Gönderen Konu: BİRKAÇ HADİS!İ ŞERİFLER  (Okunma sayısı 309 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı KOYLU

  • *****
  • İleti: 2122
BİRKAÇ HADİS!İ ŞERİFLER
« : Ağustos 26, 2019, 08:54:39 ÖÖ »
MÜSLÜMANLARI RAHATSIZ EDEN YOLDAKİ AĞACI KESMEK

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ عَنِ النَّبِيِّ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ:« لَقَدْ رَأَيْتُ رَجُلاً يَتَقَلَّبُ فِي الْجَنَّةِ فِي شَجَرَةٍ قَطَعَهَا مِنْ ظَهْرِ الطَّرِيقِ كَانَتْ تُؤْذِي الْمُسْلِمِينَ »

60. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Müslümanları rahatsız eden yol üstündeki bir ağacı kesen bir kişiyi cennet nimetleri içinde yüzer gördüm.”
Müslim, Birr 129.

HAYA İMANDAN BİR PARÇADIR

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ عَنِ النَّبِيِّ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: « اَلْإِيمَانُ بِضْعٌ وَسَبْعُونَ أَوْ بِضْعٌ وَسِتُّونَ شُعْبَةً: فَأَفْضَلُهَا قَوْلُ لاَ إِلٰهَ إِلاَّ اللهُ، وَأَدْنَاهَا إِمَاطَةُ اْلأَذٰى عَنِ الطَّرِيقِ، وَالْحَيَاءُ شُعْبَةٌ مِنَ اْلإِيمَانِ »

58. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“İman yetmiş veya altmış küsur şubedir. Bunların en yükseği, ‘Allah’tan başka ilâh yoktur’ demek; en aşağısı ise, eziyet veren şeyleri yoldan kaldırmaktır. Hayâ da imandan bir şubedir.”
Müslim, Îmân 58.

HAYDİ CAMİYE

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ عَنِ النَّبِيِّ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: « مَنْ غَدَا إِلَى الْمَسْجِدِ أَوْ رَاحَ ، أَعَدَّ اللهُ لَهُ فِي الْجنَّةِ نُزُلاً كُلَّمَا غَدَا أَوْ رَاحَ »

56. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Sabah veya akşam camiye giden kimseye, her gidişi için Allah cennette bir ikram hazırlatır.”
Buhârî, Ezân 37; Müslim, Mesâcid 285

HİÇ BİR İYİLİĞİ KÜÇÜMSEME

عَنْ أَبِي ذَرٍّ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ لِيَ النَّبِيُّ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: « لاَ تَحْقِرَنَّ مِنَ الْمَعْرُوفِ شَيْئًا وَلَوْ أَنْ تَلْقَى أَخَاكَ بِوَجْهٍ طَلِيقٍ »

54. Ebû Zer radıyallahu anh şöyle dedi:

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bana (hitaben) buyurdu ki:

“Din kardeşini güler yüzle karşılaman dahil, hiç bir iyiliği sakın küçük görme!”
Müslim, Birr 144.

İNSANLARIN EN KâRLISI

عَنْ أَبِي صَفْواَنَ عَبْدِ اللهِ بْنِ بُسْرٍ اَلْأَسْلَمِيِّ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «خَيْرُ النَّاسِ مَنْ طَالَ عُمْرُهُ وَحَسُنَ عَمَلُهُ »

52. Ebû Safvân Abdullah İbni Büsr el-Eslemî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“İnsanların en kârlısı, ömrü uzun, ameli güzel olandır.”
Tirmizî, Zühd 21, 22.

AYAKKABI BAĞIMIZDAN DAHA YAKIN OLAN

عَنْ إِبْنِ مَسْعوُدٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ النَّبِيُّ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: « اَلْجنَّةُ أَقْرَبُ إِلَى أَحَدِكُمْ مِنْ شِرَاكِ نَعْلِهِ وَالنَّارُ مِثْلُ ذٰلِكَ »

50. İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Cennet size, ayakkabınızın bağından daha yakındır. Cehennem de öyledir.”
Buhârî, Rikak 29.

? CENNET Mİ CEHENNEM Mİ

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ أَنَّ رَسُولَ اللهِ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: «حُجِبَتِ النَّارُ بِالشَّهَوَاتِ، وحُجِبَتِ الْجَنَّةُ بِالْمَكَارِهِ »

48. Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Cehennem, nefse hoş gelen şeylerle kuşatılmış; cennet ise, nefsin istemediği şeylerle çepeçevre sarılmıştır.”
Buhârî, Rikak 28; Müslim, Cennet 1.

ŞÜKREDEN BİR KUL OLMAYAYIM MI?

عَنْ عَائِشَةَ رَضِىَ اللهُ عَنْهَا أَنَّ نَبِيَّ اللهِ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ يَقُومُ مِنَ اللَّيْلِ حَتّٰى تَتَفَطَّرَ قَدَمَاهُ ، فَقُلْتُ لَهُ، لِمَ تَصْنَعُ هٰذَا يَا رَسُولَ اللهِ، وَقَدْ غَفَرَ اللَّهُ لَكَ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِكَ وَمَا تَأَخَّرَ، قَالَ: «أَفَلَا أُحِبُّ أَنْ أَكُونَ عَبْداً شَكُوراً؟ »

46. Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, gece ayakları şişinceye kadar namazı kılardı. Âişe diyor ki, kendisine:

- Niçin kendini bu kadar yoruyorsun, ey Allah’ın Resûlü? Oysa Allah senin geçmiş ve gelecek hatalarını bağışlamıştır, dedim.

- “Şükreden bir kul olmak istemez miyim?” buyurdu.
Buhârî, Tefsîru sûre (48), 2; Müslim, Münâfikîn 81.

KULUM BANA BİR KARIŞ YAKLAŞTIĞI ZAMAN

عَنْ أَنَسٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ عَنِ النَّبِيِّ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي ماَ يَرْوِيهِ عَنْ رَبِّهِ عَزَّ وَجَلَّ قَالَ: « إِذَا تَقَرَّبَ الْعَبْدُ إِلَيَّ شِبْرًا تَقَرَّبْتُ إِلَيْهِ ذِرَاعًا، وَإِذَا تَقَرَّبَ إِلَيَّ ذِرَاعًا تَقَرَّبْتُ مِنْهُ بَاعًا وَإِذَا أَتَانِي يَمْشِي أَتَيْتُهُ هَرْوَلَةً »

44. Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in Rabbinden rivâyet ettiği bir hadîs-i kudsîde Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Kulum bana bir karış yaklaştığı zaman, ben ona bir arşın yaklaşırım; o bana bir arşın yaklaşınca ben ona bir kulaç yaklaşırım; o bana yürüyerek geldiği zaman, ben ona koşarak varırım.”
Buhârî, Tevhîd 50.

YEDİ ENGELLEYİCİ ŞEY GELMEDEN ÖNCE

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ أَنَّ رَسُولَ اللهِ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: « بَادِرُوا بِاْلأَعْمَالِ سَبْعًا هَلْ تَنْتَظِرُونَ إِلاَّ فَقْرًا مُنْسِيًا، أَوْ غِنًى مُطْغِيًا، أَوْ مَرَضًا مُفْسِدًا، أَوْ هَرَمًا مُفْنِدًا، أَوْ مَوْتًا مُجْهِزًا، أَوِ الدَّجَّالَ فَشَرُّ غَائِبٍ يُنْتَظَرُ، أَوِ السَّاعَةَ فَالسَّاعَةُ أَدْهٰى وَأَمَرُّ »

42. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Yedi (engelleyici) şey(gelme)den önce iyi işler yapmakta acele ediniz. Yoksa gerçekten siz, unutturan fakirlik, azdıran zenginlik, (her şeyi) bozup perişan eden hastalık, saçma-sapan konuşturan ihtiyarlık, ansızın geliveren ölüm, gelmesi beklenen şeylerin en şerlisi Deccâl, belâsı en müthiş ve en acı olan kıyametten başka bir şey mi beklediğinizi sanıyorsunuz?”
Tirmizî, Zühd 3

YARARLI İŞLER GÖRMEKTE ACELE EDİNİZ

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ أَنَّ رَسُولَ اللهِ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: « بَادِرُوا بِاْلأَعْمَالِ الصَّالِحَةِ، فَسَتَكوُنُ فِتَنٌ كَقِطَعِ اللَّيْلِ الْمُظْلِمِ يُصْبِحُ الرَّجُلُ مُؤْمِنًا وَ يُمْسِي كَافِرًا وَ يُمْسِي مُؤْمِنًا، وَيُصْبِحُ كَافِرًا، يَبِيعُ دِينَهُ بِعَرَضٍ مِنَ الدُّنْيَا »

40. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Yararlı işler görmekte acele ediniz. Zira yakın bir gelecekte karanlık geceler gibi birtakım fitneler ortalığı kaplayacaktır. O zamanda insan, mü’min olarak sabahlar, kâfir olarak geceler; mü’min olarak geceler, kâfir olarak sabahlar. Dinini küçük bir dünyalık karşılığında satar.”
Müslim, Îmân 186.

DOSDOĞRU OL!

عَنْ أَبِي عَمْروٍ ، وَقِيلَ أَبِي عَمْرَةَ سُفِي انَ بْنِ عَبْدِ اللهِ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: قُلْتُ: يَا رَسُولَ اللهِ، قُلْ لِي فِي الْإِسْلَامِ قَوْلاً لَا أَسْأَلُ عَنْهُ أَحَداً غَيْرَكَ . قَالَ: « قُلْ: اٰمَنْتُ بِاللهِ: ثُمَّ اسْتَقِمْ »

38. Ebû Amr (veya Ebû Amre) Süfyân İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi:

- Yâ Resûlallah! Bana İslâm hakkında öyle bir söz söyle ki onu senden başka hiç kimseye sormayayım, dedim.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

- “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol!” buyurdu.
Müslim, İmân 62.

HİDAYET, TAKVA, İFFET ve GÖNÜL ZENGİNLİĞİ DİLEMELİYİZ

عَنِ ابْنِ مَسْعُودٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ أنَّ النَّبِيَّ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ يَقُولُ: «اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الْهُدٰى وَالتُّقٰى وَالْعَفَافَ وَالْغِنٰى »

36. İbni Mes’ud radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dua ederdi:
“Allahım! Senden hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği isterim.”
Müslim, Zikir 72.

AKILLI KİMSE

عَنْ أَبِي يَعْلَي شَدَّادِ بْنِ أَوْسٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ عَنِ النَّبِيِّ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: «اَلْكَيِّسُ مَنْ دَانَ نَفْسَهُ ، وَعَمِلَ لِمَا بَعْدَ الْمَوْتِ ، وَالْعَاجِزُ مَنْ أَتْبَعَ نَفْسَهُ هَوَاهَا ، وَتَمَنَّى عَلَى اللهِ الْأَمَانِيَّ »

34. Ebû Ya’lâ Şeddâd İbni Evs radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Âciz kişi de, nefsini duygularına tâbi kılan ve Allah’tan dileklerde bulunarak bunu yeterli görendir”
Tirmizî, Kıyâmet 25.

HASSASİYET FARKI

عَنْ أَنَسٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: « إِنَّكُمْ لَتَعْمَلُونَ أَعْمَالاً هِيَ أَدَقُّ فِي أَعْيُنِكُمْ مِنَ الشَّعَرِ ، كُنَّا نَعُدُّهَا عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللهِ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِنَ الْمُوبِقَاتِ »

32. Enes İbni Mâlik radıyallahu anh şöyle dedi:

“Siz kıl kadar bile önemsemediğiniz birtakım işler yapıyorsunuz ki, biz onları, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında helâk edici büyük hatalardan sayardık.”
Buhârî, Rikak 32.
 
TÜM KALBİYLE ŞEHİD OLMAYI İSTEYENE MÜJDE
EN SEVGİLİDEN ALTIN ÖĞÜTLER

عَنْ أَبِي ذَرٍّ جَنْدَبِ بْنِ جُنَادَةَ ، أَبِي عَبْدِ الرَّحْمٰنِ مُعاَذِ بْنِ جَبَلٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُمَا، عَنْ رَسُولِ اللهِ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، قَالَ: « اِتَّقِ اللهَ حَيْثُمَا كُنْتَ وَأَتْبِعِ السَّيِّئَةَ الْحَسَنَةَ تَمْحُهَا، وَخَالِقِ النَّاسَ بِخُلُقٍ حَسَنٍ »

30. Ebû Zer Cündeb İbni Cünâde ve Ebû Abdurrahman Muâz İbni Cebel radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Nerede ve nasıl olursan ol, Allah’dan kork.

Kötülük işlersen, hemen arkasından iyilik yap ki, o kötülüğü silip süpürsün.
İnsanlarla güzel geçin!”
Tirmizî, Birr 55

TÜM KALBİYLE ŞEHİD OLMAYI İSTEYENE MÜJDE

عَنْ أَبِي ثاَبِتٍ، وَقِيلَ أَبِي سَعِيدٍ، وَقِيلَ أَبِي الْوَلِيدِ، سَهْلِ بْنِ حُنَيْفٍ، وَهُوَ بَدْرِيٌّ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ أنَّ النَّبِيَّ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: « مَنْ سَأَلَ اللهَ ، تَعَالٰى: الشَّهَادَةَ بِصِدْقٍ بَلَّغَهُ اللهُ مَنَازِلَ الشُّهَدَاءِ، وَإِنْ مَاتَ عَلَى فِرَاشِهِ »

28. Ebû Sâbit, Ebû Saîd ve Ebû Velîd künyeleriyle tanınan ve Bedir mücâhidlerinden olan Sehl İbni Huneyf radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bütün kalbiyle şehid olmayı isteyen kişiyi Allah, yatağında ölse bile, şehidler mertebesine ulaştırır.”
Müslim, İmâre 157.

ALLAH KATINDA “SIDDIK” OLARAK YAZILMAK İÇİN

عَنْ إِبْنِ مَسْعُودٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ عَنِ النَّبِيِّ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: « إِنَّ الصِّدْقَ يَهْدِي إِلَى الْبِرِّ وَإِنَّ الْبِرَّ يَهْدِي إِلَى الْجَنَّةِ، وَإِنَّ الرَّجُلَ لَيَصْدُقُ حَتّٰى يُكْتَبَ عِنْدَ اللهِ صِدِّيقًا، وَإِنَّ الْكَذِبَ يَهْدِي إِلَى الْفُجُورِ، وَإِنَّ الْفُجُورَ يَهْدِي إِلَى النَّارِ، وَإِنَّ الرَّجُلَ لَيَكْذِبُ حَتّٰى يُكْتَبَ عِنْدَ اللهِ كَذَّابًا »

26. Abdullah İbni Mes’ud radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Şüphesiz ki sözde ve işde doğruluk kişiyi iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete ulaştırır. Bir kimse doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (işinde ve sözünde doğruluk sahibi) diye kaydedilir. Yalancılık ise kişiyi kötülüğe götürür. Kötülük de cehenneme sürükler. Bir kimse yalancılığı meslek edinince Allah katında çok yalancı diye yazılır.”
Buhâri, Edeb 69; Müslim, Birr 103-105.

GÜNAHSIZ ÖLENE KADAR…

عَنْ أَبِي هُرَيرَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: « مَا يَزَالُ الْبَلَاءُ بِالْمُؤْمِنِ وَالْمُؤْمِنَةِ فِي نَفْسِهِ وَوَلَدِهِ وَمَالِهِ حَتّٰى يَلْقَى اللهَ تَعَالٰى: وَمَا عَلَيْهِ خَطِيئَةٌ »

24. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Erkek olsun, kadın olsun bir mü’min, Allah’a günahsız olarak kavuşuncaya kadar kendisinden, çoluk çocuğundan, malından belâ eksik olmaz.”
Tirmizi, Zühd 57

GERÇEK BABAYİĞİT

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ أَنَّ رَسُولَ اللهِ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: « لَيْسَ الشَّدِيدُ بِالصُّرَعَةِ، إِنَّمَا الشَّدِيدُ الَّذِي يَمْلِكُ نَفْسَهُ عِنْدَ الْغَضَبِ »

22. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Gerçek babayiğit, güreşte rakîbini yenen değil, öfkelendiği zaman nefsine hâkim olan kimsedir.”
Buhârî, Edeb 102; Müslim, Birr 106-108

HZPEYGAMBER(sas)’İN İŞKENCE GÖREN ASHABINA CEVABI

عَنْ أَبِي عَبْدِ اللهِ خَبَّابِ بْنِ الْأَرَتِّ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: شَكَوْنَا إِلَى رَسُولِ اللهِ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَهُوَ مُتَوَسِّدٌ بُرْدَةً لَهُ فِي ظِلِّ الْكَعْبَةِ فَقُلْنَا: أَلاَ تَسْتَنْصِرُ لَنَا، أَلاَ تَدْعُو لَنَا ؟ فَقَالَ: قَدْ كاَنَ مَنْ قَبْلَكُمْ يُؤْخَذُ الرَّجُلُ فَيُحْفَرُ لَهُ فِي اْلأَرْضِ، فَيُجْعَلُ فِيهاَ، ثُمَّ يُؤْتٰي بِالْمِنْشَارِ فَيُوضَعُ عَلَى رَأْسِهِ فَيُجْعَلُ نِصْفَيْنِ، وَيُمْشَطُ بِأَمْشَاطِ الْحَدِيدِ مَا دُونَ لَحْمِهِ وَعَظْمِهِ مَا يَصُدُّهُ ذٰلِكَ عَنْ دِينِهِ، وَ اللهِ لَيُتِمَّنَّ اللهُ هٰذَا اْلأَمْرَ حَتّٰى يَسِيرَ الرَّاكِبُ مِنْ صَنْعَاءَ إِلَى حَضْرَمَوْتَ لاَ يَخَافُ إِلاَّ اللهَ وَالذِّئْبَ عَلَى غَنَمِهِ، وَلٰكِنَّكُمْ تَسْتَعْجِلُونَ »

20. Ebû Abdullah Habbâb İbni Eret radıyallahu anh şöyle dedi:

Hırkasını başının altına yastık yapmış, Kâbe’nin gölgesinde dinlenmekte olan Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e müşriklerden gördüğümüz işkencelerden şikâyette bulunduk ve:

- Bizim için Allah’tan yardım dilemeyecek ve Allah’a dua etmeyecek misiniz? dedik. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle cevap verdi:

- “Önceki ümmetler içinden bir mü’min yakalanır, kazılan bir çukura gömülür, sonra da bir testere ile başından aşağı ikiye biçilir, eti-kemiği demir tırmıklarla taranırdı. Fakat bütün bu yapılanlar onu dininden döndüremezdi. Yemin ederim ki Allah mutlaka bu dini hâkim kılacaktır. Öylesine ki, yalnız başına bir atlı, Allah’tan ve sürüsüne kurt saldırmasından başka hiç bir şeyden endişe etmeksizin San’a’dan Hadramut’a kadar emniyetle gidecektir. Ne var ki, siz acele ediyorsunuz.”
Buhârî, Menâkıb 25.

ALLAH HAYRINI DİLEDİĞİ KİMSEYİ SIKINTIYA SOKAR

وَعَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: « مَنْ يُرِدِ اللهُ بِهِ خَيْراً يُصِبْ مِنْهُ »

18. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah, hayrını dilediği kişiyi sıkıntıya sokar.”
Buhârî, Merdâ 1

ALLAH’IM HALKIMI BAĞIŞLA, ÇÜNKÜ ONLAR BİLMİYORLAR

عَنْ أَبِي عَبْدِالرَّحْمٰنِ عَبْدِ اللهِ بْنِ مَسْعُودٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: كَأَنِّي أَنْظُرُ إِلَى رَسُولِ اللهِ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَحْكِي نَبِيًّا مِنَ اْلأَنْبِيَاءِ صَلَواَتُ اللهِ وَسَلاَمُهُ عَلَيْهِمْ ضَرَبَهُ قَوْمُهُ فَأَدْمَوْهُ وَهُوَ يَمْسَحُ الدَّمَ عَنْ وَجْهِهِ وَهُوَ يَقُولُ: « اَللّٰهُمَّ اغْفِرْ لِقَوْمِي فَإِنَّهُمْ لاَ يَعْلَمُونَ »

16. Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Mes’ud radıyallahu anh şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in, gönderildiği kavim tarafından dövülüp yüzü kanatılan, bir taraftan yüzündeki kanı silen bir taraftan da “Ey Allahım, halkımı bağışla, çünkü onlar bilmiyorlar” diyen bir peygamberi anlatması hâlâ gözlerimin önündedir.
Buhârî Enbiyâ, 54.

SABIR, FELAKETLE KARŞILAŞILAN İLK ANDA DAYANMAKTIR

عَنْ أَنَسٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: مَرَّ النَّبِيُّ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِامْرَأَةٍ تَبْكِي عِنْدَ قَبْرٍ فَقَالَ: « اِتَّقِي اللهَ وَاصْبِرِي » فَقَالَتْ: إِلَيْكَ عَنِّي، فَإِنَّكَ لَمْ تُصَبْ بمُصِيبَتِى، وَلَمْ تَعْرِفْهُ ، فَقِيلَ لَهَا: إِنَّهُ النَّبِيُّ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، فَأَتَتْ بَابَ النَّبِّي صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، فَلَمْ تَجِدْ عِنْدَهُ بَوَّأَبِينَ ، فَقَالَتْ: لَمْ أَعْرِفْكَ ، فَقَالَ: « إِنَّما الصَّبْرُ عِنْدَ الصَّدْمَةِ الأُولٰى »

14. Enes İbni Mâlik radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, (çocuğunun) mezarı başında (bağıra-çağıra) ağlayan bir kadının yanından geçti.
Ona:

- “Allah’dan kork ve sabret!” buyurdu.
Kadın:

- Çek git başımdan; zira benim başıma gelen felâket, senin başına gelmemiştir, dedi.

Kadın Hz. Peygamber’i tanıyamamıştı. Kendisine, onun Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem olduğunu söylediler.

Bunu duyar duymaz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in kapısına koştu, orada kapıcılar yoktu. (Özür beyân etmek üzere Hz. Peygamber’e):

- Sizi tanıyamadım, dedi.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de:

- “Sabır dediğin, felâketle karşılaştığın ilk anda dayanmaktır” buyurdu.
Buhârî, Cenâiz 32, 43; Ahkâm 11; Müslim, Cenâiz l4-l5.

KİM DİLENMEKTEN ÇEKİNİP İFFETLİ DAVRANIRSA

عَنْ أَبِي سَعِيدٍ سَعْدِ بْنِ مَالِكِ بْنِ سِناَنٍ اَلْخُدْرِيِّ رَضِيَ اللهُ عَنْهُمَا، إِنَّ نَاسًا مِنَ اْلأَنْصَارِ سَأَلُوا رَسُولَ اللهِ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَأَعْطَاهُمْ، ثُمَّ سَأَلُوهُ فَأَعْطَاهُمْ، حَتّٰى نَفِدَ مَا عِنْدَهُ فَقَالَ لَهُمْ حِينَ أَنْفَقَ كُلَّ شَيْءٍ بِيَدِهِ: « مَا يَكُونُ مِنْ خَيْرٍ فَلَنْ أَدَّخِرَهُ عَنْكُمْ، وَمَنْ يَسْتَعْفِفْ يُعِفَّهُ اللهُ، وَمَنْ يَسْتَغْنِ يُغْنِهِ اللهُ، وَمَنْ يَتَصَبَّرْ يُصَبِّرْهُ اللهُ. وَمَا أُعْطِيَ أَحَدٌ عَطَاءً خَيْرًا وَأَوْسَعَ مِنَ الصَّبْرِ »

12. Ebû Saîd Sa’d İbni Mâlik İbni Sinân el-Hudrî radıyallahu anhümâ’dan nakledildiğine göre, Medineli müslümanlardan bir kısmı Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istediler. O da verdi. Sonra yine istediler. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, elindekiler bitinceye kadar verdi. Verebileceği bir şey kalmayınca onlara şöyle hitab etti:

“Yanımda bir şeyler olsaydı, onları sizden esirgemez, verirdim. Kim dilenmekten çekinir, iffetli davranırsa, Allah onun iffetini arttırır. Kim tok gözlü olmak isterse, Allah onu başkalarına muhtaç olmaktan kurtarır. Kim de sabretmeye gayret ederse, Allah ona sabır verir. Hiç kimseye, sabırdan daha hayırlı ve büyük bir lutufta bulunulmamıştır.”
Buhârî, Zekât 50, Rikak 20; Müslim, Zekât 124.
 
BİR VADİ DOLUSU ALTINI OLSA DA

عَنْ إِبْنِ عَبَّاسٍ وَ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُم أَنَّ رَسُولَ اللهِ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قَالَ: « لَوْ أَنَّ لاِبْنِ اٰدَمَ وَادِيًا مِنْ ذَهَبٍ أَحَبَّ أَنْ يَكُونَ لَهُ وَادِيَانِ، وَلَنْ يَمْلَاَ فَاهُ إِلاَّ التُّرَابُ وَيَتُوبُ اللهُ عَلَى مَنْ تَابَ »

10. İbni Abbas ve Enes İbni Mâlik radıyallahu anhüm’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“İnsanoğlunun bir vadi dolusu altını olsa, bir vadi daha ister. Onun gözünü topraktan başka bir şey doyurmaz. Ama Allah, tövbe edenin tövbesini kabul eder.”
Buhârî, Rikak 10; Müslim, Zekât 116-119.

GÜNEŞ BATIDAN DOĞMADAN ÖNCE

وعَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: « مَنْ تَابَ قَبْلَ أَنْ تَطْلُعَ الشَّمْسُ مِنْ مَغْرِبِهَا تَابَ اللهُ عَلَيْهِ »

8. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Güneş batıdan doğmadan önce kim tövbe ederse, Allah onun tövbesini kabul eder.”
Müslim, Zikir 43

RABBİNİN TEVBE EDENE MEMNUNİYETİ

عَنْ أَبِي حَمْزَةَ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ اْلاَنْصاَرِيِّ خاَدِمِ رَسوُلِ اللهِ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّمَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلّٰى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: « اَللهُ أَفْرَحُ بِتَوْبَةِ عَبْدِهِ مِنْ أَحَدِكُمْ سَقَطَ عَلَي بَعِيرِهِ وَقَدْ أَضَلَّهُ فِي أَرْضٍ فَلاَةٍ »
6. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in hizmetkârı olan Ebû Hamza Enes İbni Mâlik el-Ensârî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Kulunun tövbe etmesinden dolayı Allah Teâlâ’nın duyduğu memnuniyet, sizden birinin ıssız çölde kaybettiği devesini bulduğu zamanki sevincinden çok daha fazladır.”
Buhârî, Daavât 4; Müslim, Tevbe 1, 7, 8

 


* BENZER KONULAR

Saadet Asrı Adanmış Hayatlar Gönderen: türkiyem
[Bugün, 08:10:20 ÖÖ]


İhsan ve Tefekkür Gönderen: türkiyem
[Bugün, 08:03:23 ÖÖ]


Takva ve Muttaki Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:58:21 ÖÖ]


Tam bir teslimiyet Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:53:57 ÖÖ]


İman ve Mü’min Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:43:37 ÖÖ]


Evlilikte Amaç Ne Olmalı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:39 ÖÖ]


En Şiddetli Düşman Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:02:48 ÖÖ]


Komşu Komşunun Külüne Muhtaç Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:53:30 ÖÖ]


Yaratılış Gâyemiz İbâdettir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:45:12 ÖÖ]


Rıfat Kaynak - Single Eserleri 320 + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:32:12 ÖS]


Diyetisyen Gözüyle Hamileliğe Hazır Mısınız Gönderen: anadolu
[Dün, 06:18:47 ÖS]


Peygamber’le Birlikte Yaşamak İçin Gönderen: anadolu
[Dün, 06:10:25 ÖS]


Yetimin Duyguları Gönderen: anadolu
[Dün, 05:46:08 ÖS]


Ölüm Var Ölümden Ölüme Fark Var Gönderen: anadolu
[Dün, 05:41:21 ÖS]


Nefis Mücadelesi Gönderen: anadolu
[Dün, 05:36:00 ÖS]


Alkolsüz Bir Hayat Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:03:57 ÖÖ]


Ümmetimin Zayıf mü’minleri Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:48:51 ÖÖ]


Yüksek Tansiyonda Psikolojik Faktörler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:27:08 ÖÖ]


Uyku Bozuklukları Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:20:53 ÖÖ]


Bu Dünya Bir İmtihân Yeridir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:06:47 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41