kişi bile bulmakta zorlanıyoruz. Ülkemizde yaklaşık 6 milyon kişinin farklı seviyelerde depresyonda olduğu tahmin ediliyor ve bu hızla da artmaya devam ediyor.

     Ne yazık ki çoğu kişi, saniyelik zevklerle uyarılmaya alışmış-alıştırılmış zavallı beyinleri ile; instagram, facebook ve hatta ciddi iş dünyası platformlarından gelen beğenileri mutluluk sanıyor. Hatta bu beğenilerin artması için ciddi iş platformlarında bile içerik değeri olmayan paylaşımlarda bulunuluyor. İnstegramda takipçi sayısını on binlere, yüz binlere çıkartabilmek için kendileri de on binlerce, yüz binlerce kişiyi takip etmeye başlıyorlar.

 Kendileri de ne kadar takip edildiklerini biliyorlar aslında. Ama öyle görünüyor olmak bile yapay-sahte-geçici bir mutluluk getiriyor onlara. Ne yazık ki; çoğu kişinin beyinleri sanal alem, sosyal medya üzerinden uyarılmaya alıştı ve bu sebeple uzunca süredir gündelik hayattaki yakın-ikili ilişkilerimiz bundan olumsuz yönde etkileniyor.

     Evet; "Kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur" diyor, ayet-i kerime.

     Allah Azze ve Celle'nin hoşnut olacağına emin olacağımız şeyler üretmek, yani hayırlı işler yapmak, sadece kendi şahsımıza değil, ailemize, arkadaşlarımıza, sosyal çevremize, tüm dünyaya doğru olduğuna, hayırlı olduğuna emin olacağımız şeyler kazandırmak, öğretmek gerekiyor.

     Doğruları öğrenmek, yaşamak, bu vesile ile mutlu olmak ve çevremize de öğretip, örnek olup başkalarının da mutlu olmasını sağlamak, buna vesile olmak en büyük mutluluklardan birisi. Mutluluk kavramının sağlıklı bir alanı, zemini olmadan ne görürse, ne bulursa onunla mutlu olmaya çalışarak, zemini-temeli olmayan, yalan-sahte mutluluklara ulaşılabilir ama o şekilde uzun süre zihinlerde-gönüllerde huzur, mutluluk yayılmaz.

     Çoğu kişi yapmacık mutlulukları bir araya getirip uzun süre mutlu olacaklarını düşünürler. Oysa ki mutluluk yağan yağmur, yağan kar, akan ırmak gibidir. Nasıl ki kar-yağmur yağdığında, ırmaklardan tarlalara sular aktığında asfaltlar, taşlar değil; toprak ve toprağın üzerindeki tohumlar, bitkiler, çimenler, ağaçlar, o suları kendilerine çekerler ise gerçek mutlulukta böyle bir zemine ihtiyaç duyar. Önce kalplerden olumsuz, zararlı, insanlık ile bağdaşmayan ne varsa çıkartmak, kalpleri arındırmak gerekiyor ki kalplerin huzur bulmasını sağlayacak şeylere yer açılsın.

     Huzurun ve mutluluğun; engellenmemesi, korunması, erimemesi, kaybolmaması, gerekir. Eğer huzurlu değilseniz, uzun süre mutlu olamazsınız, mutluluklarınız da hep geçici olur. Mutlu olmanın olmazsa olmazı "iç huzurdan" başlar.

Yani gönül huzuru, gönül rahatlığı. Huzursuzluk yayan sorunları ortadan kaldırmak, onlara karşı çözümler üretmek, kovulacak her ne varsa da def etmek, uzak durmak gerekir. Çözüm bulamayanların da kişisel gelişimlerinde psikolojik destek almaları ve sağlıklı bir sosyal çevre edinmeleri en önemli iki husustur.

Edinilecek sosyal çevre; sahteci, yalancı, yapmacık, sorunlu, kanunsuz işler yapan değil; aklı başında, sağlıklı bilgilerle donatılmış, kendi arasında ve çevresi ile sosyal birliktelik kuran, iletişim ve anlama sorunu olmayan, ilkeli, kurallı yani insanca yardımlaşma-dayanışma içinde olmalı.

     Kendileri mutlu olmadan hiç kimse başkalarına mutluluğu anlatamaz ve yayamaz. Çevremizde göreceğimiz ve gerçekten huzurlu, mutlu olduklarına kanaat getireceğimiz kişilerle irtibatlarımızı daha da güçlendirmeli, onları örnek almalıyız. Kendimizi tarafsızca, aklı selim ile gözden geçirelim ve huzuru sağlayacak bir inanç ve yaşantı haritası çizelim. Kendimize uygun somut uğraşlar bulalım. Uğraşlarımız da Rabbimizin razı olacağı eksende olsun.

 Mutluluğu; okul, meslek, sağlık, spor, iş platformlarında (oralar mutlu olmak için değil, bir şeyler öğrenmek, icra etmek için varlar), sahte gülücüklerin yayıldığı ortamlarda değil, Rabbimizin razı olacağına kesin emin olacağımız alanlarda aramalıyız... Yoksa gittikçe silikonlaşan beyinlerimiz, kalplerimiz huzur ve mutluluğu tadamayacağı gibi tanıyamayacaktır bile...

    Kalbi huzur bulmuş, gönülleri mutlu insanlardan olmanız dileği ile hoşcakalın.

Kaynak - Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa 289.

Rüya Şahinoğlu.

SosyoPsikolog.