Gönderen Konu: İnsan Kendi Ayıbını Düşünürse Gıybetten Vazgeçer  (Okunma sayısı 300 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
İnsan Kendi Ayıbını Düşünürse Gıybetten Vazgeçer
« : Kasım 28, 2018, 10:12:40 ÖÖ »
İnsan Kendi Ayıbını Düşünürse  Gıybetten Vazgeçer
 
Seydam, gıybet nedir? Farkında olmadan gıybet günahına düşmemek için nelere dikkat etmeliyiz?

Seyda Muhammed Konyevî Hazretleri: Bismillahirrahmanirrahim

Gıybet; bir kimsenin arkasından, doğru olsa bile duyduğu zaman üzüleceği şekilde konuşmaktır.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem bir gün sahabelere:

- Gıybet nedir, bilir misiniz? Diye sordu.

- Allah ve Resulu daha iyi bilir, dediler. Buyurdu ki;

- Mümin kardeşini sevmediği bir şeyle anarsan, gıybetini yapmış olursun. Sahabelerden biri:

- Dediğim ayıbı kendisinde görürsem ne olur? Diye sorunca Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki:

- Eğer dediğin şey onda varsa gıybet etmiş olursun, ama yoksa yalan söylemiş, iftira etmiş olursun. (Müslim, Birr, 70; Ebu Davud, Edeb, 40/4874)

Bazı kimseler vardır ki, dünyada taat ve ibadet ehli oldukları halde, sırf gıybet etmelerinden dolayı, kıyamet gününde amel defterleri bomboş, fakir ve perişan olurlar.

Gıybet çok çirkin ve sahibini mahveden bir sıfattır. Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur;

“Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin ayıbını araştırmayın. Kiminiz de kiminizi arkasından çekiştirmesin. Sizden herhangi biriniz, ölü kardeşinin etini yemek ister mi? Elbette ondan tiksinirsiniz. Allah’tan korkun, şüphesiz Allah tevbeleri kabul eder, çok merhametlidir.” (Hucurat; 12)

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:

“Miraç’a çıkarıldığımda, bakırdan tırnaklarla yüzlerini ve sadırlarını tırmalayan bir topluluğa rastladım.

“ Ey Cebrâil! Bunlar kimlerdir?” diye sordum.

“Bunlar, (gıybet etmek sûretiyle) insanların etlerini yiyenler ve onların şeref ve namuslarıyla oynayanlardır,” cevabını verdi.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 35/4878; Ahmed, III, 224)

Bir Müslüman için en tehlikeli ve tedavi edilmesi en zor olan hastalıklardan birisi gıybettir. Çünkü gıybet tatlıdır.

Onun için insan eğer Allah-u Zülcelal’in rızasına giden cennet yolunda yürümek ve o yoldan ayrılmak istemiyorsa, önündeki bu dağ gibi engeli kaldırmanın çarelerine bakması lazımdır.

Seydam, gıybetten sakınmanın önemi nedir? Gıybetten nasıl sakınabiliriz?

Seyda Muhammed Konyevî Hazretleri: Dediğimiz gibi gıybet, insan için çok tehlikeli bir sıfattır. İnsan bu sıfattan sıyrılmadıkça yapmış olduğu amellerinin kendisi için bir menfaati yoktur. Çünkü, Eba Ümame el- Bahili radıyallahu anhu şöyle demiştir;

“Kıyamet günü bir kula amel defteri verilir. Defterine baktığı zaman, dünyada hiç yapmadığı iyi ameller görür. Allah-u Zülcelal’e; “Ya Rabbi! Bu ameller nereden geldi” diye sorar. Allah-u Zülcelal buyurur ki; “Bunlar senin gıybetini yapan kimselerin iyi amelleridir. Senin ondan haberin yok.”

Demek ki, biz de başkasının gıybetini yaptığımız zaman bizim sevaplarımız ona gidecektir. Amel defterimize bakınca o sevapları göremeyeceğiz.

Onun için bir kişi Hasan-i Basri rahmetullahi aleyhiye gelip; “Falan kimse, senin gıybetini yaptı.” dediği zaman, Hasan-i Basri hemen gıybetini yapan şahsa bir tepsi meyve gönderdi ve şöyle dedi;

“Duyduğuma göre iyiliklerini bana hediye etmişsin. Her ne kadar bizim hediyemiz sizin hediyenizin karşılığı olmasa da bizi mazur görün.”

Gıybet sözle olabileceği gibi, el veya yüz hareketiyle de olabilir. Onun da günahı aynıdır. Hz. Aişe radıyallahu anha şöyle demiştir;

“Bir kadının boyunun kısa olduğunu elimle işaret ettim. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Ya Âişe! Gıybet ettin.” (Ebu Davud, Tirmizi, Beyhaki)

Demek ki gıybet o kadar hassas mesele ki insan hiç farkında olmadan gıybete düşebilir. Onun için gıybetten muhafaza olabilmek için nelerin gıybet olduğunu ve bu gıybet hastalığının nasıl tedavi edileceğini bilmek lazımdır.

Gıybetin ne kadar zararlı olduğunu bilen bir kimse onun yapıldığı yerde bile durmaz. Yada gıybet edenleri bu yaptıklarından vazgeçirmeye çalışır. Gıybet edenlere engel olmayan kimse, onları tasdik etmiş ve günahlarına ortak olmuş olur. Bu konuda, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem başka bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur;

“Kimin yanında bir Mümin kardeşinin gıybeti yapılırken gücü yettiği halde, Mümin kardeşine yardım edip gıybet edene mani olmayarak onu kendi haline terk eden kimseyi Allah-u Zülcelal çok muhtaç ve çaresiz olduğu zamanda (kıyamet gününde) terk eder.” (Taberani)

Seydam, gıybetin çeşitleri nelerdir? Bazen bir insan haksızlığa uğruyor veya fena bir hale şahit oluyor, insanlara anlatıp yardım istemeye ihtiyaç duyuyor. O konuyu konuşmak da gıybet oluyor mu?

Seyda Muhammed Konyevî Hazretleri: Gıybet dört çeşittir:

1-Küfür olan gıybet,

2- Nifak olan gıybet,

3- Günah olan gıybet,

4- Mübah olan (günah olmayan) gıybet.

1- Küfür olan Gıybet: Bu şekilde gıybet edenlere; “Gıybet etme!” denildiği zaman; “Ben gıybet etmiyorum, gerçekleri söylüyorum” derse, Allah-u Zülcelal’in haram kıldığını helal olarak kabul etmiş olur. Maalesef günümüzde bu durum çok fazla olmaktadır. Bunun sebebi, bilmemektir. Bu sebeple, birisi bize gıybet yaptığımızı hatırlattığı zaman, ona karşı çıkmak yerine; “Allah senden razı olsun. Beni büyük bir hatadan kurtardın” diyerek, minnet duyup hemen yaptığımız gıybeti terk etmemiz lazımdır.

2- Nifak olan gıybet: Bir kimsenin ismini vermeden yapılan gıybettir. Ama sözlerden kim olduğu anlaşılmaktadır. Güya gıybet etmemiş gibi görünerek gıybet edilmiş olmaktadır.

3- Günah olan gıybet: İsim verilerek bir insanın gıybetinin yapılmasıdır.

4- Mübah olan gıybet: Açıktan günah işleyenlerin gıybetidir. Yani, fasıkların ve bidat ehlinin gıybetidir. Onun için şu üç grub insanın tuttukları yol ve yaptıkları iş hakkında konuşmak, gıybet sayılmadığı gibi sevap bile vardır. Bunlar;

1- Zalim bir kimsenin,

2- Açıktan kötülük işleyen bir kimsenin,

3- Bid’at ehli, yani dinde sonradan icad çıkaran kimsenin.

Nitekim Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin bir hadis-i şeriflerinde;

“Günahkâr kimsenin bulunduğu hali anlatın ki, insanlar ondan korunsun.” (Ebu’l-Leys Semerkandî, Tenbihul Gafilin, s.186)buyurduğu rivayet edilmiştir.

Bunların helal olmasının sebebi, bu gibi kimselerin kötülüklerinden muhafaza olmak içindir.

Âlimlerin açıklamasına göre; gıybete beş yerde izin verilmiştir:

1- Zulme uğrayan bir kimse, hakkının alınması için uğradığı zulmü ilgili mercilere bildirmesidir.

2- Bir müslümanı, bir başkasının şerrinden korumak için, o kötü kişi hakkında uyarmak maksadıyla konuşmak.

3- Bir hususta fetva almak için, gerekirse “Babam veya kocam bana zulmetti” diye konuşmak.

4- Kötülüğü değiştirip, kötülüğü yapan kimseyi yola getirmek amacıyla yardım istemek için konuşmak.

5- Ancak lakabı ile tanınabilecek birini, o lakabı ile tanıtmak. Örneğin; Sulugöz, topal ve bunun gibi.

Seydam, gıybetten tamamen vazgeçmek isteyen mümin kardeşlerimiz nasıl bir yol takip etmelidir?

Seyda Muhammed Konyevî Hazretleri: Gıybet insanın hem dünyası hem de ahireti için çok tehlikeli bir hastalıktır. Bu hastalığın kökünü kalpten söküp atmak suretiyle tedavi etmek farzdır.

Gıybet hastalığının iki ilacı vardır. Birincisi; ilimdir. Bu da iki kısma ayrılır:

a) Gıybet hakkındaki ayetleri, hadisleri ve büyüklerin sözlerini düşünüp, yaptığı her gıybetin karşılığında amel defterindeki sevapların gıybet ettiği kişinin amel defterine, onun günahlarının da kendi amel defterine yazıldığını bilmektir. Bu durumda olan bir kimsenin kıyamet gününde içine düşeceği perişanlık çok büyük olur.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem gıybetin ne kadar büyük ve çirkin bir günah olduğunu her fırsatta dile getirmek suretiyle ümmetinin kendilerini gıybet hastalığından muhafaza etmelerini istemiştir. Ona biraz olsun mutabaat ederek, ahiretimizi tehlikeye atan bu beladan uzak durmamız lazımdır.

b) İnsan bir başkasının gıybetini yapacağı zaman, kendi ayıbını düşünürse, gıybet yapmaktan vazgeçer. Eğer ki kendisinde bir ayıp görmüyorsa, iyi bilmesi lazımdır ki, bundan daha büyük ayıp yoktur. Bütün insanlar beşerdir ve herkes hata ve kusur sahibidir.

İkincisi ise; Yukarıda söylediğimiz gıybeti düşünen, sebepleri terk etmek suretiyle gıybet hastalığını tedavi etmek mümkündür.

Netice olarak, gıybet hem insanların arasına düşmanlık koyar, hem de Allah-u Zülcelal’in gazabına sebep olur ve kıyamet gününde insanın elini bomboş bırakır. Onun için Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem bir hadis-i şeriflerinde;

“Bahçıvanın ağaçları budağı gibi gıybet de imanı eksilterek yok eder.” (Esbehani) buyurmuştur.

Günümüzde gıybet çoğalmıştır. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem zamanında kötü bir koku duyulduğu zaman, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyuruyordu;

“Münafıklardan bazıları, Müslümanların gıybetini yaptı, bu koku ondandır.” (Ahmed bin Hanbel, III, 351)

Bazı evliyalara;

“Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem zamanında gıybetin kokusu duyuluyordu. Bu gün niçin duyulmuyor?” diye sorduklarında, şöyle cevap vermişlerdir:

“Zamanımızda gıybet çoğaldı, burunlar onunla doldu. Bu yüzden onun kötü kokusu duyulmuyor.”

Örneğin; bir kimse tabakhaneye gittiği zaman, oradaki kötü kokudan duramaz. Fakat orada çalışanlar, hiçbir kötü koku almazlar, çünkü burunları o koku ile dolmuştur. İşte, gıybet de aynen böyledir.

Gıybetin çoğalmasının sebebi, insanların Allah-u Zülcelal’in emir ve nehiylerine aldırış etmemeleri ve ahirete karşı meraklarının azalmasıdır. Böyle olunca da yaptıkları günahlar gözlerine küçük görünmektedir.

Halbuki Allah-u Zülcelal’in rızasını arayan kimse, O’nun emir ve nehiylerinin üzerinde titizlikle durup büyük küçük demeden, bütün günahlardan kaçmalıdır.

İbrahim bin Ethem rahmetullahi aleyhi bazı kimseleri evine yemeğe çağırmıştı. O kimseler gelip oturunca, birisini çekiştirmeye başladılar. İbrahim bin Ethem;

“Bizden öncekiler, yemeğe ekmekle başlardı. Siz etle başladınız!” dedi.

Doğrudur. Onun bu sözünde, cennet yolunun yolcusu için çok büyük dersler vardır.

Şunu unutmamak lazımdır ki biz ne kadar dinimizi ince ince yaşamaya gayret edersek, Allah-u Zülcelal’in bize karşı şefkat ve merhameti de o nisbette olacaktır. Allah-u Zülcelal bu gıybet hastalığından bizleri muhafaza etsin inşallah.

Seyda Muhammed Konyev.

 


* BENZER KONULAR

Cemal Kuru - Ağlayu Ağlayu 320 kbps + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:09:34 ÖÖ]


Kendimize Gelelim! Özümüze Dönelim sabır ve Şükrü Hayatımıza Yerleştirelim Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:02:09 ÖÖ]


İman İbadet ve Güzel ahlaka Önem Vermeli Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:53:44 ÖÖ]


Zekât İslam’ın 5 Şartından Biridir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:42:49 ÖÖ]


Sosyal Medya Kirliliğine Dikkat Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:05 ÖÖ]


Ben Duygusundan Sıyrılmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:21:59 ÖÖ]


Allah'tan Korkan İnsan İffetsiz - Ahlaksız – Olamaz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:15:54 ÖÖ]


Abdest Gusül ve Teyemmümün Faydaları Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:03:14 ÖÖ]


Kutlu Bir Dava Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:41:38 ÖS]


Huzurun Kaynağı Olan Evliliği Geciktirmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:36:37 ÖS]


Şükür Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:22:20 ÖS]


Allahü Teâlâya Hakîkî Kul Olmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:16:26 ÖS]


Mümin İmansız Ölmekten Çok Korkmalıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:09:10 ÖS]


Şükür imtihanı Gönderen: KOYLU
[Nisan 17, 2024, 06:20:00 ÖS]


Namaz Yoksa Her Şey Eksik Gönderen: KOYLU
[Nisan 17, 2024, 06:15:19 ÖS]


Hadîs-i Şerîflerle – Namaz İbadeti Gönderen: KOYLU
[Nisan 17, 2024, 06:10:57 ÖS]


Nefis Cihadı Nasıl Kazanılır Gönderen: KOYLU
[Nisan 17, 2024, 06:04:37 ÖS]


İşte Bu Cennete Giden Yol Gönderen: KOYLU
[Nisan 17, 2024, 05:53:35 ÖS]


Asr’ı Saadette Yaşamak Demek Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 17, 2024, 05:33:19 ÖS]


Diri ve Ölü Arasındaki Fark - Zikir Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 17, 2024, 05:24:49 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41