Kadın Erkek Arasındaki Farklar ve Roller 1
Kadınlar ve erkekler arasında bilimin ortaya koyduğu fiziksel ve zihinsel farklılıklar hayrete şayan bir şekilde karşımıza çıkıyor. Kimin kanı daha hızlı akarken kimi daha iyi yüzer kim daha iyi duyar gibi…
Kadın ve erkeğin beyin yapıları birbirinden farklıdır. Erkeklerde ve kadınlarda 46 kromozom vardır. Bunların yarısı babadan, yarısı anneden gelir. Kadın ve erkeklerin derilerinin de birbirinden farklı özellikler taşıdığı ortaya konmuş.
Daha önce de yapılan ‘psikolojik deneylerle’ açıklanabilen kadın ve erkekler arasındaki zihinsel farkların yanı sıra 521’i kadın, 428’i erkek üzerinde bir araştırma yapılmış ve fiziksel farklılıkları bir haritaya yansıtılmış.
Ortalama yetişkin bir kadın 1250 gram, erkeğin beyni ise 1375 gramdır. Erkek beyni kadınınkinden yaklaşık %14 daha ağır olduğu ifade edilmiş. Bu fark size erkek kadından üstündür düşüncesine odaklandırmasın çünkü öte yandan kadınların beyin yapısının aynı yaştaki erkeklere göre yaklaşık 4 yaş daha genç ve dinamik bir yapıya sahip olduğu da tespit edilmiş. Bilim insanlarına göre bu durum kadınların zihinsel keskinliğini daha uzun süre koruduğunu açıklıyor.
Kadın ve erkek, fiziksel ve yapısal olarak oldukça farklılıklar taşırlar. Kadınlar ve erkekler arasında, yüzme yeteneği ve duyu organları gibi 45 temel fark bulunmakta olduğu ifade edilmiştir.
Kadın ve erkeğin beyin yapısı, ruhsal, fiziksel ve psikolojik yönden birbirlerinden pek çok farklı yönü olduğunu bu farklılıkların iki cinsten birinin diğerinden üstün değil, iki cinsin bir elmanın yarısı gibi bir birini tamamlayan roller üstlendiği gerçeğini ortaya koyar.
Kadın erkek üstünlüğündeki görüş “Ortalama erkek, ortalama kadından daha üstündür” söylemiyle Aristoteles’in tezi ve yine aynı tez materyalizmin teorisyenlerinden Nietzsche tarafından savunulan bir görüştür. İnsanı üstün kılan, cinsiyetinin yetenekleri ve becerileri midir? Üstünlük kavramının dışında başka bir perspektiften bakılamaz mı? Bu soruların doğru cevaplanması oldukça önemlidir.
“Modernizm bize sadece bu dünyada özgürleşmeyi ve zevk peşinde koşmayı önerdi. Bunun sonucunda özgür ama yalnız insanlar çoğaldı. Yalnızlığa karşı en duyarlı kişilik kadında vardır. Çünkü iletişimde erkek bilgi aktarımını önemserken kadın paylaşmayı ve yalnızlığı gidermeyi önemsiyordu. Kadının psikolojik ihtiyacını göz önüne almayan feminizm, kadının duygusal ihmaline zemin hazırlamış oldu. Ayrıca aşkın erotik duygulardan ibaret olduğu vurgulanırken, romantik duygular ikinci plana atıldı. Cinsel mutluluğu hayatın merkezine alma iddiası hâkim oldu.
Erkek kadının kendisi gibi düşünüp davranmasını beklerken kadın da erkekten aynı şeyi ister. Kadının ilişkideki önceliği, paylaşmak ve yakınlık olduğunu hissetmektir. Erkeğin önceliği ise yetenekli, yeterli ve güçlü olduğunu hissetmesidir. Erkekler doyumu başarıda ve sonuç almada bulunurken, kadınlar paylaşma, değer verilme ve önemseme yaşarlar. Bir kadın eşini sevdiğinde onun gelişmesine yardımcı olmayı, erkeğinin eksiklerini gidermeyi ve düzeltmeyi görev bilir ve bunun için çalışır. Bu, doğal bir eğilimdir.
Kadının, erkekten çok daha fazla estetik kaygılara, sevgiye, iletişime ve güzelliğe değer verir. İlişkilerde iletişim ve ifade şeklinin yanı sıra “Sevgi ve uyum onlar için daha önemlidir. Bir erkeğin yarışı kazanmaktan veya tuttuğu futbol takımının attığı golden aldığı zevki, kadın yakınlaşma ve paylaşma anında hisseder. Psikolojik yardımı kabul etmeyi zayıflık gibi telakki eden erkek, içgüdüleriyle hareket eden bir davranış sergiler. Bu da onun kendisini aşamadığının işaretidir. Bir kadın, erkeğin giydiği gömleğin pantolonuna uymadığını gördüğünde “Bu olmamış” derse erkek kendisini beceriksiz hisseder. Bunun yerine ‘Bence böyle olsa sana daha çok yakışır’ demek, olumsuz duyguları bertaraf edecektir”
Kadın dinlenilmeye, erkek takdir edilmeye ihtiyaç duyuyor. Kadın ve erkeğin motivasyon kaynakları farklıdır. Üzüntü anında erkeğin ve kadının beyni farklı çalışır. “Erkek sessizleşir, kabuğuna çekilir, konuşmak yerine düşünmeyi tercih eder. Bir çözüm bulduğunda sessizliğini bozar. Kabuğa çekilme, gazete okuma, televizyon seyretme şeklinde ol
abilir. Bu arada kadın kendisinin dinlenilmediğini zanneder. Oysa üzülen kadın, rahatlamayı, güvendiği birisini arayarak sorunlarını konuşmakta bulur.
Kadınlar kendilerini heyecanlandıran duyguları paylaştıklarında güven hissederler. Kadın ve erkek bir problemle karşılaştıkları zaman muhataplarının direndiğini gördüklerinde kendilerine şu soruyu sormalıdırlar: Zamanlama ve yaklaşım biçimi doğru mu? Kadın için önemli olan, içini dökmek iken erkek için önemli olan, sonuç bulmaktır. Erkeğin psikolojik ihtiyacı, kendisine ihtiyaç duyulmasıdır. Kendisine ihtiyaç duyulduğunu hissettiğinde enerjisi artar, güçlenir ve harekete geçer. Kadın ise sevilip değerli olma duygusu taşıdığında güçlenir.
İlişkilerde kadın ve erkeğin birbirlerini tamamlamaları asıl olandır. İlişkinin duygusal boyutunda kadın, maddi tarafında ise erkeğin rolü ön plânda yer almaktadır. Erkeğin verilen fiziki gücün yanı sıra kadına da güven uyandırma ve ilişki kurabilme alanlarında başarılı oma yetisi verilmiştir. Dış ilişkilerde erkek ön plana çıkarken aile içi ilişkilerde de kadın daha ön plandadır.
Aile içinde sevgi merkezi görülen anneyken güven merkezi olan da babadır. Kadın - erkek ilişkisinde de güven veren tarafın erkek sevgi veren tarafın da kadın olduğu saptanmıştır.
Kadında beğenilme arzusu aktifken, erkekte güzelliği arama dürtüsü aktiftir. Mizaç olarak mücadele etme, savaşma, risk sevme dürtüleri yaratılış gereği erkeğe verilmiş olmasından bu alanlarda rol üstlenmiş olması kadınlara nazaran daha çok bu merkezde yer alırlar. Kadınların da yaratılışları gereği sevgi, şefkat, koruma, sahiplenme duyguları ön planda olduğu için bu alanlarda daha aktif ve başarılı oldukları görülür.
Kadın ve erkeğin biyolojik farklılıklarında erkeğin mantıklı ve sayısal zekası, kadının duygusallığı ve sosyal zekası daha yoğun bir şekilde ortaya konmaktadır.
Derya Barış.
FANİ DUNYA RADYO FORUM
