ALDANMA VE ALDATMA
Bizler Müslümanız. Rabbimize iman eder ve O’nun emirlerinin gereğini yapmak için çabalarız. İnsan olmamızın bir gereği olarak zaman zaman unutur, hatalar yapar, günah işleriz. Yollarımıza pusu kuran şeytanın bizi cehenneme sürüklemek için yaptığı hamlelerine aldanırız. Unuttuğumuz namazlarımız, kırdığımız kalplerimiz, baş edemediğimiz zaaflarımız, mücadelede yenik düştüğümüz nefsimiz, her yeni tevbeyle bizi Rabbimize daha çok yaklaştıran sebepler ve imtihan vesilelerimizdir…
Bizler günaha meyilli, nefsine düşkün varlıklarız. Ömrümüz boyunca pek çok kez hata etmiş, pek çok farklı konuda tevbe gerektiren eylem ve düşüncede bulunmuş olabiliriz. Bir Müslümanın; içkinin, kumarın, zinanın dahi günahını yüklenmiş olabileceğini fakat bir konuda asla hata yapma lüksünün olmadığını, o hatanın da yalan söylemek olduğunu biliriz!
Yalan söylemeninse bir münafıklık karakteri olduğunu istisnasız hepimiz bildiğimizden bu konuya ekstra özen göstermeye gayret ederiz. Fakat olayı biraz derine inip ucundan kıyısından bu illete biz de alet oluyor olabilir miyiz diye düşünmeye kalktığımızda yine çok bilindik bir hadis bizi karşılar; “Aldatan bizden değildir” (Müslim, 101)
Muhtemeldir ki pek çoğumuzun sadece ticarette tüccarlara, satıcılara, ölçüyü ve tartıyı eksik tartanlara yönelik söylendiğini zannettiğimiz, bu yüzden de hakkını tam olarak veremediğimiz bir hadistir bu. Oysa bir anlık, bir nefeslik durup düşünsek aslında ne kadar derin manaları olduğunu, kadına da erkeğe de, babaya da anneye de, doktora da mühendise de, hocaya da öğretmene de, âlime de siyasetçiye de, insan olan herkese, aklı olan tüm beşere hitap ettiğini ve herkesi uyardığını anlamamız, dolayısıyla kendimize de hisseler çıkarmamız çok zor olmayacaktır…
Peki, nedir aldatmak? Siyaseten de çok defa kullanılan bu kelimenin mahiyeti nedir? Aldatmak ne demektir, aldatan kimdir?
Ön kısımlara iyi ve iri meyveleri koyup ardına çürük çarıkları koyarak müşteriye arka kısımdan vermek midir aldatmak? Parasını tam ve fazlasıyla aldığı halde yaptığı eve eksik ve kötü malzeme kullanıp ev sahibini kandıran mıdır aldatan?..
Bunlar zaten ilk etapta aklımıza gelen şeylerdir. Fakat aldatmayı, en ufak bir yalan dahi olmuş olsa, kişiye bedenen olmasa bile, şahsiyetinin zedelenmesine sebep olan her türlü yalan, gizleme ve çarpıtma olarak değerlendirmeliyiz.
Hepimizin yaşadığı veya yaşattığı, çocuğumuza istediğimiz şeyi yaptırabilmemiz ya da anı kurtarabilmek için söylediğimiz söylemler aldatma değil midir?
Sınavından kopya çeken ve “Kopya hazırlarken daha iyi öğreniyorum” bahanesine sığınan bir öğrenci aldatan değil midir mesela?
Seçim öncesi olmadık propagandalar yapan ve seçimi kazanmaları durumunda yapıp edecekleri hizmetleri reklam eden fakat seçim sonrası verdikleri sözleri unutuveren siyasetçilerin vaatleri aldatmanın kapsamına girmez mi?
Dernek ve vakıf toplantılarında kendisi de hemfikir olduğu halde hazırlanan çalışmaya sudan bahanelerle katılmayan kişi aldatan değil midir?
Gereken ehemmiyeti göstermediği için arkadaşına verdiği randevu saatine uymamak aldatmak değil midir?
Camilerde veya sohbet ortamlarında dini konuşmalar yapılırken yapmacık gözyaşları döken ve çok etkilenmiş rolleri yapan kişi aldatmıyor mudur?
Bir patronun söz verdiği günde işçisinin maaşını ödememesi aldatma değil midir?
Sadece birileri kendini görürken çalışan diğer zamanlarda ise çalışıyormuş gibi görünen işçi aldatmıyor da ne yapıyordur?
Sosyal medyada, aslında hoşuna gitmediği halde beğenmek, canı istemediği halde yorum yapmak ve klavye başında yüzünü ekşittiği halde ekranda sahte emojilerle gülücük dağıtmak aldatmak değil midir?
Hoşlanmadığı biri aradığı zaman telefonu uflayarak eline aldığı halde gülerek açan ve sahte bir samimiyet sergileyen kişi aldatan değil midir?
Ardından olmadık dedikodularını yaptığı komşusunun yüzüne gülmek aldatma değil midir?
Cemaatini, Allah’ın ayetleri ve Rasulünün hadislerini kullanarak kendi çıkarları doğrultusunda yönlendiren âlimler aldatan değil midirler?
Evlendirme niyetiyle insanlara nasihat verip yanlış yönlendirmelerde bulunmak, tanımadığı veya uygun olmadığını bildiği kişilere referans olarak yanlış bir evliliğin temellerinin atılmasına sebep olmak aldatma değil midir?
Takiyye yapan ve işyerinde, arkadaşlarının arasında olmadığı bir kişi gibi görünen kişi aldatan değil midir?...
Evet, görüyoruz ki aslında hepimiz bilerek veya bilmeyerek, isteyerek veya istemeyerek bu hadise muhatabız! Anne isek çocuğumuzu, öğrenci isek öğretmenimizi, yöneten isek halkımızı, komşumuzu, işçimizi, çalışanımızı, patronumuzu, “Beyaz yalan” olarak adlandırdığımız yalanlarla da olsa birbirimizi sürekli aldatmaya ve başkalarınca aldatılmaya maruz kalıyoruz.
Bu yüzden, sıkça aldanıp aynı delikten defalarca kez ısırılan, hadisin tehdidi ortada dururken bilerek veya bilmeyerek aldatmaya devam eden bir toplum olarak “Aldatan bizden değildir” korkusunu ensemizde hissederek hayatımızı gözden geçirmek zorundayız. Ev hayatımızda, okul sıralarımızda, devlet yönetiminde, çocuk yetiştirmede yaptığımız aldatmacaları bilmeli, aldatılmaları görmeli ve aldatanlara tekrar fırsat vermemek adına gözümüzü de gönlümüzü de açarak yolumuza devam etmeliyiz.
Unutmamalıyız ki “Bizden değilsiniz” diyen Rasulümüz bize cennet için referans olacak yegâne kaynaktır ve bu dünyada O’nun ümmetinden dışlanmış olmak başımıza gelebilecek en büyük felakettir.
Meryem Nida.