Gönderen Konu: İslamsız Adalet De Zulümdür 1  (Okunma sayısı 127 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5766
İslamsız Adalet De Zulümdür 1
« : Ekim 07, 2021, 08:51:21 ÖÖ »
İslamsız Adalet De Zulümdür  1

Nereye gidiyorsunuz? “Her şeyin beyanı Kur’an’da” buyruluyor (Tekvir/26, Nahl/89). Adaletin tek adresi tevhittir/İslam’dır... İslamsız barış da, adalet de olmaz. İslam’da mazlumun da zalimin de kimliği sorulmaz.

Temel kelime ve kavramlarımızla oynanmış, anlamları ya değişikliğe veya daralmaya maruz kalmıştır. Böylece iletişim, uzlaşma da oldukça zorlaşmıştır. “Biz kendimizi kendi kelimelerimizle ifade etmeliyiz. Batıl/Batı ile mücadelede önce kelimeler dünyasından başlamalıyız. Kamus, namustur. Biz kendimizi tanımadan Batı’yı da başkasını da tanıyamayız...” (Cemil Meriç)

Adalet mazlum kavramlarımızdandır. Zıddı zulümdür. Tanımını doğru yapmak adalet, yanlış veya eksik yapmak da zulümdür. Her şey zıddıyla tanınır, bilinir. Varlıklar isimleriyle bilinir. İsimleri kimlikleridir. Adalete de ancak doğru tanımlama ile ulaşılabilir. Zulüm de kavramlar ve kelimelerden başlar. Kur’an’ın temel kavramlarından olan adaleti doğru olarak ancak İslam bilginleri tanımlayabilir.

Aşağıdaki ayeti kerimelere birlikte bakıldığında; ubudiyet/kulluk, “sırat-ı müstakim”, “tevhit” ve “adalet” ifadelerinin iç içe, özdeş, eş anlamlı olduğu görülür. Kur’an-ı Kerim’de tevhide, adalete çağrılar var. (Tevhide/ancak ve sadece Allah Teala’ya kulluğa), “sırat-ı müstakim”e, “adalete” çağrılar... Emirler...

“Her ümmete ‘Allah’a kulluk edin ve tağuttan kaçının’ tebliğinde bulunan peygamber gönderdik...” (Nahl/36)

“Resullerimizi açık delillerle gönderdik ve adaleti ayakta tutmaları için kitabı ve mizanı indirdik...” (Hadid/25)

“Allah adaleti, iyiliği, akrabaya yardımı emreder; ahlaksızlığı, fenalığı, zulmü yasaklar...” (Nahl/90)

“Lokman oğluna, ‘Ey yavrucuğum. Allah’a şirk koşma. Çünkü O’na ortak koşmak büyük bir zulümdür...’ demişti.” (Lokman/13)

“Ben cinleri ve insanları ancak/sadece bana (ibadet ve taatle) kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat/56) (Fatiha/4)

“Bana kulluk edin; dosdoğru yol budur.” (Yasin/61)

“İşte bu Benim dosdoğru yolum...” (En’am/153)

Allah Teala hakkı (Asr), adaleti (Nisa/58, Nahl/90), istikameti/doğruluğu (Hud/112), merhameti (Beled/17) emrediyor. Adaletin yanlış tanımlanması zulümdür. Doğru tanım İslâmî tanımdır. Devletin/mülkün temeli adalet, zirvesi de tevhittir. Tevhit karşıtı şirk ve zulümdür. Tevhide dayanmayan adalet malûldür.

Şirk affedilmez (Nisa/48) büyük bir zulümdür (Lokman/13). Tevhit de adalettir. Adalet de tevhittir (Nahl/90). Adalet emredilmiş, zulüm yasaklanmıştır (Nahl/90, Nisa/58). Yeryüzünde ancak Allah Teala’ya kullukla mükellefiz/görevli ve sorumluyuz (Nahl/36). Şeytana kulluktan men edilmişiz (Yasin/60-61). Allah Teala’dan başkalarını Rabb edinmekten (şirk) men edilmişiz (Tevbe/31).

“Emaneti/kulluğu/sorumluluğunu” üstlenmişiz (Ahzab/72). Ezeldeki taahhüdümüzü (Araf/172) Fatiha’da günde kırk kez tekrarla hatırlıyor ve bozduğumuz ahdimizi yeniliyoruz. “Ancak sana kulluk/itaat eder, ancak senden yardım dileriz.”

ADALETLE İLGİLİ TANIMLAMALARDAN İKTİBASLAR/ALINTILAR

İbnül-Kayyim: “Yüce Allah, insanlar arasında adaleti sağlamak için peygamberlerini göndermiş ve kitaplarını indirmiştir. Bu adalet, yer ve göğün kendisiyle ayakta durduğu adalettir. Maslahat neredeyse, Allah’ın şeriatı da oradadır. Şeriat bütünüyle adalet, rahmet, maslahat ve hikmettir.”

Prof. Dr. Yusuf El-Karadavi: “Ümmet âlimlerinin çoğunluğu, şeriatın dünya ve ahirette kulların maslahatlarını gerçekleştirmek için indirildiğinde görüş birliği etmişlerdir. Akıl vahiyden ışık almadığı zaman yolundan sapar.

Aklın rolü, Allah’ın vahyinin Kur’an ve sünnete getirdiği kanun koyucunun (şâri) hitabını en güzel şekilde anlamasıdır. Yoksa kendini kanun koyucu ile çekişme yetkisine sahip olarak görmesi değildir.

Hadid/25.ayeti bütün semavi mesajların maksadı olması bakımından bize adaletin değerini açıklamaktadır. Ahlâk, adalet de beş temel değer/din, can, nesil, akıl, mal, ırzdan dinin kapsamına dâhil edilmelidir. Ahlâk da adalet de “olmazsa olmaz”lardandır. (Ahlâk ve adalet din kapsamındadır.)”

Feyzül Furkan’dan: (Prof. Dr. Hasan Tahsin Feyizli) İbnü’l Esir: “Adalet, heva ve hevese meyletmeden, bir şeyin hak ve hukukunu tam olarak yerine getirmektir. ‘Yüce Allah, adaleti herkese karşı farz, aksi olan zulmü de haram kılmıştır. Kâfire de adalet... Çünkü bütün toplumlar adaletsizlikle/zulümle bozulmuş ve yıkılmıştır.’ (Nahl/90)

Zulüm bir şeyi kendi yerinden başka bir yere koymak; her şeyi, bir kimseyi gayesinin dışında kullanmak veya bir hakkı sahibinden alıp, başkasına vermektir. Şirkin en büyük zulüm oluşu da Allah’a ait mabudiyet, hâkimiyet ve mâlikiyet gibi hakların, Allah’tan başkasına verilmesinden dolayıdır.” (Lokman/13) (Elmalılı, 5-6,3844)

Kur’an-ı Hâkim ve Meal-i Kerim H. Basri Çantay’dan: “Adl, adalet, hukukta beraberliğe riayet etmek, zulmü bırakmak, her hakkı sahibine vermek, demektir. Bağy ve zulmün mukabilidir. İtikatta, kavilde, fiillerde ve ahlakta ifrat ve tefritten kaçınmak, her şeyin orta ve itidal noktasını ihtiyar etmektir.

İtikatta itidal, Cenab-ı Hakk’ı inkâr ile O’na eş tutmak arasında tevhit gibi.

Kavilde itidal, cebriyye ile kaderiyye arasında mutavassıt bir kesb gibi.

Amelde itidal, ibadetleri büsbütün tatil ile dünyayı terk edecek surette inzivayı ve nefse zulmü ihtiyar arasında bulunan vâcibatı eda etmek gibi.

Bahaddin Elçi.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5766
Ynt: İslamsız Adalet De Zulümdür 2
« Yanıtla #1 : Ekim 14, 2021, 08:29:28 ÖÖ »
İslamsız Adalet de Zulümdür  2 - EKLENDİ.

Ahlakta itidal, cimrilik ile israfın tavassutu olan cömertlik gibi.”

Kur’an Yolu/Türkçe Meal ve Tefsir’den:

“Adalet, kelime-i şehadeti benimsemek, insanın içinin, dışının bir olması, insaflı olmak, şirkten kaçınmak, tevhit...”

Ragıb el İsfahani: “Adalet, iyiliğe karşı iyilik, kötülüğe karşı kötülük olmak üzere, yapılana denk bir şekilde karşılık vermektir.”

Sözlükte adalet; “doğru hareket etmek, hakka ve hakikate göre hüküm vermek, eşit olmak, eşit kılmak” anlamlarında bir isim olup, ahlâkî ve hukukî bir terim. Bir erdem ve hukuk ilkesi.

Kur’an ve hadislerde, “düzen, denge, denklik, eşitlik, gerçeğe uygun hüküm verme, doğru yolu izleme, takvaya yönelme, dürüstlük, tarafsızlık” anlamlarında kullanılmıştır. Kıst da adaletle eş anlamlıdır.

Taberi bu ayetteki adaleti “kelime-i tevhid” anlamını tercih etmiş (Nahl/90).

Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meali Âlisi ve Tefsiri’nden (Ö.N. Bilmen):

“İfrat ve tefrit arasındaki tevassuta riayet sayesinde husule gelen en büyük fazileti ahlakiyedir. Allah’ı inkâr bir ifrat, şerik ve nazir isnadı da tefrittir.

O’nun şerik ve nazirden münezzeh olduğunu tasdik ile tevhidi ilahide bulunmak ise bir adalettir.

Nasın haklarına dini hükümlerle riayet de bir adalettir.”

“Her ümmete, ‘Allah’a kulluk edin ve tağuttan kaçının’ tebliğinde bulunan peygamber gönderdik...” (Nahl/36)

Mabudiyet/hâkimiyet/malikiyet/rububiyet hak ve yetkisi münhasıran Allah Teala’nındır. Kabulü tevhit ve adalettir. Mabudiyet/kulları üzerinde hükmetmek/emir ve yasak koymak hak ve yetkisi ancak ve sadece Allah Teala’ya mahsustur. (Lâ Mabude/itaate illallah) Bu tevhit, aksi de şirktir.

Bir gün Resulullah (S.A.V.) Muaz Bin Cebel’e (R.A.), “Ya Muaz! Allah’ın kulları üzerinde hakkı olduğu gibi kulların da Allah Teala üzerinde hakkı vardır. Kulların Allah’a ortak koşmaksızın kullukta bulunmaları Allah’ın kulları üzerindeki hakkıdır. Bu haldeki kullarına azap etmeyeceği/cennetine koyacağı da kulların hakkıdır” buyurmuştur. Ne yazık ki, tevhidin bu anlamı “ümera ve ûlema”nın çoğunluğu tarafından gizlenmeye, görmezden gelmeye, Müslümanların tevhidin gerçeğinin öğrenilmemesine büyük çaba gösterilegelmiştir.

Zerreden kürreye, galaksilere hükümran olan, Güneşin, her şeyin tespihte/itaatte olduğu âlemlerin Rabbi ahirette kâinatı kabzasında tutacak olan sınırsız kudret sahibine, zerre mesabesindeki yeryüzünde hükümranlık haklarına itiraz ne büyük cürettir, isyandır. (Yasin/83, Mülk/1)

Allah-u Teala’nın egemenlik hakkını, sadece İslam düşmanları değil, İslam dünyasındaki ulema ve ümeranın çoğunluğu görmezden gelmekte, bilinmesinden de korkmaktadırlar.

“İslamsız adalet ve barış olmaz. Şeriatın tamamı adalet, rahmet, maslahat ve hikmettir.” (İbnül Kayyim)

Tüm güzellikler İslam’dadır. Yararlı şeyler emir ve tavsiye edilmiş, zararlı şeyler de yasaklanmıştır. O (C.C.) sonsuz/sınırsız ilim ve hikmet sahibidir. “Yaratan bilmez mi?”

“Dinimizin temeli sevgi” (S.A.V). Kur’an hükümleri ruhtur, candır, şifadır.

Bahaddin Elçi.

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41