Öncü nesiller yetiştiremiyoruz
Topluma ışık tutacak, aktif, bilinçli ve öncü nesiller yetiştirmek sanıldığı kadar kolay iş değil. Çünkü günümüzde, ne ailelerimiz ne de gençlerimiz toplumda erdem ve faziletlerin yeşertilmesine dair beklentilere sahipler. Gençler kendi yörüngelerinden dışarı çıkamıyor, insanların sorunlarına karşı son derece duyarsızlar.
Çocuklarla aile arasındaki bağ ergenlik döneminde iyice zayıflıyor. Aile bu saatten sonra istese de gence ulaşamıyor. Genç artık kendisine dayatılan hayatın içinde aktif rol almaya başlıyor. Yaşam deyince zihninde, nefsinin bitmek bilmeyen talepleri ve fütursuzca daldığı eğlence bataklığı geliyor. Ailenin büyük hayallerle büyüttüğü genç muhakeme gücünü kaybedip bilinmez bir yola doğru gidiyor.
Genç medya ve sosyal çevrenin etkisinde varlık gösteren bir nesneye dönüşüyor. O yüzden aile genci kontrol etmekte hayli güçlük çekiyor.
Ailede irade eğitimi alamayan çocuk dışarı çıktığında doğru karar veremiyor, sağlıklı muhakeme yapamıyor. Kötülüğe karşı direnç gösteremediğinden her türlü tehlikeye açık hale geliyor.
Nerede Hata Yaptık?
Günümüz anne babaları, erdem ve faziletler doğrultusunda yaşayan insanlıkta akranlarına öncülük edebilecek bir gençlik yetiştirmeyi düşünmüyorlar. Bütün enerjilerini çocuğun kariyer planına adıyor ve bu alana yatırım yapıyorlar.
Çocukları akranları ile kıyaslayarak rekabete sürüklüyorlar.
Çocuğun ders başarısını ve sosyal çevresini dikkate alan anne babalar onun ahlaki gelişimini ciddiye dahi almıyorlar.
Çocuk zayıf not aldığı için çalmadık kapı bırakmayan anneler, onun namaz kılmamasını sorun olarak görmüyorlar.
Çocuğun mesleki planlamasını yapabilmek için danışmanlık hizmeti alan anne, onun ahlaki gelişimini zerre kadar önemsemiyor.
Çocuğun kişilik ve davranış problemleri anne için sorun teşkil etmiyor. Eğer çocuk anneyi onurlandıracak bir mevkie sahipse anne ideal bir evlat yetiştirdiğini düşünüyor ve artık sorumluluğunun burada bittiğini düşünüyor.