Gönderen Konu: ÖLÜM  (Okunma sayısı 247 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

anadolu

  • Ziyaretçi
ÖLÜM
« : Ocak 17, 2020, 01:42:28 ÖS »
ÖLÜM
 
Ruhun bedenden ayrılması olayı. Ölüm insan varlığı için bir  âlemden diğerine intikal etmektir. Bu anlamda ölüm yok olmak değildir, kelâm  bilginlerinin çoğunluğuna göre ruh, suyun yaş ağaca nüfuz etmesi gibi bedenle iç  içe olan latif bir varlıktır. Ehli sünnete göre ruh bâkidir, yok olmaz. İslâm  bilginleri; Allah, Ruhlar öldüklerinde onları vefat ettirir" (ez-Zümer, 39/42)  ayetini "cesetleri ölünce" şeklinde anlamışlardır.
Her canlı varlık için ölüm kaçınılmaz bir gerçektir. Canlılar  doğar, büyür ve ölürler. Kur'an-ı Kerim'de ölümle ilgili pek çok ayet vardır.  Bazıları şunlardır: "Her can ölümü tadıcıdır" (Âl-i İmrân, 3/185); "Onlar için  bir ecel tayin ettik ki onda hiç şüphe yoktur" (el-İsrâ, 17/99); Biz senden önce  de hiçbir beşere dünyada ebedîlik vermedik. Şimdi sen ölürsen, onlar baki mi  kalacaklardır?" (el-Enbiyâ, 21/34); "Yer yüzünde bulunan her canlı fanidir"  (er-Rahmân, 55/26).
Allah'ın diriliği ve ölümü yaratmasının sebebi şöyle açıklanır:  "O, hanginizin daha güzel amel yapacağınızı denemek için ölümü de dirimi de  takdir edip yaratandır" (el-Mülk, 67/2). Ölüm ancak Yüce Allah'ın belirlediği  zaman vuku bulur. Ölüm konusundaki kader yazgısı ayette şöyle ifade buyurulur:  "Allah'ın emir ve kazası olmadıkça hiç bir kimseye ölmek yoktur. O, vadesiyle  yazılmış bir yazıdır" (Âl-i İmran, 3/145).
Hiç bir kimsenin ölümden kaçıp kurtulma imkânı yoktur:  "Binlerce kişinin ölüm korkusuyla beldelerini terkettiklerini görmedin mi? Allah  onlara "ölün" dedi, sonra da kendilerini diriltti” (el-Bakara, 2/243); "Şöyle  de: Siz evlerinizde olsaydınız bile üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar,  yine şüphesiz öldürülecekleri yerlere çıkıp giderlerdi" (Âl-i İmrân, 3/154);  "Nerede olursanız olun, tahkîm edilmiş yüksek kalelerde bile bulunsanız ölüm  sizi bulur" (en-Nisâ, 4/78); Bir gün bakarsın ki, ölüm baygınlığı gerçek olarak  gelmiş "işte bu, senin kaçıp durduğun şey" denilmiştir" (Kâf, 50/19).
Cenab-ı Hak gerçekte insan varlığına sonsuza kadar uzanan bir  ömür takdir etmiştir. Ruhları dünya hayatından belirsiz bir süre önce topluca  yaratmış ve onlara Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" sorusunu yöneltmiştir.  Kur'an'da ruhun başlangıcı ile ilgili olan bu olay şöyle belirlenir:
"Hani Rabbin Âdem oğullarından onların sırtlarından  zürriyetlerini çıkarıp kendilerini nefislerine şahit tutmuş; Ben sizin Rabbiniz  değil miyim?" demişti. Onlar da; Evet, (Rabbimizsin), şahit olduk"demişlerdi.  İşte bu şahitlendirme, kıyamet günü; Bizim bundan haberimiz yoktu" dememeniz  içindir" (el-A'raf 7/172). Peygamber, Rabbinize iman etmeniz için hepinizi davet  edip, dururken, size ne oluyor ki, Allah'a iman etmiyorsunuz? Halbuki O, sizden  kesin teminat almıştır" (el-Hadîd, 57/8). Bu söz alma, "elestü birabbiküm"  sorgulaması sırasında veya insanlara akıl vererek delilleri değerlendirme gücü  kazandırmak suretiyle olmuştur (Hasan Basri Çantay, Kur'an-ı Hakim ve Meal-i  Kerim, İstanbul 1959, III, 1006).
Ruh, dünya hayatına bir imtihan devresi geçirmek üzere doğum  yoluyla gelen insan oğluna anne karnın da dört aylık cenin döneminden sonra  üflenir ve böylece dünya hayatı başlamış olur. Ruhun bedenden ayrılması ile de  kabir hayatı başlar (bk. "Kabir" maddesi). Kıyamet koptuktan sonra da ahiret  hayatına yeni bir yaşam için geçecek olan insan oğlu dünyadaki inanç ve amel  durumuna göre Cennet veya Cehennemdeki ebedî hayatta yerini alacaktır. İnanç  sahibi olup da amel eksikliği bulunanlar ise Cenab-ı Hakk'ın bileceği sürelerde  cezalarını çektikten sonra Cennet tarafına geçebileceklerdir.
Hayatın bu gerçeği karşısında ölüme hazırlıklı olmak her  insanın şiarı olmalıdır. Ölümü anmak ve hazırlıklı bulunmak her mümin için  müstehap sayılmıştır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: Lezzetleri yok eden ölümü  çok anın" Nesâî ile Beyhakî bu hadise şunu ilâve etmişlerdir: "Eğer dünyada  ölümü çok anarsanız, onu önemsemezsiniz; az anan ise onu çok önemser" (Tirmizî,  Zühd, 4; Kıyâme, 26; Nesâî, Cenâiz, 3; İbn Mâce, Zühd, 31). Başka bir hadiste,  kabir içinde olanların hatırlanması istenir: "Ölümü ve öldükten sonra kemiklerin  ve cesedin çürümesini hatırlayın. Ahiret hayatını isteyen dünya hayatının süsünü  terk eder" (Tirmizî, Kıyâme, 24; Ahmed b. Hanbel, I, 387).
Hasta ziyareti sünnettir. Ebû Hureyre (r.a)'den rivayet edilen  merfû bir hadiste şöyle buyurulur: "Müslümanın müslümandaki hakkı altıdır.  Karşılaştığın zaman selam ver, çağırdığı zaman davetine git, öğüt istediği zaman  öğüt ver aksırdığı zaman elhamdülillah"derse "yerhamûkellah (Allah sana merhamet  etsin)"de, hasta olunca ziyaret et, ölünce cenazesine git" (Buharî, Libâs, 36,  45; Cenâiz, 2; Nikâh, 71; Eşribe, 28).
Hastanın yanında okunabilecek bazı dualar hadislerde yer  almıştır. Şu duanın yedi kere okunması müstehap sayılmıştır. Hz. Peygamber şöyle  buyurmuştur: Bir kimse eceli gelmemiş olan bir hastayı ziyaret eder ve onun  yanında yedi kere; "Eselüllâhel-âzime, Rabbel-arşil-azîm en yüce (Ulu arşın  Rabbi olan Yüce Allah'tan sana şifa vermesini dilerim)"diye dua ederse Allah  Teâlâ o kişinin hastalığına şifa verir" (Ebû Davud Cenaiz, 8; Tirmizî, Tıbb, 32;  Ahmed b. Hanbel, I, 236, 352, II, 441).
Yine hasta ziyaretinde, hastanın yanında Fâtiha, İhlas ve  Muavvizeteyn surelerinin okunacağına dair hadisler vardır.
Ölüm hastasına ecel konusunda hoşuna gidecek, sevindirecek  sözler söylemelidir. Çünkü Allah'ın hükmünü hiç bir şey geri çeviremez. Sadece  gönlü hoş olmuş olur (Tirmizî, Tıbb, 35). Hasta tevbe etmeye ve vasiyetlerini  yapmaya teşvik edilir. Çünkü Allah elçisi; "Vasiyet edeceği bir şey olup da,  yanında yanlı vasiyeti bulunmaksızın iki gece geçirmek müslümanın işi değildir"  (Buharî, Vasâya,I; Müslim, Vasiyye, I, IV) buyurmuştur. Sıkıntı, bela ve  hastalığa maruz kalanın sabretmesi Allah Resulünün isteği ve Allah'ın yardımı  ile olur. Allah Teâlâ sabrı emrederek şöyle buyurur: "Sabret! Çünkü senin sabrın  ancak Allahın yardımı iledir" (en-Nahl, 16/127, bk. Hûd, 11/110; el-Kehf;  18/28).
Bir kadın Allah elçisine gelerek; "Dua et, Allah hastalığıma  şifa versin" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: Dilersen Allaha  dua ederim, sana şifa verir. Dilersen sabret, o zaman senin için sorgu sual  yoktur". Kadın; o zaman sabredeyim de bana sorgu sual olmasın dedi" (Ahmed b.  Hanbel, I, 347).
Ölüm halindeki kişiyi sağ yanına yatırıp kıbleye döndürmelidir.  Çünkü Hz. Peygamber, Beytullah için "Ölü ve dirilerinizin kıblesidir" (Ebû Dâvud  Vesâyâ,10) buyurmuş. Hz. Fatıma (r.anhüm), Rafi'nin annesine; "Beni kıbleye  çevir" demiştir (Zeylaî, Nasbü'r-Raye, y.y., 1393/1973, II, 250). Eğer yer  darlığı yüzünden hastayı kıbleye çevirmek mümkün olmazsa sırt üstü yatırılır ve  yüzü ile ayakları kıbleye doğru çevrilir. Bu da yapılamazsa, olduğu hal üzere  bırakılır. Ölüm sırasında kişinin ağzına bir kaşık veya pamukla su verilir.
Hasta can çekişirken ona yardımcı olmak yakınları için bir  görev ve sevap bir ameldir. Bu yüzden onun yanında kelime-i şehadet getirmek ve  söylemesine yardımcı olmak sünnettir. Çünkü Allah elçisi şöyle buyurmuştur:  "Ölülerinize; "Lâ ilahe illallah'ı" telkin ediniz. Çünkü ölüm halinde onu  söyleyen bir mümini bu kelime Cehennem'den kurtarır".
"Son sözü La ilahe illallah olan kimse Cennet'e girer" (Müslim,  Cenâiz, 1, 2; Ebû Davud, Cenaiz, 16).
Hastanın yanında şehadet getirilir ki, o da hatırlayıp şehadet  getirsin. Yoksa ısrarla, sen de yap denilmez. Zira o anda zor bir durumdadır.  Ona yeni bir zorluk çıkarmamalıdır. Bir defa da söylese yeterli olur. Bu telkini  hastanın sevdiği birisi yapmahdır. Amaç, hastada isteksizlik  uyandırmamaktır.
Kişi vefat edince ağzı kapatılır, bir bez ile çenesi başından  bağlanır. Gözleri yumulur. Eller yanlarına getirilir. Bunu yaparken de şu dua  okunabilir:
"Bismillahi ve ala milleti rasülih. Allahümme yessir aleyhi  emrahu ve sehhil aleyhi ma ba'dehü ve es'idhu bi likaike vec'al ma harace ileyhi  hayran mimma harace anhu". Anlamı: "Allah'ın ismiyle ve Resulullah'ın milleti  (dini) üzerinde olsun. Allah'ım, onun işini kolaylaştır, bundan sonrasını ona  kolay eyle, onu seni görmekle mutlu eyle. Dünyadan kendisi için çıkanı,  kendisinin çıktığı şeylerden hayırlı eyle".
Sonra ölünun üstüne bir örtü çekilir. Öldükten sonra  yıkanıncaya kadar yanında Kur'an okumak mekruhtur. Öldüğü iyice anlaşılınca  hemen yıkanır.
İnsan ne zaman ve nerede öleceğini bilmez. Kur'an-ı Kerim'de  şöyle buyurulur: "Kıyametin kopma zamanına ait bilgi şüphesiz Allah nezdindedir.  Yağmuru o indirir, Rahimlerde olanı o bilir, hiç bir kimse yarın ne kazanacağını  bilmez hiç bir kimse hangi yerde öleceğini bilmez. Şüphesiz Allah her şeyi  bilir, her şeyden haberdardır" (Lokmân, 31/34).
Müminin şiarı, bu dünyadan imanlı olarak ayrılmak olmalıdır.  Kur'an'da Yâkub peygamberin oğullarına şu tavsiyesi bildirilir: "Ey oğullarım!  Allah sizin için İslam (dinini) beğenip seçti. O halde siz de ancak müslümanlar  olarak can verin" (el-Bakara, 2/132). Başka bir ayette bütün müminlere şöyle  buyurulur: "Ey iman edenler! Allah'tan nasıl korkmak lazımsa öylece korkun.  Sakın siz, müslüman olmaktan başka bir sıfatla ölmeyin" (Âl-i İmran, 3/102). "Ey  Rabbimiz! artık bizim günahlarımızı yarlığa, kusurlarımızı ört, canımızı da  iyilerle beraber al" (Âl-i İmran, 3/ 193). "Ey Rabbimiz! Üstümüze sabır yağdır,  bizi müslümanlar olarak öldür" (el-A'raf, 7/126).

 


* BENZER KONULAR

Saadet Asrı Adanmış Hayatlar Gönderen: türkiyem
[Bugün, 08:10:20 ÖÖ]


İhsan ve Tefekkür Gönderen: türkiyem
[Bugün, 08:03:23 ÖÖ]


Takva ve Muttaki Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:58:21 ÖÖ]


Tam bir teslimiyet Gönderen: türkiyem
[Bugün, 07:53:57 ÖÖ]


İman ve Mü’min Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:43:37 ÖÖ]


Evlilikte Amaç Ne Olmalı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:39 ÖÖ]


En Şiddetli Düşman Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:02:48 ÖÖ]


Komşu Komşunun Külüne Muhtaç Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:53:30 ÖÖ]


Yaratılış Gâyemiz İbâdettir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:45:12 ÖÖ]


Rıfat Kaynak - Single Eserleri 320 + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:32:12 ÖS]


Diyetisyen Gözüyle Hamileliğe Hazır Mısınız Gönderen: anadolu
[Dün, 06:18:47 ÖS]


Peygamber’le Birlikte Yaşamak İçin Gönderen: anadolu
[Dün, 06:10:25 ÖS]


Yetimin Duyguları Gönderen: anadolu
[Dün, 05:46:08 ÖS]


Ölüm Var Ölümden Ölüme Fark Var Gönderen: anadolu
[Dün, 05:41:21 ÖS]


Nefis Mücadelesi Gönderen: anadolu
[Dün, 05:36:00 ÖS]


Alkolsüz Bir Hayat Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:03:57 ÖÖ]


Ümmetimin Zayıf mü’minleri Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:48:51 ÖÖ]


Yüksek Tansiyonda Psikolojik Faktörler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:27:08 ÖÖ]


Uyku Bozuklukları Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:20:53 ÖÖ]


Bu Dünya Bir İmtihân Yeridir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:06:47 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41