Gönderen Konu: Çocuklarımıza Karşı Görev ve Sorumluluklarımız  (Okunma sayısı 89 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5945
Çocuklarımıza Karşı Görev ve Sorumluluklarımız
« : Nisan 23, 2023, 10:27:15 ÖÖ »


Çocuklarımıza Karşı Görev ve Sorumluluklarımız

Allah Teâlâ, Tahrim Sûresi 6. âyetinde şöyle buyurmaktadır:

يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنْفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَارًا وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلَائِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَا يَعْصُونَ اللَّهَ مَا أَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ “

Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah'ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır.”

Yüce Allah, bu âyette inananlara kendi canlarını ve aile efradını yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden korumalarını emretmektedir. Cehennem ateşinin başında zebânî denilen Allah’ın emirlerine karşı gelmeyen ve emrolundukları şeyleri titizlikle yerine getiren acımasız ve son derece katı melekler vardır.

İnsan, kendini ve çocuklarını, Allah’a itaat edip emirlerini yerine getirmek, yasaklarından sakınmakla cehennem azabından kurtarabilir. Bazı İslâm âlimleri, insanın çocuklarını cehennem azabından korumalarının, onlara İslâmî eğitim vermekle mümkün olabileceğini söylemektedirler.

Dolayısıyla anne baba, çocuklarına dinin emir ve yasaklarını öğretmek, onları İslâm ahlâk ve terbiyesiyle yetiştirmekle görevlidirler. Hz. Ömer bir gün “Ey Allah’ın Resulü, biz kendimizi koruyoruz. Ancak aile efradımızı ateşten nasıl koruyabiliriz?” diye sormuş, Hz. Peygamber de ona:

“Allah’ın size yasakladığı şeyleri onlara yasaklarsınız ve Allah’ın size emrettiği şeyleri onlara emredersiniz. İşte bu onları korumaktır.” şeklinde cevap vermiştir.[1] Dahhâk ve Mukâtil, Müslümanın Allah’ın yapılmasını farz kıldığı şeyleri ve yasakladığı haramları ailesine ve çocuklarına öğretmesi farzdır demişlerdir.[2] Nitekim Abdullah b. Abbas ve Mücâhid, insanın, Allah’ın emirlerini tutmakla kendisini; dinin emir ve yasaklarını öğretmek, İslâm ahlâk ve terbiyesiyle yetiştirmekle de çocuklarını cehennem azabından koruyabileceklerini belirtmişlerdir.[3]

Çocuklar, anne babaya Allah Teâlâ’nın vermiş olduğu kutsal bir emanettir. Kıyamet günü bu emanete karşı görev ve sorumluluklarını yapıp yapmadığı hususunda hesap vereceklerdir. Nitekim Yüce Allah, “Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan sebebidir ve büyük mükâfat Allah'ın katındadır.”[4] buyurmaktadır.

Çocuklarına karşı görev ve sorumluluklarını bilmeyen ve yerine getirmeyen anne-babalar, kıyamet günü pişman olup hüsrana uğrayacaklardır.

Nitekim Yüce Allah, bu duruma düşecek olan anne babalar hakkında şöyle buyurmaktadır: “De ki: Asıl ziyan edenler, asıl hüsrana uğrayanlar, hem kendilerini hem de ailelerini kıyamet günü hüsrana uğratanlardır. Haberiniz olsun ki apaçık hüsran işte budur. Onların hem üstlerinde hem altlarında ateşten kat kat örtüler vardır. İşte Allah böyle bir azabın varlığını bildirerek, kullarını bunlardan sakındırıyor. Ey kullarım! Bana karşı gelmenizden ötürü azabıma uğramaktan sakının.”[5]

Anne babanın çocuklarına karşı görevlerinin neler olduğunu burada açıklamak yerinde olur. Ebeveynin çocuklarına karşı görev ve sorumluluklarını üç ana başlık altında değerlendirebiliriz:

Çocuk dünyaya gelmeden önceki görevleri,

Annenin çocuğuna hamile olduğu esnadaki görevleri,

Doğumdan sonraki görevleri.

1.   Çocuk Dünyaya Gelmeden Önceki Görevleri:

2.   İslâm’a göre çocukların anne babası üzerindeki hakları evlilikten önce başlamaktadır. Kişi evlenmek istediği eşini itina ile seçmelidir. Zira çocukları, seçip evlendiği eşinden dünyaya gelecektir. Ayrıca gerek annenin gerekse babanın çocuğun yetişmesinde büyük rolleri olacaktır.

3.   Nitekim Hz. Peygamber evlenecek olan Müslümanlara şu tavsiyelerde bulunmuştur: “Kadın dört şeyi yani malı, güzelliği, soy-sopu ve dindeki kemâli için nikâhlanır. Siz dindar olanını tercih ediniz ki, elleriniz hayır görsün!”[6]

Bu hadiste belirtilen dindarlık dışındaki diğer bütün özellikler gelip geçici özelliklerdir. Ancak insanın dindar/ahlâklı olması geçici bir özellik değil, hayatının sonuna kadar devam edecek olan kalıcı bir özelliktir. Kişi evleneceği eşini seçerken ahlaklı ve dindar olmasını dikkate alırsa bu seçim sağlam bir aile yuvası kurmasına ve huzur içinde yaşamasına vesile olacaktır.

2. Annenin Çocuğuna Hamile Olduğu Esnadaki Görevleri: İnsanın, evlilik öncesi eşini seçerken dikkat ettiği gibi evlilik sonrası eşi hamile kaldığında da eşine karşı dikkatli davranması gerekir. Eşinin hamilelik süresince stres ve sıkıntıdan uzak, huzurlu bir hayat geçirmesini sağlamalıdır. Zira hamilelik süresince annenin maruz kaldığı stres ve sıkıntıdan karnındaki çocuğu da etkilenmektedir. Aynı zamanda anne bu süre içerisinde yediğine içtiğine de dikkat etmelidir. Annenin yedikleri, içtikleri çocuğa besin olmaktadır. Bu süre içerisinde sigara ve alkolden uzak durduğu gibi domuz eti gibi İslâm’ın haram kıldığı yiyeceklerden de uzak durmalıdır. Nitekim modern tıp ilmi de bu türlü şeylerin insan sağlığına zararlı olduğunu ifade etmektedir.

Baba da eşinin ve aile efradının rızkını helâl yoldan kazanmalı ve onlara temiz ve helal şeyleri yedirmelidir. Zira Allah Resulü hadis-i şeriflerinde; “Çocuğun babası üzerindeki haklarından birisi de onu yalnızca temiz şeylerle rızıklandırmasıdır.”[7], “Çocuğun babası üzerindeki hakkı, ona yazı, yüzme, atıcılık öğretmesi ve sadece temiz ve helal şeylerle rızıklandırılmasıdır.”[8]  buyurmaktadır.

Ruh ve beden sağlığı için temiz ve helal ile beslenmek gerekir. Haram ile beslenen çocukta bir takım olumsuzlukların ortaya çıkması muhtemeldir.

3. Çocuk Dünyaya Geldikten Sonraki Görevleri: Çocuk dünyaya geldikten sonra ebeveynin çocuğuna karşı görev ve sorumlulukları artarak devam etmektedir.

Anne babanın çocuğuna karşı doğumdan sonraki görevlerini beş başlık altında toplamak mümkündür.

3.1. Doğan Çocuğa Güzel Bir İsim Vermek: Doğumdan sonra anne babanın çocuğuna karşı ilk görevi, çocuğuna güzel bir isim vermesidir. Nitekim Allah Resulü, “Çocuğun babası üzerindeki haklarından biri de ona güzel bir isim koyması ve terbiyesini güzel yapmasıdır.”[9] buyurmuştur. Çocuğa verilen isim çok önemlidir. Çünkü isim, çocuğa sosyolojik ve psikolojik yönden etki etmektedir.[10] Güzel isim çocuğu olumlu yönde etkilediği gibi kötü isim de olumsuz olarak etkilemektedir. Bundan dolayı çocuğa manası güzel olan ve toplumda alay konusu olmayacak bir isim konması gerekir. Hz. Peygamber de “Siz, kıyamet günü kendi isimleriniz ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız. Öyle ise çocuklarınıza güzel isimler koyunuz.”[11] buyurmuştur.

Allah Resulü, bazı sahâbilerin isimlerini, manası kötü olduğu için değiştirmiştir. Mesela bir sahâbiye ismin nedir diye sorduğu zaman; “zâhim” cevabını alınca, sıkıntı anlamına gelen bu ismi beğenmemiş ve senin ismin bundan sonra “beşîr” olsun demiştir. Yine başka bir sahâbiye ismini sorduğu zaman o da benim ismim “el-âsî” demiştir. Bu isim de isyan eden anlamına geldiği için ona da itaat eden, itaatkâr anlamına gelen “mûtî” ismini vermiştir.[12]

Hz. Peygamber (s.a.v.), ilk torunu dünyaya gelince kızı Fâtıma’nın evine gitmiş, torununu kucağına almış ve yanındaki damadı Hz. Ali’ye ‘torunuma hangi ismi koymayı düşünüyorsunuz Ey Ali?’ diye sorunca Hz. Ali:

“Harp” ismini koymayı düşünüyorum, dediği zaman, savaş anlamına gelen bu isim yerine benim torunumun ismi “Hasan” olacaktır demiş ve torununa Hasan ismini vermiştir.[13]

3.2. Güzel Terbiye Etmek ve İyi Bir Eğitim Almasını Sağlamak: Anne babanın görevi, sadece çocuğunu yedirmek, içirmek ve giydirmekten ibaret değildir.

Çocuğunu iyi terbiye etmek ve iyi bir eğitim almasını sağlamak da temel görevlerindendir. Çocuğun ilk eğitim yuvası ailedir. Ebeveyn çocuğunu İslâm ahlakıyla ahlâklandırmalı, aile içinde eğitimine ve terbiyesine önem vermelidir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), “Hiçbir baba, çocuğuna güzel ahlâktan daha kıymetli bir miras bırakmamıştır.”[14], “Kişinin çocuğunu eğitmesi, sadaka vermesinden daha üstün bir ibadettir.”[15] buyurmuştur. Ebeveyn, çocuğu eğitim çağına geldiğinde onu kaliteli bir okula gönderip güzel bir eğitim öğrenim görmesini sağlamakla görevli olduğu gibi dinî eğitimini de zamanında yaptırmakla sorumludur. Hz. Peygamber (s.a.v.), “Çocuklarınız yedi yaşına geldiği zaman, onlara namaz kılmayı öğretiniz. On yaşına geldikleri zaman namaz kılmamaları durumunda hafifçe ikaz ediniz. Aralarını yatakta ayırınız.”[16] buyurmuştur.

3.3. Çocuğu Terbiye Ederken Güzel Davranmak: Anne babanın çocuğuna karşı önemli görevlerinden biri de çocuğunu terbiye ederken ona güzel davranmasıdır. Zira çocuk eğitiminde daima sevgi, şefkat ve merhamet esas alınmalıdır. Anne baba, çocuğuna karşı kötü sözlerden ve kaba davranışlardan sakınmalıdır. Çocukları eğitirken sert ve kaba kuvvet kullanmak, dayak atmak asla doğru değildir. Çocuk yanlış bir davranış sergilediğinde veya hata yaptığında ona hatasını tatlı dille, güler yüzle ve yumuşak bir üslûpla anlatmalıdır. Aynı hatayı tekrar ettiği zaman uygun bir şekilde cezalandırma yoluna başvurulabilir.[17] Fıtrat gereği her insan gibi çocuklar da tatlı dil ve yumuşaklıktan hoşlanırlar. Eğitimde tatlı dil, güler yüz ve yumuşaklık başarıyı getiren sebeplerdendir. Nitekim Hz. Peygamber de çocuk eğitiminde daima tatlı dil, güler yüz ve yumuşaklık metodunu kullanmış ve “kimin çocuğu olursa onunla çocuklaşsın.”[18] buyurmuştur.

Hz. Enes (r.a.) on yıl Hz. Peygamber’e hizmet etmiş ve O’nun eğitiminde yetişmiş, büyümüştür. “Peygamber aleyhisselâm’a on yıl hizmet ettim. Bu süre zarfında en küçük bir azarını bile işitmedim. Yaptığım veya yapmadığım bir şeyden dolayı beni asla eleştirip rencide etmedi. Allah Resulü ahlâk bakımından insanların en güzeliydi."[19] demektedir.

Çocuklara hal ve hareketlerle güzel örnek olmak, rol model olmak çok önemlidir. Zira hâl dili kâl dilinden etkilidir. Dolayısıyla ebeveyn, İslâm’ın güzel ilkelerini hayatlarında tatbik etmek, yaşamak suretiyle çocuklarına rol model olmalıdırlar. Nitekim bir düşünür; “Çocuğunu terbiyeye başlarken önce kendini düzelt, kendini örnek olabileceğin bir seviyeye çıkar. Çünkü çocuğun gözleri sana tâbîdir. Sen neyi güzel, doğru, iyi görürsen o da aynı değerlendirmeyi yapar. Senin yaptıklarının tamamını, iyi diye taklit eder.”[20] demek suretiyle çocuklara güzel örnek olmanın ne kadar önemli olduğunu ifade etmektedir.

3.4. Çocuklar Arasında Eşit ve Âdil Davranmak: Anne baba çocuklarına karşı görevlerini yaparken kız olsun erkek olsun çocukları arasında ayrım yapmadan onlara eşit ve âdil davranmaları gerekir. Bu eşit ve âdil davranmanın, çocuklara alınan maddî şeylerde olduğu gibi bir öpücüğe varıncaya kadar manevî konularda da gözetilmesi gerekir. Maalesef bazı anne babalar çocuklarına karşı ilgi ve sevgide eşit davranmadığı gibi onlara aldıkları maddî şeylerde de eşit ve âdil davranmamaktadırlar. Bazı yörelerde erkek çocuklar, kız çocuklardan daha fazla sevilmekte, bazı ailelerde de küçük çocuklar büyüklerden daha fazla ilgi ve sevgiyle karşılanmaktadır. Hâlbuki İslâm dininde bu türlü davranışlar hoş karşılanmamaktadır.

Bu hususta Asr-ı Saâdet’ten ibret ve ders alınması gereken iki olayı nakletmek istiyorum. Bir gün Hz. Peygamber, sahâbe-i kirâm ile otururken bir sahâbinin küçük oğlu kapıdan koşarak gelir. Çocuğunun gelmekte olduğunu gören sahâbi, kollarını açarak oğlunu kucaklar, öper ve dizine oturtur. Biraz sonra aynı kişinin küçük kızı koşarak geldiğinde babası onu kucaklamaz, öpmez ve önüne oturtur. Bu durumu gören Hz. Peygamber, “böyle yaparak çocuklarınız arasında eşit mi davranıyorsunuz?” diyerek o sahâbiyi kınar.[21] Hatta bir rivayette; “Allah, bir öpücüğe varıncaya kadar çocuklar arasında adaletli davranmanızı sever.” buyurmuştur.[22]

Numan b. Beşîr babasıyla ilgili şöyle bir olayı nakletmiştir: “Babam bana malından bir şeyler hibe etmişti. Annem Amra Bintü Ravâha: Bu hibeye Rasûlullah’ı (s.a.v.) şâhit kılmazsan kabul etmiyoruz.”

dedi. Bunun üzerine bana yaptığı hibeye şâhit kılmak için babamla Resûlullah’a (s.a.v.) gittik. Durumu öğrenen Hz. Peygamber (s.a.v.), babama: “Başka çocukların da var mı?” diye sordu. “Evet” cevabı üzerine; “aynı şekilde bütün çocuklarına hibede bulundun mu?” diye sorduğunda, babam “hayır” deyince, Hz. Peygamber (s.a.v.): “Allah’tan korkun, çocuklarınız hususunda âdil olun.” dedi. Bunun üzerine babam oradan ayrıldı ve hibeden vazgeçti.[23]

Anne babanın çocuklarına eşit davranmaması, onlar arasında ayrım yapmaları, çocukların birbirine karşı haset ve kin beslemelerine sebep olmaktadır. Bazen bu daha da ileri götürülerek aralarındaki sevgi ve saygının yok olmasına, birbirlerine düşmanlık beslemelerine bile sebep olmaktadır. Hz. Yûsuf ve kardeşleri arasındaki olayları Kur'ân âyetlerinden çok iyi bilmekteyiz.

2.5. Evlilik Çağına Gelen Çocukları Evlendirmek: Anne babanın çocuklarına karşı önemli görevlerinden biri de evlilik çağına gelmiş olan çocuğunu evlendirmek ve mutlu bir yuva kurmalarına yardımcı olmaktır. Zira Yüce Allah, “Aranızdaki bekârları, kölelerinizden ve câriyelerinizden elverişli olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lütfu) geniş olan ve (her şeyi) bilendir.”[24] buyurmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.v.) de “Ey gençler topluluğu, sizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü evlenmek gözü haramdan daha çok korur ve ferci de daha çok muhafaza eder. Evlenmeye gücü yetmeyen de oruç tutsun. Çünkü oruç onun için bir kalkandır.”[25] buyurmak suretiyle bekâr olan gençleri evliliğe teşvik etmiştir.

Âyet ve hadislerde ifade edildiği gibi evlenme çağına erişmiş olan çocukların evlendirilmesi anne babanın çocuklarına karşı yapmaları gereken önemli görevlerden biridir.

Netice olarak diyebiliriz ki, anne babanın çocuklarına karşı birçok görevi vardır. Ebeveyn bu görevleri bilmeli ve itina ile yerine getirmelidir. Zira ahiret/hesap gününde bu görevlerini yerine getirip getirmedikleri hususunda Allah’ın huzurunda hesaba çekileceklerdir.

Çocuklara karşı görevler, kişi evleneceği eşini seçerken başlamaktadır. Evlendikten sonra annenin çocuğuna hamile kalmasıyla devam etmekte ve çocuğun dünyaya gelmesiyle daha da artarak sürmektedir. Anne babanın çocuğuna karşı görevi, sadece çocuğunu yedirip içirmek, giydirmek ve öğrenim çağına geldiğinde okula göndermekle bitmemektedir. Aynı zamanda çocuğunun ruhî ve mânevî eğitimiyle de yakından ilgilenmelidir.

Atalarımızın bu husustaki; “doğurmakla bitmiyor, yoğurmak gerek onu... Gayrıya bırakma da sen eğit çocuğunu…” sözü ne kadar isabetli bir sözdür.

-------------------------------------------------------------------------------------------------

[1]     Muhammed b. Yusuf Ebu Hayyân el-Endelûsî, el-Bahru’l-muhît, (Beyrût: Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye, 1413/1993), 8/287; Yazır, Hak Dini Kuran Dili, 8/161.

[2]     Zuhaylî, et-Tefsiru’l-münîr, 28/317.

[3]     Taberî, Câmiu’l-beyân, 24/104.

[4]     el-Enfâl 8/28; et-Tegabün 64/15.

[5]     ez-Zümer 39/15-16.

[6]     Buhârî, “Nikâh”, 6/123; Müslim, “Radâ”, 53.

[7]     Celâlüddin Suyûtî, el-Fethu’l-kebîr (Beyrût: 1351/1932), 2/116.

[8]     Beyhakî, Şuabu’l-iman, (Riyad: 1423/2003), 6/401; Ali el-Müttakî, Kenzu’l-ummâl, I-XVI, (Beyrût: 1985), 16/443.

[9]     Münâvî, Feyzü’l-kadîr, (Beyrut: 1972), 3/394; İbrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi, 7/363.

[10]    İbn Kayyim el-Cevziyye, Tuḥfetü’l-mevrûd bi-aḥkâmi’l-mevlûd, (Beyrût: 1403/1983), 101-102.

[11]    Ebû Davûd, “Edeb”, 70.

[12]    Buhârî, el-Edebü’l-müfred. Nşr. Kemâl Yûsuf el-Hût, (Beyrût: 1404/1984), 2/181.

[13]    Buhârî, el-Edebü’l-müfred, 2/180.

[14]    Tirmizî, “Birr”, 33; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 4/77.

[15]    Tirmizî, “Birr”, 33; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 5/96, 102.

[16]    Ebû Dâvûd, “Ṣalât”, 25; Tirmizî, “Mevâḳīt”, 182.

[17]    Mehmet Soysaldı, “Hz. Peygamber’in Öğretilerinde Çocukların Anne Baba Üzerindeki Hakları”, Uluslararası Mevlid-i Nebî Sempozyumu Peygamberimiz ve Çocuk, (İzmir: 2021), 312. 

[18]    Ebû Şücâ‘ Şîrûye b. Şehredâr b. Şîrûye ed-Deylemî, Kitâbü’l-firdevs bi-meŝûri’l-hiŧâb, (Beyrût: 1986), 3/513.

[19]    Buhârî, “Edeb”, 39.

[20]    Hüseyin Ağca, Ailede Eğitim, (Ankara: T.D.V. Yayınları, 1993), 24-42.

[21]    İbrahim Canan, Peygamberimizin Sünnetinde Terbiye, (İstanbul: Tuğra Neşriyat, ts.), 175.

[22]    Muhammed Abdurrauf el-Münâvî, Feyzu’l-kadir şerhu câmii’s-sağir, I-IV, (Beyrût: 1938), 2/297.

[23]    Buhârî, “Hibe”, 12, 13; Müslim, “Hibât”, 9-19; Ebû Dâvûd, “Buyû‘ ”, 83; Malik, el-Muvattâ, “Akdiye”, 39; Abdürrezzâk, el-Musannef, 9: 96-98; Soysaldı, “Hz. Peygamber’in Öğretilerinde Çocukların Anne Baba Üzerindeki Hakları”, 315.

[24]    en-Nûr 24/32.

[25]    Buhârî, “Nikâh”, 3; Müslim, “Nikâh”, 1.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

40 Adımda Hac ibadeti Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:21:57 ÖÖ]


Teyamün Ne Demektir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:09:57 ÖÖ]


Büyük Mahrumiyet Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:49:43 ÖÖ]


Tüketmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:46:28 ÖÖ]


Mükemmele Ulaşmak İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:38:24 ÖÖ]


Kızmak ve Aşırı Öfke İnsanı Hasta Yapar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:33:06 ÖÖ]


İmân İki Parçadır Yarısı Sabır Yarısı Şükürdür Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:26:09 ÖÖ]


Bilal Ağca - Ahmet Yesevi - Bant Tiyatrosu Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:31:17 ÖS]


İnsan ve Din Gönderen: türkiyem
[Dün, 11:02:33 ÖÖ]


İnsanın Yaradılış Gayesi Gönderen: türkiyem
[Dün, 10:58:02 ÖÖ]


Hayatı Karartan İsraf Gönderen: türkiyem
[Dün, 10:49:11 ÖÖ]


Peygamberimizi Anlayabilmek Gönderen: türkiyem
[Dün, 10:35:10 ÖÖ]


Anne Babaya İhsan Etmek Gönderen: türkiyem
[Dün, 10:27:06 ÖÖ]


Birliğin Kaynağı Kur’an’dır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:33:45 ÖÖ]


Nereden Gelip Nereye Gidiyoruz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:27 ÖÖ]


Çocuk Evi Neden Terk eder Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:51:22 ÖÖ]


Grup Cemre - Esma'ül Hüsna Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:40:12 ÖÖ]


Kalbini Allah'a Çevireni bütün Kütün kullar Sever Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:27:42 ÖÖ]


Kendilerine Nimet Verilenler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:18:30 ÖÖ]


Murat Pamukçu - Single Eserler Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 20, 2024, 06:06:30 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41