www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ

FANİDUNYA NET iSLAMİ YAŞAM HAYAT TOLUM VE AİLE => İSLAMİ YAŞAM HAYAT TOLUM VE AİLE => Öğütler Nasihatler Güzel Sözler => Konuyu başlatan: KOYLU - Temmuz 11, 2019, 08:35:20 ÖÖ

Başlık: Allah’ın Verdiğine Razı Olmayan Kimse
Gönderen: KOYLU - Temmuz 11, 2019, 08:35:20 ÖÖ
Allah’ın Verdiğine Razı Olmayan Kimse

Sevgili kızım, sakın haset olma, kıskançlık gösterme. Çünkü bu insanı yer bitirir. Başkasının, kendinden üstün olan herşeyini kıskanan, yani ondaki üstünlüğün, yalnız kendinde olmasını isteyen insana, kıskanc denir.

Bu hâl, insanlığın en kötü huylarından biridir. Kıskanç insan, ömrü boyunca rahatsız insandır. Böyle insanlar, kendinden aşağı olan insanı görmez de, kendinden yüksek ve varlıklı insanın her şeyini görür ve onu kıskanır.

Kıskanç insan, Allahü teâlânın kendisine verdiği şeylere râzı olmayan insan demektir. Allahü teâlânın verdiğine râzı olmayan insandan Allahü teâlâ da râzı olmaz. Allahü teâlânın bir insandan râzı olmaması ise, felaketlerin en büyüğüdür. Artık o insan, dünyada da, âhırette de hüsran içindedir. Yani zarardadır.

Bunun için, kendisinde kıskançlık ve haset duygusu olduğunu görenler yavaş yavaş bu huylarından sıyrılmalıdır. Bu pek mümkindir. İnsanlar, kendilerini istedikleri kadar islâh edebilir. Kıskançlıktan kurtulanlar rahat ve huzura kavuşur.

Bu iş, zenginlik ve fakirlik işi değildir. Bu iş, kalbin zenginliği ve fakirliği işidir. Nice fakirler vardır ki, bir lokma ekmeği kazandığı zaman, Allahü teâlâya Şükreder ve zenginlerin hâlini düşünmez bile.

Kıskanç insan, başka bir insanın kendinden iyi giyinmesini, iyi yaşamasını hazmedemez. Yani onun boyunu, posunu, güzelliğini, çalışkanlığını, başarısını kıskanır. Daha kötüsü, onun başına gelen fenalıklara sevinir. İşte bu hâl, kıskançlığın en kötü derecesidir.

Böyle insandan Allahü teâlânın yardımı kesilebilir. Daha da mahrum olurlar. İyi kalbli ve herkesin iyiliğini isteyen insan, Allahü teâlânın himâyesinde demektir.

Büyük Peygamberimizin çok güzel bir hadis-i şerifi var: “Bir müslüman, kendisine istediği bir iyiliği, başka bir müslüman için istemezse ve bir müslüman, kendisine gelecek bir kötülüğü, istemediği hâlde, o kötülüğü başka bir müslüman için isterse, onun îmanı tam değildir” buyurmuştur. Yâni, Peygamberimiz yalnız kendisini düşünenleri beğenmiyor. Başka müslümanları düşünenleri beğeniyor ve öyle yapmalarını istiyor. Düşünün bir kere; bütün dünya, Peygamberimizin bu emirlerini yapmış olsa, dünyada kavga, gürültü kalır mı?

Allahü teâlâ iyilik edenleri çok sever

Bir insanın başka bir insana, iyilik etmesi Allahü teâlânın en çok sevdiği bir hâldir. İyilik çeşidli olur. Para ile olur, vücûd yardımı ile, fikir yardımı ile ve muhtelif yollarla olur. İnsanın elinden hiçbir yardım gelmezse, Allahü teâlânın kuluna, güler yüz gösterirse, onun bile sevabı vardır.

Allahü teâlâ, “Benim kullarıma yardım edene, ben fazlasiyle yardım ederim” buyuruyor. Elinden yardım geldiği hâlde, yardımı esirgeyen insan, Allahü teâlânın indinde sevgili bir kul olabilir mi? İnsanların kalbini kırmak ise, Allahü teâlânın gadabını üzerine çekmek demektir. Bundan çok kaçınmalıdır. İnsan kalbi, Allahü teâlânın sevgisinin tecelli ettiği bir yerdir. Oraya dokunmak, çok tehlikelidir. Hele o kalbde, Allahü teâlânın korkusu ve Allahü teâlânın sevgisi varsa, onu incitmekten, son derece kaçınmalıdır.

Allahü teâlânın kullarına iyilik etmeye, güler yüz, tatlı dil ve güzel huy ile onlara kolaylık göstermeye çalışmalıdır. Bu, Allahü teâlânın rızasını kazanmanıza ve âhırette yüksek derecelere kavuşmaya sebep our. Hadis-i şerifterde,“İnsanlar Allahü teâlânın ıyâlidir, kullarıdır. Kullarına iyilik edenleri çok sever” buyuruldu.

Müslümanların ihtiyaçlarını karşılamanın ve onları sevindirmenin ve güzel huylu ve yumuşak ve sabrlı olmanın fazîletini ve sevaplarını bildiren hadis-i şerifler çoktur. Bunlardan birkaçını yazıyorum: “Müslüman, müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez. Onu sıkıntıda bırakmaz. Kardeşine yardım edene, Allahü teâlâ yardım eder. Kardeşinin sıkıntısını giderenin, Allahü teâlâ kıyâmet günü sıkıntısını giderir. Bir müslümanı sevindireni, Allahü teâlâ kıyâmet günü sevindirir”, “Din kardeşine yardım edenin yardımcısı, Allahü teâlâdır”,”Allahü teâlâ, bazı kullarını insanların ihtiyaçlarını karşılamak için yaratmıştır. Derdli olanlar, bunlara sığınırlar. Bunlar kıyâmet gününün azâbından emîndirler”, “Allahü teâlâ, bazı kullarına çok nîmetler vermiş, bunları derdli kullarına derman için sebep yapmıştır. Bu nîmetleri muhtaç olanlara vermezlerse, ellerinden alıp, başkalarına verir”, “Bir din kardeşinin ihtiyacını karşılayan kimseye Allahü teâlâ, yetmişbeş bin melek gönderir. Sabahdan akşama kadar onun için duâ ederler. Akşam ise, sabaha kadar duâ ederler. Her adımı için bir günahı, affolur ve bir derece yükseltilir”, “Bir mümin kardeşinin ihtiyacını karşılamak için giden kimseye, her adımı için yetmiş sevap verilir ve yetmiş günahı affolunur. Onu sıkıntıdan kurtarınca, anadan doğmuş gibi günahlarından kurtarılır. Bu yardımı yaparken ölürse, hesapsız olarak Cennete girer”, “Amellerin, ibâdetlerin eftali, en kıymetlisi, bir mümini sevindirmek veya elbise vermek veya aç ise doyurmak veya herhangi bir ihtiyacını karşılamaktır”