Gönderen Konu: HAYATIMIZ SEÇİM  (Okunma sayısı 242 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
HAYATIMIZ SEÇİM
« : Mart 16, 2019, 11:51:59 ÖS »
HAYATIMIZ SEÇİM 

Birbirine zıt/farklı şeyleri tercih edebilme, seçebilme özgürlüğüne, iradesine sahip bir kabiliyette yaratılmışız. Dinimizin özü/çekirdeği /aslı olan tevhitte de seçimimiz var: İlahlardan/rablerden /mabutlardan sadece ve ancak Allah-u Teala’yı, O’nun hak dinini/yolunu tercih/kabul ediyor, öteki batıl din/düzen/yol ve ideolojileri ret ve inkâr ediyoruz.

Hasan Basri Hz: “Tüm kitapların anlamı Kur’an’da, Kur’an’ın anlamı Fatiha’da (Ancak sana kulluk/itaat ederiz...) toplanmıştır.” La ilahe illallah, la mabude, la rabbe illallah. Allah hepimize gücümüzün yettiğini yüklemiş ve bu alanda/çerçevede bize özgürlük, tercih alanı bırakmış ve bizi bu alanda sorumlu kılmıştır. Haklarımız, yetkilerimiz, özgürlüklerimiz çerçevesinde sorumluyuz. Özgürlüğümüzün olmadığı konuda sorumluluğumuz yoktur. İnsanların ve cinlerin dışında tüm eşya/her şey Allah-u Teala’ya tam itaattedir, teslimdir. İtaatsizlik, tercih söz konusu değildir. Özgürlük, tercih yetki ve sorumluluğu insanda.”Emanet” insanda... Seçilecek, gidilecek yol/din ve arkadaşlara vurgu var. (Fatiha’da, Nisa / 69, En’am / 153’de).

Din, yol, düzen, düşünce, eş, iş, dost, arkadaş, meslek, kitap, dernek, vakıf, parti, giysi, gıda, ev, binek konularında seçme hakkımız/özgürlüğümüz sınırlı olsa da var. Seçme özgürlüğümüzün olmadığı konular da var: Ana-baba, ırk, cinsiyet, renk, dil, memleket... Bu konularda kınama, övünme, suçlama olmaz. Üstünlük iddiaları batıldır. Hepimiz aynı ana babadan Hz. Adem’den değil miyiz? Akıl ve irade kuvvetimiz /nimetimizle ruhlar âleminde/bezm-i elest’te Rabbimizin kendisine kulluk emanetini/teklifini kabul etmiş, O’nunla “kulluk sözleşmesi” yapmışız. Sorusuna “bela/evet” demişiz. (Araf/172). Böylece “göklerin, yerin ve dağların yüklenmekten korkup, çekindiği/kabul etmediği emanetini” (emir ve yasaklarını/yolunu/düzenini) üstlenmişiz, seçmişiz (Ahzab / 72). Gönderildiğimiz bu dünyada emanetlerini korur, riayet edersek nimetle; hıyanet ve şirk hallerindeyse azapla karşılaşacağız (Ahzab / 73). Deneniyoruz, sınavdayız. Bu taahhüdümüz/sözleşmemiz İslam’ın bütününü kapsamaktadır. Tüm hükümlerini emir ve yasaklarını... Yine: “Kendisine kulluk için” (Zariyat / 56) “eşref-i mahlûkat”, “ahsen-i takvim” ve “halife” olarak “emaneti” yüklenmeye, korumaya elverişli yaratıldığımız vurgulanır.(Tin)

İndirilen tüm kitaplar ve seçilen peygamberlerin ortak mesajı tevhit/Allah’a kulluk/adalettir. Kulları üzerinde egemenlik hak ve yetkisi sadece ve ancak Allah-u Teala’nındır. O’ndan başka da O’nunla birlikte de kimseye, hiçbir şeye kulluk/itaat edilmez. Kimsenin haram ve helalleri değiştirme, kaldırma hak ve yetkisi yoktur. Bu en büyük günah/zulüm/şirktir (Lokman/13).

Sorumluluğumuz akıl ve irade nimetiyledir. Aklı olmayanın dini/sorumluluğu da yoktur. Akıl, şaşmaması için vahye bakmalı. Önemsediklerimizi önceliyor, tercih ediyoruz. Dünyada tercihlerimizle deneniyoruz.

Akıl; insandaki iyiyle kötüyü, güzelle çirkini, doğruyla yanlışı, yararlıyla zararlıyı, adaletle zulmü kısaca hak ile batılı, hayır ile şerri ayırt edebilme, seçebilme, anlama kabiliyetidir. Ve akıl vahye muhtaçtır. Yoksa karanlıkta kalır, şaşırır... Kitaplara, peygamberlere muhtacız.

Emanetler/nimetler korunmadığında ifsad, zulüm ortaya çıkar... Allah-u Teala kâinatta her şeyde her an tasarruftadır. O’ndan izinsiz, habersiz hiçbir şey olamaz. O (c.c.) her şeyi ol/”kün” emriyle yaratmaktadır. Hayır veya şerde O’nun iradesi, ilmi ve yaratmasıyladır. Hayra iradesi, izni, yardımı yaratması var. Şerre ise iradesi, izni var, rızası da yoktur. Sınavdayız... Kullar kesbeder, Allah yaratır...

Kulak, göz, dil, el, ayaklarımız, bütün organlarımız da birer nimet ve emanettirler. Bunların iyiye kullanılması emredilir, kötüye kullanılması/emanete hıyanet/zulüm/günah sayılır ve yasaklanır.

Kulaklarımız ilahi mesaja açık, batıla kapalı olacak. Sözün en güzelini dinleyecek... Dilimiz doğruyu, hakkı söyleyecek, yalan ve aldatma yapmayacak. İncitmeyecek, sövmeyecek... Gözlerimiz helale açık, haramlara kapalı olacak. Hakkı, önünü görecek, ibret alacak... Ellerimiz yetim başı okşayacak, yetim malına, haram kazanca uzanmayacak. Kalbimizde ilim, iman, sevgi, takva güzellikler olacak, cehalet, küfür, şirk, kin, kibir olmayacak. Midemize helal lokmalar(?!) girecek, her türlü haram kazançtan korunacak. Helal lokma yiyebilen var mı? Haram lokmalarla doğru seçim nasıl mümkündür?

Bize çizdiği kulluk sınırları içinde gücümüz nispetinde nimet ve emanetlerden sorumluluğumuz var. Çünkü aklımız ve irade-i cüz’iyyemiz (seçim kabiliyetimiz) var. Bu nedenlerle de:

*Hak din (İslam) yol (Al-İmran / 19) ile öteki muharref ve uyduruk din/ideoloji/yol ve düzenler arasında seçim yetkimiz ve özgürlüğümüz, dolayısıyla sorumluluğumuz var.

*Dilersek inanırız; dilersek inkâr ederiz. Şükrederiz, küfrü de seçebiliriz.

*Din(e) zorlama yok.Hidayeti de dalaleti de seçebiliriz.

*Dilersek Allah/hak/adalet yolunda savaşırız; dilersek tağut yolunda...

*Dilersek Allah’a iman edip, tağutu ret ve inkâr ederiz, dilersek küfrü seçeriz.

*Dilersek Allah’ı rab ediniriz, dilersek yarattıklarını (insan, melek, şeytan, nefs tağut vb.). (Tevbe/31).

*Dilersek dünya hayatını ahirete, ahiret hayatını da dünyaya tercih edebiliriz.

*Allah-u Tala’nın velayetine veya yaratıkların “ankebut”/örümcek yuvası gibi (AB) çürük yuvalarına da sığınabiliriz (Ankebut / 41).

*Dilersek sadıkları (Tevbe / 119, Nisa / 69), dilersek Kur’an’dan yüz çevirenleri rehber ediniriz (Zuhruf, 36-38). Dilersek mal ve canlarımızı cenneti karşılığında Allah’a satarız, dilersek dünyalıklar karşısında dinimizden satabiliriz.

*Hayırda, iyiliklerde de yarışabiliriz; şerde, günahlarda, mal (dünyalıklar) biriktirmede de.

*İzzeti, itibarı Allah katında da arayabiliriz; kullar, tağutlar yanında da. *Vahdet (tevhidde) için de çalışabiliriz; tefrika için de... *Islah/adalet/imar için de çalışabiliriz; ifsadda, zulümde de... *Hak rızasını da gözetebiliriz, halkın rızasını da. *Sünnet üzere bir hayatı da, laik/seküler hayatı da seçebiliriz. *Sorunlarımızı, ihtilaflarımızı Kur’an ve sünnete de; tağutlara da götürebiliriz. (Nisa/59-61) *Hizbullahtan olmayı (Mücadele, 22) da, hizbüşşeytandan olmayı da tercih edebiliriz.(Mücadele / 19).

“Allah-u Teala, emanetlerin (kamu görevleri) ehline verilmesini ve adaletle hükmedilmesini emrediyor” (Nisa / 58). Buna uyulmazsa toplumda zulüm ortaya çıkar. Düzen bozulur... Emanetleri koruyamayanlara, adaleti aratanlara yeniden emanetler teslim edilir mi?


Bahaddin Elçi

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41