Gönderen Konu: Komşularımızda Dikkat Edeceğimiz Noktalar  (Okunma sayısı 170 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2114
Komşularımızda Dikkat Edeceğimiz Noktalar
« : Mayıs 26, 2020, 09:41:21 ÖS »
Komşularımızda Dikkat Edeceğimiz Noktalar

İnsanı diğer varlıklardan farklı ve üstün kılan özelliklerin basında onun akıllı oluşu, daha sonra da konuşma kabiliyetine sahip bulunuşu gelir.
Her insan, evinde, işyerinde, çarşıda, özel ve resmî toplantılarda çeşitli vesilelerle konuşma gereğini duyar. Konuşma bazen de bir mecburiyet olur.

Konuşma, insan için âdeta bir ihtiyaç, hatta güzel konuşmak kadar bunu dinlemek de bıkılmayan bir zevktir.

Ne var ki İslamiyet herşeye bir ölçü koyduğu gibi dili de gelişi güzel konuşmaktan menet- mistir. Konuşmada ölçü, gerçeği söylemek, doğruyu zamanında yerinde ve uygun şartlarda ifade etmektir. Konuşmaktan amaç da, fayda sağlamaktır. Peygamberimiz (s.a.s.) bir hadis-i şeriflerinde “Konuşursan hayır söyle, değilse sus” . buyurarak mü’minleri uyarmıştır.

Konuşmalarımızda dinimizce yasaklanmış olan hususları dikkate almamız gerekmektedir.

Bunları genel olarak gözden geçirmeye çalışalım.

İFTİRA: Bir kimsenin işlemediği bir suçu işlemiş gibi söylemek veya bir kimsede bulunmayan bir kötülüğü varmış gibi göstermektir, iftira edene müfteri denir.

Kur’an-ı Kerim’de şöyle bu- yurulmaktadır: “Kim bir hata veya bir günah kazanır da sonra onu bir suçsuzun üstüne atarsa, muhakkak ki o, bir iftirayı ve apaçık bir günahı yüklenmiş olur."’1 “Mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler, Şüphesiz bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir.”2

İnsanın manevi hayatına tecavüz niteliğinde olan iftira, büyük bir günahtır. İftira insanlar arasında yayılınca, onun meydana getireceği kötülüğün önüne geçmek çok zordur. Söylenen şeyin iftira olduğu, lekelenen, suçlanan insanların masum oldukları açıklansa bile, bunu herkese duyurmak ve anlatmak çok kere mümkün olmaz. Diğer taraftan iftira ettikten sonra duyulan pişmanlık da fayda vermez.

İftiranın en kötüsü iffete yapılandır. Bu husus Kur’an-ı Kerim’de açıkça belirtilmektedir: “Namuslu, kötülüklerden habersiz mü’min kadınlara zina isnadında bulunanlar, dünyada da ahirette de lanetlenmişlerdir. Onlar için büyük bir azap vardır.”3

Peygamberimiz (s.a.s.) de, insanı mahveden yedi şeyden birinin, namuslu, kendi halinde mü’min kadınlara zina iftirası atmak olduğunu beyan etmişlerdir.141
iffetli kadınlara iftira, onun şerefini düşürür, yuvasını yıkar, çoluk çocuğunu perişan eder. Onun içindir ki İslam, iffetli kadınlara zina isnadını yasaklamış, onu büyük günahlardan saymış ve sadece ahlâki değil, hukuki bir suç olarak da görmüştür.

Asrı saadette vuku bulan “İfk” olayı Peygamber (s.a.s.)’in ehl-i beytini ve sahabi- leri üzmüştür. Bu itibarla iftiranın her türlüsünden sakınılmalı, suçsuz, hiçbirseyden habersiz ve korumasız insanlara suç isnadında bulunmaktan, hatta haz duyulan haberi tahrik etmeksizin yaymaktan kaçınılmalıdır.

GIYBET: Bir kimsenin, din kardeşini hoşlanmayacağı bir şeyle anmasıdır. Eğer anlatılan şeyler, kendisinden bahsedilen kimsede varsa, bu bir gıybettir; şayet yoksa, ona iftira edilmiş olur. Bu bakımdan “Ben yalan söylemiyorum ki, ne gördüm ve ne duydumsa onu söylüyorum” demek insanı gıybet etmiş olmaktan kurtarmaz. Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.) söyle buyurmuştur. “Gıybet nedir bilir misiniz?” buyurmuş. Ashab:

''Allah ve Rasûlü bilir,” demişler. Rasûlüllah (s.a.s.] de “Kardeşini hoşlanmadığı bir- şeyle anmandır.” buyurmuş. "Ya kardeşimde benim söylediğim bulunursa, ne buyurursun?” denildiğinde, Rasûlüllah [s.a.s.]: “Söylediğin sey onda varsa gıybet etmiş olursun, fakat onda yoksa iftira etmiş olursun.”5 Görülüyor ki insanın bir ayıp ve kusurunun, onun yokluğunda ele alınıp çekistirilmesi ve kötülenmesi gıybet; onda bulunmayan bir kötülüğü isnad etmek ise iftiradır.

Yüze karşı gülüp arkadan çekiştirmek, birlikte olunduğunda aşırı derecede iltifat edip, yokluğunda kötülemek törelerimize de ters düşer.
Dedi-kodu yapmadan duramayan, başkalarını dillerine dolamadan rahat edemeyen, tanıdıklarından bir veya birkaçını çekiştirmeden adeta huzur duya- mayan bazı zayıf karakterli insanlar vardır. Bazı kimseler hakkında öğrendikleri bilgileri, çekememezlik, kötülemek, küçük düşürmek, başarıları gölgelemek vb. duygularla aleyhte kullanmayı alışkanlık haline getirenler de çıkmaktadır. Bu insanlar, başkalarını değerden düşürmek suretiyle değer kazanacaklarını zannederlerse de zaman içinde dünya ve ahiret adına çok şey kaybettiklerini anlarlar ve görürler.

Herhangi bir topluluk içinde gıybeti yapılan kimsenin korunması gerekir. Peygamberimiz (s.a.s). “Bir kimse, kardeşinin ırz ve şerefini gıybet edene karşı savunursa, Allah Teali kıyamet gününde o kimseyi Cehennem’den uzaklaştırır.”’6

Kur’an-ı Kerim de: “Gıybet etmenin, ölü kardeşin etini yemek gibi çok çirkin birşey olduğunu” belirtmiştir.7

Unutulmamalıdır ki, gıybet haramdır ve dünyada gıybeti edilen kimse ile helalleşilmesi gerekir.

İyi bir müslüman, herşeyden önce kendi kusurlarını görüp, onları düzeltmeli, daha sonra da başkalarının iyiliği için çalışmalıdır.

KOĞUCULUK: iki kişinin arasını bozmak için sözü birinden alıp diğerine götürmektir.

Koğuculuk yapanlar, insanları birbirlerine düşman etmiş olurlar. Söz getirip götürenler, kardeşlerin, karı-kocanın, ana- baba ile evladın, mesai arkadaşlarının vb. aralarını bozarlar.

Onun için başkalarından söz getiren kimselere dikkat edilmeli ve çoğu kere düşmanlığı arttırmak için böyle davrandıkları unutulmamalıdır.
Bir ayeti kerimede şöyle bu- yurulmaktadır: “...daima ayıplayan, laf getirip götürene... itaat etme.,,8

Peygamberimiz (s.a.s.] de: “Koğuculuk eden kimse Cen- net’e giremez.”9 buyurmuşlardır.

Günlük hayat içinde masum bir davranışmış gibi pek umursanmayan koğuculuk ve dedikodudan son derece kaçınmak gerekir. Koğuculuk yapan kimse tevbe ederek kendisini Allah katında affettirmeye çalışmalı ve hakkına tecavüz ettiği kişi ile helâllaşmalıdır.

Ayrıca koğuculuk yapma alışkanlığı olanlara itibar edilmemeli, hatta onlara nasihatta bulunulmalıdır. Hakkında söz getirilen kimse için de kötü niyet beslenmemeli ve işitilen şey başkasına nakledilmemelidir.

YALAN: Gerçeğe aykırı ve bildiğinin aksine olarak söylenen sözlerdir.

Yalancılık, huyların en kötülerindendir ve haramdır. Dinimizin esası doğruluktur. Onun içindir ki, yalancılık Müslümanlıkla asla bağdaşmaz.
Yüce Allah (c.c.): “Yalan sözden sakının.”10 buyurmuştur.

Peygamberimiz (s.a.s.) de söyle buyurmaktadırlar: “Doğruluğa sanlın. Çünkü doğruluk iyiliğe (hayra) götürür. Kişi doğru söyleyip doğruluğu araştırdıkça Allah katında, sıddîk olarak yazılır. Yalandan sakının. Çünkü yalan kötülüğe götürür. Şüphesiz kötülük de cehenneme götürür. Kisi yalan söyledikçe ve yalancılık yaptıkça nihayet Allah katında yalancı olarak yazılır.”11

Bir müslüman kendi aleyhine bile olsa, yalandan, özellikle yalan yere şahitlikten kaçınmalı, daima doğru bildiğini söylemelidir. Bu husus Kur’an-ı Kerim’de özellikle belirtilmektedir.12 Peygamberimiz (s.a.s.) de: “Size büyük günahların en büyüğünü haber vereyim mi? Allah’a sirk koşmak, anaya babaya itaatsizlik etmek ve yalancı şahitliği yapmaktır (yahut yalan söylemektir).”’13 buyurmuşlardır.

Yalan şahitliği ile haksıza yardım edilmiş, mütecaviz kimse masum gösterilmiş, adalet hedefinden saptırılmış, fertler arasında itimat sarsılmış ve en büyük günah islenmiş olur.

Her müslüman, yalandan, yalan yere şahitlik etmekten kaçınmalı, özde ve sözde doğru ve dürüst olmalıdır.

SÖVME (KUFURBAZLIK) :

Çirkin ve kaba sözleri, açık ve saçık bir şekilde söylemektir.

İslam’ın üstün ahlâkı ile ahlâklanmıs bir müslüman, edebe aykırı söz söylemez; başkalarının şeref ve haysiyetini rencide etmez.

Çok kere saldırganlığın, kabalığın, hırçınlığın... bir sonucu olarak sövmeyi alışkanlık haline getirenler, yetersizliklerini ortaya koymuş olurlar. Bu kimseler,

Sövmek suretiyle karsılarındaki kimseyi küçültmeye çalıştıkça, kendilerini de küçülttüklerinin farkında değillerdir.

Peygamberimiz, sövmeyi kesin olarak yasaklamış ve söyle buyurmuşlardır: “Bir müslü- mana sövmek fasıklıktır ve onunla kıtal etmek (birbirini öldürme] ise küfürdür.”14

Bir başka hadisi şerifte de asıl günaha girenin, sövmeye önce başlayanın olduğu belirtilmiştir: “Birbiriyle sövüşen iki kişinin söyledikleri (nin vebali), mazlum olan tecavüzde bulunmadıkça başlayana aittir."15

Sövmek suretiyle birisine hakaret eden kimse onu incitmiş, hatta ona zulmetmiş olur. Böylesine bir haksızlığa uğrayan kimsenin sabrederek susması edebe uygun yoldur.

ALAY ETMEK: Kötü ad takmak, şeref ve haysiyet kırıcı davranışlarda bulunmaktır.

Kur’an-ı Kerim’de söyle buyurulmaktadır: “Ey mü’minler! Bir topluluk diğer bir topluluk ile alay etmesin. Çünkü alay edilenler, kendilerinden daha hayırlı olabilir. Kadınlar da diğer kadınlarla alay etmesinler. Belki alay edilenler kendilerinden daha hayırlıdır. Birbirinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakap ile çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü isimdir. Her kim tevbe etmezse, iste onlar zalim kimselerdir.”16

Görüldüğü üzere Allah Teala, başkalarıyla alay etmeyi ve kötü lâkap ile çağırmayı kesin olarak yasaklamıştır. Bu bakımdan Allah’a ve ahiret gününe inanan bir müslümanın, insanları alaya alması, onları eğlence ve nükte mevzuu yapması doğru değildir. Zira alay etmenin altında, gizli bir kibir, başkalarını hakir görme hali vardır. Bu hal ise müslümana yakışmaz. Peygamberimiz (s.a.s.) “...bir kimseye ser olarak bir müslüman kardeşini hor görmesi yeter; müslümanın kanı, malı ve ırzı, müslümana haramdır.”17 buyurmuşlardır.

Bu huydan uzak durmalı başkalarının şeref ve haysiyetleri rencide edilmemelidir.

İKİYÜZLÜLÜK: İnsanlardan bazısına bir türlü, diğerlerine de başka türlü davranmaktır.

İkiyüzlüler, daima içyüzlerini saklarlar. Bir kimsenin yanında dost gibi davranırlar; ama gerçekte dost değillerdir. Bu kişiler, herhangi bir sebeple zahiren gülümsedikleri kimseler içlerinden âdeta disbileyen, son derece cana yakın davranan; çıkarları başkalarıyla beraber olmayı gerektirdiğinde ise, bu sefer onların hoşlanacakları tarzda hareket eden tiplerdir. Bunlara toplum içinde zaman zaman rastlanır.

Bir hadis-i şerifte söyle buyurulmuştur: “Şüphesiz insanların en kötülerinden biri: Bir yüzle şunlara, bir yüzle bunlara gelen iki yüzlü kimsedir.”18|
İnanca bağlı hususlarda ikiyüzlülük yapana ise münafık denir. Dili ile imanlı ve dost görünüp, kalbiyle inkar eden ve düşmanlık besleyen kimselerin acı âkibetleri Kur’an-ı Kerim’de beyan edilmiştir. Bir âyet-i kerimede: “Şüphe yok ki münafıklar, cehennemin en alt katındadırlar. Artık onlara asla bir yardımcı bulamazsın.”19 buyurulmuştur.

Bir hadisi şerifte de: “Münafığın alâmeti üçtür: Söz söylerken yalan söyler. V/a’d ettiği vakit sözünden döner. Kendisine bir şey emânet edilirse hıyanet eder."20

Müslümanın hayatı ve ahlâk anlayışı bir bütün olduğundan, münafıklıktan uzak kalınmaya çalıştığı gibi, ahlakî bir za’f olan ikiyüzlülüğün her çeşidinden de uzak durmalı, olduğu gibi görünmelidir. Hz. Mevlana’ya atfedilen “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” sözü güzel bir nasihattir.

Konuşmalarımızda sakınmamız gereken hususlar, yukarıda genel olarak değerlendirilerek özetlenmeye çalışıldı. Ancak iyi bir müslüman, kötü şeylerden sadece kaçınmakla yetinmemeli, iyi ve güzel olan şeylerle, her- seyin doğrusunu ortaya koymaya çalışmalıdır. Dolayısıyla konuşmalarımızda saygılı olmak, nezâketle davranmak, tatlı söz söylemek ve güleryüz göstermek de iyi bir müslüman olmanın gereğidir.

İnsan, çevresinde yasayanlardan daima yakınlık ve güler yüz bekler; kendisine nezaketle davrananların yanında rahat eder ve mutlu olur. Aksi tavırlardan sıkılır; morali bozulur, üzüntü duyar.

Peygamberimiz (s.a.s.) tatlı söz ve güler yüzlü olunması hususunda, “Yarım hurma ile olsa bile ateşten korunmaya çalısınız. Bunu da bulamazsanız tatlı sözlerle...”21, “Kardeşini güler yüzle karşılamak gibi en ufak bir iyilik dahi olsa, onu hor görme”22, “Siz insanları mallarınızla tatmin etmeye muvaffak olamazsınız. Ancak onları güleryüz ve güzel ahlâk tatmin eder.”’23’ buyurmuşlardır.

Her insan yaşadığı sürece çeşitli vesilelerle insanlara muhatap olur, işlerini takibeder, - isler istenildiği şekilde yolunda gitmese bile -karsısındaki kimseden güleryüz ve tatlı söz bekler. Gösterilen güler yüz ve bir çift tatlı söz insanları tatmin eder, hatta mutlu kılar. Bilhassa insana muhatap mesleklerde çalışanların bu lazimeye dikkat etmesi gerekir.

Peygamberimiz hayatı boyunca, hep ölçülü olarak yaşamış, aşırılıktan uzak kalmıştır; yaşayışında aşırılığa gidenleri ikaz etmiş ve ölçülü olmaları gerektiğini hatırlatmıştır. Konuşmalarımızda da asın, mübalağalı ifadelerden kaçınıp, ölçülü olmaya dikkat etmeliyiz.

Yersiz ve gereksiz övgülerle muhatapların kibir ve gururlarının tahrik edilerek, birtakım özelliklere sahip oldukları zehabına kapılmalarına yol açılmamalıdır. Bir defasında Peygamberimiz, huzurunda bir başkasının mübalağalı şekilde övüldüğünü işitince, bu türlü övgülerin yersizliğine işaret buyurmuşlardır124’.

Konuşurken iyi niyet yetmez, insanın kendisini kontrol etmesi ve muhatabına, yerine ve zamanına göre duygu ve düşüncelerini ifade edecek kelimeleri iyi seçmesi gerekir. Atalarımızın boğaz (yani sesin oluştuğu ortam] dokuz boğumdur sözü de bu gerçeği ne güzel ifade etmektedir.

Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek ve hacca gitmek nasıl birer ibâdet ise, başkalarının haklarına tecavüz etmemek nasıl bir dini bir vecibe ise, dinimizin ahlâk esaslarına uymak da dinin gereğidir, hatta ahlâki prensipler diğer esasların ayrılmaz bir parçasıdır ve doğrudan kul hakkıyla ilgilidir.

Onun içindir ki bir müslüman daima, iftira, gıybet, koğuculuk, yalan, sövme, alay etmek ve ikiyüzlülükten uzak durmalı, güleryüzlü, tatlı sözlü, hoşgörülü ve ölçülü olmaya dikkat etmelidir.

Şu gök kubbenin altından milyarlarca insan gelip geçmiştir. Hem kendilerinin hem de başkalarının hayatlarını kötü tutum ve davranışlarıyla karartanlardan, geriye iyilik ve güzellik adına hiçbir şey bırakamadıkları, lânet ve bedduadan başka miraslarının olmadığı düşünülmeye değer bir konudur. Oysa ki peygamberler, veliler, âlimler, mürşitler ve terbiyeciler, vb. ... insanlarla münasebetlerinde güzel ve doğruyu söylemeyi şiâr edinmiş kişiler ahlâk ve faziletleriyle anılmaktadırlar.

“Çok mal haramsız çok laf yalansız olmaz” atasözünün de delalet ettiği manaya dikkat ederek az, öz, doğru konuşmayı tercih etmek, bu konuda özetle belirtilen dini ölçülere riayet etmek; kırıcı değil, gönül alıcı olmaya çalışmak her müslüman için uyulması gereken faziletli davranışlardır.

-------------------------------------------------------------

1 -  Nisâ (4): 12.

2 - Ahzâb (33): 58.

3 - Nûr (24): 23.

4 -  Müslim, İmân: 38.

5 - Müslim, Birr: 20.

6]- Riyazü’s-Sâlihîn, c. 3, s. 113.

7 -  Hücurât (49): 12.

8 - Kalem (68): 11.

9 -  Buhâri, Edeb: 50; Müslim, İman: 45.

10 - Hac (22): 30.

11 -  Müslim, Birr: 29.

12 - Nisâ (4): 135.

13 -  Müslim, İmân: 38.

14 -  Riyâzü’s-Sâlihîn, c. 3, s. 145.

15 -  Müslim, Birr: 18.

16 - Hücurât (49) 11.

17 -  Müslim, Birr: 10.

18 - Müslim, Birr: 26.

19 -  Nisâ (4): 145.

20 - Buhâri, İmân: 24; Müslim, İmân: 25.

21 - Riyâzü’s-Sâlihîn Tercemesi, c. 2, s. 109.

22 -  Riyâzü’s-Sâlihîn Tercemesi, c. 2, s. 110.

23 -  BERKİ, A. Himmet, 250 Hadis Ter- ceme ve İzahı: 99.

24 -  Sahih-i Buhâri Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi, c. 12, s. 140.

 


* BENZER KONULAR

Birbirimizin Hem Cenneti Hem de Cehennemi Olabiliriz Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:48:55 ÖÖ]


Kulluk Şuuru Nasıl Oluşur Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:44:55 ÖÖ]


Şeytanın Büyücülüğü Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:41:01 ÖÖ]


Birliğe Çağrı Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:35:09 ÖÖ]


Ahirete İmanın Mü’mine Kazandırdıkları Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:29:15 ÖÖ]


Sen Değerlisin Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:19:59 ÖÖ]


Evlilik İnsanı Mükemmelliğe Ulaştıran Hızlı Yollardan Birisidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:58:11 ÖÖ]


Müslümanım Diyen Ey Hanımlar Kızlar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:51:18 ÖÖ]


Birçok Kadın Kocasını Birçok Rrkekte Karısını Cennetlik Etmiştir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:45:05 ÖÖ]


Hesap Günü İyice Yaklaştı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:33:16 ÖÖ]


Kırık Kalple Yapılan Dualar Makbuldür Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:20:47 ÖÖ]


Ertuğrul Erkişi - Safahat`tan Şarkılar 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:41:49 ÖS]


İslâm Kadına En Büyük Değeri Vermiş Şerefli Yaşamasını Sağlamış Gönderen: anadolu
[Dün, 08:16:41 ÖÖ]


Çocukla İletişim Kurarken Ona Saygı Duymak Değer Vermek Gerekir Gönderen: anadolu
[Dün, 08:08:13 ÖÖ]


Mümin Bir Erkek, Mümin Kadına Kızıp Darılmasın. Gönderen: anadolu
[Dün, 08:03:19 ÖÖ]


Çocukların Namaz Eğitimi Gönderen: anadolu
[Dün, 07:57:19 ÖÖ]


Namazını Sapasağlam Koruyanalr Gönderen: anadolu
[Dün, 07:50:26 ÖÖ]


Bu Din Sadece Camilerin Dini Değil Hayatın Dinidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:38:19 ÖÖ]


İslam Gariplerin Dinidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:29:34 ÖÖ]


Komşunuzu İhmal Etmeyin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:21:38 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41