Gönderen Konu: Kardeşliği Yaşatmak  (Okunma sayısı 101 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5758
Kardeşliği Yaşatmak
« : Haziran 21, 2022, 07:37:01 ÖÖ »
Kardeşliği Yaşatmak

“Müslümanlar kardeştir” ayetini biliriz. Çok yerde okur, çok yerde işitiriz. Mikrofon elimize verilse hakkında saatlerce konuşabiliriz. Kur’an-ı Kerim’in buyruğudur, iman ederiz.

İman ederiz de yaşar, yaşatır mıyız? Yaşamıyor ve yaşatmıyorsak bu iman sadece dil ile ikrar etmekten öteye gidememiştir.

Halbuki hakiki iman kalp ile ikrar edilen değil midir? Diyebilirsiniz ki kalp ile ikrar için önce insanın dil ile ikrar etmesi gerekir. Doğrudur. Fakat dilimizle ikrar ettiğimiz, üzerine uzun uzun konuştuğumuz, edebiyatını yaptığımız şeyler kalbe, kalptende davranışa dökülemiyorsa bir yerde bir sorun, bir tıkanıklık var demek değil midir?

Bir meydana gitsek ve insanlara mikrofon uzatıp yaşadığımız sorunları sorsak herkes hayat pahalılığından, ekonomik sorunlardan, göç eden insanlardan dem vuracak. Fakat aynı insanlara nasıl hissettiklerini sorsak yorgun ve çaresiz insanlar bulacağız karşımızda. Gözlerinin feri gitmiş, bir Allah’ın kulu ile iki kelam edememekten, anlaşılamamaktan yorulmuş, hayatta kalmak için birbiri ile yarışmaktan başka çaresi kalmamış insanlar… En çokta kardeşlerine karşı güveni zedelenen insanlar. Sırtının sıvazlanmasına, kardeşçe sarılmaya ihtiyaç duyan insanlar.

Bakmayın siz ekonominin en büyük sorun olduğunu söyleyenlere. Bugün yaşadığımız sorunların başında ne ekonomi ne de başka bir sorun geliyor. Bugün yaşadığımız en temel sorun kardeş olduğumuzu dil ile ikrar edip kalbimizle ikrar etmiyor oluşumuzdur. Zira kalbimiz ile inanmadığımız bir şeyi yaşamımıza geçirmemiz zordur. Davranışlarımıza dolayısı ile yaşamımıza kardeş olduğumuzu geçiremememiz bizi dünyevi hırslara, savaşlara sürüklüyor. Hırsların savaşların olduğu bir yerde ne ahlak kalıyor ne de adalet. Ekonominin çökmesi, göç edenlerin çoğalması, çarpık kentleşme, hukuksuzluk hepsi ama hepsi yaşadığımız ahlaki zafiyetlerin birer sonucudur. Birbirimiz ile olan savaşın sonunda yine kendimiz yeniliyoruz.

Burada niçin kardeş olamıyoruz sorusu meydana geliyor. İnsan birilerine göre aklı ile karar veren bir varlık olsa da insan en çok kalbine danışan, en çok kalbi ile karar veren bir varlıktır. Bugün kalbimiz kardeş olduğumuza inanmıyor. Bugün kalbimiz kardeşlerimizden emin değil. Bu nedenle kardeşlerimiz hakkında bir karar almak için kalbimize danıştığımızda kalbimizden olumlu cevaplar alamıyoruz. Böyle böyle birbirimize yabancı, birbirimize düşman kesiliyoruz.

Şöyle açıklayalım bir insanın bir eylemi davranışa dökebilmesi için önemli iki unsur vardır. Bunlar bilişsel ve duygusal unsurlardır.

Bir şeyin iyi güzel ve faydalı olduğunu bilmemiz bilişsel bir unsurdur. Fakat başlı başına yeterli değildir. Eğer bir şeyin iyi güzel ve faydalı olduğunu hissetmiyorsak bu şeyi davranışa dönüştürmemiz zordur. Sağlıklı beslenmenin iyi güzel ve faydalı olduğunu biliriz fakat faydalı olan gıdalar bilinçaltımızda tatsız tuzsuz, zararlı olan gıdalar ise lezzetli ve zevkli olarak kodlanmıştır. Bu nedenle kolay kolay sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanamayız.

İslam’ın emrettiklerinin bizim iyiliğimiz için olduğunu biliriz. Müslüman kardeşlerimizle aramızdaki bağların güçlenmesinin hem ahiret hem dünya hayatımız için sayısız faydası olduğunu da biliriz. Fakat pratikte yaşadıklarımız, şahit olduklarımız ve propagandalar sayesinde birbirimizin dilinden ve elinden emin olamıyoruz. Haliyle kardeş olduğumuzu bilsek de kardeş olduğumuzu hissedemiyoruz. Hissetmediğimiz bir şeyi de davranışa dökemiyoruz.

Bu gerçeği görmeden atılan her adım beyhude, çekilen her kürek boşa, kardeşlik hukukunu zedeleyen her bir eylem bizi uçuruma sürüklemektedir. Amalardan, fakatlardan, kişisel ihtiraslardan kurtulup kardeşlik bağlarını inşa etmek için çalışmak mecburiyetindeyiz. Bunu başardığımız zaman bir hikâye gibi anlattığımız ensar- muhacir kardeşliğinin nasıl gerçekleşebilir olduğunu, asr-ı saadet toplumuna nasıl eriştiğimizi görebileceğiz.

RADYO DİNEME LİNKİMİZ.

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Dinimizin Bizden İstediği Hayat Gönderen: melek
[Bugün, 09:02:39 ÖÖ]


Hidâyetten Sonra Kalblerin Kayması Gönderen: melek
[Bugün, 08:54:05 ÖÖ]


Kalbin Temizliği Gönderen: melek
[Bugün, 08:45:49 ÖÖ]


Peygamberimizin Kadınlara Karşı Muamelesi Gönderen: melek
[Bugün, 08:36:03 ÖÖ]


Allah Rasülü’ne Muhabbetimiz Gönderen: melek
[Bugün, 08:33:38 ÖÖ]


Kendimize ve Ailemize Sahip Çıkalım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:12:49 ÖÖ]


Müslümanlar Kazanımlarını Ne Zaman Kaybederler Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:05:29 ÖÖ]


Savrulsak Da Beraberiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:41 ÖÖ]


Egemenlik Kimde Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:50:29 ÖÖ]


Yolumuzun Esası Zaruri Olan İle Yetinmektir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:40:57 ÖÖ]


Vakit İnsanın Sahip Olduğu En Değerli Varlığıdır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:35 ÖÖ]


Engin Titiz - Single Eserleri Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:55:37 ÖS]


Hakan Bayraktar - Albümdışı Ve Single Eserler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:46:16 ÖS]


Salih Kul Olmanın Yolu Kur’ân ve Sünnet’tir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:42:10 ÖÖ]


Ahd ve Ahdin Gereği Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:37:16 ÖÖ]


İman Amel ve Salih Amel Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:29:54 ÖÖ]


Peygamberimizin Ticari Muamelelerle İlgili Tavsiyeleri Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:20:53 ÖÖ]


Sağlık ve Afiyet Nimeti Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:04:27 ÖÖ]


Saadet Asrı Adanmış Hayatlar Gönderen: türkiyem
[Nisan 23, 2024, 08:10:20 ÖÖ]


İhsan ve Tefekkür Gönderen: türkiyem
[Nisan 23, 2024, 08:03:23 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41