Gönderen Konu: Adaletli Hükümdar - Fatih Sultan Mehme  (Okunma sayısı 426 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2141
Adaletli Hükümdar - Fatih Sultan Mehme
« : Şubat 12, 2020, 07:15:40 ÖÖ »
Adaletli Hükümdar - Fatih Sultan Mehmet

Fatih Sultan Mehmet, bir çağı kapatıp yeni bir çağı açan, büyük tarihî olayların şanlı ve kahraman simasıdır. Hiç şüphesiz ki o, dünyanın yetiştirdiği üstün ve eşsiz devlet adamlarından biridir. Fatih’e minnettarız; zira eşi az bulunur bir devlet lideri, kumandan, ilim ve sanat adamı olarak devrinin bütün üstün meziyetlerini benliğinde toplamış seçkin bir şahsiyettir. O, gerçek ideal örneği olan Hz. Muhammed (s.a.s.)’in övdüğü mutlu bir emirdir.

O’nun çocukluğu kime nasip olmuştur? Ele avuca sığmayan bu küçük şehzade, daha on dört yaşında devlet yükünü omuzlayacak kadar kabiliyete ve kudrete sahipti. O çocukluk çağlarında yalnız cengâverlik öğrenmekle yetinmemiş, Molla Gürani, Molla Hüsrev, Molla Zeyrek, Hocazade, Veliyüddinzade Ahmed, Hatipzade, Hızır Beyoğlu, Sinan Bey gibi XV. asrın tanınmış bilginlerinden ders okuyarak da kendini her yönü ile yetiştirmiştir.

Fatih’in şairliği ve edebî yönü de önemlidir. Avni mahlası ile meydana getirdiği divanı ince bir zevk, duyuş ve sağlam bir inanışın örneğidir. Aynı şekilde Fatih’in resim, musiki ve diğer sanat dallarına karşı gösterdiği yakın ilgi, ondaki sanat zevkinin en güzel belirtileridir. Yarının ümidi imanlı ve şuurlu gençliğimizin irfan kaynağı üniversite de Fatih’in eseridir. O’nun açtığı okullar, kurduğu çeşitli medreseler ile Fatih, gerçek manada Türkiye’de köklü ilim sisteminin kurulmasına ve şuurlu bir ilim hayatının doğmasına sebep olmuştur. O, doğu ile batıyı benliğinde gerçek anlamı ile birleştirmiş eşsiz bir âlimdir. Fatih, dünyayı orduları ile fethettiği gibi, ilmi ile de fethetmesini bilmişti.

Zamanı fethetmek

Bir Rum müellifi diyor ki:

Birinci Sultan Murat Bey, Edirne’yi muhasara ettiğinde mevsim yazdır ve üzümler de olmuştur. Şehirden ve civardaki bağlardan herkes, Türkler geldi diye korkup kaçmışlardı. Fakat Edirne’yi almışız, herkese emniyet gelmiş ve halk da geri dönmüştür. Bittabi bağları olanlar oraya koşmuş bakmışlar ki kütüklerde üzüm kalmamış, Türkler hepsini koparıp yemişler, lakin ne görsünler? Her kütüğün dibinde paraları. Elbette bizden emin olarak sahipleri gelince, paralarını alsınlar, hakları kalmasın demişler. Bu ne yüksek adalettir? Esasen, bir memlekette adaletin ön şartı, herkesin birbirine karşı âdil olmasıdır. Çünkü Türkler, gittikleri yere kendi medeniyet ve kültürlerinin başında adaleti götürüyor. Bunun sırrı, âdil olabilmektir. Adaletimiz payidar olduğu müddetçe, bu devam etmiştir.
Adaletsizliği görürseniz bildirin

Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul’u fethettiğinde, her şeyden önce, insan hakları korunuyor. Hristiyan halka dinî özgürlük veriyor. Günümüzde bile o derece müsamaha gösterilmediğinin zaman zaman dünya milletlerinin yaptığı zulüm ve baskılarından görüyor, duyuyoruz.

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u alınca, bir gün şehirde dolaşırken mahzen gibi bir yerde, bir inilti duyar. Adamları oraya gider, perişan vaziyette iki papaz ile karşılaşırlar. Hapsedilmelerinin sebebini sorarlar. Papazlar der ki: Biz, İmparator Konstantin’e müracaat ederek “Memleketin gerilemesine ve bu hâle düşmemize sebep olan, hep adaletsizliktir. Adaleti tesis et!” dedik. O da kızdı, bizi hapsetti derler. Osmanlı askerleri, papazlara artık buradan çıkın dediklerinde: “Biz yerimizden memnunuz. Adalet olmayan dünyada artık bizim işimiz yok, bizi rahat bırakın.” derler.

Durum Fatih’e haber verilir. “Onları huzuruma getirin.” buyurur. Papazları temizlerler ve yanına getirirler. Fatih, önce bunların böyle doğru konuştuklarından memnun olduğunu, memleketi dolaşmalarını ve bir adaletsizliğe rast gelirlerse derhal kendisine bildirmelerini söyler.

İki papaz yola çıkarlar. Evvela Bursa’ya giderler. Ne yapalım diye düşünürken, mahkemeye gidip dava dinleyelim diye karara varırlar. Mahkemeye giderler. Şöyle bir dava dinlerler:

- Bir davacı der ki, efendim: “Bu adam bana bir at sattı. Fakat solugandır demedi. Sık sık hastalanıyordu. Bu cihetle, alışverişi bozmanız için size koştum. Fakat siz makamınızda yoktunuz, döndüm, baktım, at ölmüş. Ben şimdi hakkımı arıyorum.” Bunun için hâkim şu hükmü verir:

“Beni yerimde bulsaydınız bu alışverişi bozacaktım. Fakat benim yerimde bulunmamam dolayısıyla adaleti hemen yerine getiremedim. At da öldü. Binaenaleyh kabahatli benim. Atın bedelini ben ödeyeceğim.”

Hâkim, kaç para ise verir, davayı halleder. İki papaz, birbirine bakarak oradan çekilirler. Ne yapalım? İznik’e gidelim, derler. İznik’te de bir mahkemeye daha varırlar. Adamın birisi, kendisine bir tarla satanı şu sebepten dava etmektedir:

Der ki: “Efendim ben bu adamdan bir tarla satın aldım. Ekin için kazarken, bir yerde bir define çıktı. Götürdüm verdim, almadı. Bu benim hakkım değil.” O da, “Ben tarlanın üstünü değil, altını da sattım senindir.” dedi.

Ben de “Senden tarla aldım, fakat altından çıkan defineyi alamam, senin hakkındır dedim, bir türlü kabul etmedi. Ben de bu ihtilafımızı halletmek için, size geldim.” deyince, hâkim hayretler içinde kalır ve şu kararı verir: “Öyle ise aranızda, yarı yarıya taksim edin.” Tarlayı alan, bu hükümden memnun değildir. Zira tarlayı satanın, bunu tamamen almamasından muzdariptir. Ama emir böyledir diye boyun eğer.

Papazlar yine birbirine hayretle bakarak, “Nereye gitsek, adalet hep böyle. Kâfi, daha ne diye dolaşalım? Gidip yeni padişahımıza haber verelim.” deyip, İstanbul’a varırlar ve huzura gidip, gördüklerini hikâye ederler. “Nereye gittik ise, hep adalet ile karşılaştık. Eğer memleketiniz hep böyle idare olunursa, daima ilerlersiniz.” derler.

Bizim fetih ve Fatih’ten anladığımız budur. Gönülleri fethedemeyenler beldeleri fethedemezler… Adaletli olmayanlar özgürlükten bahsedemezler. Zulümle ayakta durmak isteyenler sonunda yenilgiden kurtaramazlar…

 


* BENZER KONULAR

Kendimize ve Ailemize Sahip Çıkalım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:12:49 ÖÖ]


Müslümanlar Kazanımlarını Ne Zaman Kaybederler Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:05:29 ÖÖ]


Savrulsak Da Beraberiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:41 ÖÖ]


Egemenlik Kimde Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:50:29 ÖÖ]


Yolumuzun Esası Zaruri Olan İle Yetinmektir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:40:57 ÖÖ]


Vakit İnsanın Sahip Olduğu En Değerli Varlığıdır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:35 ÖÖ]


Engin Titiz - Single Eserleri Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:55:37 ÖS]


Hakan Bayraktar - Albümdışı Ve Single Eserler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:46:16 ÖS]


Salih Kul Olmanın Yolu Kur’ân ve Sünnet’tir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:42:10 ÖÖ]


Ahd ve Ahdin Gereği Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:37:16 ÖÖ]


İman Amel ve Salih Amel Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:29:54 ÖÖ]


Peygamberimizin Ticari Muamelelerle İlgili Tavsiyeleri Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:20:53 ÖÖ]


Sağlık ve Afiyet Nimeti Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:04:27 ÖÖ]


Saadet Asrı Adanmış Hayatlar Gönderen: türkiyem
[Nisan 23, 2024, 08:10:20 ÖÖ]


İhsan ve Tefekkür Gönderen: türkiyem
[Nisan 23, 2024, 08:03:23 ÖÖ]


Takva ve Muttaki Gönderen: türkiyem
[Nisan 23, 2024, 07:58:21 ÖÖ]


Tam bir teslimiyet Gönderen: türkiyem
[Nisan 23, 2024, 07:53:57 ÖÖ]


İman ve Mü’min Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 23, 2024, 07:43:37 ÖÖ]


Evlilikte Amaç Ne Olmalı Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 23, 2024, 07:12:39 ÖÖ]


En Şiddetli Düşman Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 23, 2024, 07:02:48 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41