Gönderen Konu: İlk İslâm Devleti ve Anayasası  (Okunma sayısı 113 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
İlk İslâm Devleti ve Anayasası
« : Aralık 25, 2020, 07:47:54 ÖÖ »
İlk İslâm Devleti ve Anayasası

Kur’an-ı Kerim’deki, “(Ey Muhammed ümmeti)! Siz beşeriyet (insanlık) için meydana çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, fenalıktan alıkoyarsınız ve Allah’a imanınızda devam edersiniz…” (Al-i İmran, 110) ayeti, Müslümanlara iyiliği emredip, kötülükten alıkoyma görevini yüklemiştir. Üstelik bu görevin, beşeriyet için çıkartılmış en hayırlı ümmete verilmiş olması, aslında dünyanın tamamına “adalet” götürme hedefine layık ve mecbur bir kitlenin bıkmadan usanmadan çalışması, gerek tebliğ gerekse “Allah yolunda cihat” ile bu kutlu davayı yayma ve hâkim kılma görevinin ne kadar önemli olduğunun da ifadesidir.

Bu yüzdendir ki Müslümanlar tarih boyunca “i’lây-ı kelimetullah” için çalışmış ve bunda da muvaffak olmuşlardır. Bazen bir bölgeyi, bazen bir coğrafyayı, bazen de Osmanlılar gibi dünyanın üçte birini hâkimiyetleri altına alarak adaleti tesis etmişlerdir.

Adaleti tesis etme hedefi, Müslümanlara bizzat Hâtemü’n-Nebiyyîn Muhammed Aleyhisselam’dan tevarüs etmiştir. O kutlu Peygamber, daha Mekke’den Medine’ye hicret eder etmez, tebliği devletle desteklemek için 622’de Medine’de İslâm Devleti’ni kurmuştur. Kur’an-ı Kerim’de Peygamber Efendimize (s.a.v.) hitaben, “Biz sana bu kitabı hak bilgiler (kurallarla dolu olarak) indiriyoruz ki; insanlara hükmedesin. Sakın bozgunculara yüz verme!..” ve başka bir ayette, “Biz Resullerimizi beyyinelerle (donatarak) göndeririz ve onlara kitapla (beraber) mizân (usul) indiririz ki; insanlar adaleti ayakta tutsun… Demiri de indirdik; onda ağır tehlikeyle birlikte insanlığa faydalar var; esasen, Allah ve Resulüne dolaylı olarak kimin yardımcı olacağı bilinsin. Allah izzetlidir, güçlüdür…” (Hadid, 25) buyrularak adaleti sağlamak ve Müslümanların izzetlerini korumak için devletin ne kadar önemli olduğu belirtilmiştir.

Allah’ın Resulü’nün kurduğu devletin ilk anayasası olan “Medine Anayasası”, hâkim unsur Müslümanlarla birlikte burada bulunan Yahudiler ve müşriklerin de haklarını koruyacak şekilde düzenlenmişti. Bu devlette diğer unsurlar bulunmasına rağmen hâkimiyet Allah-u Teâlâ’ya, yetki Peygamberimize, bu uğurda mücadele etmek de Müslümanlara aitti. Hedef, adaletin tesis edilmesiydi. Böylece İslâm’ın üstünlüğüne ilâveten, izzet üstünlüğü de devlet eliyle Müslümanlara verilmişti.

İslâm devletinin kurucusu, âlemlere rahmet Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Medine Anayasası ile burada yaşayan müşriklerle, Benî Kurayza, Benî Nadîr ve Benî Kaynuka Yahudilerinin can, mal ve din hürriyetlerini teminat altına almıştı. Bu anlaşmaya göre Medine’ye herhangi bir saldırı söz konusu olduğunda bu unsurların şehrin savunmasına katılmalarını şart koşmuştu.

İslâm devletini kuran Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bu anayasada Medine’nin savunması için içeride birliği öngörmüştü. Zira Mekkeli müşriklerin kuruluş aşamasındaki Medine İslâm Devleti’ne saldıracaklarını iyi biliyordu. Öyle de oldu. Daha devletin kuruluşundan iki sene sonra Mekkeli müşriklerle Bedir Savaşı yapıldı (624). Bu savaştan yaklaşık iki ay sonra Medine Anayasası’nın hükümlerine uymayan ve aslî unsura ihanet eden Benî Kaynuka Yahudileri 2 Zilkade 624’te sürgün edildi. Bir yıl sonra (625) müşriklerle Uhud Savaşı yapıldı. Savaştan birkaç ay sonra 4 Rebîülevvel 625 yılında Benî Nadîr Yahudileri ihanetlerinden dolayı sürgün edildi.

Sürgün edilen Benî Nadîr Yahudileri Hayber’e yerleşmiş, Peygamber Efendimizden (s.a.v.) intikam almak için Hendek Savaşı öncesi Mekkeli müşriklerle ittifak yapmış, Benî Kurayza Yahudilerini de bu ihanete ortak etmişti. Hendek Savaşı sonrası Allah’ın Resulü, Benî Kurayza Yahudilerini Hayber’de muhasara altına aldı ve ihaneti cezalandırdı. Ahzab Sûresi 26-27’inci ayetlerde bu ihanet ve sonucu şöyle anlatılmaktadır:

“Kitap ehlinden olup (Hendek Savaşı’ndaki) o kâfirlere yardım edenleri (yani Kurayza oğullarını), Allah kalplerine korku düşürerek kalelerinden indirdi de bir kısmını öldürüyordunuz, bir kısmını da esir alıyordunuz. Ve arazilerini, yurtlarını, mallarını size miras kıldı. Bir de henüz ayak basmadığınız bir araziyi. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir” (Ahzab, 26-27).

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41