Gönderen Konu: Deizm Ateizmin Korkak Halidir  (Okunma sayısı 84 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Deizm Ateizmin Korkak Halidir
« : Ocak 22, 2021, 08:08:00 ÖÖ »
Deizm  Ateizmin Korkak Halidir

Deizm kavramı, Latince “Tanrı” anlamına gelen “Deus” kelimesinden türetilmiş, 17’inci yüzyılda Hıristiyan Avrupa’da özellikle İngiltere’de kendine yer bulmuş inançsızlık sorunudur. Her ne kadar zorlama tabirle “yaradancılık, tanrıcılık” gibi isimlerle anlatılmaya çalışılsa da aslında ateizmle arasında pek fark yoktur. Hatta deizm, ateizmin korkak ve çekingen halidir.

Ateizmin yaratılış hakkındaki sapkınlığı ile deizmin mükemmel bir yaratıcıyı kabul edip, yaratıcının vahyini, peygamberlerini, kitaplarını kısacası dinini inkârı birbirinden farksızdır. Yaratıcının yaratıcılığını inkârla, hükümranlığını (otorite), affetme ve cezalandırma, kısacası hüküm/kural koyma yetkisini inkâr aynıdır. Deizmin son yıllarda ateizme oranla daha ön plana çıkmasının sebebi, bilimsel gelişmelerin ve teknolojinin ulaştığı noktanın yaratıcıyı inkârı imkânsız kılmasıdır. Bu sebeple mükemmel bir yaratıcının varlığını mecburen kabul eden, buna mukabil yaratıcının insanı başıboş bıraktığını iddia eden bir anlayış ancak korkak ateizmdir. Bütün bir âlem, içindekiler ve insan elbette başıboş bırakılmamıştır. Bu gerçek Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılır: “İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder?” (Kıyame, 36).

Kâinatı/evreni yaratan, işleyişi için doğa kanunlarını koyan, ayrıca insanlığa ve evrene müdahalede bulunmayan bir anlayış; yaratıcıya sınır çizerken yaratılmış olan insana sınırsız yetki ve özgürlüğü öngörmektedir. Deizme göre, âlem Tanrı tarafından tasarlanmış, hareketi dışarıdan başlatılmış ve öylece bırakılmıştır. Tanrı’nın görevi sadece yaratmaktır, sonraki sürece müdahale etmez. Yaratılıştan sonraki süreci insan, aklıyla devam ettirir. Deizme göre Peygambere, kutsal kitaba, cennet ve cehenneme inanç yoktur.

Deizme, ateizmin çekingen ve korkak halidir dememiz sebepsiz değildir. Zira deizm, ateizm gibi yaratıcıyı doğrudan değil, dolaylı inkâr eder.

Peygamber, melek, kitap gibi dinin öğelerini inkâr ettiği gibi dinin tamamını da inkâr eden deizm, burada durmaz ve yaratıcıya sınır çizer. Yaratıcının yaratmasını kabul eder, otoritesini, hüküm koyma ve müdahalesini kabul etmez. Ateizm nasıl âlemin kendi kendine varolduğunu savunuyorsa deizm de âlemin kendi kendine devam ettiğini savunur.

Deistlere göre, insan kendi kendine sınırlar koyar, hedef belirler, devletler insan için sınır koyar. İnsan ceza ve mükâfat verebilir. Özgür iradesiyle istediğini yapabilir ancak insanı, yaşayacağı ortamı, kâinatı yaratan, yaratmada kimseye muhtaç olmayan güçlü yaratıcının kural koyma yetkisi, insana dair hükümranlık (otorite) yetkisi yoktur.

Oysa Kur’an-ı Kerim’de, “Hükümranlık (mülk) elinde olan Allah yücedir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir” (Mülk, 1) ve “O, hükümranlığına (otoritesine) hiçbir kimseyi ortak etmez” (Kehf, 26) buyrulmaktadır.

Güneş sistemini, en az 100 milyar yıldızı, en az 200 milyar gezegeni, en az 2 trilyon galaksiyi yaratan, hepsini belirli bir düzen içinde yörüngesinden sapmadan hareket ettiren, karada ve denizde yüzbinlerce tür canlıyı ve her biri farklı şekil ve özellikleriyle temayüz ettiren mükemmel bir yaratıcı düşünün. Göklerde ve yerde ne varsa kendisine ait olan, ilim ve kudreti her şeyi kuşatan (Al-i İmran, 126), her şeyi yaratan ve düzene koyan (Âlâ, 2) bir yaratıcı. Böyle mükemmel bir yaratıcının kâinatı yaratması, hayatiyetini devam ettirmesine mukabil insana, topluma ve devlete dair kural koymaması, müdahale etmemesi düşünülebilir mi?

İnsanın başıboş bırakılması eşyanın tabiatına aykırıdır. Yaratılış kodları gereği en şerefli ve hayvandan daha aşağı olma potansiyeli olan bir varlığın kontrol edilmesi için kurallar koyulması doğaldır. Zira insan aklı sayesinde hayvanların dahi başaramayacağı vahşiliği yapabilir. Hırsızlık, cana, mala, ırza tasallut, cinsi sapkınlık, zulüm, adaletsizlik gibi her türlü kötü yola başvurma potansiyeli olan insanın başıboş bırakılması durumunda dünyanın yaşanmaz hale geleceği muhakkaktır. Yaratıcının her türlü kötülüğün işlendiği bir dünyayı istemesi akla ve mantığa terstir. Tam aksine Allah-u Teâlâ, kötülükleri düzeltmemiz için bizi uyarmakta, bize misyon yüklemektedir. İyiliği emredip kötülükten nehyetmek bundan dolayı üzerimize farzdır.

Mükemmel yaratıcı neden her türlü ahlaksızlığın yapıldığı bir dünya öngörsün ki. Deizmin çıkmazı budur.

Aslında sadece deizm değil, şeytanın çocuklarının tamamı ilk çağlardan beri, “1-Allah’a şirk koşmayı veya inkâr etmeyi, 2-Peygamberlerini bazen ilahlaştırmayı, bazen yalanlamayı, iftira etmeyi, itibarsızlaştırmayı, öldürmeyi, 3-Kutsal kitapları tahrif etmeyi” denemiştir. Bu denemeler ilk çağlardan beri isim ve yöntem değiştirerek devam etmektedir.

Deizm de bu tahrif denemelerinden sadece biridir. Allah’ın arzında yaşayıp, O’na muhalefet eden insandan başka hiçbir yaratılan yoktur. Allah’ın (c.c.) kanunlarına muhalefet denemesi dün paganik ögelerle, bugün deizm gibi modern kalıplara sokularak empoze edilmektedir.

Siyami Akyel.

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41