Gönderen Konu: Ömür Sermayemiz Tükenirken  (Okunma sayısı 110 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı KOYLU

  • *****
  • İleti: 2122
Ömür Sermayemiz Tükenirken
« : Ağustos 26, 2021, 04:07:37 ÖS »
Ömür Sermayemiz Tükenirken

İnsan, yaratılışının gereği olarak dikkat, düşünce ve heyecanını gelecek üzerine yoğunlaştırmaktadır.

Oysaki geçmişteki olumlu ve olumsuz davranışları değerlendirmeden geleceğin planını yapmak mümkün değildir. Bunun için bir yıllık zaman insan ve toplum hayatı açısından son derece önemlidir. Zaman su misali akıp gidiyor. Acısıyla, tatlısıyla, sevinciyle, üzüntüsüyle koca bir yılı daha geride bıraktık.

Hepimizin ömür sermayesinden bir yıl daha geride kaldı. Bu süre içinde şahıs aile, millet ve insanlık için neler yap/tık/ıldı? Bilgi ve kültür alanında neler kazan/dık/ıldı? Belirlenmiş zaman dilimi içinde yapılması gereken ibadet, itaat vb. iyilikler gerçekleştirildi mi? Daha da önemlisi geçmişle ilgili samimi bir değerlendirme (otokritik) yap/tıkmı?/ıldımı? İşte bütün bu soruların cevaplarını aramak gerekir. Çünkü geçmişin muhasebesini yapmadan geleceğin hareket tarzını belirlemek doğru olmaz. Hangi yaşta olursak olalım, ömür sermayemizin bir yılını daha geride bıraktığımız için; hepimiz, kâr ve zararımızı ortaya koyacak yıllık muhasebemizi yapmak zorundayız. Zira Hz. Ebubekir (r.a)buyurduğu gibi:“Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin”
 
Biz de bu vesileyle geçen bir yılın muhasebesini yapalım. Aslında bu muhasebe, sadece geçen bir yılın değil, ömrümüzün, geride kalan yıllarının muhasebesi olsun. Bilelim ki her geçen gün dakika ve saniye bizi vaat edilen ölüme biraz daha yakınlaştırmaktadır. O halde ölüm için hazırlıklarımızı bir daha gözden geçirelim. Çünkü akıllı insan geleceğinden kuşku duyulmayan O güne hazırlık yapmalıdır.
 
Yüce Allah insanın zaman ve olaylar karşısında aldığı psikolojik tavrı şöyle açıklamıştır:
 
“Gerçekten insan, pek hırslı (ve sabırsız) yaratılmıştır Kendisine fenalık dokunduğunda sızlanır, feryat eder Ona imkân verildiğinde ise pinti kesilir”(1) “
 
Çünkü insan zayıf yaratılmıştır”(2)
 
Aynı surenin devamındaki ayetlerde ise; namazlarını sürekli kılanlar, mallarının zekâtını verenler, ahiret gününe inananlar, namus ve iffetini koruyanlar, aşırılıklardan sakınanlar, doğru şahitlik yapanlar, emanete ve ahde vefa göstermek gibi özellikleri taşıyanlar övülmüşlerdir(3)
 
Gerçekten günlük hayata bakıldığında insan aynı rolü oynamaktadır. Acı, üzüntü, geçimsizlik ve hastalık gibi problemlerle yüz yüze geldiğinde çıkış yolu için yalvarır durur. Zamanın, ibadetin, itaatin, sağlığın ve huzurun değerini dilinden düşürmez. Fakat rahatlığa kavuştuğunda ise, olup bitenleri çabucak unutuverir.

Zevk ve eğlenceye dalar. Elbette insan bir melek değildir. Daima hayır çizgisi üzerinde bulunması beklenemez. Hayır, işleyebileceği gibi hata ve yanlışlıklar da yapabilir. Fakat önemli olan insanın organizeli bir biçimde hata ve yanlışlıklarda ısrar etmemesi, özellikle öncü ve kötü örnek olmaktan kaçınmasıdır.
 
Nitekim Kur’an-ı Kerim de insanların hangisinin daha iyi davrandığını tespit etmek için; Ölüm ve hayatın yaratıldığını bildirmiştir(4)

Hayat anlamsız bir var oluş olmadığı gibi, ölüm de sonu hiçlik olan bir yok oluş değildir. Aksine hayat, bir hayırlı faaliyetler alanı, ölüm ise bu faaliyetlerin karşılığını bulacağımız ebedî varlık sahasına geçişi sağlayan bir dönüm noktasıdır. İnsan günlük, haftalık, aylık ve yıllık olarak geride bıraktığı mesaisini değerlendirerek kendi kendini sorgulamalıdır. Zira zaman kavramına karşı sorumluluk bilinci gelişmemiş kimselerin hayatta başarılı olması mümkün değildir. Yüce Allah, insanın geçmişini yoklama ve geleceğini düzenleme açısından dikkatini çekmek üzere “muhasebe” kelimesini Kur’anda 97 defa zikretmiştir.
 
Konuya daha açıklık getirmek amacıyla şu ayet meallerine göz atalım:
 
“İnsanlar imtihandan geçirilmeden sadece ‘iman ettik’ demeleriyle bırakılıverileceklerini mi sandılar”(5),

“İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır(6),

“Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin, hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız”(7)
 
Bu son ayetten de anlaşıldığı gibi, dünyadaki canlılar arasında vazife ve sorumluluk taşıyan yegâne varlık insandır. Esasen onun hayatını anlamlı kılan, ona değer katan temel özellik, bir vazife ve sorumluluk varlığı oluşudur. Bu sebeple vazifelerini ihmal eden ve sorumsuz bir hayat yaşayan insanlar gerçek anlamda insanlık değerini yitirmiş olurlar. Ancak bu ayet açıkça gösteriyor ki, ilahî sorumluluktan kurtulmak ve Allah’ın huzurunda hesap vermekten kaçmak hiç kimse için mümkün değildir. Bunun tersini düşünmek, ahlak nizamını ve bu nizamın temeli olan mutlak adaleti inkâr etmek sonucuna götürür.
 
Sevgili peygamberimiz (sav)’de, hem vaktin değerine dikkat çekmek, hem fırsatları iyi kullanmak, hem de daima muhakeme ve muhasebe yapmak bakımından bir hadiste şöyle buyurmuşlardır.
 
“Ölümden önce hayatın, hastalığından önce sağlığın, meşguliyetinden önce boş vaktin, ihtiyarlığından önce gençliğin, fakirliğinden önce zenginliğin kıymetini bir ganimet olarak biliniz”(8)
 
Yeri gelmişken Hz Ebubekir (r.a)’ın konumuzla ilgili olan şu sözünü de hatırlatmak istiyorum:

“Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin ve tartılmadan önce amellerinizi tartın."
 
Evet, bu değerlendirmeden sonra dönüp yeniden bir yılın artı ve eksilerini tespit etmeye çalıştığımızda fert ve toplum hayatı bakımından iyi bir konumda olduğumuzu söyleyemeyiz. Burada kimsenin şahsî davranışı ve özel hayatı bakımından kâr ve zarar terazisini tartışmıyoruz. Esasen hiç kimsenin, diğeri üzerinde böyle bir hakkı da yoktur.
 
“Herkesin kazanacağı yalnız kendisine aittir Hiçbir suçlu başkasının suçunu yüklenemez” prensibi Kur’an-ı Kerimde ifadesini bulmuştur(9)
 
Fakat sorumluluk ve muhasebe açısından konuya yaklaştığımızda, her an çevremizde olup biten olaylara karşı kademeli olarak görevlerimizin olduğu da bir gerçektir. Yüce dinimiz insanların sorumluluğunu denizin ortasındaki geminin içinde bulunan yolcuların birbirine karşı olan sorumlulukları kadar önemli kabul etmiştir. Şayet yolculardan biri veya birkaçı canım istiyor ya da su ihtiyacım var diye gemiyi delme teşebbüsünü kendisine verilmiş bir hak olarak iddia eder, diğerleri de buna kayıtsız ve ilgisiz kalırlarsa, hem geminin, hem de içindekilerin huzur ve emniyetinden bahsedilemez.
 
Tarih benzer örneklerle doludur. Bir daha hatırlatalım ki gün, hafta, ay ve yıl izafidir Zaman bir şelaleden akıp giden su gibidir Onu durdurmak ya da geri çevirmek mümkün değildir.
 
Her günün akşamında; Bu gün Allah için ne yaptım, ahiret için faydalı işlerle mi meşgul oldum yoksa...... Diye kendimizi sürekli olarak sorgulamak gerekmez mi acaba? Haddizatında bu tür bir sorgulama insanı diri tutacak onu bilinçli kılacak ve Yaradanın huzuruna adam gibi çıkmasını sağlayacaktır.
 
O halde bir atasözünde denildiği gibi

“Zararın neresinden dönülürse kârdır”

Dileğimiz odur ki gelecek günlerimiz ve yıllarımız hep kazançlı olsun.

Son söz olarak Efendimiz(a.s)buyurdukları gibi; Akıllı kimse ahiretini dünyasına feda etmeyen kimsedir.
 
--------------------------------------------------------------
 
1 - Meâric, 19-21

2 -  Nisa 28

3 - Meâric, 22-33

4 -  Mülk, 2

5 -  Ankebut, 2

6 - Kıyamet, 36

7 - Mü’minun, 115

8 -  Feydu’l Kadir Şehru’l Câmiu’s-Sagîr, Dâru’l Maarif, Beyrut, c2,s16

9 -  En’am, 164

 


* BENZER KONULAR

Dinimizin Bizden İstediği Hayat Gönderen: melek
[Bugün, 09:02:39 ÖÖ]


Hidâyetten Sonra Kalblerin Kayması Gönderen: melek
[Bugün, 08:54:05 ÖÖ]


Kalbin Temizliği Gönderen: melek
[Bugün, 08:45:49 ÖÖ]


Peygamberimizin Kadınlara Karşı Muamelesi Gönderen: melek
[Bugün, 08:36:03 ÖÖ]


Allah Rasülü’ne Muhabbetimiz Gönderen: melek
[Bugün, 08:33:38 ÖÖ]


Kendimize ve Ailemize Sahip Çıkalım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:12:49 ÖÖ]


Müslümanlar Kazanımlarını Ne Zaman Kaybederler Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:05:29 ÖÖ]


Savrulsak Da Beraberiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:41 ÖÖ]


Egemenlik Kimde Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:50:29 ÖÖ]


Yolumuzun Esası Zaruri Olan İle Yetinmektir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:40:57 ÖÖ]


Vakit İnsanın Sahip Olduğu En Değerli Varlığıdır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:35 ÖÖ]


Engin Titiz - Single Eserleri Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:55:37 ÖS]


Hakan Bayraktar - Albümdışı Ve Single Eserler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:46:16 ÖS]


Salih Kul Olmanın Yolu Kur’ân ve Sünnet’tir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:42:10 ÖÖ]


Ahd ve Ahdin Gereği Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:37:16 ÖÖ]


İman Amel ve Salih Amel Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:29:54 ÖÖ]


Peygamberimizin Ticari Muamelelerle İlgili Tavsiyeleri Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:20:53 ÖÖ]


Sağlık ve Afiyet Nimeti Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:04:27 ÖÖ]


Saadet Asrı Adanmış Hayatlar Gönderen: türkiyem
[Nisan 23, 2024, 08:10:20 ÖÖ]


İhsan ve Tefekkür Gönderen: türkiyem
[Nisan 23, 2024, 08:03:23 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41