Gönderen Konu: Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı tutunun, ayrılığa düşmeyin  (Okunma sayısı 788 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı tutunun, ayrılığa düşmeyin…”  Âl-i İmran 3/103

Allah’ın kendisine verdiği muazzam ehemmiyete, insanlığın kilit noktasına müdahil edecek yetiyi vermesine ve onu Müslüman adıyla anmasına (Hacc 22/78) rağmen, sessiz çoğunluğu oluşturan, özne olma çabasına bürünmeyen dahası bir hedefi olmayan, ufuk alanı daraltılmış Müslüman halk kitlelerinin var olma aşamasındaki etkili faktörler ve onu var eden merhaleler nelerdi?  Şer’i kılıf eşliğinde geri plana itilmeyi ve bulunduğu konumu sorgulamayan, tahkik, analiz etmeyen pasifliği normal gören tasavvurun topluluklardaki varlığı ve bunun getirdiği menfi rol/pay/etki nedir?

Dindar cenahın dilinde pelesenk olmuş bir sualdir; Hangi değerler skalasından taviz verildi de Müslüman coğrafyada bu kadar kan, zulüm, gözyaşı, ölüm varlığını gösterdi?

Günümüzde halk tabanına, sosyolojik vasatta yaşayan insanlara baktığımızda genel itibari ile 3 kesim olduğunu gözlemleriz :

Bunlar;

Örf i ve geleneğin dışına asla ve asla çıkmayan, çıkılması teklif dahi edil(e)meyenler,

Modernizm ve kapitalizm gibi günümüz ideolojilerine entegre olmuş, gelenekselle bir bağı olmayan, gelenekselin dışına çıkanlar,

İslami harekette var olmaya çalışmış, hakikat peşinde koşan, hayatını bu uğurda harcayanlar.

İkinci maddedeki topluluğun elbette müslüman toplumlara etkisi menfi olarak kendini göstermekte fakat onun etkisi suya sabuna dokunmayan bir mantık olduğu için zararı birinci maddedeki kadar tesirli olmayacaktır.

Yukarıda sıralanmış sorunların en büyük kaynağı birinci maddedeki insan tipinin var oluşuyla ilgilidir. Bu topluluk bir nevi Ortaçağ engizisyonunu günümüze tesis ederek Müslümanların varlığını pasifize etme çabasını kendine görev telakki etmiştir. Onlar bağnaz, bayağı liyakatten uzak aidiyet ve kimlik inşa ederek çok odakları sorunları da beraberinde getirmiştir.

Hakikati izhar etmeye set çeken, sorgulamadan itaat edip uyum sağlamış bu yaklaşım biçimi Müslüman cenahta varlığını hissettiren ayrılıkları, parçalanıp bölünmeyi de beraberinde getirmiştir. Müslüman toplulukların içine atılan her ifsad tohumu, adavet (düşmanlık) olarak filiz vermiş ve bu filiz veren her tohum ise sağlam köklerle birbirlerine bağlanmıştır. O bağı çözmek ise bu davaya gönülden bağlanıp bedel ödeyenlerin zorda olsa görevi olmuştur.

İslam toplumundaki ilk kırılmayı Mustafa İslamoğlu “İmamlar ve Sultanlar” kitabında şu şekilde ifade eder : “Hz. Osman’ın iyi niyetinden yararlanan Ümeyyeoğulları ile İslam siyaset sözlüğüne bir kelime daha girer : “…..cı.” Tarihi kaynaklar bu anlamda bir taraftarlığın ilk olarak Hz.Osmanın şehadetiyle ortaya çıktığını zikrederler. Hz. Osma’nın cenazesini taşıyanlardan birine adı sorulduğunda “Osmaniyyun”(Osmancılar) beni bilir.” Diyecektir.

Hz. Ali’nin hilafeti sırasında meydana gelen olaylar “şia”yı yavaş yavaş siyasi bir güç olmaya itiyordu. Cemel ve sıffin bunun ilk tohumlarını atmış,Hz.Aliye karşı haksızlık yapıldığı fikri yalnız Ali şiası tarafından değil, meşru hilafeti tanıyan herkes tarafından benimsenmişti.”  (s.131)

İşte bu kırılma noktası kültürel ve tarihsel önyargı ve beslenen propaganda nesneleriyle ideolojik bir hâle bürünerek günümüze iki kutuplu bir şia/sünni çatışması olarak hem siyasi hem de akidevi camiada varlığını göstermektedir.

Varlığını gösterme şekli ise her savunulan cephenin kendi fırkasını putlaştırıp dokunulmaz kılmasıyla tahkikten, eleştiriden, düşünmeden, sogulamadan uzak bir düşmanlık ile körüklenen bir ihtilaflar silsilesi olarak zuhur etmektedir.

Hem Şia hem Sünni perspektifle günümüz siyasi alanda yaşanan olumsuz gelişmelerde o günden kalan hizipçilik tasavvurun izdüşümü. Diktatörlerin, sömürgecilerin dev tırnakları altında bağımsızlıktan, özgürlükten bihaber nesiller yetiştirilmeside, bu yanlış tablonun devamını tetikleyecek bir donedir.

Şuan Suriye'de etkin olan mezhepsel ihtilaf jeopolitik alanda hakimiyet kurma çabası ve  rakiplerine karşı kendi varlıklarını ispatlama hamlesiyle taraftarlar hep bu karşıtlık düzlemiyle etkilendirilmekte bu yaklaşımla onlardan faydalanılmaktadır. Ve kitlelerde  yapılan her hamlelerin doğruluğun mihenk taşına vurulmadan, sorgusuz sualsiz kabul edilebilirliği de  bu minvalde gerçekleşmektedir. Ucuz siyasete kurban edilen bu ittihad fikrinden uzaklaşma nedeni ise yine girişte dillendirilen ayetten uzaklaşmadan kaynaklanmaktadır.

Allah ise bunu uygulamayanların ne durumda olacağını yine bize bir başka ayetinde şöyle diyerek ifade etmekte:

“Herhangi bir toplum tutumunu değiştirmedikçe Allah onun konumunu değiştirmez.”  (Rad 13/11)

İşte bu ufuksuzluk ifrat ve tefritin doğuşuna zemin hazırlar ki: Bir zincirin halkaları gibi toplumların ihyasına set çekmede ne denli etkisi büyük. Bu çukura düşen beyinler elbette ırk/din/mezhep/dil ayrımını tetikleyerek çatışmalarını arttırırlar. Bu ihtilafı kaşıyanlar planlarını sinsice yaparken toplumların çöküşünden nemalanıp kendi güçlerine güç katmayı da ihmal etmezler.

Bu konuya özellikle dikkat çekmeye çalışan dünyadaki zulme, acıya, katliamlara dur diyen iz bırakmış şahsiyetlerinde  nasıl ortadan kaldırıldıklarına bir bakmak gerek Rachel Corrie, Ali Şeriati, Malcolm X, Seyyid Kutub vs. Bu insanların ortak özellikleri neydi? Hepside zulmun menşeisine dikkat çekip, kitleleri bu bağlamda bilinçlendirmeye çalışan kognitif/konatif yanlarımızın önemini yüzümüze vuran şahsiyetlerdi..

Onların bu yaşamı hepimize örnek olmalı.

Yapılması gereken görev kendinde bu sorumluluğu hisseden bireylerin öncelikle kendi çevrelerine bu sorunu dillendirmesi. İhtilafların kaşınmaması için elimizden gelen itidalli duruşu göstermek. Birilerinde hata aramak yerine kendi hata ve problemleri tespit edip onun üzerinde oynama yapmak Müslüman camianın öncelikli hedefi olmalıdır.

Ve çözüm için son ayet Âl-i İmran 3/104:

“Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.”

 


* BENZER KONULAR

Kutlu Bir Dava Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:41:38 ÖS]


Huzurun Kaynağı Olan Evliliği Geciktirmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:36:37 ÖS]


Şükür Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:22:20 ÖS]


Allahü Teâlâya Hakîkî Kul Olmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:16:26 ÖS]


Mümin İmansız Ölmekten Çok Korkmalıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:09:10 ÖS]


Şükür imtihanı Gönderen: KOYLU
[Nisan 17, 2024, 06:20:00 ÖS]


Namaz Yoksa Her Şey Eksik Gönderen: KOYLU
[Nisan 17, 2024, 06:15:19 ÖS]


Hadîs-i Şerîflerle – Namaz İbadeti Gönderen: KOYLU
[Nisan 17, 2024, 06:10:57 ÖS]


Nefis Cihadı Nasıl Kazanılır Gönderen: KOYLU
[Nisan 17, 2024, 06:04:37 ÖS]


İşte Bu Cennete Giden Yol Gönderen: KOYLU
[Nisan 17, 2024, 05:53:35 ÖS]


Asr’ı Saadette Yaşamak Demek Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 17, 2024, 05:33:19 ÖS]


Diri ve Ölü Arasındaki Fark - Zikir Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 17, 2024, 05:24:49 ÖS]


Bin Tane Canın Olsa Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 17, 2024, 05:21:56 ÖS]


Müslüman'a Kafir Demeyiniz Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 17, 2024, 05:10:24 ÖS]


Müslümanın Kendine ve Cemiyete Karşı Vazifeleri Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 17, 2024, 05:02:40 ÖS]


2024 - Hüseyin Akpınar - Yadigarı Ahbab 320 kbps + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 17, 2024, 07:47:06 ÖÖ]


Kadınlara Dair Kur’ani Hükümler 5 Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 16, 2024, 01:51:14 ÖS]


Kadınlara Dair Kur’ani Hükümler 4 Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 16, 2024, 01:45:26 ÖS]


Kadınlara Dair Kur’ani Hükümler 3 Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 16, 2024, 01:41:46 ÖS]


Kadınlara Dair Kur’ani Hükümler 2 Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 16, 2024, 01:36:04 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41