Gönderen Konu: İŞE KENDİMİZDEN BAŞLAMAK  (Okunma sayısı 1279 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
İŞE KENDİMİZDEN BAŞLAMAK
« : Kasım 30, 2014, 06:46:00 ÖS »
İŞE KENDİMİZDEN BAŞLAMAK

Biz insanlar başkaları hakkında olur - olmaz se-naryo yazmayı çok severiz. Başkalarına öğütler ve-rir, nasihatler eder, yollar gösterir, bir takım öneri-lerde bulunuruz. Kendi gözümüzdeki merteği gör-mez, başkalarının kusurunu, ayıbını ve eksikliğini ararız. En küçük hataları büyütür, pireyi deve ya-par, devi de pire. Halbuki yapılması gereken şey ön-ce işe kendimizden başlamak. Hz. Peygamber : “İbde' bi nefsike” “İşe kendinden başla”(1) buyurmaktadır. İster iyiliğin gerçekleştirilmesi, ister-se kötülüğün giderilmesinde olsun mutlaka işe önce kendimizden, kendi nefsimizden başlamalıyız. Aksi halde ne verdiğimiz öğütlerin bir faydası olur, ne de kınamalarımız bir anlam ifade eder. Çünkü kendisi muhtaç bir himmet dede, gayra nasıl himmet ede. Bu nedenle Sevgili Peygamberimiz: “Muhtaç du-rumda isen infaka önce kendi nefsinden başla. Eğer bir şey artarsa ailene harcarsın, ondan da artarsa yakınlarına infak edersin, ondan da artarsa çevren-de bulunanlara harcarsın...”(2) buyurmuşlardır.

Burada insan önce kendi nefsine karşı olan gö-revlerini yerine getirecek, yapması gerekenleri önce kendisinden başlayarak yapmaya çalışacak, infak gerekiyorsa önce kendisine, sonra ailesine ve ço-cuklarına karşı yetecek kadar harcayacak, örfe göre statüsüne uygun hem kendisine, hem de ailesine harcamada bulunacaktır.

İnsanları uyarma, onlara öğüt verme, Hakk'a da-vet etme ve her türlü kötülüklerden sakındırma hu-susunda da en yakın çevresinden işe başlayacaktır. Çünkü “Önce nefsinden başlamak”, işe kendin-den, yakınlardan başlamak ilahî bir töredir. Bu ne-denle Cenab-ı Hak Peygamberine “ (Sen önce) en yakın hısımlarını uyar.”(3) buyurmuştur.

Gözümüz dışarıda mı? Biraz da kendimize baksak.

Biz bir başarısızlık olunca, bir sıkıntı doğunca, ya da bir işi beceremeyince hep kusurları, eksiklikleri başkalarına yükler, başarısızlık ve beceriksizliğimizin nedenlerini hep başkalarında ararız. Halbuki hata ve kusuru biraz da kendimizde aramalıyız. Hata ve eksiklikleri ararken de fazla uzağa gitmeye gerek yok, kendimize baksak yeter. Ünlü Alman düşünürü Go-ethe diyor ki: “Kendi günahlarımızı başkalarında gö-rünce dehşete düşeriz”. İnsan ne kadar da kendi ku-surunu görmezlikten gelmekten hoşlanır. Halbuki Cenab-ı Hak: “Andolsun nefsini kınayıp durana…” buyurarak nefsini kınayanları ve onun aleyhinde şa-hitlik yapanları övmektedir. Yine Allah : “… Kendi kendinizi ayıplamayınız…”(4) “…Birbirinizin kusu-runu araştırmayınız…”(5) buyurarak özellikle insan-ların, dostların birbirinin kusurunu araştırmaktan vazgeçmelerini, kendilerine bakmalarını, kendi ne-fislerini ıslah etmelerini, kendi nefsini ıslah edenin ancak kurtulacağını, insanlara hayrı, hakkı tavsiye edenlerin kazançlı olduğunu şu şekilde ifade etmek-tedir: “Asra yemin olsun ki, insan zarar ve ziyandadır. Fakat iman edip birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.”(6)

Nedense biz çuvaldızı hep başkalarına batırırken, iğneyi hiç kendimize batırmamaktayız. Halbuki ger-çek dindarlık, önce kendimize, kendi nefsimize bak-maktır. Nefsimizin istediği birçok şeyi yapmamamı-zın nedeni o şeyin dince yasak kılınmış olmasıdır. Yine nefsimizin birçok şeyi istemediği, ona zor geldi-ği halde yapmamızın, gereğini yerine getirmemizin nedeni de dinin onları emretmesidir. Dinin emirleri-ni yerine getirmek asgarî ölçüde dindarlıktır. Asıl olan ise bundan da daha ötesi olan erdemliliktir. Erdemlilik ise, içten gelen yönelişle yüksek işlerde bulunmaktır. Çünkü erdemlilikte bir samimiyet var-dır, derinlik vardır, sadelik ve yücelik vardır, onda bir olağanüstülük vardır.

Kendi ayıp ve kusurlarımız dururken, başkaları-nın ayıp ve kusurlarını araştırıp ortaya dökmekten vazgeçmedikçe kâmil bir iman sahibi olamayaca-ğımız ortada. O halde, başkalarının ayıp ve kusurla-rını araştırmak yerine önce kendi ayıp ve kusurla-rımıza baksak ve işe kendimizden başlasak daha iyi olmaz mı? Çünkü mü'minler için bir şifa kaynağı, müttakiler için bir rehber olan Kur'an'a kim uyarsa hidayete erer ve doğruyu bulur; ondan yüz çeviren ise felaketlere sürüklenip betbaht olur.

Neticede insan her şeyinde olduğu gibi tek başı-na ölecek, tek başına dirilecek ve hesabını da tek başına verecektir. Bu nedenle insan nefsini ıslah noktasında kendisine yardımcı olanla arkadaş ol-malı, onların sohbetinde ve çevresinde bulunmalı, nefsini ifsat edip azdıracak olanlarla arkadaşlık et-memeli; insan önce kendi nefsi ile meşgul olmalı, kendini düzeltmeli, ondan sonra başkalarının ıslahı ile uğraşmalıdır. Bu hususta Allah Kur'an'da şu ayet-lere yer verilmektedir: “Nefsini tertemiz yapan fela-ha ulaştı”(7) “… her kim sakınıp, kendisini ıslah ederse onlar için korku ve hüzün yoktur”(8)

“Her kim nefsini tertemiz tutarsa (kötülüklerden arındırırsa) felaha erer. Kim de nefsini kirletirse hüs-rana uğrar.”(9) Bu nedenle insan, başkalarını ay-dınlatıp da kendi dibine ışık vermeyen bir mum gibi olmamalıdır. Böylesi bir çabada ihlas çok önemlidir. Aksi halde bütün çabalar boşa çıkar. Ayrıca insanın bir başkasını irşat edebilmesi, ona doğruyu göster-mesi için samimiyet, ihlas ve içtenlik gerekir. Kendi özüne özümsetemediği bir şeyi insanın başkalarına özümsetmesinden söz edilemez. İnsan nasihati önce kendi nefsine yapmalıdır. Böyle bir işe girişen bir in-sanın önce içi - dışı, sözü - özü bir olmalı ve aynı şeyi dillendirmelidir. Zaten Allah içimizi dışımız gibi, dışı-mızı da içimiz gibi bilmektedir. Bu hususta Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır: “Bir şeyi açığa vursanız da, gizleseniz de hiç şüphe yok ki Allah onu gayet iyi bilmektedir.”(10)

Başkalarında görmek istemediğimiz şeyleri biz de yapmayalım.

Bizler çoğu kez başkalarında görmek istemediği-miz birçok şeyleri yaparız da bundan haberimiz bile olmaz. Hz. Peygamber bu yaklaşımın doğru bir şey olmadığını şu şekilde dile getirmiştir: “Siz kendiniz için istediğiniz bir şeyi mümin kardeşiniz için de iste-medikçe gerçek mümin olamazsınız.”(11) Eğer bi-zim yaptığımız şey iyi bir şey ise o zaman mü'min kardeşimiz de o davranışı gerçekleştirsin. Eğer kötü bir şey ise, onun yapmasını istemiyoruz da biz niçin o kötülüğü yapıyoruz? Bizim kötülükleri yok etme özelliğimiz mi var? Yoksa bir şeyi biz yapınca iyiliğe mi dönüşüyor?

Bunun tersini düşünürsek, o zaman başkalarında görmek istediğimiz şeyleri biz de yapmalıyız. Ünlü Alman düşünürü Kant'ın dediği gibi: “Öyle hareket et ki, senin hareketinin ilkesi, başkalarının da hare-ketinin ilkesi olsun.”

Eğer bir davranışı başkalarında görmek istiyor-sak, o zaman biz de o davranış sahiplerini iyi örnek alıp onlar gibi davranmalıyız. Eğer karşımızdaki in-sanın davranışı iyi bir davranış değilse, onu usulünce uyarmalıyız ki o bir daha o kötü davranışı yapmasın. Bu bizim insanlık ve kardeşlik görevimiz-dir. Hz. Peygamber bir hadislerinde: “Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle, muktedir olamazsa dili ile düzeltsin, eğer buna da gücü yetmezse kalbi ile buğuz etsin...”(12) buyurmakta ve kötülükler kar-şısındaki tavrımızın ne olması gerektiğini de bize ha-tırlatmaktadır. Asıl yapılması gereken ise kötülüğü iyilikle gidermektir.(13) İnsanları iyiye, doğruya, gü-zele, hakka çağırmak ve kötülükten kaçıp ondan arınmak, sakınmak, bir daha yapmamak üzere Allah' tan bağış dilemek de üzerimize düşen bir görevdir. Bu hususta Allah: “Sizden, hayra çağıran, iyiliği em-redip kötülüğü men eden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.”(14) “… Onlar ki, bir kö-tülük yaptıklarında, ya da bizzat kendilerine zulmet-tiklerinde Allah'ı hatırlayıp günahlarından dolayı he-men tövbe - istiğfar ederler… Bir de onlar işledikleri kötülükte bile bile ısrar etmezler.”(15) buyurur.

Şu hiçbir zaman unutulmamalıdır ki müslüman, müslümanın kardeşi ve dostudur. Bu nedenle Kur'an bu dostların, kardeşlerin yardımlaşmaları gerektiği-ni(16), Peygamber de bir müslümanın kardeşine zul-metmeyeceğini, kötülük yapacak birinin eline bile bile bırakmayacağını, ihtiyacı olduğunda onu gide-receğini, her kim de kardeşinin bir ayıbını, bir kusu-runu örterse, Allah'ın onun ayıbını Kıyamet günü ör-teceğini belirtmektedir.(17) Bu nedenle ayıp ve ku-sur araştırma yerine, ayıp ve kusurları örten, onların ıslah edilmesi ve giderilmesine yardımcı olanlardan olmalıyız. Her türlü ıslah ve güçlüklere göğüs germe, zorluklara karşı çıkma, kendimizi geliştirme çabala-rında önce işe kendi nefsimizden başlamalıyız. Daha sonra bu çemberi yakınlarımızdan başlayarak geniş-lemeliyiz ki o yapılmak istenenin (zorluklar / kolaylık-lar, istenilen / istenilmeyen şeyler) başkaları için de ne ifade ettiği ortaya çıkmış olsun. Kendimiz için iste-diğimizi başkaları için de isteyelim, kendimiz için is-temediğimizi başkaları için de istemeyelim. Bu bizim hep hayat ilkemiz, yaşayış şiarımız olsun.

Hüsamettin Erdem.

 


* BENZER KONULAR

Birbirimizin Hem Cenneti Hem de Cehennemi Olabiliriz Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:48:55 ÖÖ]


Kulluk Şuuru Nasıl Oluşur Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:44:55 ÖÖ]


Şeytanın Büyücülüğü Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:41:01 ÖÖ]


Birliğe Çağrı Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:35:09 ÖÖ]


Ahirete İmanın Mü’mine Kazandırdıkları Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:29:15 ÖÖ]


Sen Değerlisin Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:19:59 ÖÖ]


Evlilik İnsanı Mükemmelliğe Ulaştıran Hızlı Yollardan Birisidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:58:11 ÖÖ]


Müslümanım Diyen Ey Hanımlar Kızlar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:51:18 ÖÖ]


Birçok Kadın Kocasını Birçok Rrkekte Karısını Cennetlik Etmiştir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:45:05 ÖÖ]


Hesap Günü İyice Yaklaştı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:33:16 ÖÖ]


Kırık Kalple Yapılan Dualar Makbuldür Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:20:47 ÖÖ]


Ertuğrul Erkişi - Safahat`tan Şarkılar 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:41:49 ÖS]


İslâm Kadına En Büyük Değeri Vermiş Şerefli Yaşamasını Sağlamış Gönderen: anadolu
[Dün, 08:16:41 ÖÖ]


Çocukla İletişim Kurarken Ona Saygı Duymak Değer Vermek Gerekir Gönderen: anadolu
[Dün, 08:08:13 ÖÖ]


Mümin Bir Erkek, Mümin Kadına Kızıp Darılmasın. Gönderen: anadolu
[Dün, 08:03:19 ÖÖ]


Çocukların Namaz Eğitimi Gönderen: anadolu
[Dün, 07:57:19 ÖÖ]


Namazını Sapasağlam Koruyanalr Gönderen: anadolu
[Dün, 07:50:26 ÖÖ]


Bu Din Sadece Camilerin Dini Değil Hayatın Dinidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:38:19 ÖÖ]


İslam Gariplerin Dinidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:29:34 ÖÖ]


Komşunuzu İhmal Etmeyin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:21:38 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41