Gönderen Konu: Müslümanlık Dersi  (Okunma sayısı 226 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2114
Müslümanlık Dersi
« : Şubat 13, 2020, 07:05:32 ÖÖ »
Müslümanlık Dersi

İnancımıza göre Yüce Allah insanı imtihan için yaratmış (Mülk, 67/2.), dünyayı onun emrine vermiş (Mülk, 67/15; Lokman, 31/20.), bu dünya hayatından sonra sonsuz bir ahiret hayatının varlığından haberdar etmiş (Mücadele, 58/6.) ve sonsuz ahiret hayatının niteliğini de bu dünyada insanın tabi olacağı imtihanın neticesinin belirleyeceğini beyan etmiştir. (Kehf, 18/48-49.) İnsanın dünyadaki imtihanı ve bu imtihanı başarıyla verebilmesinin yolları konusunda İslam’ın ilk döneminden bu yana çeşitli görüşler, mezhepler, tarikatlar, yollar oluşmuş, her bir yol mensubu kendi yolunda hakikatin peşine düşmüştür.

Zaman içinde Müslümanların hayat tarzları, üretim-tüketim ilişkileri, yönetim usulleri ve dünya ile ilişkileri köklü değişikliklere uğrasa da İslam’ın temel kitabı ve ana öğretileri tahrifata uğramadan günümüze ulaştığından Müslümanların sırat-ı müstakimi bulmalarının, o yolda yürümelerinin imkânları eskiye göre azalmamıştır.

Dünya hayatında Allah’ın rızasını arayan her mümin için yüce Yaratıcı yeterli fırsatı kendisine tanıyacağını adaletinin gereği olarak beyan etmiştir. Bu bağlamda insanın yaşadığı hayatın niteliğine bağlı olarak ağırlık vermesi gereken hususlar da Hz. Peygamber tarafından bizzat hayatında müminlere gösterilmiştir. Mesela kendisine cennete gidecek amel nedir? Diye soran bir bedeviye: “Allah’a ortak koşmazsın, kulluk edersin, farz olan namazı kılarsın, farz olan zekâtı verirsin, ramazanda orucu tutarsın.” buyurdu. Bunun üzerine bedevi, “Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, bu söylediklerine hiçbir şey ilave etmem.” dedi.

Adam dönüp gidince Hz. Peygamber:

“Cennetlik birini görmek kimi mutlu ediyorsa, şu kişiye bakıversin!” buyurdu. (Buhari, Zekât, 1; Müslim, İman, 15.)

Başka bir hadisinde, “Bana altı şey hakkında özünüzden teminat verin, ben de size cenneti temine (delalet) edeyim: Söylediğiniz zaman doğru söyleyin, vaat ettiğiniz vakit (vadinizi) yerine getirin, size bir şey emanet edilince (onu) eda edin, iffetinizi muhafaza edin, gözlerinizi (haram olan şeylerden) men edin, ellerinizi (şeran caiz olmayan şeylerden) çekin.” (Ahmet b. Hanbel, V. 323.) buyurdu. İki hadiste de Hz. Peygamber muhataplarına farklı yol göstermektedir.

Bunun nedeni, muhatapların içinde bulunduğu şartlara göre dinin gereklerini yerine getirmesi hususundaki sorumluluklarını hatırlatmasıdır. Çölde develeri ve hayvanlarıyla yaşayan sahabeye dinin ibadet ve itikat yönünü öne çıkaran bir cevap verirken, şehirde insanlarla birlikte yaşayan ve diğer insanların hayatını olumlu-olumsuz etkileyecek bir durumdaki sahabeye ise davranışa yönelik bir cevap vermiştir. Bu ve benzeri rivayetler ilk anda birbirinden farklı görünse de yeryüzünde yaşayan bütün insanlığa gelen İslam’ın rahmet şemsiyesinin genişliğini bizlere göstermektedir.

Yukarıdaki iki hadis bağlamında bugünkü Müslüman nasıl bir insandır? Diye sorduğumuzda şöyle bir tarif yapabiliriz.
Bugün Türkiye’de bir Müslüman; büyük ihtimalle şehirde yaşayan, temel ihtiyaçlarını karşılamada başkalarına bağımlı olan, bedeninden ziyade aklıyla çalışan, teknoloji kullanan, belirli bir süre formel eğitim almış, nispeten hareketli bir hayat süren, aynı anda birçok yer ve kişiyle ilişkide olan, çok büyük bir ihtimalle açlık, salgın hastalık veya can tehlikesiyle karşı karşıya bulunmayan, hayatını idame ettirmek için birden çok alternatifi bulunan, dünyanın diğer bölgeleri ve kültürleriyle dolaylı ya da dolaysız ilişki içinde olan bir kişidir.

Bu açıdan bakıldığında verilen örneklerden hareketle Müslümanların ibadetlerinde herhangi bir ihmale yol açmadan kolektif hayatın icap ettirdiği hayat tarzını öne çıkaran bir tarif yapma durumuyla karşı karşıya olduğumuz görülür. Çünkü insanlardan uzak münzevi bir hayat yaşayan Müslümanlar daha ziyade ibadet ve tefekkür ederek Allah’a yaklaşmayı ve imtihanı kazanmayı isteyeceklerdir. Ancak Ekber Ahmed’in dediği gibi atalarımızın geçen yüzyılın başlarında yaptıkları şekilde, küreselleşmenin etkisinden uzaklaşacak ne çöllerde vahalar ne dağ başları kaldı, teknoloji bir ahtapot gibi dünyanın her tarafını kendi etkisi altına aldı. Bu sebeple günümüz insanının imtihanı çok farklı unsurları içermektedir. Bunlar ticaret, sanat, eğitim, hayır faaliyetleri, yardımlaşma, dayanışma, adaletli olma gibi çok çeşitli alanları içine almaktadır.

Maddi ve manevi varlığı dışarıdan gelecek tehditlere son derece açık hâle gelmiş olan günümüz Müslümanının sırat-ı müstakim üzere yolculuğunu devam ettirebilmesi çok sağlam bir hayat anlayışına sahip olması ile ancak mümkün olabilir. Bu anlayış onu maruz kalacağı her türlü manevi tacize karşı koruyacak, hayat yolculuğunda ufak tefek kaymalar olsa da ana istikametini süratle düzeltmesini sağlayacaktır. Şüphesiz sırat-ı müstakimden ayrılma tehlikesi tarihin her döneminde vardı. İnsanı hayat mücadelesinde güçsüz düşüren eskinin, savaş, salgın hastalık, kuraklık, kıtlık gibi tehlikeleri kısmen giderilmiş olsa da bugün bunların yerini yenileri almıştır. Bunların başında insanın kendi varlığına ait endişeleri, varlığını açıklamada karşılaştığı sorunlar ile hayatı anlamlandırmada karşı karşıya olduğu açmazlar gelmektedir. Buradaki yetersizlik kişiyi güvensizliğe sürüklemekte, insanın kendisine olan saygısını yitirmesine yol açmakta, neticede insan hayatının kontrolünü kaybettirebilmektedir. Yukarıda tarifi verilen günümüz Müslümanı kendisini kuşatan hayat şartları içinde başarısızlık, iflas etme, işini kaybetme, aile dirliğinin bozulması, öz güvenini kaybetme, çevresinden dışlanma, hayatının kontrolünü kaybetme gibi modern tehditlerle karşı karşıyadır. Bu tehditlere maruz kalan ülkemiz insanının sayısı o kadar artmıştır ki nüfusumuzun üçte biri anti depresan ilaç kullanır hâle gelmiştir. (http//www.hurriyet.com.tr/saglik/21961989.asp)

İnsanın yaratılışı gereği hayatının çeşitli safhalarında kendi kendine sorduğu üç sorunun cevabı hakkındaki tereddütlerin bu sonucun oluşmasına büyük etkisi olduğunu söylemek mümkündür. Bu soruların cevabını doğru bulup buna tereddütsüz inanmayan insanların neticede tutarlı, öngörülebilir, kendini güvende hisseden ve etrafına güven veren bir kişilik sahibi olması mümkün değildir. Bu sorular, “Nereden geliyorum, niçin yaşıyorum ve nereye gidiyorum?” sorularıdır.

Bu soruların cevabı ve müminin bu cevaba imanı hangi şartlarda yaşıyor olursa olsun herkesi tatmin edecek bir içeriğe sahiptir. Eskiden Anadolu’nun köylerinde uygulanan bir âdet bunun ne kadar pratik bir yolunun bulunduğunu göstermektedir.

Köylerde özellikle kış aylarında cami hocaları Kur’an-ı Kerim dersleri verirler, bu derslerin perşembe günleri de Müslümanlık dersine ayrılırdı. Her öğrenci dersi her perşembe tekrarlardı.

Müslümanlık dersi şöyle başlardı:

- Müslüman mısın?

“Müslümanım elhamdülillah”

- Ne zamandan beri?

“Kalü beladan beri”

- Kalü bela ne demek?

“Elestü bi rabbiküm hitabı gelince bela deyüp ahd-i imsak bağladığımız günden beri Müslümanım elhamdülillah.” (Ben nereden geldim sorusuna cevabı.)

- Müslümanlığın manası ne?

“Allah’ı bir bilip, peygamberi tasdik etmek, farzdan evvel farz ilmihâlini bellemek, farz içinde farz, hulus ile amel etmek, farzdan sonra farz emr-i bi’l-maruf nehy-i ani’l-münker yapmak.” (Niçin yaşıyorum sorusuna cevabı.)
- Rabbin kim?

“Rabbim Allah, dinim İslam, kitabım Kelamullah, Âdem Aleyhisselam’ın zürriyetindenim, İbrahim Halilullah milletindenim, ahir zaman nebisinin ümmetindenim, Müslümanım elhamdülillah.” (Kabir ve nereye gidiyorum sorusuna cevabı.)

Bizim inancımıza göre hayat kalu beladan başlamıştır ve buna iman etmek insanın dünyaya geçici bir süre geldiğinin bilincinde olmasını sağlar. Onun nerede ne zaman dünyaya geleceği tamamen Allah’ın takdiri ile olmaktadır.

Bu takdirde iman kişinin içinde bulunduğu her türlü hayat şartlarına rıza göstermesini, hayatını idame ettirmede, hayat çabasında isyana sürüklenmeden mutedil bir duruş sahibi olmasını icap ettirir. Aynı zamanda kendi varlığından, bahtsızlığından, bazı şeylerden mahrum olmasından kimseyi sorumlu tutmaz.

Dünya hayatında sahip olması gereken temel dinî ve irfani bilgileri büyük bir istekle edinir ve bunları sonsuz ahiret hayatının bir azığı olarak isteyerek, severek yerine getirmenin gayreti içinde olur. Bunları dünyevi ve nefsani hiçbir amaç gütmeden ifade eder, dinde samimi olur. Yaptığı işin anlamına iman etmiş olması onu her amelinde eşsiz bir mutluluğa ulaştırır. Ve bu mümin yaşadığı müddetçe hayır işlerinde koşar, kötülüklerden, azgınlıklardan, zulümden, adaletsizlikten ateşten kaçtığı gibi kaçar.

Müslümanlık dersinin üçüncü ve belki de çok önemli diğer bir boyutu, insanı ölüme hazırlamasıdır. Ders, “İnsanın nereye gidiyorum, ölünce ne olacak?” sorusuna kabir sualleri ve onun cevapları ile mukabele etmektedir. Hz. Peygamber’in çeşitli hadislerinde bahsedilen kabir sualinin muhtemel soruları kısaca formüle edilerek daha çocuk yaşlarda genç beyinlere nakşedilmesi, onların ileride karşılaşacakları en önemli bir sorunun cevabını hazır bulmalarını sağlamaya yöneliktir.

İnsanın geçmişi, bugünü ve geleceğini ihata eden bu dersin bugünkü insan için de son derece önemli olduğunu söylemek abartı olmasa gerekir. Özellikle görevi insanlara dini anlatmak olan hademe-i hayratın dikkatine sunmak, onların kutsi vazifelerine kısa bir katkı olsa gerek.

 


* BENZER KONULAR

Birbirimizin Hem Cenneti Hem de Cehennemi Olabiliriz Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:48:55 ÖÖ]


Kulluk Şuuru Nasıl Oluşur Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:44:55 ÖÖ]


Şeytanın Büyücülüğü Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:41:01 ÖÖ]


Birliğe Çağrı Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:35:09 ÖÖ]


Ahirete İmanın Mü’mine Kazandırdıkları Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:29:15 ÖÖ]


Sen Değerlisin Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:19:59 ÖÖ]


Evlilik İnsanı Mükemmelliğe Ulaştıran Hızlı Yollardan Birisidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:58:11 ÖÖ]


Müslümanım Diyen Ey Hanımlar Kızlar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:51:18 ÖÖ]


Birçok Kadın Kocasını Birçok Rrkekte Karısını Cennetlik Etmiştir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:45:05 ÖÖ]


Hesap Günü İyice Yaklaştı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:33:16 ÖÖ]


Kırık Kalple Yapılan Dualar Makbuldür Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:20:47 ÖÖ]


Ertuğrul Erkişi - Safahat`tan Şarkılar 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:41:49 ÖS]


İslâm Kadına En Büyük Değeri Vermiş Şerefli Yaşamasını Sağlamış Gönderen: anadolu
[Dün, 08:16:41 ÖÖ]


Çocukla İletişim Kurarken Ona Saygı Duymak Değer Vermek Gerekir Gönderen: anadolu
[Dün, 08:08:13 ÖÖ]


Mümin Bir Erkek, Mümin Kadına Kızıp Darılmasın. Gönderen: anadolu
[Dün, 08:03:19 ÖÖ]


Çocukların Namaz Eğitimi Gönderen: anadolu
[Dün, 07:57:19 ÖÖ]


Namazını Sapasağlam Koruyanalr Gönderen: anadolu
[Dün, 07:50:26 ÖÖ]


Bu Din Sadece Camilerin Dini Değil Hayatın Dinidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:38:19 ÖÖ]


İslam Gariplerin Dinidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:29:34 ÖÖ]


Komşunuzu İhmal Etmeyin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:21:38 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41