ARINMA İHTİYACIMIZ 1

[fanidunya]

ARINMA İHTİYACIMIZ  1

Üç aylara girdik. Üç aylarda semadan toprak yüreklerimize daha çok rahmet/hidayet yağmurları yağar. Yılın ilkbahar mevsimi gibidir. Toprak beslenir, bereketlenir, meyvelenir... Regaib Kandili’ni idrak ettik. Regaib; rağbet, ilgi, arzu, itibar etme, beğenme, tercih etme anlamlarında. Recep ve Şaban aylarımızın bereketlenmesi duasını yapmış, Efendimiz (s.a.v.). Biz Müslümanların da kendimizi muhasebe etmemiz, iman/İslam fıtratımıza ayar vermemiz, günahlarımızdan arınmamız için yeni bir iklimdeyiz. Tevbe kapıları hep açıktır. “Akıllı insan; kendisini hesaba çeken, ahirete hazırlık yapandır” buyrulmuş (s.a.v.). Neye, kime rağbet ediyor, önem ve değer veriyoruz? Vermeliyiz? Rağbetimiz: Dünya hayatına mı, ahiret hayatına mı? Hakk’ın rızasına mı, halkın rızasına mı? Gözlerimiz, kulaklarımız Rahman’da/ilahi mesajda mı yoksa şeytanda/batılda mı? Mevla’ya mı, dünyaya mı? Dinimize mi, ideolojimize mi? İslami hayata mı, seküler/laik hayata mı?

Sebepler âlemindeyiz. Sınavdayız; hayır ve şerle deneniyoruz. Dünya sıkıntı/meşakkat yurdu. Rahatlık yok.”Dünyada da güzel bir hayat iman ve salih amelleri işleyenler için mümkün” (Nahl/97). Zamanların, mekânların her şeyin Rabbi Allah-u Teala zamanların, mekânların bazılarını bazılarına üstün kılmıştır.

Melek değiliz. Günahsız olamayız. Allah-u Teala hem affedici hem de tevbeleri kabul edendir. Tevbe de istiğfar da farzdır. O (c.c.) günahlardan arınan/temizlenen, tevbe edenleri sever. İlgili birkaç ayet-i kerime ve hadis-i şerifler:

“Arınanlar kurtulur” (Âlâ/1).

“Ey müminler! Hepiniz toptan tevbe edin ki kurtulasınız” (Nur/31).

“Kim bir kötülük yaparsa cezasını görür...” (Nisa/123) ayetinin anlamını  Hz. Ebubekir (r.a.), Efendimize (s.a.v.) sorunca: “Müminin günahlarına kefaret olan dünyalık cezadır. Kötülerinki ahirete bırakılır...” açıklamalarını yapmış...

“Allah, istiğfarları, tevbeleri kabul edendir” (Tahrim/8). Hatta “Tevbeyle iman ve salih amellere devam edenlerin günahlarını sevaba çevirir” (Furkan/70).

“Şüphe yok ki Allah, kendisine ortak koşulmasını affetmez. Ondan başkasını da dilediği kimse için mağfiret buyurur” (Nisa/116). “Şirk en büyük zulüm/günah” (Lokman/13). “Allah dilerse tüm günahları mağfiret eder...” (Zümer/53).

“Sözlerimiz/amellerimiz kaydediliyor” (Kaf/17-18). “Ahirette önümüze konacak, kendi kitabımızı (video kasetimizi) okuyacak, izleyeceğiz...” (İsra/13-14).

“İyilikler bire ondan yedi yüze kadar yazılıyor. Kötülükler bire bir yazılıyor. İyilik niyetinde bile sevap var. Kötülükten vazgeçmede de sevap var” (Hadis-i kudsi).

Başımız belalardan kurtulmuyor. İtaatimiz veya isyanımız dünya hayatımızı doğrudan ilgilendiriyor. Tüm maddi, manevi sıkıntılarımızın, dertlerimizin, sorunlarımızın sebebi manevi kirlerimiz/günahlarımız (Şûra/30), “Kur’an’dan yüz çevirmemiz” (Taha/124) değil mi? Bu nedenlerle tevbe ve istiğfarlara çok muhtacız. Günahlarımız da haram lokmalarımız da kalbimizi kirletiyor. Helal lokma kaldı mı? “Lokmalar temiz olmadan ameller salih olmaz” buyurmuş Efendimiz (s.a.v). “Bir günde iman ile küfür arasında gidip gelinen ahir zamandayız.” Rehberimiz (s.a.v): “Size derdinizi ve ilacınızı göstereyim mi? Derdiniz günahlarınız, devanız da istiğfardır.” “Günah işlediğinizde istiğfara sarılın.” “Kalplerin de pası vardır: Günahlar. Cilası da istiğfardır.” “İstiğfara devam edenin Allah her sıkıntısını giderir. Ferahlık yaratır, beklenmedik yerden rızıklandırır.” “Ümmetim istiğfar ettikçe Allah onlara azap edici değildir.” “Huzur, rahat, kalp genişliği, itminan, dünya nimetleri, sağlık (afiyet), belaların defi; fitnelerden korunma, faydalı yağmur, temiz zürriyet, salih evlat, helal mal, geniş rızık, iyiliklerin artması, kötülüklerin yok olması...” istiğfarın bereketiyledir (s.a.v.).

Bahaddin Elçi.

[fanidunya]

ARINMA İHTİYACIMIZ   2

Vücutta bir et parçası vardır. O iyi olursa tüm organlar iyi/düzgün olur. O yamulursa/bozuk olursa tüm organlar bozulur. O kalptir.” “İyilere cezaları dünyada verilir. Ahirete kalmasın diye. Kötülerin cezaları ahirete kalır.” “Kimin hayrını dilemişse ona günahlarına kefaret olsun için musibet verilir.” “Günahlardan istiğfarla tam tevbe eden o günahı hiç işlememiş gibidir” (s.a.v.). “Fuhuş ve faiz yayıldığında Allah’ın koruması kalkar.” “İyilikleri emreden kötülükleri men eden topluluklar ve istiğfarlar oldukça belalar gelmez” (s.a.v.).

Tabiinden H. Basri Hz. (rh.a): “Tevbe ve istiğfar her derde (maddi-manevi) devadır.”

İbn-i Abbas (r.a): “Bizden önceki kavimler, isyanları/azgınlıkları nedeniyle helak oldular.”

Biz ümmeti Muhammed, Efendimizin duasının kabulüyle toptan helak olmaktan muhafazadayız. Tefrika müstesna. Tefrika azabının kuşatmasındayız.

Sağlığımızın korunması, hastalıklarımızın tedavisi için zaman zaman check-up yaptırıyoruz. Dinimizin korunması için de tedbirler almak durumundayız. Bu ise, haramlardan kaçınmak, farzları eda etmek, sünnete uymak ve sürekli olarak istiğfarlarla mümkün olabilir. Biliniyor ki dinimizi korumadan can, akıl, iffet ve mal değerlerimizi/temel haklarımızı korumamız mümkün olmaz.

Nasıl ki, bedensel hastalıklarımız için tabibe gidiyoruz. Bunun gibi “kalbimizle” ilgili manevi hastalıklarımız (şirk, kibir, hırs, haset, düşmanlık, dünya sevgisi vb.) için de manevi tabip konumundaki “hekim”lere, gerçek mürşitlere muhtacız. Tarikatların/tasavvufun/tekkelerin hizmet alanı da budur. “Nefsin tezkiyesi”, “kalbin tasfiyesi”, “ahlakın güzelleştirilmesi”. Doktorlar nasıl ki hastalığı teşhisle tedavi uyguluyor, reçete/ilaç sunuyorlarsa bunun gibi tarikat imamları/pirler/mürşitler de manevi hastalarına reçeteler hazırlamışlardır. Hazırlanan bu reçeteler kitap ve sünnetin hikmet bahçelerinden derlenmiş, hazırlanmıştır. Kur’an şifa, Allah-u Teala da Şafi’dir. İlaçlar Kur’an ve sünnet eczanesindedir. Tekkeler hastane, mürşitler de tabip konumundadırlar. İmam-ı Rabbani’ye (k.s.) göre “ihsan/ihlâs ancak tasavvufla öğrenilebilir/kazanılabilir.” Reçeteleri de “Baş Tabibin” (s.a.v.) Muhammedî reçetelerindendir. Şu soruyu da soralım: Manevi tedaviye ihtiyacı olmayan var mıdır? “Yarım/kötü/sahte doktor candan, kötü/icazetsiz şeyh de imandan edebilir.”

Bizleri tevbeden sonra iman ve salih amellere devamla günahlarımızı sevaba çevirdiği kullarına katmasını Rabbimizin lütfundan, kereminden diliyoruz.

Bahaddin Elçi..