Gönderen Konu: Çocuk Eğitiminde Maneviyat  (Okunma sayısı 222 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2129
Çocuk Eğitiminde Maneviyat
« : Şubat 13, 2020, 07:11:44 ÖÖ »
Çocuk Eğitiminde Maneviyat

Hayat, insanın diğer canlı ve cansız varlıklarla kurmuş olduğu çok yönlü ilişkilerin yegâne gerçekleşim alanıdır. İnsan ile pek çok ortak özellikleri bulunan diğer canlılar arasında zamanla birlikte değişen çok önemli bir faklılık söz konusudur. Pek çok canlı doğuştan annesinin yardımı olmaksızın hayatta kalabilecek eşsiz donanımlara sahiptir. Bu çerçevede olmak üzere örneğin bir at ya da inek yavrusu doğumundan kısa bir süre sonra ayakları üzerinde durabilir, yürüyebilir ve kendi türünün yetişkinlerine has pek çok davranışı ortaya koyabilir. Oysa insan yavrusu, doğduğu andan itibaren oldukça güçsüzdür ve hemen her konuda annesinin yardımına muhtaçtır. Ayakta durması, yürümesi, konuşması, kendi başına yemesi ve kendini koruması gibi hayatta kalmasını sağlayacak nitelikleri kazanabilmesi için uzun bir zamana ve bakıma ihtiyaç duyar.

Zaman geçtikçe insan ile diğer canlılar arasındaki farkın niteliği, köklü olarak değişmeye başlar. Hayvanlar, doğuştan getirdikleri davranış tarzlarına çok az ilavelerde bulunurken insan, büyüdükçe farklılaşır, yetkinlik kazanır ve bütün diğer canlı-cansız varlıklar üzerinde egemenlik kurar. Hayvanların sınırlı bir hayata mahkûm kalmasına karşılık insanların gittikçe mükemmelleşmelerinin ardında kuşkusuz “eğitilebilirlik kapasitesi ve yeteneği” yatar. Eğitim, en genel anlamıyla mükemmele yönelik bir insanlaşma faaliyetidir ve sağlıklı doğan her birey, eğitilmeye hazır bir yapı ve yatkınlıkla dünyaya gelir.

Eğitimin temelleri aile kurumunda atılır. İlk eğitimciler, başta anne olmak üzere aile üyelerinden oluşur. Aileyi kuran eşler, evliliklerinin meyveleri olarak dünyaya getirdikleri her bebekle birlikte kâinata eşsiz bir birey katmış olurlar.

Dünyada aynı özelliklere sahip başka bir eşi ve benzeri olmayan bu bireyin hak ettiği hayata kavuşabilmesi, her şeyden önce anne-babasının sorumluluğu altındadır. İşte bu büyük sorumluluğu üstlendikleri için örneğin Kur’an’da anne babaya “öf” bile denmemesi ve azarlanmamaları gerektiği (İsra, 17/23.); hadislerde cennetin annenin ayakları altında olduğundan (Nesai, Cihad, 6.); babanın duasının kabul edilen üç dua arasında bulunduğundan (Tirmizi, Birr, 7.) bahsedilir. Çoğaltılması mümkün böylesi mesajların özünde, çocuğun eğitiminde, anne-babanın yüceliğine, üstlendiği rolün önemi ve değerine işaret edilir.

Ruhsal olgunlaşma ve bütünleşme, eğitim süreçlerine maneviyatın da dâhil edilmesiyle mümkün olabilir. Diğer bir ifadeyle hayatta hak ettiği yere ulaşabilmesi için çocuk, manevi eğitimden de geçmelidir. Maneviyattan yoksun bir eğitim süreci, insanı sadece dünyevi emeller peşinde koşan, başarıya ulaşmak için her yolu mübah sayan ve kendi dışındakileri rakip gören sorunlu kişilikler doğurur. Manevi eğitim; bireye nerede, ne zaman, nasıl en doğru ve en uygun davranabileceğini gösteren ölçüler kazandırır. Diğer eğitim süreçlerinde olduğu gibi manevi eğitimin de temelleri, aile kurumunda atılır.

Günümüzde maneviyat kavramı, kutsal ve kutsal dışı pek çok anlamı içerecek bir değerler manzumesi olarak kullanılmaktadır. Geleneksel kullanım şekliyle maneviyatı, kutsalın ve dinin belirlediği ahlaki değerler sistemi olarak ele almak konumuz açısından en uygun olanıdır. Bu bağlamda manevi eğitim, başta aile olmak üzere sivil ya da resmî bütün sosyal kurumlarca geliştirilmesi mümkün olan bir ahlaki yapılanmayı ifade eder. Burada asıl olan, toplumu toplum yapan tüm olumlu ortak kültürel değerlerin yeni nesillere aktarılmasıdır.

Yukarıda tercih ettiğimiz çerçeve içerisinde değerlendirdiğimiz takdirde manevi eğitimi, aile ortamında dinî gelişim ile dinî eğitimin ortak ürünü olarak ele alabiliriz. Şöyle ki: Çocuk, doğuştan bir tür inanma ihtiyacı ve dinî kabiliyetle, yani dinî bir kapasiteyle dünyaya gelir. Fıtri bir nitelik olarak kabul edilen bu kapasiteyle birey, aile içi dinî iletişim ve etkileşime açık hâle gelir. Zihinsel ve ruhsal gelişmelerin paralelinde çocukta ortaya çıkan dinî hazır oluş; dinî duygu, dinî düşünce, dinî ilgi ve dinî davranış niteliklerinin yapılanmasını sağlar. Bütün bu yapılanmalar, özellikle anne-babanın örnekliliği ve çocukla kurdukları bağlar ölçüsünde mükemmelleşir ve değer kazanır. Bu nedenle manevi eğitimin temellenmesinde “taklit” ve “modelle özdeşleşme” kavramları özel bir önem arz eder.

Çocukluğun ilk yıllarında öğrenmenin en yaygın ve basit yolu taklittir. Ne olup bittiğinin henüz yeterince farkında olmayan çocuk, sık sık birlikte olduğu kişilerin hareketlerini taklit eder. Bilinçsizce yapılan bu taklitlerin ardında, esasen önemli bir sosyal güven ve kabul arayışı söz konusudur. Anne-babasını taklit eden çocuk bu tür davranışlarıyla “Beni aranıza kabul edin, beni fark edin, bana güven verin, ben de sizin gibi saygıdeğer olmak istiyorum…” demek ister.

Çocuğunun taklitlerini onaylayıp ödüllendiren anne-baba, onun ne demek istediğini anlamış ve arayışına cevap vermiş olur. Taklitlerle artan öğrenmeler, çocuğun zamanla her yönüyle benzemek istediği özdeşim modelini seçmesine neden olur. Çocukların bir kısmı babası gibi olmak isterken diğer bir kısmı, annesi ya da diğer aile üyelerinden birisi gibi olmak ister. Manevi eğitimde anne-babanın en büyük etkisi, çocuğa dinî model oldukları bu dönemde ortaya çıkar.

Anne-babanın ortaya koydukları dinî-manevi her davranış, çocuklarının gelecekte sahip olacakları dinî hayatın temellerini teşkil edecek yapı taşları olarak hizmet eder.

Her şeyden önce anne-babalar, birbiriyle çocuklarına örnek teşkil edecek sağlıklı bir iletişim ve etkileşim içerisinde olmalıdırlar. Model olabilecek manevi atmosfer, ancak böyle bir ortamda ortaya çıkabilir. Olumlu ve samimi bir dindarlık biçimi geliştirebilmiş aile büyükleri, çocukta dinî duygu, düşünce, ilgi ve davranışların daha erken yaşlarda gelişmesine vesile oldukları gibi, köklü ve sağlıklı bir manevi hayat geliştirmelerinde de yardımcı olurlar. Bu noktada özellikle dikkat edilmesi gereken husus, zihinsel ve ruhsal gelişmelere bağlı ortaya çıkan dinî eğilimlerin zamanında fark edilip en uygun yöntemlerle tatmin edilmeye çalışılmasıdır. Bu çerçevede yapılabilecekleri kısaca sıralayabiliriz:

1- Çocukların manevi eğitimine katkı sağlayabilecek aile içerisinden ve aile dışından olumlu özdeşim örnekleri tespit etmek: Yukarıda da üzerinde durulduğu gibi en uygun özdeşim örnekleri anne-baba, dede-nine gibi çocuğun her şeyini paylaşabileceği aile üyelerinden olanlarıdır. Ancak buna ilave olarak aile dışında toplumca sevilen ve sayılan din görevlileri, din kültürü ve meslek dersleri öğretmenleri ya da diğer dindar tipler de model olarak çocuklara benimsetilebilir. Aile üyeleri başta olmak üzere özdeşim örnekleri, icra ettikleri tüm ibadet ve diğer manevi etkinliklere çocukların da katılımını sağlayacak fırsat ve imkânlar oluşturmalıdırlar. Çocukların dinî ilgi ve arayışlarını tatmin etmelidirler.

2- Çocuklara Allah sevgisini aşılamak ve sevgiyle yaklaşmak: Çocuk ruhu, sevgiyle beslenir; sevgiye konu olabilecek varlık ve olaylara yaklaşarak bağlanır. Bu nedenle çocuğa aşılanması gereken en önemli sevgi türü, manevi hayatın kaynağını teşkil eden Allah sevgisidir. Allah sevgisi, ancak Allah’ın kudreti, yüceliği, affediciliği, merhameti, koruyuculuğu gibi çocuğun ruhunda olumlu duygulara yol açan ilahî niteliklere dikkat çekmekle aşılanabilir. Allah’ı acımasızca hesap soran ve cezalandıran bir varlık olarak gündeme getirmek, çocuğun dinî-manevi hayatında ciddi gecikmelere ve sapmalara yol açabilir. Manevi eğitimde sevgi yönelişi yerine ceza ve korku yönelişinin benimsenmesi, özellikle sakınılması gereken bir yöntemdir.

3- Günlük hayatta karşılaşılan olumlu, iyi, güzel olgu ve olayları, Allah’la ilişkilendirmek: Evrenin, güneş ve ayın, gezegenlerin ve dünyanın yaratılışı, canlı ve cansız varlıkların ibret verici özellikleri ve varoluş amaçları; tabiatın ve hayatın olağanüstü düzeni; yaşamanın ve insanlara faydalı eylemlerde bulunmanın anlamı vb. gibi çoğaltılması mümkün olgu ve olayları Allah’ın gücü, büyüklüğü, merhamet ve iyilikseverliğiyle ya da kutsal değerlerle ilişkilendirerek açıklamak, çocuğun manevi yapılanmasında hayati etkilere yol açar. Bu tür ilişkilendirmeler, çocuğun hayata, olgu ve olaylara daha kontrollü ve ölçülü bir anlayışla yaklaşmasını sağlar.

4- Çocukların dinî mahiyette sordukları sorulara sabırla tatmin edici cevaplar vermek: İlgili ya da ilgisiz soruların en yoğun olarak sorulduğu gelişim dönemi, çocukluk dönemidir. Özellikle etrafındaki manevi gerçekliğin farkına az-çok varan çocuklar, inanç, ibadet ve ahlak konularında beklenmedik sorular yöneltirler. Allahın varlığı, birliği, kimliği ve eylemleri; dua ve ibadetlerin nedeni ve anlamı; ahlaki davranışların amacı vb. pek çok konuda sordukları sorular, anne-babayı zor durumda bırakabilir. Bu durumda ebeveyn, çok dikkatli davranmalı, gerektiğinde ilave bilgilere başvurmalı, seviyeye uygun açıklamalar getirmeli, soruları uydurma ve yanlış bilgilendirmeyle geçiştirmemeli ve çocukları asla terslememelidir.

5- Manevi eğitimde uygun zaman ve ortam koşullarını dikkate almak: Durum ve olayları merakla ve ilgiyle kavramak isteyen çocuklar, yaşadıkları yaş dilimi ve bulundukları ortama uygun düşen sorular sorup eylemlerde bulunabilecekleri gibi uygun olmayan sorular sorup eylemlerde de bulunabilirler. Anne-baba bu ayrımın farkında olarak davranmalıdır. Çocuğun seviyesine uygun çözümler üretmeli, sorduğu soruyu fırsat bilip anlayamayacağı ya da yanlış anlayabileceği açıklamalarda bulunmamalıdır. Bu çerçevede özellikle Allah, melek, şeytan, günah, cennet, cehennem gibi soyut dinî kavramlarla ilgili açıklamalarda çocuğun anlayabilme kapasitesi dikkate alınmalıdır. Aynı şekilde namaz, oruç vb. dinî görevleri yerine getirme hususunda çocuklarda bıkkınlık yaratacak zorlamalardan kesinlikle kaçınılmalıdır.

6- Dinî-ahlaki hikâye ve masallardan yararlanmak: Hikâye ve masallar, çocukların en fazla hoşlandığı edebî türlerdir. Çocuklar okudukları ya da dinledikleri hikâyelerdeki kahramanlarla kendilerini özdeşleştirirler. Dinî-ahlaki içeriklere sahip hikâye ve masallar, çocukların manevi eğitiminde vazgeçilmez imkânlar olarak kullanılmalıdır. Bu çerçevede anne-baba, çocukların seviyelerine uygun kitap ve dergiler almalıdır; dahası, tarihte ün yapmış peygamber ve kahramanların hayat hikâyelerini uygun bir üslupla aktarmalı, çocukların bunlardan ders çıkarmalarına vesile olmalıdır.
7- Kutsal mekânları ziyaret etmek ve dinî-manevi uygulamalara iştirak etmek: Çocuğun manevi yapılanmasında en önemli imkânlardan birisi de cami, mescit, mezarlık gibi dinî duygu ve ilgileri uyandıran mekânları ziyaret etmektir. Anne-baba çocuklarına bu kutsal mekânların insanlar için anlamı ve işlevleri hakkında bilgi vermelidir. Aynı şekilde çocuklar, cuma, bayram ve kandil gibi kutsal sayılan gün, gece ve diğer manevi etkinliklere iştirak ettirilmeli, topluca ibadet yapmanın ve manevi birlikteliğin zevkini tatmaları sağlanmalıdır.

Sonuç olarak ailede maneviyat, çocukların eğitilmesi kadar eşlerin de eğitilmesini içeren kutsal bir süreç olarak algılanmalıdır. Aile büyükleri ancak sundukları özdeşim örnekleri ölçüsünde çocuklarının manevi yapılanmasında katkı sağlayabilirler. Aile kurmayı tercih etmiş eşlerin her ikisi de, bu tercihle birlikte çocuğun akademik ya da mesleki eğitimi kadar manevi eğitim sorumluluğunu da üstlenmiş olurlar. Bu nedenle öncelikle çocuğa örnek teşkil edebilecek davranış değişikliklerini mümkünse daha çocuk doğmadan önce oluşturmalı ya da tamamlamaya çalışmalıdırlar. Sonrasında ise, dinî-manevi yapılanmalarına vesile olabilecek psiko-sosyal gelişim niteliklerini, zaman ve ortamsal koşulları dikkate almalı; tüm kişisel ve kurumsal fırsat ve imkânları değerlendirmelidirler.

 


* BENZER KONULAR

İman İbadet ve Güzel ahlaka Önem Vermeli Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:53:44 ÖÖ]


Zekât İslam’ın 5 Şartından Biridir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:42:49 ÖÖ]


Sosyal Medya Kirliliğine Dikkat Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:05 ÖÖ]


Ben Duygusundan Sıyrılmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:21:59 ÖÖ]


Allah'tan Korkan İnsan İffetsiz - Ahlaksız – Olamaz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:15:54 ÖÖ]


Abdest Gusül ve Teyemmümün Faydaları Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:03:14 ÖÖ]


Kutlu Bir Dava Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:41:38 ÖS]


Huzurun Kaynağı Olan Evliliği Geciktirmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:36:37 ÖS]


Şükür Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:22:20 ÖS]


Allahü Teâlâya Hakîkî Kul Olmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:16:26 ÖS]


Mümin İmansız Ölmekten Çok Korkmalıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:09:10 ÖS]


Şükür imtihanı Gönderen: KOYLU
[Nisan 17, 2024, 06:20:00 ÖS]


Namaz Yoksa Her Şey Eksik Gönderen: KOYLU
[Nisan 17, 2024, 06:15:19 ÖS]


Hadîs-i Şerîflerle – Namaz İbadeti Gönderen: KOYLU
[Nisan 17, 2024, 06:10:57 ÖS]


Nefis Cihadı Nasıl Kazanılır Gönderen: KOYLU
[Nisan 17, 2024, 06:04:37 ÖS]


İşte Bu Cennete Giden Yol Gönderen: KOYLU
[Nisan 17, 2024, 05:53:35 ÖS]


Asr’ı Saadette Yaşamak Demek Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 17, 2024, 05:33:19 ÖS]


Diri ve Ölü Arasındaki Fark - Zikir Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 17, 2024, 05:24:49 ÖS]


Bin Tane Canın Olsa Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 17, 2024, 05:21:56 ÖS]


Müslüman'a Kafir Demeyiniz Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 17, 2024, 05:10:24 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41