KENDİMİZİN EFENDİSİ OLMAK
Ahlakı sadece namus kavramı ile aklına getiren kıt beyinler, belki de bu yüzden yaptıkları ahlaksızlığın vahametini algılayamamakta.
Eğitim sistemimizde ahlaksız bir tanım vardır; “yakalanmıyorsanız kopya çekebilirsiniz”.
“Yakalanmıyorsanız hırsızlık da yapabilirsiniz” demenin bahçe kapısıdır.
Bir kez bahçe çitlerini geçen, evin kapısını da zorlayacaktır.
Üniversite sınav sorularını çalıp da yakalanmayanlar, şu anda hastanelerde doktor, adliyede hâkim, orduda generaldir.
Korkunç ahlaksızları toplum yakalayamadı fakat maaşlarını alırken vicdanları denetleyebilmeli idi onları.
Böyle bir şansları da olmadı.
Müzikler çalarak geçen seçim otobüsleri geçmişteki heyecanı vermiyor elbet.
Uğradıkları haksızlıkları şikâyet edenler de bir zamanlar kıymetliydi.
Platon, Devlet isimli eserinde; “Haksızlıktan şikâyet edenler haksızlığa uğrayanlardır” demekte. Uğramasa haksızlığa, seyredip susacak.
Daha acısı, “Haksızlık etmek fırsatını bulan herkes haksızlık eder” demekte Platon.
Uzay araştırması için “denekleri 2 ay yatırırsak kasları erir mi” deneyi yapan bilim adamları gibi ahlaksız ve ahlaklı yöneticiyi belediyenin başına bırakıp, kediye ciğeri emanet edelim.
Ahlaklı adamın uzak duracağını sandınız.
Yanıldınız.
Milyonda bir tane çıkar.
İlle de kasaları soymaz ahlaksız, dağ başlarını ucuza kapatır.
Ahlak kuralları, kanunlar, yaptırımlar ile toplum yanlışı engellemeye çalışır lakin insanın kendi içsel güçleri, kuvvetli bir vicdan ordusu yoksa ahlaklı insan da uçurumlara karşı savunmasızdır.
Pastanesinin raflarını, tepsilerini deterjanla silip kurabiyelerini istifleyen ahlak kasabı kadını, insanlar takdir etmektedir fakat o evinde olsa çocuklarının kurabiyelerini; temiz suyla durulayıp kuruladığı tepsilere bırakacaktır.
Çalıştırdığı Afgan gencine, yerli işçinin 200 liralık günlüğünü değil de yarısını vermek, hak ve adalet kavramını havaya uçurduğundan habersiz adam.
Kendisini denetleyecek erdem ve iç dinamikler olmadığından, üzüntü çekecek kadar bile insanlığı kalmamıştır.
İnsan olma erdemi.
Din de, cehennem korkusu cennet vaadi ile ahlaklı olmaya çalışanın değerini sabitler fakat hiçbir beklenti olmadan iyilerden olmayı dileyeni, has insan bilir.
Ölünün arkasından söylenen o hazinelerin satın alamayacağı değer;
“İnsandı”.
Haksız kazançla, kestiği haraçla yoksula yardıma koştuğundan insanların çok sevdiği kabadayı Yığıkili Zülküf gibi toplumun efendisi olmak mı değerlidir.
Yoksa kendimize vereceğimiz hesaptan yana kaygılanmadığımız, kendimizin efendisi olmak mı?
FANİ DUNYA RADYO FORUM
