Gönderen Konu: KABUL OLAN DUALAR  (Okunma sayısı 441 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
KABUL OLAN DUALAR
« : Mart 01, 2019, 07:50:45 ÖÖ »
KABUL OLAN DUALAR

Mü’min, usul ve adabına uygun olarak dua ettiği zaman
duası kabul olur ve bunun faydasını ve etkisini dünya
ve ahirette görür. Yüce Allah, ayetlerde dua edenin duasını
kabul edeceğini bildirmektedir:
وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ
فَلْيَسْتَجِيبُوا لِي وَلْيُؤْمِنُوا بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ
“Kullarım, sana benden sorarlarsa (onlara söyle): Ben
(onlara) yakınım. Dua eden, bana dua ettiği zaman onun duasına
karşılık veririm. O hâlde onlar da bana karşılık versin
(benim çağrıma uysun)lar, bana inansınlar ki, doğru yolu
bulmuş olalar.” (Bakara, 2/186)
أمََّنْ يُجِيبُ الْمُضْطَرَّ إِذَا دَعَاهُ وَيَكْشِفُ السُّوءَ وَيَجْعَلُكُمْ خُلَفَاءَ
الْأَرْضِ أَإِلٰهٌ مَعَ الَّهلِ قَلِي مَا تَذَكَّرُونَ
“Yahut dua ettiği zaman darda kalmışa kim yetişiyor da
kötülüğü (onun üzerinden) kaldırıyor ve sizi (eskilerin yerine)
yeryüzünün sahipleri yapıyor? Allah ile beraber başka bir
tanrı mı var? Ne de az düşünüyorsunuz?” (Neml, 27/62)

Birinci ayette dua edenin duasının kabul edileceği,
ikinci ayette ise darda ve sıkıntıda kalanın sıkıntısının giderileceği
bildirilerek Allah’ın dualara icabet eden olduğuna
işaret edilmektedir.
اِنَّ رَبِّي لَسَمِيعُ الدُّعَاءِ
“Şüphesiz Rabbim duaları işitendir.” (İbrâhim, 14/39)
هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُ قَالَ رَبِّ هَبْ لِي مِنْ لَدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً إِنَّكَ سَمِيعُ
الدُّعَاءِ
“Orada (mihrapta) Zekeriyyâ, Rabbine; ‘Rabbim, bana
katından temiz bir nesil ver. Sen duayı işitensin’ diye dua etmişti.”
(Âl-i İmrân, 3/38)
فَاسْتَغْفِرُوهُ ثُمَّ تُوبُوا إِلَيْهِ إِنَّ رَبِّي قَرِيبٌ مُجِيبٌ
“O’ndan mağfiret dileyin, sonra O’na tövbe edin! Çünkü
Rabbim yakındır, (duaları) kabul edendir” (Hûd, 11/61) anlamındaki
ayetlerde ise Allah’ın “karîb (kullarına yakın)”,
“semî’u’d-dua (duaları işiten)” ve “mücîb (duaları kabul
eden)” olduğu bildirilmektedir. Peygamberimiz (s.a.s.) de;
إِنَّ الَّهلَ حَيِيٌّ كَرِيمٌ يَسْتَحْيِي إِذَا رَفَعَ الرَّجُلُ إِلَيْهِ يَدَيْهِ أَنْ يَرُدَّهُمَا صِفْرًا
خَائبِتََْنيِ
“Allah, hayâ sahibidir, çok kerimdir. Bir insan iki elini
kaldırıp kendisine dua ettiği zaman, o kalkan iki eli boş
çevirmekten hayâ eder” (Tirmizî, De’avât,118; bk. İbn Hıbbân, Ed’ıye, No:
876; Hâkim, De’avât, I, 497) anlamındaki hadisi ile Allah’ın duaları
kabul edeceğini beyan etmiştir.

Medineli müslümanlardan Ebû Ümâme adlı sahabîyi
mescitte kederli bir şekilde otururken gören Resûlullah
(s.a.s.), ona; “Namaz vakti değil, niçin mescitte oturuyorsun?”
diye sorar. Sahâbî; “Üzüntülerim ve borçlarım sebebiyle
buradayım, ey Allah’ın Resûlü!’’ diye cevap verir. Bunun
üzerine Peygamberimiz (s.a.s.); “Söylediğin zaman,
Allah’ın üzüntünü ve borçlarını gidereceği bir dua öğreteyim
mi sana?’’ der. Sahâbî; ‘’Evet, öğret ey Allah’ın elçisi!” karşılığını
verir. Peygamberimiz (s.a.s.) de ona şu duayı öğretir
ve akşam-sabah okumasını tavsiye eder:
اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْهَمِّ وَالْحُزْنِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنَ الْعَجْزِ وَالْكَسَلِ
وَأَعُوذُ بِكَ مِنَ الْجُبْنِ وَالْبُخْلِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ غَلَبَةِ الدَّيْنِ وَقَهْرِ الرِّجَالِ
قَالَ فَفَعَلْتُ ذٰلِكَ فَأَذْهَبَ الٰهّلُ هَمِّي وَقَضَى عَنِّي دَيْنِي
“Allah’ım! Kederden ve hüzünden Sana sığınırım,
acizlikten

ve tembellikten Sana sığınırım, korkaklıktan ve cimrilikten

Sana sığınırım, borç altında

ezilmekten ve insanların

kahrından Sana sığınırım.”

Sahabî; “Hz. Peygamberin öğrettiği duayı okudum; Allah
da üzüntümü ve borçlarımı giderdi’’ demiştir. (Ebû Davud, Salat,
367)
Sırf sözle yapılan bir dua ile çalışmadan borçlar nasıl
ödenecek? Sahabîye öğretilen duanın cümleleri arasında;
“Acizlikten ve tembellikten Allah’a sığınırım, diye dua et”
sözünün bulunması bir mesajdır. Bu mesaj ile; “Ey Ebû
Umâme! Üzüntülerin ve üzüntülerine sebep olan borçların,
mescitte de olsa, oturmakla ortadan kalkmaz, acizliği
ve tembelliği bırak, çalış, bu konuda Allah’tan yardım iste,
harekete geç, borçlarını ödemenin yollarını ara, mescitte
oturup beklemekle ne üzüntün, ne de borcun biter” demek
istenmiştir.
Dua bir ibadet ve bir zikir olduğu için dua eden mutlaka
ilâhî emre uymuş, itaat etmiş ve sevap kazanmış olur.
Dünya ile ilgili isteklerini yüce Allah, kulun yararına göre
hemen verebileceği gibi bir müddet sonra da verebilir veya
duasının karşılığı ahirete bırakılmış olabilir. Dolayısıyla,
dünya hayatına yönelik talepleri karşılanmayan kişi, duam
kabul edilmedi, dememelidir. Peygamberimiz (s.a.s.); dua
edene yüce Allah’ın isteğini ya dünyada hemen vereceğini
veya ahirette vereceğini ya da istediği iyilik kadar kötülüğün
giderileceğini bize haber vermiştir:
مَا مِنْ رَجُلٍ يَدْعُو الٰهّلَ بِدُعَاءٍ إِلَّا اسْتُجِيبَ لَهُ فَإِمَّا أَنْ يُعَجَّلَ لَهُ فِي
الدُّنْيَا وَإِمَّا أَنْ يُدَّخَرَ لَهُ فِي الْآخِرَةِ وَإِمَّا أَنْ يُكَفَّرَ عَنْهُ مِنْ ذُنُوبِهِ بِقَدْرِ
مَا دَعَا مَا لَمْ يَدْعُ بِإِثْمٍ أَوْ قَطِيعَةِ رَحْمٍ أَوْ يَسْتَعْجِلْ قَالُوا يَا رَسُولَ الِّٰهل
وَكَيْفَ يَسْتَعْجِلُ؟ قَالَ يَقُولُ دَعَوْتُ رَبِّي فَمَا اسْتَجَابَ لِي
“Allah’a dua eden herhangi bir insan yoktur ki duası kabul
edilmiş olmasın. Günah işlemediği, yakınları ile ilişkisini
kesmediği ve isteğinde acele etmediği sürece Allah ona ya dünyada
istediğini hemen verir veya isteğini ahirete bırakır ya da
duası nispetinde günahlarını bağışlar. Sahabe, “Ey Allah’ın
elçisi! Nasıl acele edilir? diye sordular. Hz. Peygamber, “Kulun,
Rabbime dua ettim de duama icabet etmedi, demesidir”
buyurur. (Tirmizî, De’avât, 13; bk. Müslim, Dua, 92)
Aynı hadisin Hâkim’in Müstedrek adlı eserindeki rivayetinde;
üçüncü şık;

اَوْ يَصْرِفَ عَنْهُ مِنَ السُّوءِ مِثْلَهَا
“Ya da duası nispetinde ondan bir kötülüğü savar” şeklindedir.
(Hâkim, De’avât, I, 493)

Kabul olan duaları üç kısımda ele alabiliriz:

1. Bazı kimselerin yaptığı dualar,

2. Belirli zamanlarda yapılan dualar,

3. Belirli mekânlarda yapılan dualar.

1. Duası Kabul Olanlar

Kur’ân’da ve hadis-i şeriflerde duası kabul edilenlerden
bize örnekler verilmiştir. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
a) Hz. Meryem’in Annesi İmrân’ın Duası
İmrân, kızı Meryem için;
وَإِنِّي أُعِيذُهَا بِكَ وَذُرِّيَّتَهَا مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
“Onu (Meryem’i) ve soyunu kovulmuş şeytanın şerrinden
sana ısmarlıyorum / Senin korumanı diliyorum” (Âl-i İmrân, 3/36)
diye dua etmiştir.
Yüce Allah, İmrân’ın duasını kabul ettiğini şöyle bildirmektedir:
فَتَقَبَّلَهَا رَبُّهَا بِقَبُولٍ حَسَنٍ وَأَنْبَتَهَا نَبَاتًا حَسَنًا وَكَفَّلَهَا زَكَرِيَّا
“Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu; onu güzel bir
bitki gibi yetiştirdi ve Zekeriyyâ da onun bakımını üstlendi.”
(Âl-i İmrân, 3/37)

b) Hz. Eyyûb Peygamberin Duası

Eyyûb (a.s)’ın, hastalığının iyileşmesi ve sıkıntısının
giderilmesi için Allah’a şöyle dua ettiği bildirilmektedir:
وَأَيُّوبَ إِذْ نَادَى رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الضُّرُّ وَأَنْتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
“(Ey Peygamberim!) Eyyûb’u da hatırla. Hani o
Rabbine,‘Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen merhametlilerin
en merhametlisisin’ diye yalvarmıştı.” (Enbiya, 21/83)
وَاذْكُرْ عَبْدَنَا أَيُّوبَ إِذْ نَادَى رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الشَّيْطَانُ بِنُصْبٍ وَعَذَابٍ
“Kulumuz Eyyûb’u da an: (O) Rabbine ‘Şeytan, bana bir
yorgunluk ve azap dokundurdu’ diye seslenmiş, dua etmişti.”
(Sâd, 38/41)
Yüce Allah, Eyyûb Peygamberin duası üzerine hastalığının
iyileşmesi için,
اُرْكُضْ بِرِجْلِكَ هَذَا مُغْتَسَلٌ بَارِدٌ وَشَرَابٌ
“Ona ayağını (yere) vur, işte yıkanacak ve içilecek serin
(bir su)” (Sâd, 38/42) buyurmuş, Eyyûb (a.s.) ayağını yere vurmuş,
çıkan su ile yıkanmış ve sudan içmiş, iç ve dış bütün
hastalıklarından kurtulmuştur.
Yüce Allah, Eyyûb’un duasını kabul ettiğini şöyle bildirmektedir:
فَاسْتَجَبْنَا لَهُ فَكَشَفْنَا مَا بِهِ مِنْ ضُرٍّ وَآتَيْنَاهُ أَهْلَهُ وَمِثْلَهُمْ مَعَهُمْ رَحْمَةً
مِنْ عِنْدِنَا وَذِكْرَى لِلْعَابِدِينَ
“Biz de onun duasını kabul etmiş ve başına gelenleri
kaldırmıştık. Katımızdan bir rahmet ve kulluk edenlere bir
hatıra olmak üzere ona tekrar ailesini ve kaybettikleriyle bir
mislini daha vermiştik.” (Enbiyâ, 21/84)

c) Yûnus Peygamberin Duası

Yûnus Peygamber, balığın karnında şöyle dua etmiştir:
وَذَا النُّونِ إِذْ ذَهَبَ مُغَاضِبًا فَظَنَّ أَنْ لَنْ نَقْدِرَ عَلَيْهِ فَنَادٰى فِي الظُّلُمَاتِ
أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنْتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ
“(Ey Peygamberim!) Zünnûn’u (balık karnına girmiş
olan Matta oğlu Yûnus’u) da an; zira (o, kavmine) kızarak
(yurdundan) ayrılıp gitmişti, bizim kendisine güç yetiremeyeceğimizi,
(kavminin arasından çıkmakla kendisini kurtaracağını)
sanmıştı. Nihayet karanlıklar içinde (kalıp); ‘(Ey
Rabbim!) Senden başka tanrı yoktur. Senin şânın yücedir, ben
zâlimlerden oldum!’ diye yalvardı.” (Enbiyâ, 21/87)
Yüce Allah, Yûnus Peygamberin duasını kabul ettiğini
şöyle bildirmektedir:
فَاسْتَجَبْنَا لَهُۙ وَنَجَّيْنَاهُ مِنَ الْغَمِّۜ وَكَذٰلِكَ نُنْجِي الْمُؤْمِن۪ينَ
“Biz de onun duasını kabul ettik ve onu tasadan kurtardık.
İşte biz, mü’minleri böyle kurtarırız.” (Enbiyâ, 21/88)
Bu ayetlerde Allah, bedensel ve zihinsel her türlü hastalıktan
kurtulmak için tedavi yollarına başvurulması gerektiğini,
şifayı verenin Allah olduğunu vurgulamaktadır.
Peygamberimiz (s.a.s.), Yûnus Peygamberin duası ile
ilgili olarak;

دَعْوَةُ ذِي النُّونِ إِذاَ دَعَا وَهُوَ فِي بَطْنِ الْحُوتِ لَا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ سُبْحَانَكَ
إِنِّي كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ فإِنَّهُ لَمْ يَدْعُ بِهَا رَجُلٌ مُسْلِمٌ فِي شَيْءٍ قَطُّ إِلاَّ
اسْتَجَابَ الَّهلُ لهُ
“Balık sahibi (Yûnus peygamberin), balığın karnında
yaptığı duası; ‘lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü mine’zzâlimîn
(Ya Rabbî!) Senden başka ilâh yoktur, seni noksan
sıfatlardan tenzih ederim, gerçekten ben zâlimlerden oldum)’
şeklinde idi. Bu sözlerle dua eden herhangi bir Müslüman yoktur
ki Allah onun duasını kabul etmiş olmasın” buyurmuştur.
(Tirmizî, De’avât, 85; bk. Hâkim, De’avât, I, 505)

ç) Zekeriya Peygamberin Duası

Zekeriya (a.s.), Allah’a dua edip kendisine çocuk ihsan
etmesini istemişti:
وَزَكَرِيَّا إِذْ نَادَى رَبَّهُ رَبِّ لَا تَذَرْنِي فَرْدًا وَأَنْتَ خَيْرُ الْوَارِثِينَ
“(Ey Peygamberim!) Zekeriyya’yı da (an). O, Rabbine;
‘Rabbim! Beni tek (yalnız başıma çocuksuz) bırakma. Sen,
vârislerin en hayırlısısın (her şeyim sana kalacaktır)’ diye
dua etmişti.” (Enbiyâ, 21/89)
Yüce Allah, Zekeriya Peygamberin duasını kabul ettiğini
şöyle bildirmektedir:
فَاسْتَجَبْنَا لَهُ وَوَهَبْنَا لَهُ يَحْيَى وَأَصْلَحْنَا لَهُ زَوْجَهُ إِنَّهُمْ كَانُوا يُسَارِعُونَ
فِي الْخَيْرَاتِ وَيَدْعُونَنَا رَغَبًا وَرَهَبًا وَكَانُوا لَنَا خَاشِعِينَ
“Onun duasını da kabul buyurduk ve ona Yahyâ’yı armağan
ettik. Eşini de kendisi için ıslah ettik (çocuk doğurmağa
elverişli bir hâle getirdik). Gerçekten onlar hayır işlere koşarlar,
umarak ve korkarak bize dua ederlerdi ve bize derin saygı
gösterirlerdi.” (Enbiyâ, 21/90)

d) Süleyman Peygamberin Duası

Süleyman (a.s.), yüce Allah’tan mülk istemiştir:
قَالَ رَبِّ اغْفِرْ لِي وَهَبْ لِي مُلْكًا لَا يَنْبَغِي لِأَحَدٍ مِنْ بَعْدِي إِنَّكَ أَنْتَ
الْوَهَّابُ
“O, ‘Rabbim! Beni affet, bana, benden sonra hiç kimseye
nasip olmayan bir mülk (hükümdarlık) ver. Çünkü Sen, çok
lütufkârsın’, diye dua etti!” (Sâd, 38/35)
Yüce Allah, onun bu duasını kabul etmiştir:
فَسَخَّرْنَا لَهُ الرِّيحَ تَجْرِي بِأَمْرِهِ رُخَاءً حَيْثُ أَصَابَ وَالشَّيَاطِينَ كُلَّ بَنَّاءٍ
وَغَوَّاصٍ وَآخَرِينَ مُقَرَّنِينَ فِي الْأَصْفَادِ
“Bunun üzerine Biz de, istediği yere onun buyruğu ile kolayca
giden rüzgârı, bina kuran ve dalgıçlık yapan şeytanları,
demir halkalarla bağlı diğerlerini onun buyruğu altına verdik.”
(Sâd, 38/35–38)
Zikrettiğimiz bu beş örnekte, insanlara önder ve rehber
olarak gönderilen peygamberlerin çeşitli konularda
dua ettikleri ve dualarının kabul edildiği ve bunun bir öğüt
olduğu bildirilerek mü’minlere yol gösterilmektedir.
Peygamberler gibi ihlâs ile usul ve şartlarına uygun
olarak dua eden mü’minlerin duaları da kabul olur. Özellikle
bazı zamanlarda, konumları ve durumları sebebiyle
bir kısım insanların dualarının kabul olacağını Peygamberimiz
bize bildirmiştir. Bunların bir kısmını şöyle özetleyebiliriz:
e) Oruçlu Kimsenin, Âdil Devlet Başkanının ve

Mazlumun Duası

ثَ ثَالَةٌ لَا تُرَدُّ دَعْوَتُهُمْ اَلصَّائِمُ حَتَّى يُفْطِرَ وَالْإِمَامُ الْعَادِلُ وَدَعْوَةُ
الْمَظْلُومِ يَرْفَعُهَا الٰهّلُ فَوْقَ الْغَمَامِ وَيَفْتَحُ لَهَا أَبْوَابَ السَّمَاءِ وَيَقُولُ
الرَّبُّ وَعِزَّتِي لَأَنْصُرَنَّكَ وَلَوْ بَعْدَ حِينٍ
“Üç kimsenin duası reddedilmez: İftar edinceye kadar
oruçlu kimsenin, âdil devlet başkanının ve mazlumun duası.
Allah, mazlumun duasını bulutların üzerine kaldırır ve o dua
için sema kapılarını açar ve ‘İzzetime yemin ederim ki belli bir
süre de olsa mutlaka sana yardım edeceğim’ buyurur.” (Tirmizî,
De’avât, 115,129; İbn Mâce, Siyâm, 48; bk. İbn Hıbbân, Ed’ıye, 17, No:17228)
Oruç, riya karışmayan bir ibadettir. Oruç tutan sırf Allah
için tutmuştur. Dolayısıyla Allah oruç tutanın duasını
kabul eder. Devlet başkanı/yönetici olup da yönetilenlere
ve halka adaletli davranabilmek bir meziyettir, dürüstlüktür.
Allah, bu kimselerin dualarını kabul edeceğini bildirerek
adaletin önemine vurgu yapmıştır. Mazlum ise zarara
uğramış, kalbi kırılmıştır, dolayısıyla zalime içtenlikle dua
etmiştir. Allah, zalimin değil mazlumun yanındadır. Dolayısıyla
mazlumun duasını kabul eder ve zalimden onun
intikamını alır.

f) Misafirin ve Anne-Babanın Çocuklarına Duası

ثَ ثَالُ دَعَوَاتٍ مُسْتَجَابَاتٌ لَا شَكَّ فِيهِنَّ دَعْوَةُ الْوَالِدِ وَدَعْوَةُ الْمُسَافِرِ

وَدَعْوَةُ الْمَظْلُومِ
“Hiç şek ve şüphe yok ki üç kimsenin yaptığı dua kabul
edilir: Anne-babanın çocuklarına yaptığı dua, misafirin duası
ve zulme uğramış kimsenin duası.” (Ebû Davud, Salât, 364; Tirmizî,
De’avât, 48; bk. Heysemî, Ed’ıye, 17, No:17229)
Dinimiz misafire ibadetlerde birtakım kolaylıklar tanımıştır.
Meselâ isterse Ramazan orucunu -daha sonra kaza
etmek şartıyla- tutmayabilir, dört rekatlı namazları iki
rekat olarak kılar, mestlerin üzerine yetmiş iki saat mesh
edebilir. Bu kolaylıklar, misafire verilen değeri ifade eder.
Duasının kabulü de bu sebepledir.
Anne-baba, çocukların hayata gelme sebebidir. Çocukları
her türlü zahmete katlanıp büyütmüşlerdir. Üzerlerinde
hakları çoktur. Bu itibarla çocukları hakkında yaptıkları
dua reddedilmez.

g) Mü’minlerin Yüzlerine ve Gıyaplarında Birbirlerine
Yaptıkları Dua

Peygamberimiz (s.a.s.), bir mü’minin, bir mü’min kardeşinin
gıyabında yaptığı duanın en süratli kabul edilen
dua olduğunu şu hadislerinde bildirmiştir:
إِنَّ أَسْرَعَ الدُّعَاءِ إِجَابَةً دَعْوَةُ غَائِبٍ لِغَائِبٍ
“Hiç şüphesiz en süratli kabul edilen dua, bir mü’minin bir
mü’mine gıyabında yaptığı duadır.” (Ebû Davud, Salât, 364; Buhârî,
Edebü’l-Müfred, No:623)
دَعْوَتَانِ لَيْسَ بَيْنَهُمَا وَ بَ الِّٰهل حِجَابٌ دَعْوَةُ

الْمَظْلُومِ وَ دَعْوَةُ الْمَرْءِ لِاَخِيهِ بِظَهْرِ الْغَيْبِ
“İki dua vardır ki bu dualar ile Allah arasında perde yoktur.
Mazlumun duası, kişinin müslüman kardeşinin gıyabında
yaptığı dua.” (Heysemî, Ed’ıye, 17, No:17231)
إِذَا دَعَا الرَّجُلُ لِأَخِيهِ بِظَهْرِ الْغَيْبِ قَالَتِ الْمَ ئَالِكَةُ آمِينْ وَلَكَ بِمِثْلٍ
“Bir kimse kardeşinin gıyabında dua ettiği zaman melekler,
‘âmin, aynısı sana da verilsin’ diye dua ederler.” (Ebû Davud,
Salât, 362)
مَا مِنْ مُسْلِمَ الْتَقَيَا فَاَخَذَ اَحَدُهُمَا بِيَدِ صَاحِبِه۪ اِلَّا كَانَ حَقٌّ عَلَى الِّٰهل
اَنْ يُجِيبَ دُعَائَهُمَا وَ لَا يَرُدَّ اَيْدِيَهُمَا حَتَّى يَغْفِرَ لَهُمَا
“Birbirleriyle karşılaşıp tokalaşan iki Müslüman yoktur ki
Allah dualarını kabul etmiş, ellerini bırakmadan onları bağışlamış
olmasın.” (Ebû Ya’lâ, Zikir ve Dua, No: 4139)
اِنَّمَا يَنْصُرُ الٰهّلُ الْمُسْلِمِينَ بِدُعَاءِ الْمُسْتَضْعَفِينَ
“Allah, Müslümanlara zayıfların duası sebebiyle yardım
eder.” (Taberânî, No: 4160)
Bu hadisler, mü’minlerin birbirlerinin yüzlerine ve gıyaplarında
dua etmelerini hem teşvik etmekte, hem de bu
duaların kabul edileceğini bildirmektedir.

ğ) İsm-i A’zâm İle Yapılan Dua

“İsm-i a’zâm”, en yüce isim, demektir. Hadis kitaplarında
ism-i a’zâm ile ilgili farklı isimler zikredilmiştir.
Bunlardan iki rivayet şöyledir:

Sahabeden Enes b. Malik (r.a.) diyor ki; Hz. Peygamber
(s.a.s.), bir gün camiye girdi. Bir sahâbî namaz kılıyordu.
Bu sahâbî namazdan sonra dua etmeye başladı ve
duasında şöyle diyordu:
اَللَّهُمَّ اِنِّي اَسْأَلُكَ بِاَنَّ لَكَ الْحَمْدُ لَا اِلٰهَ اِلَّا اَنْتَ الْمَنَّانُ بَدِ يعُ
السَّمٰوَاتِ وَ الْاَرْضِ ذُو الْجَ لَالِ وَ الْاِكْرَامِ يَا حَيُّ يَا قَيُّومُ
“Allah’ım! Her türlü övgü sana mahsustur. Senden başka
ilâh yoktur. (Sen), mennânsın/çok nimet verensin, gökleri ve
yeri yokken var edensin, celâl ve ikram sahibisin, ey yaşayan,
diri, canlı, ölümsüz, ezelî ve ebedî olan; zatı ile kaim olan, her
şeyin varlığı kendisine bağlı olan, uykusu ve uyuklaması olmayan,
varlıkları yöneten, koruyan ve ihtiyaçlarını üstlenen
Allah’ım! cümleleri ile sana dua ediyor, senden talepte bulunuyorum.”
Bu duayı işiten Peygamberimiz (s.a.s.);
لَقَدْ دَعَا بِاسْمِ الِّٰهل الْاَعْظَمِ الَّذِي اِذَا دُعِيَ بِه۪ اَجَابَ وَ اذَا سُئِلَ بِه۪ اَعْطَي
“Bu kimse, Allah’ın ism-i a’zâm’ı ile dua etti ki ism-i
a’zâm ile dua edildiğinde Allah bu duayı kabul eder ve bu
isimle istenince Allah verir” (Hâkim, De’avât, I, 504; Ebû Ya’lâ, Zikir ve
Dua, No:1124) buyurdu.
Enes bin Malik anlatıyor. Hz. Peygamber bir adamın;
اَللّٰهُمَّ اِنِّي اَسْاَلُكَ بِاَنَّ لَكَ الْحَمْدُ لَااِلٰهَ اِلَّا اَنْتَ الْمَنَّانُ بَدِيعُ السَّمٰوَاتِ
وَ الْاَرْضِ ذُو الْجَ لَالِ وَالْاِكْرَامِ اَسْأَلُكَ الْجَنَّةَ وَ اَعُوذُ بِكَ مِنَ النَّارِ
“Allah’ım! ‘Hamd sana mahsustur, Senden başka ilâh yok

tur, sadece Sen varsın, Sen mennânsın, gökleri ve yeri yaratansın,
celal ve ikram sahibisin, isim ve niteliklerin ile istiyorum.
Senden cenneti istiyorum ve cehennemden sana sığınıyorum”
diye dua ettiğini duydu ve;
لَقَدْ يَدْعُو الٰهّلَ بِاسْمِهِ الْاَعْظَمِ الَّذِي اِذَا دُعِيَ بِهِ.وَ اِذَا سُئِلَ بِهِ اَعْطَى
اجَاَبَ
“Bu adam Allah’tan, O’nun yüce ismiyle istedi ki Allah’a
ism-i azamı ile dua edildiği zaman kabul eder, bu isim ile istenildiği
zaman verir” buyurdu. (Hâkim, De’avât, I, 504; İbn Mâce, Dua, 9)
Hadislerde Allah’ın ism-i a’zâmı olarak birden çok
isim zikredilmiştir. Bu isimlerin başında lafza-i celal; sonra
Rahman, Rahîm, Rab, Mennân, Ehad, Samed, Hayy,
Kayyûm, Mâlikü’l-mülk, Bedî’u’s-semâvâti ve’l-erd, Zû’lcelâli
ve’l-ikram, lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illâ ente isimleri
gelmektedir. (bk. Müslim, Salâtü’l-müsâfirîn, 258; Tirmizî, De’avât, 65; İbn
Mâce, Dua, 9; Dârimî, Fedâilü’l-Kur’ân, 14; Ahmed, III, 120; VI, 461)

h) Hac ve Umre Yapanların Duası

اَلْحُجَّاجُ وَالْعُمَّارُ وَفْدُ الِّٰهل إِنْ دَعَوْهُ أَجَابَهُمْ وَإِنِ اسْتَغْفَرُوهُ غَفَرَ لَهُمْ
“Hacılar ve umre yapanlar Allah’ın (evininin) ziyaretçileridir/
elçileridir. Kendisine dua ederlerse dualarına icabet
eder, O’ndan bağışlanma dilerlerse onları bağışlar.” (İbn Mâce,
Menâsik, 5)
مَنْ حَجَّ هٰذَا الْبَيْتَ فَلَمْ يَرْفُثْ وَلَمْ يَفْسُقْ رَجَعَ كَيَوْمِ وَلَدَتْهُ أُمُّهُ
“Kim Allah için hacceder de (Allah’ın rızâsına uymayan)
kötü söz ve davranışlardan ve Allah’a karşı gelmekten sakı
nırsa, (kul hakkı hariç) annesinin onu doğurduğu günkü gibi
(günahlarından arınmış olarak hacdan) döner.” (Buhârî, Hac, 4;
Nesâî, Menâsikü’l-Hac, 4; Müslim, Hac, 438; İbn Mâce, Menâsik, 1)
Bu hadislerde Peygamberimiz (s.a.s.), Allah’ın, hac
ve umre yapan kimselerin dualarını kabul edeceğini bildirmektedir.
Hac ve umre; meşakkatli bir ibadettir, sıcak,
izdiham ve kalabalıkta sırf Allah için sıkıntılara katlanmak
samimiyetin gereğidir. Ayrıca hac ve umre yapanlar,
Mescid-i Haram, Kâbe, Mina, Müzdelife ve Arafat gibi
kutsal mekânlarda dua ederler, Allah da onların duasını
kabul eder.

i) Allah Yolunda Cihat Eden Gazilerin Duası

اَلْغَازِي فِي سَبِيلِ الِّٰهل وَالْحَاجُّ وَالْمُعْتَمِرُ وَفْدُ
الِّٰهل دَعَاهُمْ فَاَجَابُوهُ وَسَأَلُوهُ فَأَعْطَاهُمْ

“Allah yolunda cihat eden gaziler, hac ve umre yapanlar

Allah’ın elçileridir. Kendisine dua ederlerse dualarına icabet
eder, O’ndan bir şey isterlerse onlara verir.” (İbn Mâce, Menasik, 5)
Dini mübîni İslâm için cihad eden, Allah için beden ve
mal varlığını ortaya koyan, gerektiğinde uykusuz ve aç kalan,
düşmanla çarpışan müslüman, bu konumda dua ettiği
zaman Allah duasını kabul eder.
Her müslümanın kabul olan bir duası vardır. Peygamberimiz
(s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
وَ اِنَّ لِكُلِّ مُسْلِمٍ دَعْوَةً يَدْعُو بِهَا فَيُسْتَجَابُ لَهُ
“Her müslümanın kabul olan bir duası vardır.” (Heysemî,
Ed’ıye, 10, No: 17215)

2. Belirli Zamanlarda Yapılan Dualar

Müslüman, her zaman dua yapabilir, ancak bazı ay,
gün ve gecelerde Meselâ üç aylarda, özellikle Ramazan aylarında,
Kadir, Berat, Mirac, Regaip, Cuma ve bayram gecelerinde,
seher vakitlerinde, secde hâlinde, ezan ile kamet
arasında, namazdan sonra yapılan duaların kabul olacağı
ile ilgili hadisler vardır. Duaların kabul olacağı zamanları
şöyle özetleyebiliriz.

a) Üç Aylarda Yapılan Dualar

Üç aylar, Recep, Şaban ve Ramazan aylarıdır. Recep ve
Şaban; içinde bin aydan hayırlı olan kadir gecesinin bulunduğu,
Kur’ân’ın indiği ve İslâm’ın beş temel esasından biri
olan oruç ibadetinin tutulduğu, rahmet ve mağfiret ayı olan
Ramazan ayına hazırlık aylarıdır. Peygamberimiz (s.a.s.), bu
aylarda diğer aylara nispetle daha çok oruç tutmuş, bazen
Şaban ayının tamamını oruçla geçirmiş (Tirmizî, Savm, 36) ve
إِنَّ الٰهّلَ تَبَارَكَ وَتَعَالٰى يَنْزِلُ لَيْلَةَ النِّصْفِ مِنْ شَعْبَانَ إِلٰى سَمَاءِ الدُّنْيَا
فَيَغْفِرُ لِأَكْثَرَ مِنْ عَدَدِ شَعْرِ غَنَمِ كَلْبٍ
“Yüce Allah, Şaban ayının yarısı olduğunda dünya semasına
iner ve Kelp kabilesinin koyunlarının tüylerinin sayısından
çok kimsenin günahını bağışlar” (Tirmizî, Savm, 38) buyurmuştur.
Yüce Allah’ın dünya semasına inmesi, mecazî anlamda
olup duaları kabul etmesi ve günahları bağışlamasından,
Kelp kabilesinin koyunlarının tüyleri ifadesi de çokluktan
kinayedir. Hadis, Allah’ın Şaban ayında mü’minlerin tövbe
ve dualarını kabul ettiğini ifade etmektedir.

Ramazan ayı ise rahmet ve mağfiret ayıdır, oruç ayıdır,
Kur’ân ayıdır, sosyal yardımlaşma ve dayanışma ayıdır. Bu
ayda dinî duygular yükselir, Allah’a yönelişler artar ve yapılan
dualar kabul olur.

b) İftar Vaktinde Yapılan Dualar

Peygamberimiz (s.a.s.);

إِنَّ لِلصَّائِمِ عِنْدَ فِطْرِه۪ لَدَعْوَةً مَا تُرَدُّ
“Oruçlunun orucunu açarken yapacağı dua reddedilmez.”
(İbn Mâce, Siyâm, 48)
Hadiste, ihlas ile yerine getirilen bir ibadetin sona erme
zamanında, kulun yaptığı duanın kabul edileceği müjdelenmekte
ve dolayısıyla oruç açarken dua edilmesi teşvik
edilmektedir. Sahabeden Abdullah ibn Amr, iftar vaktinde
şöyle dua etmiştir:
اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ بِرَحْمَتِكَ الَّتِي وَسِعَتْ كُلَّ شَيْءٍ أَنْ تَغْفِرَ لِي
“Allah’ım! Ben Senden her şeyi kuşatan rahmetin sebebiyle
beni bağışlamanı diliyorum.” (İbn Mâce, Siyâm, 48)

c) Cuma Günü ve Gecelerinde Yapılan Dualar

فِي يَوْمِ الْجُمُعَةِ سَاعَةٌ لَا يُوَافِقُهَا مُسْلِمٌ وَهُوَ قَاِئمٌ يُصَلِّي
يَسْأَلُ الٰهّلَ خَيْرًا إِلَّا أَعْطَاهُ
“Cuma gününde bir saat vardır ki Müslüman o saatte namazda
Allah’tan bir hayır isterse, Allah ona istediğini verir”
(Buhârî, De’avât, 61) anlamındaki hadis bunu ifade etmektedir.

Peygamberimiz (s.a.s.), Hz. Ali’ye buyurmuştur ki;

إِذَا كَانَ لَيْلَةُ الْجُمُعَةِ فَإِنِ اسْتَطَعْتَ أَنْ تَقُومَ فِي ثُلُثِ اللَّيْلِ الْآخِرِ
فَإِنَّهَا سَاعَةٌ مَشْهُودَةٌ وَالدُّعَاءُ فِيهَا مُسْتَجَابٌ
“Cuma gecesi olduğu zaman gecenin son üçte birinde kalkabilirsen
(kalk ve dua et). Çünkü o vakit, (meleklerin) şahit
olduğu bir zaman dilimidir. Bu vakitte yapılan dua kabul
olur.” (Ebû Davûd, Dua, 115)

Peygamberimiz (s.a.s.);

اِنَّ مِنْ اَفْضَلِ يَوْمِكُمْ يَوْمَ الْجُمُعَةِ
“En faziletli günlerden biri de Cuma günüdür” buyurmuş
ve bu günde kendisine çok salât ü selâm getirilmesini
istemiştir. (İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 910)
ç) Arefe Günü Yapılan Dualar
Peygamberimiz (s.a.s.),
خَيْرُ الدُّعَاءِ دُعَاءُ يَوْمِ عَرَفَةَ
“En hayırlı / kabulü şayan olan dua, Arefe günü yapılan
duadır” buyurmuştur. (Tirmizî Dua, 8; Malik, Dua, No: 500)

d) Gece Vakti Yapılan Dualar

Şu hadisler gece vakti yapılan duaların kabul olacağını
ifade etmektedir:
إِنَّ فِي اللَّيْلِ لَسَاعَةً لَا يُوَافِقُهَا رَجُلٌ مُسْلِمٌ يَسْأَلُ الٰهّلَ خَيْرًا مِنْ أَمْرِ
الدُّنْيَا أَوِ الْآخِرَةِ إِلاَّ أَعْطَاهُ إِيَّاهُ وَذٰلِكَ كُلَّ لَيْلَةٍ

“Gecede bir an vardır ki, kişi ona rastlar da dünya ve ahiret
için bir şey dilerse, şüphesiz Allah dileğini yerine getirir. Bu
an, her gecede vardır.” (Müslim, Salâtü’l-Müsâfirîn, 166)
يَتَنَزَّلُ رَبُّنَا تَبَارَكَ وَتَعَالَى كُلَّ لَيْلَةٍ إِلَى السَّمَاءِ الدُّنْيَا حِينَ يَبْقِى ثُلُثُ
اللَّيْلِ الْآخِرِ يَقُولُ مَنْ يَدْعُونِي فَأَسْتَجِيبُ لَهُ مَنْ يَسْأَلْنِي فَأُعْطِيهِ مَنْ
يَسْتَغْفِرْنِي فَأَغْفِرُ لَهُ
“Yüce Rabbimiz her gece yakın semaya iner, gecenin son
üçte biri kalıncaya kadar kalır ve; ‘Kim bana dua ederse ona
icabet ederim, kim benden bir şey isterse ona isteğini veririm,
kim benden af ve bağış dilerse onu bağışlarım’ der.” (Buhârî,
De’avât, 13; İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 919–922)
Bu hadisin başka bir varyantında, bu durumun, gecenin
yarısı veya üçte birinden sabah oluncaya kadar devam
ettiği bildirilmektedir. (İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 919, 921)
Yüce Allah’ın gece dünya semasına inmesi mecazî
anlamda olup bu vakitlerde duanın kabul olacağını ifade
eder. Zira Allah, zaman ve mekândan münezzehtir.
مَنْ تَعَارَّ مِنَ اللَّيْلِ فَقَالَ لاَ إِلٰهَ إِلاَّ الٰهّلُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ
الْحَمْدُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ وَسُبْحَانَ الِّٰهل وَالْحَمْدُ وَلَا إِلٰهَ إِلاَّ
الٰهّلُ وَالٰهّلُ أَكْبَرُ وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِا لِّٰهل ثُمَّ قَالَ رَبِّ اغْفِرْ لِي أَوْ قَالَ ثُمَّ
دَعَا اُسْتُجِيبَ لَهُ فَإِنْ عَزَمَ وَتَوَضَّأَ ثُمَّ صَلَّى قُبِلَتْ صَ تَالُهُ
“Kim gece uyanınca, ‘Allah’tan başka ilâh yoktur, bir tek
O vardır, O’nun ortağı yoktur, mülk O’nundur, hamd O’na
mahsustur, O’nun her şeye gücü yeter. Allah’ı noksan sıfatlardan
tenzih ederim, her türlü övgü Allah’a mahsustur,

Allah’tan başka ilâh yoktur, Allah en büyüktür, güç ve kuvvet
ancak Allah ile vardır’ der, sonra ‘Rabbim! Beni bağışla’ diye
dua ederse -veya sonra dua eder, buyurdu- duası kabul olur.
Eğer azmedip abdest alıp namaz kılarsa namazı kabul olur.”
(Tirmizî, De’avât, 26)
Peygamberimiz, gece vakti yapılan duanın daha faziletli
olduğunu bildirmiştir:
اَللَّيْلُ الْآٰخِرُ الدُّعَاءُ ف۪يهِ أَفْضَلُ وَأَرْجٰى
“Gecenin sonunda yapılan dua daha faziletlidir ve kabul
edilmesi daha çok umulur.” (Tirmizî, De’avât, 80)
يُنَادِي مُنَادٍ كُلَّ لَيْلَةٍ هَلْ مِنْ دَاعٍ فَيُسْتَجَابُ لَهُ هَلْ مِنْ سَائِلٍ فَيُعْطَى لَهُ
هَلْ مِنْ مُسْتَغْفِرٍ فَيُغْفَرُ لَهُ
“Her gece bir münadi şöyle seslenir? Dua eden yok mu?
Onun duası kabul olur. İsteyen yok mu? İstediği verilir. Af ve
mağfiret dileyen yok mu? Günahı bağışlanır.” (Heysemî, Ed’ıye, 25,
No: 17244)
Akşamdan sabah namazı vaktine kadar gece yapılan
duaların kabul olacağı ile ilgili rivayetler vardır. (Heysemî,
Ed’ıye, 25, No: 17243-17253)
Gecenin yarısında ve üçte ikisinde yapılan dualar daha
çok kabul olur. (Heysemî, Ed’ıye, 25, No: 17252)
Gece yapılan dualar samimiyetle ve gönülden yapıldığı
için icabete mazhar olur.

e) Ezan Okunduğu ve Kamet Getirildiği Zaman Yapılan
Dualar

اِذَا نُودِيَ لِلصَّلٰوةِ فُتِحَتْ اَبْوَابُ السَّمَاءِ وَ اسْتُجِيبَ الدُّعَاءُ
“Namaz için ezan okunduğu zaman sema kapıları açılır
ve yapılan dualar kabul olur.” (Ebû Ya’lâ, Zikir ve Dua, No: 4072)
اِذَا كَانَ عِنْدَ الْاَذَانِ فُتِحَتْ اَبْوَابُ السَّمَاءِ وَاسْتُجِيبَ الدُّعَاءُ وَ اِذَا كَانَ
عِنْدَ الْاِقَامَةِ لاَ تُرَدُّ دَعْوَةٌ
“Ezan okunduğunda, sema kapıları açılır ve dualar kabul
edilir. Kamet getirildiğinde dua reddedilmez.” (İbn Ebî Şeybe, Dua,
17, No: 29239)
f) Ezan İle Kamet Arasında Yapılan Dualar

Peygamberimiz (s.a.s.);

اَلدُّعَاءُ لَا يُرَدُّ بَ الْأَذَانِ وَالْإِقَامَةِ قَالُوا فَمَاذَا نَقُولُ يَا رَسُولَ الِّٰهل؟ قَالُوا
سَلُوا الٰهّلَ الْعَافِيَةَ فِي الدُّنْيَا وَالْآٰخِرَةِ

“Ezan ile kamet arasında yapılan dua reddedilmez” buyurdu.

Bunun üzerine sahabe; “Ey Allah’ın elçisi! Ne dua
edelim?” diye sordular. Hz. Peygamber (s.a.s.), “Allah’tan
dünya ve ahirette âfiyet / sağlık isteyiniz” buyurdu. (Tirmizî,
De’avât, 129; bk. Ebû Davud, Salât, 35)
g) Namazda, Secde Hâlinde ve Farz Namazların
Akabinde Yapılan Dualar
Peygamberimiz (s.a.s.);
أَقْرَبُ مَا يَكُونُ الْعَبْدُ مِنْ رَبِّه۪ وَهُوَ سَاجِدٌ فَأَكْثِرُوا الدُّعَاءَ

“Kulun Rabbine en yakın olduğu an, secdede bulunduğu
andır. O hâlde secde hâlinde bolca dua ediniz.” buyurmuştur.
(Müslim, Salât, 215; Ebû Davud, Salât, 152)
قِيلَ يَا رَسُولَ الِّٰهل أَيُّ الدُّعَاءِ أَسْمَعُ؟ قَالَ جَوْفَ اللَّيْلِ الْآٰخِرِ وَدُبُرَ
الصَّلَوَاتِ الْمَكْتُوبَاتِ
‘’Hangi dua kabul edilmeye daha yakındır?” diye
sorulan
bir soruya Hz. Peygamber; ‘’Gecenin ikinci yarısında yapılan
dua ile farz namazların ardından yapılan dua’’ diye cevap
vermiştir. (Tirmizî, De’avât, 80)

ğ) Yağmur Yağarken ve Kâbe’yi Görünce Yapılan
Dua

تُفْتَحُ اَبْوَابُ السَّمَاءِ وَ يُسْتَجَابُ الدُّعَاءُ فِي اَرْبَعَةِ مَوَاطِنَ عِنْدَ اِلْتِقَاءِ
الصُّفُوفِ فِي سَبِيلِ الِّٰهل وَ عِنْدَ نُزُولِ الْغَيْثِ وَ عِنْدَ اِقَامَةِ الصَّلاَةِ وَ عِنْدَ
رُؤْيَةِ الْكَعْبَةِ
“Dört yerde sema kapıları açılır ve dualar kabul olur:

Allah yolunda savaşmak üzere saf tutulduğunda, yağmur yağarken,
namaz kılarken ve Kâbe’yi görünce.” (Heysemî, Ed’ıye, 25, No: 17253)
h) Yûnus Peygamberin Duası İle Yapılan Dualar
Peygamberimiz (s.a.s.), Yûnus Peygamberin balığın
karnında yaptığı dua ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur:
دَعْوَةُ ذِي النُّونِ إِذْ دَعَا وَهُوَ فِي بَطْنِ الْحُوتِ لَا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ سُبْحَا نَكَ
إِنِّي كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ إِنَّهُ لَمْ يَدْعُ بِهَا مُسْلِمٌ فِي شَيْءٍ قَطُّ إِلَّا اسْتَجَابَ
الٰهّلُ لَهُ بِهَا

“Balık sahibi (Yûnus’)un, balığın karnındaki duası;

lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü mine’z-zâlimîn
(Allah’ım! Senden başka ilâh yoktur, Seni noksan sıfatlardan
tenzih ederim, gerçekten ben zalimlerden oldum.) Bu dua ile
dua eden hiçbir müslüman yoktur ki Allah onun isteğini bu
dua sebebiyle kabul etmiş olmasın.” (Hâkim, De’avât, No: 1862–1863)
أَلَا أُخْبِرُكُم بِشَيْءٍ إِذَا نَزَلَ رَجُلًا مِنْكُمْ كَرْبٌ أَوْ بَ ءَالٌ مِنْ بَ يَالَا الدُّنْيَا
دَعَا بِه۪ يُفْرَجُ عَنْهُ فَقِيلَ لَهُ بَلٰى فَقَالَ دُعَاءُ ذِي النُّونِ لَا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ
سُبْحَا نَكَ إِنِّي كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ
“(Hz. Peygamber, ashabına) ‘Size bir şey haber vereyim
mi? Sizden birine bir sıkıntı veya dünya musibetlerinden bir
musibet isabet ettiği zaman, bu dua ile dua ettiği zaman o sıkıntı
ve imtihan ondan giderilir.’ (demiş) kendisine ‘evet haber
ver’ denilmiş, bunun üzerine; ‘Balık sahibi Yûnus’un; Lâ
ilâhe illâ ente sübhâne innî küntü mine’z-zâlimîn (Allah’ım!
Senden başka ilâh yoktur, Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim.
Gerçekten ben zalimlerden oldum, şeklinde yaptığı duadır,
buyurmuştur.” (Hâkim, De’avât, No: 1864)

3. Belirli Mekânlarda Yapılan Dualar

Evde, caddede, sokakta, iş yerinde, tarlada kısaca, tuvalet
gibi ibadete elverişli olmayan yerler ile kumarhane ve
meyhane gibi günah işlenen mekânların dışında her yerde
dua edilebilir. Bununla birlikte cami ve Kâbe gibi ibadet
yerlerinde, Arafat ve Müzdelife gibi mübarek mekânlarda
yapılan dualar daha faziletlidir. Meselâ Peygamber Efendimiz;
Medine’deki Mescid-i Nebevî’de kılınan bir rekat
namazın, Mescid-i Haram dışındaki diğer mescitlerde
kılınan bin rekat namaza denk olduğunu (Nesâî, Mesâcid, 4),

DUALAR

Mescid-i Haram’da kılınan namazın ise diğer mescitlerde
kılınan namazlardan yüz bin kat daha fazla sevap olduğunu
(İbn Mâce, Salât, 195) bildirmiştir. Dua da bir ibadet olduğuna
göre Mescid-i Haram’da ve Mescid-i Nebevî’de yapılan
dualar da daha faziletli ve makbul olur.

 


* BENZER KONULAR

Birbirimizin Hem Cenneti Hem de Cehennemi Olabiliriz Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:48:55 ÖÖ]


Kulluk Şuuru Nasıl Oluşur Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:44:55 ÖÖ]


Şeytanın Büyücülüğü Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:41:01 ÖÖ]


Birliğe Çağrı Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:35:09 ÖÖ]


Ahirete İmanın Mü’mine Kazandırdıkları Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:29:15 ÖÖ]


Sen Değerlisin Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:19:59 ÖÖ]


Evlilik İnsanı Mükemmelliğe Ulaştıran Hızlı Yollardan Birisidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:58:11 ÖÖ]


Müslümanım Diyen Ey Hanımlar Kızlar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:51:18 ÖÖ]


Birçok Kadın Kocasını Birçok Rrkekte Karısını Cennetlik Etmiştir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:45:05 ÖÖ]


Hesap Günü İyice Yaklaştı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:33:16 ÖÖ]


Kırık Kalple Yapılan Dualar Makbuldür Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:20:47 ÖÖ]


Ertuğrul Erkişi - Safahat`tan Şarkılar 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:41:49 ÖS]


İslâm Kadına En Büyük Değeri Vermiş Şerefli Yaşamasını Sağlamış Gönderen: anadolu
[Dün, 08:16:41 ÖÖ]


Çocukla İletişim Kurarken Ona Saygı Duymak Değer Vermek Gerekir Gönderen: anadolu
[Dün, 08:08:13 ÖÖ]


Mümin Bir Erkek, Mümin Kadına Kızıp Darılmasın. Gönderen: anadolu
[Dün, 08:03:19 ÖÖ]


Çocukların Namaz Eğitimi Gönderen: anadolu
[Dün, 07:57:19 ÖÖ]


Namazını Sapasağlam Koruyanalr Gönderen: anadolu
[Dün, 07:50:26 ÖÖ]


Bu Din Sadece Camilerin Dini Değil Hayatın Dinidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:38:19 ÖÖ]


İslam Gariplerin Dinidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:29:34 ÖÖ]


Komşunuzu İhmal Etmeyin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:21:38 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41