Gönderen Konu: Allah'u Teala İnsana Neden Mühlet Verir  (Okunma sayısı 101 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5752
Allah'u Teala İnsana Neden Mühlet Verir
« : Ekim 15, 2021, 08:47:06 ÖÖ »
Allah'u Teala İnsana Neden Mühlet Verir

Allah-u Teâlâ’nın kendisine mutlak ibadet ve itaate kodladığı melekler varken, insanı yaratmasındaki murat, iyiliğe ve kötülüğe meyletme olasılığı olan insanı “özgür iradesiyle” bıraktığı zaman tercihini haktan yana mı yoksa batıldan yana mı kullanacağını denemek içindir. İşte insanın özgür iradesiyle bırakılarak karar verdiği şey imtihandır.

Bu imtihan, Kur’an-ı Kerim’deki ayetlerde şöyle anlatılmaktadır: “O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır” (Mülk, 2).

İmtihan alanı zıtlıklarla kaimdir. “Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz/sınıyoruz. Ancak bana döndürüleceksiniz” (Enbiya, 35) ayeti bu gerçeği anlatmaktadır. Zıtlıklarla kaim olan imtihan alanında nefis ve şeytan şerri, Allah-u Teâlâ’nın emirlerini tebliğ ve tebyinle görevli peygamberler ve insanın vicdanı hayrı temsil etmektedir. Bu denklemden dolayı şeytana birinci sur üfürülünceye kadar mühlet verilmiştir (Hicr, 36-43).

Nefis ve şeytanın insana kötülüğü telkinine mukabil, Allah-u Teâlâ’nın insanlar arasından özel olarak seçtiği peygamberler hakkı, hakikati ve iyiliği tebliğ etmiş, yaratılışta var olan vicdanları harekete geçirmek için çalışmıştır. Bu tebliğe olumlu cevap verenler Müslüman, şeytan ve nefsinin esiri olup Allah-u Teâlâ’nın emirlerine sırt çeviren, vicdanının sesini dinlemeyenler ise kademelerine göre münafık, müşrik ya da kâfir olarak şeytana yoldaş olmuştur.

Unutulmalıdır ki, şeytana verilen mühletin fazlası insana verilmiştir. Şeytanın isyan ile kâfirlerden oluşu Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılmaktadır:

“Hani biz meleklere Adem’e secde edin (saygıyla eğilin) demiştik de bütün melekler secde etmişlerdi. Ancak İblis secde etmekten yüz çevirip kibirlendi ve kâfirlerden oldu” (Bakara Suresi, 34). Şeytanın, Allah-u Teâlâ’ya isyanla kâfirlerden olup cennetten kovulduktan sonra mühlet isterken, “Ey Rabibim” diye hitap ettiği, “İblis, ‘Ey Rabbim! Öyleyse, bana insanların kabirlerinden kaldırılacakları güne kadar mühlet ver!’ dedi…” (Hicr Suresi, 36-43) ayetinde anlatılmaktadır.

Şeytan, kâfirlerden olmuştur, cennetten kovulmuştur ancak insanlara kötülük yaptırma gücü yoktur, sadece telkin edebilir.

Şeytanlaşmış insanlar ise şeytandan daha tehlikelidir. İnsanın kötülükte telkinin yanında bazı kötülüklerde yaptırım gücü de vardır. Kötü insan, tehditle bir başkasına kötülük yaptırabilme gücüne haizdir. Oysa şeytanın sadece telkin gücü vardır.

Şeytanın işlediği günahın daha fazlasını işleyen yüzbinlerce insan vardır yeryüzünde. Allah-u Teâlâ’nın mülkünde yaşamasına rağmen yaratıcılığını, büyüklüğünü, hükümranlığını tanımayarak şirk koşanlar, emirlerine karşı gelenler, Allah adına yemin ederek başkalarını kandıranlar, Allah’ın kanunlarını uygulamayıp kendi kanunlarını yapanlar, faiz yiyerek Allah’a karşı savaş açanlar, putperestlikle tek bir ilaha karşı yüzlerce sahte ilaha inananlar, Allah’ın peygamberlerini ilahlaştıranlar (Maide 72, Tevbe 30), yalanlayanlar, iftira edenler, öldürenler (Al-i İmran, 183), Allah-u Teâlâ’nın gönderdiği kitapları tahrif edenler (Maide 14, Nisa 46) şeytanlar arasından değil insanlar arasından çıkmaktadır.

Şeytanın bir kere isyanına mukabil her an isyan eden, şeytanın bir kötülüğüne mukabil binlerce kötülüğü işleyen şeytanlaşmış insanların olduğu bir dünyada yaşadığımız unutulmamalıdır.

İsyanda, zulümde, kötülükte şeytanı fersah fersah geçmiş insanoğlunun yaptığı bütün bu kötülükler karşısında hayret eder ve Allah-u Teâlâ’nın bu hadsizlere hadlerini hemen bildirmesini bekleriz. Bazen bunun neden hemen gerçekleşmediğini düşünürüz.

Şeytanlaşmış insanların yaptığı her türlü şirk, küfür, isyan ve kötülüğe karşı Allah-u Teâlâ’nın bazen mühlet verip cezasını âhiret gününe ertelediği, bazen de cezasını dünyada hemen verdiği görülecektir. Bazen kötülüklerin cezası dünyada verilir, bazen ahirete bırakılır. Bunun tasarrufu Allah’a aittir.

Mühlet verip cezasını âhirete bırakılmasında hikmetler vardır. Mühlet verilmesinin sebeplerinden birisi, insana verilen özgür iradeye müdahale etmemek, iyi ya da kötüyü tercihine fırsat vermektir. Mühlet, Allah-u Teâlâ’nın insanlara kötülükten vazgeçip iyi işler yapması için fırsat tanımasıdır.

Yapılan yanlışın cezası hemen verilmeyip mühlet verilmesinin başka sebepleri de vardır. Mühlet verilerek tövbe kapısı ölünceye kadar açık tutulmuştur. Kötülük işleyen bir kimsenin cezası hemen verilmiş olsaydı yeryüzünde yaşayan canlı kalmazdı. Bu gerçek Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılmaktadır: “Eğer Allah, insanları, yaptıkları günah yüzünden hemen yakalayıp hesaba çekseydi, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı.

Fakat Allah, onları muayyen bir vakte kadar geciktirir. Nihayet ecelleri gelince muhakkak Allah kullarını amellerine göre cezalandırır” (Fâtır, 45).

Allah-u Teâlâ’nın insanlara verdiği mühlet mutlak değildir. Bazen kötülüklerin cezası dünyada verilir.

Âd, Semûd, Lût kavminin, Firavun ve Nemrut’un cezası hemen verilmiştir. Ancak bazen daha büyük kötülükleri işleyenlerin cezası âhirete bırakılmaktadır.

Burada unutulmaması gereken başka bir husus vardır ki o da Allah-u Teâlâ’nın kötülükleri düzeltme misyonunun Müslümanlara yüklemesidir.

Allah-u Teâlâ isterse kötülüklerin cezasını bu dünyada hemen verir, isterse ahirete erteleyerek mühlet verir. Ancak kötülükleri dünyada düzeltme görevi tamamen Müslümanlara verilmiştir. Bundan dolayı iyiliği emredip kötülükten men etmek farzdır.

Bunun için İslâm’da devlet vardır. Bunun için İslâm hukukunda cezalar vardır.

Siyami Akyel.

Devam edecek.

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41