KUR'AN'IKERİMDE MÜ'MİNLERE VE KAFİRLERE DÜŞMANLIK GÖSTERMEK
Allah"ın adıyla: Rahman ve Rahim...
Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:
"Mü’min erkek ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostudurlar." (Tevbe: 71)
"Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir milletin; babaları veya oğulları veya kardeşleri ya da akrabaları olsa bile, Allah’a ve rasulüne karşı gelenlere sevgi beslediklerini göremezsin. İşte Allah, imanı bunların kalplerine yazmış ve onları katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları cennetlere yerleştirir. Allah onlardan hoşnut olmuş, onlar da Allah’ tan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar, Allah’tan yana olanlardır. Muhakkak saadete erecek olanlar da Allah’tan yana olanlardır." (Mücadele: 22)
Mü’min, mü’minden başka dost, yardımcı ve sevgili edinmez.
Allah-u Teâlâ'ya gerçek manada inanmış ve İslam’ı kendisine din edinmiş bir kimse, Allah-u Teâlâ'ya ve rasulüne düşmanlık yapanlara, en yakınları olsa bile vela göstermez.
Müslümana dostluk, kafirlere düşmanlık göstermek akrabası olmayanlara kolay gelir. Fakat bu konuda asıl önemli olan, akrabaları olmasına rağmen kafirlere düşmanlık, akrabaları olmamasına rağmen mü’minlere dostluk göstermek ve elden gelen yardımı yapmaktır. Bu yapılmadıkça, Allah’ın;
"Mü’min erkek ve mü’ min kadınlar birbirlerinin dostudurlar." (Tevbe: 71)sözü yerine getirilmemiş olur.
Kişiye en yakın olanlar, Allah-u Teâlâ'nın ayette de belirttiği gibi; babası, annesi, kardeşleri, çocukları ve akrabalarıdır. Kişi fıtraten bunlar karşısında zayıf kalır. Kişinin yabancılara düşmanlık göstermesi kolaydır. Ama yakın akrabalarına düşmanlık göstermesi nefsine zor gelir. İşte bu sebeple Allah-u Teâlâ Mücadele suresindeki ayette özellikle yakın akrabaları zikretmiştir. Ayette geçenleri Allah-u Teâlâ için reddeden bir kimseye diğer kafirleri reddetmek zaten kolay gelir.
Bu sebeple mü’min, İslam’ı kendilerine kanun, Allah-u Teâlâ'yı da tek yasa koyucu kabul ettiği halde hayatlarını bu düsturlara göre düzenlemeyen ve böylece müslüman olmayan kimseleri veli edinmez, onlara vela göstermez. Onlara ancak düşmanlık gösterir ve kalbinde kin besler.
Çünkü vela iki unsuru kapsar:
- Mü’minlere karşı sevgi ve dostluk,
- kafirlere karşı kin ve düşmanlık göstermek.
Bu iki unsur gerçekleşmedikçe, Allah-u Teâlâ'nın istediği vela (dostluk) yerine getirilmiş olmaz.
Vela, kalpte ve amelde olmak üzere iki kısımdır.
Allah-u Teâlâ, kafirlere hem kalple hem de amelle vela göstermeyi yasaklamıştır. Kalple vela gösterilip gösterilmediğini ise kullar bilemez. Bunun hükmü sadece Allah-u Teâlâ'ya aittir. Fakat, birtakım amel, hareket ve davranışlar vardır ki, bunları kafirlere yapan kimselerin onlara vela gösterdikleri hemen anlaşılır.
Mesela; mü’minlerin ihtiyacı varken bir kimsenin kafir kardeşlerine veya yakınlarına yardım etmesi, onların ihtiyaçlarını gidermesi ya da müslümanlarla haşir neşir olması gerekirken kafir yakınlarıyla haşir neşir olması onun kafirleri sevdiğini gösterir. Mü’minler kafir yakınlarına ancak tebliğ etmek kasdıyla yaklaşırlar, başka bir gaye ile değil...
Müslüman veya mü’min olduğunu iddia ettiği halde, hala kafir yakınlarını seven, onları sebepsiz destekleyen ve yardım eden, ne mü’mindir ne de müslümandır. O da ancak onlar gibi bir kafirdir.
▼ Azerbaycan_li adlı üyenin imzası
Ey şehid, sözün hala yüreğime dokunur...
Ey şehid, senin adın gökyüzünde okunur...
Alıntı ile Cevapla
--------------------------------------------------------------------------------
Durum: Çevrimdışı Üyelik Tarihi: 08.01.10 Yaş: 23Mesajlar: 959Yapılan Teşekkür Sayısı: 020 konusuna 25 kere teşekkür edildi. Dostluk gösterme konusunda insanlar çeşit çeşittir.
a - Mü’minlere dostluk göstermeyip kafirlere dostluk gösterenler. İnsanlar içinde en kötüsü bunlardır.
Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:
"Mü’minler, mü’minleri bırakıp da kafirleri veliler edinmesinler. Kim böyle yaparsa, Allah’la arasında bir bağlantısı kalmamıştır." (Ali İmran: 28)
b - Mü’minleri seven, bununla birlikte kafirleri de sevip dostluk gösterenler.
c - Mü’minlere düşman olan, kafirlere de düşman olanlar.
d - Mü’minleri seven, kafirlere kalben buğzetmeyenler.
e - Mü’minlere sevgi göstermeyen, kafirlere de düşmanlık göstermeyenler.
Bu taifelerden hiç birisi mü’min değildir.
Cehaleti sebebiyle Allah-u Teâlâ'nın sınırlarına riayet etmeyen ve İslam’ı bir hayat sistemi olarak kabul etmeyen fakat buna rağmen kendilerini müslüman ve hak üzere görenlere açık tebliğ merhalesinin sonuna kadar tebliğ yapılır. Hala İslam’a ve müslümanlara karşı düşmanca tavır göstermeye devam ederlerse, bu durumda onlar için beddua etmek caiz olur. Böylece de bu gibi Allah-u Teâlâ düşmanlarına sert tavır da takınılır.
Bu konuda İbrahim aleyhisselâm ve Nuh aleyhisselâm mü’minler için güzel iki örnektir.
İbrahim aleyhisselâm, kavmine İslam’ı güzel ve anlayacakları bir şekilde anlatmıştı. Fakat kavmi Allah-u Teâlâ'ya teslim olmadı, bilakis İbrahim aleyhisselâm’e düşmanlık yapmaya başladı. Bunun üzerine İbrahim aleyhisselâm de onlara sert tavır takındı, onlara karşı düşmanlık ve kin besledi.
Allah-u Teâlâ bu konu hakkında şöyle buyurmuştur:
"İbrahim ve beraberindekilerde sizler için güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine şöyle demişlerdi: "Biz sizden ve Allah’tan başka ibadet ettiğiniz şeylerden beriyiz. Sizi tekfir ediyoruz. Sizler, bir olan Allah’a iman edinceye kadar aramızda ebedi bir düşmanlık ve kin başlamıştır." (Mümtahine: 4)
Kafirlere, özellikle de İslam düşmanlarına karşı tavır almamak, kalpte iman olmadığını gösterir.
Nuh aleyhisselâm da kavmine, 950 sene boyunca tebliğin her türünü deneyerek İslam’ı anlatmıştı. Fakat kavmi ona karşı geldi ve düşmanlık yaptı. Sonunda Nuh aleyhisselâm onlara beddua etti.
Allah-u Teâlâ bu konuyla ilgili olarak şöyle buyurmuştur:
"Nuh dedi ki: "Rabbim! Yeryüzünde kafirlerden yurt edinen hiç kimseyi bırakma. Muhakkak Sen, onları bırakırsan, kullarını saptırırlar ve facir kafirden başkasını doğurmazlar." (Nuh: 26-27)
Allah-u Teâlâ, Nuh aleyhisselâm’un bu duasını kabul etti ve tüm kafirleri helak etti. Bunların içinde kendi hanımı ve öz çocuğu da vardı.
Özet olarak söylenecek söz şudur:
En yakınlar bile olsa, mü’minler kafirlerle vela kapsamına giren ilişkilerde bulunamazlar. Mü’minlere karşı kalplerinde düşmanlık besleyemezler.
Yukarıda vela ile ilgili zikredilen tüm meseleleri yerine getirmeyenlere mü’min denilemez. Bunların aksine amel etmek, mü’minlerin sıfatlarından değildir.
Vela konusunda, harbi olmayan kafir anne, baba ve büluğa ermemiş çocuklara takınılacak tavırda küçük bir ayrıcalık vardır. Allah-u Teâlâ her halukarda bunların maişetlerinin, yani yiyecek, içecek ve giyeceklerinin temin edilmesine izin vermiştir. Bu arada müslüman olmaları için de gayret edilmelidir. Fakat mü’min, vaktinin çoğunu müslüman olmaya hazır fertler için harcamalıdır