Kur’an Nedir?
Kur’an; Hz. Muhammed’e (sav) vahiy yoluyla indirilen, mushaflarda yazılan, tevatür yoluyla nakledilen, tilavetiyle ibadet edilen, Allah’ın mu’ciz kelamı...
Peygamberlere verilen mucizeler, genellikle mucizenin gerçekleştiği o zaman dilimiyle sınırlıdır. Kur’an’ın mucize oluşu ise Allah Teâlâ’nın korumasında kıyamete kadar geçerliliği olan ve içinde hiçbir şüphe barındırmayan bir kitap oluşunda saklıdır.
Kur’an’ı en güzel açıklayan kitap yine Kur’an’ın kendisidir. Kur’an-ı Kerim’in birçok yerinde zikredildiği üzere, Kur’an;
Allah kelamıdır.¹ Âlemlerin Rabbi olan Allah katından indirilmiştir…
Hidayet’tir.² İnsanlar için ortaya çıkarılmış bir rehber ve onları karanlıklardan aydınlığa çıkaran bir yol göstericidir...
Rahmet’tir.³ Esirgenmeye ve bağışlanmaya bir vesiledir.
Zikir’dir.⁴ Hatırlatıp öğüt vermektedir.
Nur’dur.⁵ Aydınlatıcıdır. Doğruyu yanlıştan ayırmıştır.
Mübin’dir.⁶ İnanılacak tek sözdür, ahsenü’l-hadis’tir, sözlerin en güzelidir. Haktır, apaçık ve kesin bilgidir.
Aziz’dir.⁷ Yüce, şerefli ve hikmet dolu bir kitaptır.
Çelişkisizdir.⁸ Eğrilik, eksiklik, yamukluk veya tutarsızlık yoktur.
Furkan’dır.⁹ Doğru yolu gösteren ve hak ile batılı birbirinden ayıran, apaçık deliller halinde indirilmiştir.
Hâkim’dir.¹⁰ Hikmetli bir kitaptır.
Tebliğ’dir.¹¹ Büyük ve çok önemli bir haberdir.
Şifa’dır.¹² Maddi ve manevi hastalıklara şifadır.
Müjde’dir.¹³ İnananlar için hayret ve sevinç dolu bir haberdir.
Beyan’dır.¹⁴ Allah tarafından bir açıklamadır, açıklanmıştır ve açıktır.
Kerim’dir.¹⁵ Cömerttir, müsamahası ve affı çoktur.
Mecid’dir.¹⁶ Şerefli, yüksek mertebeli bir kitaptır.
Eşsizdir, benzersizdir.¹⁷ Dinleyenlerde hayranlık uyandırır.
Arabi’dir.¹⁸ Arapça olarak indirilmiştir.
Evrensel bir kitaptır. Bütün insanlığa gönderilmiştir.¹⁹
Ve son olarak Kur’an hayatın kendisidir. Onu anlayabilmek için yaşamaya çalışmak şarttır. Çünkü Kur’an hayatı tanzim etmek için gelmiştir ve biz ancak ona icabet ettikçe o da kapılarını bizlere açacaktır.
Peygamber efendimizin sahabesinin Kur’an’a bakışı şu şekildeydi; onlar Kur’an’ı yaşayabilmek için okuyorlardı. Tabiin döneminin önderi Hasan Basri (ö. 110/728) sahabe için şöyle diyordu: “Geceleri Kur’an okumak sizin için bir vakit geçirmek haline geldi. Hâlbuki sizden öncekiler, Kur’an’ı Rablerinden gelen mektuplar ve mesajlar olarak görürlerdi. Gece onu düşünerek okurlar, gündüz ise okuduklarını uygularlardı.”²⁰
Bizler maalesef Kur’an’ı yaşamakta ve onu hayatımıza tatbik etmekte tembel ve ihmalkâr davranıyoruz. O yüzden Kur’an’ın nuru, rahmeti, hidayeti tecelli etmiyor ve bizlere kapılarını açmıyor. Öyleyse kendimiz sıkça muhasebe etmeli ve kitaba dair bildiğimizi, emirlerini ve yasaklarının ne kadarını uyguladığımızı ya da ne kadar uygulamaya çalıştığımızı gözden geçirmeliyiz.
Kur’an’ı doğru anlayabilmek için onun indiriliş gayesini iyi anlamak gerekir. Kur’an, âlemi ve tüm insanlığı zulumattan (karanlıklardan) nura (aydınlığa) çıkarmak²¹, onları sırat-ı müstakime (dosdoğru bir yola) ulaştırmak²², toplumlar içinde kendisi ile hükmedilmesi²³, kendisine tabi olunup yaşanması²⁴ ve mü’minlerin imanını arttırması²⁵ gayesiyle nazil olmuştur.
Peygamber efendimiz (sa) veda haccındaki hutbesinde şöyle buyurmuştur:
“Ey müminler! Size gün gibi açık ve aşikâr bir emanet bırakıyorum ki, ona sımsıkı sarıldıkça asla delalete düşmezsiniz. O Allah’ın Kitabı’dır.”²⁶
O kitap ki sımsıkı sarılmamız gereken ve bizi delalete düşmekten kurtaracak bir emanet…
Sahabede bizim için gerçekten güzel örneklikler vardır. Onlar, Kur’an’da okudukları ve Peygamber efendimizden duydukları şekliyle Kur’an’ı anlamışlar, yaşamışlar ve tebliğ etmişlerdir.
Haris b. Abdullah el-A’ver Hemedani anlatıyor:
Mescide uğramıştım, gördüm ki halk, zikri terk edip malayani (boş ve faydasız) konulara dalmış, konuşuyorlar. Hz. Ali’ye çıkıp durumdan haberdar ettim. Bana: “Doğru mu söylüyorsun, öyle mi yapıyorlar?” dedi. Ben “Evet”, deyince şöyle devam etti:
Ben Resulullah’ın şöyle söylediğini işittim: “Haberiniz olsun bir fitne çıkacak!” Ben hemen sordum: “Bundan kurtuluş yolu nedir Ey Allah’ın Resulü?” Buyurdu ki: “Allah’ın Kitabı’dır. O’nda sizden önceki (milletlerin ahvaliyle ilgili) haber, sizden sonra (kıyamete kadar) gelecek fitneler ve kıyamet ahvali ile ilgili haberler mevcuttur. Ayrıca sizin aranızda (iman-küfür, itaat-isyan, haram-helal vs. nevinden) cereyan edecek ahvalin de hükmü var. O, hak ile batılı ayırt eden bir ölçüdür. Onda her şey ciddidir, gayesiz bir kelam yoktur. Kim akılsızlık edip ona inanmaz ve onunla amel etmezse, Allah onu helak eder. Kim onun dışında hidayet ararsa Allah onu saptırır. O Allah’ın sağlam ipidir. O, hikmetli olan zikirdir. O dosdoğru yoldur. O, kendine uyan hevaları koymaktan, kendisini (kıraat eden) delilleri iltibastan korur. Âlimler ona doyamazlar. Onun çokça tekrarı usanç vermez, tadım eksiltmez. İnsanı hayretlere düşüren mümtaz yönleri son bulmaz, tükenmez, O öyle bir kitaptır ki, cinler işittikleri zaman şöyle demekten kendilerini alamadılar: “Biz, hiç duyulmadık bir tilavet dinledik. Bu doğruya götürmektedir, biz onun (Allah kelamı olduğuna) inandık.” (Cin: 1) Kim ondan haber getirirse doğru söyler. Kim onunla amel ederse ücrete mazhar olur. Kim onunla hüküm verirse adaletle hükmeder. Kim ona çağrılırsa, doğru yola çağrılmış olur.”
Sonra Hz. Ali bana şöyle dedi: “Ey A’ver, bu güzel kelimeleri öğren (ezberle).”²⁷
Yine Resulullah (sav) buyurdular ki:
“Aziz ve celil olan Allah diyor ki: Kim, Kur’an-ı Kerim’i okuma meşguliyeti sebebiyle benden istemekten geri kalırsa, ben ona, isteyenlere verdiğinden daha fazlasını veririm.”²⁸
Allah (cc) şöyle buyuruyor:
“Allah sözün en güzelini; âyetleri, birbirine benzeyen ve (hükümleri, öğütleri, kıssaları) tekrarlanan bir kitap olarak indirmiştir. Rablerinden korkanların derileri (vücutları) ondan dolayı gerginleşir. Sonra derileri de (vücutları da) kalpleri de Allah'ın zikrine karşı yumuşar. İşte bu Kur'an Allah'ın hidayet rehberidir. Onunla dilediğini doğru yola iletir. Allah kimi saptırırsa artık onun için hiçbir yol gösterici yoktur.”²⁹
Artık bizler vakit kaybetmeden Kur’an’ı anlama ve yaşama telaşı içine girmeli, bunun için gayret sarf etmeli ve hayatımızın geri kalan kısmını bu minvalde geçirmeliyiz.
Okudukça ve yaşadıkça ilahi rahmet kapılarının açılması; Kur’an’ın hidayetine, nuruna ve şifasına nail olmamız duası ile…
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Dipnotlar:
1. Bkz. 6/114, 26/192.
2. Bkz. 2/2, 5/16.
3. Bkz. 27/77.
4. Bkz. 43/44, 68/52.
5. Bkz. 4/174, 5/15.
6. Bkz. 5/15, 43/2, 6/114.
7. Bkz. 41/41.
8. Bkz. 4/82.
9. Bkz. 25/1.
10. Bkz. 43/4, 31/2, 4/105.
11. Bkz. 14/52.
12. Bkz. 10/57, 17/82.
13. Bkz. 16/102.
14. Bkz. 3/138.
15. Bkz. 56/77.
16. Bkz. 50/1.
17. Bkz. 2/23.
18. Bkz. 26/7.
19. Bkz. 25/1.
20. İmam Gazali, İhyau Ulumid’Din, I, 500.
21. Bkz. 5/16, 14/1.
22. Bkz. 5/16, 17/9.
23. Bkz. 4/105.
24. Bkz. 6/155.
25. Bkz. 9/124)
26. Müslim, İmare, 36.
27. Hadis Tirmizi’de bu yönüyle zayıf olarak geçer. İmam böyle hüküm vermiştir. A’ver hakkında İmam Şi’bi “yalancıdır” demiştir. İbrahim en-Nehai de hakkında cerhte bulunmuştur. Bundan başka A’ver hakkında müspet konuşanlar da olmuştur. Doğrusunu Allah bilir. (Editör)
28. Tirmizi, Sevabu’l-Kur'an 25, 2927.
29. Zümer: 23.