Kur’an-ı Kerim’e Göre Harcama Ahlakı ve İsraf
Doğal olarak Kur’an-ı Kerim’e inanan tüketicinin davranış biçimi farklılık gösterecektir. Ona inanmış olması onun kişisel istek, arzu ve ihtiyaçlarına şekil verecektir. Karar verme özelliği de bu çerçevede neticeye ulaşacaktır. İhtiyaçlarını belirlerken buna göre bir mal veya hizmet piyasasında aktif ya da pasif bir davranış içinde bulunacaktır.
Yaptığı harcamadan dolayı ahirette hesaba çekileceğine inanan tüketici, “Allah’ın (c.c.) sana verdiği ile ahiret yurdunu takip et, ama dünyadan da nasibini unutma!”1 hükmü gereğince tüketimini iktisadî faydayı elde etmenin yanında, tüketimi gelirin bir fonksiyonu olarak görmeyerek, ihtiyaçtan fazlasını lüks, isrâf ve saçıp savurma yerine ihtiyaç sahiplerine harcayacak şekilde yönlendirecektir.
Kur’an-ı Kerim, bir yandan bazı değerleri ve ekonomi dışı prensipleri dikkate alan bir zihin yapısına sahip tüketici tipi oluşturmayı hedeflemiş; diğer yandan da yalnız kendi çıkarı peşinde koşan, toplumdaki ihtiyaç sahiplerine karşı duyarsız tüketici tiplerini ise ciddi bir şekilde eleştirmiştir. Bu zihinsel alt yapıya sahip ilk Müslümanların, Medine’deki oluşturduğu sosyal ve siyasal yapıya iktisat açısından bakıldığında, kısa bir dönemde başarılı huzurlu bir toplum oluşturmuş oldukları müşahede edilmektedir. Bu insanların inişine şahit oldukları harcama ile ilgili ayetlere baktığımızda şu prensiplere varırız:
Kur’an’ı Kerim biz Muhataplarından harcama yaptığımızda bazı prensiplere uymamızı istemiştir.
Bu Prensipler ve İlgili Âyetler:
a. Gerektiği yere yeterince harcama yapmak, gereğinden fazla yaparak isrâfa, gereğinden az yaparak cimriliğe kaçmamak.
Konu ile ilgili âyetler:
“(Rahmanın kulları) harcadıkları zaman ne isrâf ederler ne de cimrilik ederler, harcamaları bu ikisinin arasında dengeli olur.”2
“Ey İnsanoğlu! Yakınlarına haklarını ver; düşküne de yolda kalmışa da ama sakın elindekini anlamsız amaçsız bir bicimde saçıp savurma. Çünkü bil ki saçıp savuranlar şeytanın kardeşleridir. Şeytan da zaten Rabbine karşı gerçekten çok büyük nankörlük sergilemiştir.”3
b. Kişinin meşru şeylerden kendini mahrum edecek kadar eli sıkı olmaması, meşru sınırlar içerisinde Allah’ın nimetlerinden faydalanması, başkalarına muhtaç olacak kadar da eli açık olmaması.
Konu İle İlgili Âyetler:
“Ey Âdemoğulları! Her mescide girişinizde süslü güzel elbiselerinizi giyin, fakat isrâf etmeyin; çünkü Allah isrâf edenleri sevmez.”4
Bu âyetin nüzul sebebi ile ilgili Ferrâ şöyle der: “Arap kabileleri hac günleri ancak yaşayacak kadar yiyorlar, et ve yağlı yemek yemiyorlar, Kâbe’yi gündüz erkekler gece bayanlar olmak üzere çıplak tavaf ediyorlar, bazı avret yerleri görünecek şekilde yırtık elbise giyiniyorlardı.
Müslümanlardan bazıları dediler ki: “Rabbimiz için gayret göstermeye biz daha hak sahibiyiz,” yani cahiliye insanlarının yaptıklarını istiyorlardı. Allah (c.c) bu âyeti indirdi. Bu âyetteki isrâf, dinin meşru sınırlarını gerek daraltarak gerekse genişleterek aşmaktır.5
“De ki: “Allah’ın kulları için yarattığı güzelliği, rızkın iyisini, temizini yasaklayan kim?”
“De ki: “Bunlar dünya hayatında iman edenler için meşrudurlar;6 kıyamet gününde ise yalnız onlara özgü olacaktır.” Anlama- kavrama yeteneği olan insanlar için bu mesajları biz böyle açık açık dile getiriyoruz.”7
“Çardaklı çardaksız üzüm bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, ekinleri, zeytinleri, narları- birbirine benzer benzemez biçimde- yaratan hep O’dur. Her bir meyve verdiği zaman meyvesinde yiyin, devşirilip toplandığı günde hakkını zekât ve sadakasını verin. Fakat isrâf etmeyin. Çünkü Allah isrâf edenleri sevmez.”8
“Eli sıkı olma; büsbütün eli açık da olma, sonra kınanır kaybettiklerinin hasretini çeker durursun”9
“Size rızk olarak verdiklerimizden temiz olanlarından yiyin, bu hususta taşkınlık ve nankörlük de etmeyiniz; sonra sizi gazabım çarpar. Her kim ki gazabım çarparsa o, yıkılıp gitmiştir.”10
Sonuç
Yukarıda zikrettiğimiz ayetleri iktisadi hayatla ilgili diğer ayetleri birlikte değerlendirdiğimiz de. Kur’an-ı Kerim’in öngördüğü tüketici tipinin diğerlerinden farkının ahlaki kaideler ve ekonomi ötesi prensiplere sahip olması olduğunu görürüz. Bu yaklaşım Kur’an-ı Kerim ile hayatını anlamlandıran kişinin yaklaşım tarzıdır.
İktisadî açıdan bakıldığında Kur’an-ı Kerim’in mesajlarıyla gerçekleştirmeyi hedeflediği tüketici tipinin özellikleri:
1- Yerinde ve gerektiği kadar harcamaları, Allah’ın yasak kıldığı yerlere harcama yapmadıkları gibi, meşru olan yere de gereğinden fazla veya az harcama yapmamalarıdır.
2- Başta geçiminden sorumlu olduğu kimseler olmak üzere toplumdaki bütün ihtiyaç sahiplerine karşı duyarlı olmalarıdır.
3- Mal ve mülk sahibi olmayı sorumluluk kabul edip onunla başkalarına bir üstünlük taslamamaları ve ihtiyaç sahiplerine karşı birbirlerini teşvik etmeleridir.
4- Zekâtlarını içten gelerek ihtiyaç sahiplerini incitmeden vermeleri ve faizden sakınmalarıdır.
-----------------------------------------------------------
Dipnotlar
1. 50/28 Kasas 77.
2. 43/25 Furkan 67.
3. 51/17 İsra 26,27.
4. 40/7 Araf 31.
5. Ferra, Ebu Zekeriya Yahya b. Ziyad, a.g.e., c.1, s. 378.
6. Muhammed Esed, a.g.e, c.3, s. 275.
7. 40/7 Araf 32.
8. 56/6 En’am 141.
9. 51/17 İsra 29.
10. 46/20 Taha 81