HASET'TEN İSAR'A İNSAN 1

[fanidunya]

HASET'TEN İSAR'A İNSAN  1

Sınırsız ilim, merhamet, hikmet, adalet ve mülkün (egemenliğin) sahibi Rabbülalemin bize zararlı şeyleri yasaklamış (haramlar); yararlı şeyleri de emretmiştir (farzlar). “Yaratmak da emretmek de ancak O’na (c.c.) ait bir hak ve yetkidir.” “Malik de mülkünde dilediği gibi tasarruf eder, etmektedir de...”

Haset, başkalarının elindeki nimet ve imkânların yok olmasını veya kendisinin olmasını istemektir (TDV, Kavramlar). Ahlaki bir hastalıktır. Şeytani bir huy, sıfattır. Hem sahibini yakar, hem de düşmanlığı, tefrikayı, ihtilafları besler. Tefrikanın ve ihtilafların sebepleri sadece inanç, fikir, görüşlerle ilgili değildir. Hırs ve haset de tefrika ve ihtilafları ateşler, çoğaltır. Vahdeti, kardeşliği engeller. Rızk, herkesin dünyalıklardan ve manevi değerlerden yararlandıklarıdır. Rezzak olan Allah (c.c.) rızkları taksim etmiştir. Rızka kefildir; cennete kefaleti yoktur. Rızk da ecel gibidir. O halde haset de, Rezzak’ın taksimatına itiraz etmektir. Bencillik, haset, hırs gibi kötü huylar yasaklanmıştır. “Arınanlar kurtulurlar” (A’lâ/14). Müslümanlık paylaşmak, dayanışmaktır...

“Bir kimse kendisi için istediğini, sevdiğini başkaları için de istemez ve sevmezse iyi bir mümin olamaz.” “Cömertlik, kökü cennette olan bir ağaçtır.”

Sadakalar (zekât, infak) hak sayılmış, emir ve tavsiye edilmiş, kendisi muhtaç olduğu halde kardeşini tercih demek olan İSAR övülmüştür. “Îsâr kavramı Kur’ân-ı Kerim’de dört ayette (Yusuf 12/91; Taha 20/72; en-Nâziât 79/38; el-A‘lâ 87/16) sözlük manasında, bir ayette de (el-Haşr 59/9) terim anlamında kullanılmıştır” (TDV). Yoksullukta bile infak (paylaşma) tavsiyesi var. Alacak hakkından vazgeçme tavsiyesi var. Bu diriltici ilkelere ne kadar muhtacız. Bencilliği, hırsı azgınlaştıran faizci kapitalizmin pençesinde, kıskacındayız... Faiz de, israf da, haksız kazanç da haram.

Gerçekte mal da mülk de Allah-u Teala’nındır. İnsanlara nimetler emanet olarak verilmiştir (Geçici yararlanma).

Nimetler, emanetler hak ettikleri için insanlara verilmemiş. Nimetler külfetlere göre... Ne kadar nimet o kadar da sorumluluk...

Nimetleri yerinde kullanmak hem adalet hem de şükürdür. Aksiyse zulüm/israf ve nankörlüktür. “Nimetlere şükür nimetleri çoğaltır”, “Nankörlük de azaltır”, “Sadaka/infak malı artırır”, “Faiz ise yok eder, azaltır.” “Borç vermek sadakadan efdaldir” (S.A.V.).

Külfetlerde öne çıkan, nimetlerdeyse geri çekilebilen bir ahlaka, anlayışa ihtiyaç yok mu? “Haset ile iman bir arada duramaz...” “Haset, müminin iyiliklerini, ateşin odunu yakıp bitirdiği gibi yok eder” buyurmuş Peygamberimiz (S.A.V.). İnsan bencillik ve haset ile infak ve isar arasındadır. Alçalır veya yücelir...

Ehl-i kitabın hasetlerinden dolayı Kur’an’a ve Efendimize (s.a.v.) karşı çıktıkları (Bakara/109, Nisa/54) bildirilir. Kureyşli müşriklerin ileri gelenleri de yine hasetlerinden dolayı Efendimize (s.a.v.) düşmanlık etmişlerdi. Adem’in (a.s.) oğlu Kabil’in, kardeşi Habil’i öldürmesinin sebebi de haset idi. Yakup’un (a.s.) çocuklarının, kardeşleri Yusuf’a (a.s.) yaptıkları kötülüklerin sebebi de yine haset idi. Münafıklarca tefrika ve düşmanlıkla “Kuba Mescidi” karşısına inşa edilen bu nedenle Efendimizin (s.a.v.) emri ile yakıp yıkılan  “Dırar Mescidi” olayının perde arkasında yine haset olduğu rivayet edilir (Ruhu’l Furkan)

[fanidunya]

HASET'TEN İSAR'A İNSAN  2

Felak Suresi’nde “hasetçinin şerrinden Allah’a sığınmaya” vurgu yapılır. İblisin Adem’e (a.s.) düşmanlığının sebeplerinden birisinin de haset olduğu ifade edilir. İblis kibirlendi, Adem’in (a.s.) hilafetine, O’nun üstünlüğüne itiraz etti, haset etti. Lanetlendi. Ve yolumuzu keserek, bizi batıla saptırarak/yönlendirerek düşmanlığını sürdürüyor.

Hz. Musa’nın (a.s.) amcaoğlu Karun’u Firavun’un yanında konumlandıran sebeplerden birisinin de haset olduğu rivayet edilir. Hz. Musa’ya iftirası yüzünden hazineleriyle birlikte yerin dibine batırıldı.

Hak ile batıl mücadelesinde haset, insanın hak üzere bulunmasını da engelleyebilir. Haset edilen hakta ise, hasetçi sadece bu yüzden batılda konumlanabilir. Böylece safını değiştirebilir... “Neden ben değil de, o?” “Benim yoksa onun da olmasın…” “O olmasın da kim olursa olsun!” hastalıklı anlayışlarıyla konumlanır, hem yanar hem de varsa iyiliklerini yok eder... Haset her alanda olabilir. Ticaret, siyaset, ilim, sanat, spor, musiki vb. Her alanda ifsad nedeni olabilir...

Haset haram, gıpta (benim de olsun) caiz, isar ise fazilettir. “Ümmet”, yüzyıldan beri yok; başı kopartılmış. Parça parça... Bölük pörçük ve birbirleriyle çatışmada, ihtilafta... Başsız olan sadece Müslümanlar?! Nerede “bir vücudun organları gibi”, “bir duvarın tuğlaları gibi” olmak?!

Kur’an’ı, cihadı terk ettiğimiz ve “vehn” hastalığımız nedeniyle de düşmanlarımız başımıza üşüşmüşler. Bizi vuruşturuyor, kaynaklarımızı sömürüyorlar. Ülkeler, partiler, dernekler, vakıflar vb. aynı hedefte/davada semadan yere uzatılan Kur’an’a tutunarak, birbirimizle yan yana, omuz omuza dayanışarak batılla mücadele etmek, kendi içimizde çekişmeyi terkle hayırda yarışmak, dayanışmak, bunun için de “ben” değil, “sen” diyebilmek, “ben” değil “biz”, “biz” değil, “siz” diyebilmek ahlakına/şuuruna muhtacız. Yoksa “ben” de “sen” de hepimiz yok oluruz.

Rızkımızı helalinden arar ve çabalarsak kısmetimiz olan rızka kimse engel olamaz. Kısmetimizde yoksa bize kimse veremez. Haset ne bizim dünyalığımızı artırabilir, ne de karşı tarafınkini azaltabilir. Hasedin bir olumlu yönü vardır. Hasetçiyi başarılı olmaya, çalışmaya teşvik eder.

Dünyalıklar fitnemizle ilgili olarak: “Bir kişiye on pul; on kişiye bir pul. Kurt, kuzulara şah olsa bu taksimi yapmaz.” Ve yine; “Benimki benim, seninki senin, şeriattır. Seninki senin, benimki de senin, tarikattır. Ne seninki senin, ne benimki benim, hakikattir” hikmetli sözleriyle üstad merhum N. F. Kısakürek’i ve “Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi. Mal da yalan mülk de yalan; biraz da sen oyalan” hakikati ifade eden sözleriyle Yunus Emre’yi (k.s.) rahmetle anıyoruz.

Haydi “bir” olmaya, “biz” olmaya; bencillikten, tefrikadan sıyrılmaya... Rabbimizin vahdaniyetinden, kereminden bizi tevhidinde vahdetine ulaştırmasını diliyoruz.

Son bir hafta içerisinde iki değerli büyüğümüzü/dava adamlarını ahirete uğurladık. Mehmed Şevket Eygi ve Süleyman Arif Emre ağabeylerimize Allah-u Teala’nın lütfu ile muamele buyurmasını diliyoruz. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun...