Gönderen Konu: Hac ve Kurban Ayı  (Okunma sayısı 1118 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Hac ve Kurban Ayı
« : Ekim 04, 2014, 11:00:04 ÖS »
Hac ve Kurban Ayı

Peygamber aşığı Şair Fuzulî bakın ne diyor:
“Cânımı cânân istemiş, minnet cânıma,
Can nedir ki, vermiyem cânânıma.”
Bu kısacık iki mısra, sanki Hz. Peygamber (A.S.) Efendimiz’in şu hadis-i şerifinin edebî şerhi gibi:
“Allah için can vermek Cennetten tatlıdır. Kıyamet Günü şehitlere, ‘işte Cennet önünüzde. Başka bir isteğiniz var mı?’ diye sorulunca şöyle derler: Ya Rabbi! Bizi dünyaya geri gönder de senin için bir kez daha canımızı verelim, senin sevginle bir kez daha ölelim.” (Müslim, Nesaî, Tirmizî)
Herkesin kıssasını bildiği Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail (A.S.)’ın o kelimelere sığmayan teslimiyetinin bir hatırası olan kurban, Allah için can vermenin bir sembolü.
İmkân olduğu halde bu vecibeyi yerine getirmemek, Allah için can verebilecek teslimiyeti taşıması gereken kulun, bir hayvanı bile feda edememesi anlamına gelmiyor mu?
Teslimiyet, kurbanın ruhudur. Bu ibadetin toplum hayatımıza yönelik hikmetlerini sıralamaya gerek bile duymuyoruz. Bu herkes tarafından biliniyor.
Ve Hac…
Hz. İbrahim (A.S.)’ın Kur’an-ı Kerim’de Sâffat Suresi’nde anlatılan kıssası, gönül gözüyle bakabilenler için başka manalarla da dolu.
Rasûlullah Efendimiz (A.S.) bu ibretli hadiseyi şöyle anlatıyor:
“İbrahim (A.S.), Allah’ın emri üzere oğlu İsmail ile annesi Hâcer’i Kâbe’nin bulunduğu yere getirip bıraktı. O zaman, orada ne insan vardı, ne de su. Yanlarına, içinde su bulunan bir kırba ve hurma bulunan bir torba bırakıp döndü. Hz. Hâcer, peşine düştü: ‘Ey İbrahim, bizi hiç bir şey bulunmayan bu vadide bırakıp nereye gidiyorsun? Bizi kime terkediyorsun?’ diye seslendi. Hz. İbrâhim, durdu, geri dönmeden sustu, cevap vermedi.
Hz. Hâcer: ‘Böyle yapmanı Allah mı emretti?’ diye sordu.
Hz. İbrahim ‘Evet!’ deyince.
Hz. Hacer: ‘Öyleyse sen git; O bizi zayi etmez. Ben Allah’a razıyım.’ dedi ve çocuğunun yanına döndü.”
Şu teslimiyet öyle önemli ve Allah katında öyle sevimlidir ki, tarif edilemez: Bir ana, kucağında kundağa sarılı bebeği ile ıssız bir çölün tam ortasında yalnız başına bırakılıyor. “Bizi kime bırakıyorsun” sorusuna kocası, kısaca “Allah’a!” diye cevap veriyor. O da, hiç endişelenmeden, yerlerin ve göklerin sahibine tam bir teslimiyetle. “ben Allah’a razıyım, O bize yeter, senin yolun açık olsun” diyor. İşte ilâhî cilveler ve güzellikler ondan sonra başlıyor.
Çocuğuna su aramak için boş bir çölün içinde, eteğini toplayarak iki tepe arasında koşup duran o annenin hali ne muhteşem! Hiç isyan etmeden, endişeye düşüp ümidini yitirmeden, bir Safa’ya, bir Merve’ye ve bir de çocuğunun yanına koşan bu Cennet’in süsü olacak kadının imanı ne kadar büyük! Onun attığı her adım hürmetine Allah (C.C.) bizleri affetsin.
Bir müslüman, Allahu Teâlâ’nın “evim” diye şereflendirdiği Kâbe’yi ve onun etrafındaki mukaddes mekanları ziyaret etmeyi en büyük vazife bilmelidir. Bu mübarek mekanlardan Safa ve Merve cennetlik anne Hacer’in, Zemzem de kundaktaki İsmail’in hatırasıdır. Güç yetiyorsa gidilmeli ve içinde binlerce ibret, hikmet ve ilâhî âyet taşıyan bu mübarek yerlerde hasta kalbe ve hale ağlanmalıdır. Mali güç yoksa, ihlasla niyet edilsin, özlemi çekilsin yeter.
Kurban Bayramı
Kurban bayramı, Hanefi mezhebinde vacib, Maliki ve Şafii mezhebinde ise müekked sünnettir. Hanbeli mezhebinde farz-ı kifayedir. Müslümanlar, bayramlarına Allah’ı zikrettikleri namazla başlarlar. Sabah namazından sonra kerahat vakti çıkınca bayram namazını kılarlar. Birbirlerine “Allah, bizi de sizi de bağışlasın” şeklinde dua ederler… Namazdan sonra bayramlaşırlar, birbirlerinin ellerini sıkarlar, gönüllerini alırlar.
Bayram gününde büyüklere olan hürmet, küçüklere olan şefkat bir misli daha artar. Yüzlerden tebessüm, gözlerden sevgi pırıltıları yayılır.
Kurban Kesmek
Allah’a yakınlaşmak niyetiyle kesilen hayvana kurban denir.
Dinin öngördüğü aslî ihtiyaçlarından başka nisab miktarı bir paraya veya mala sahip olan kimsenin zenginliğinin üzerinden bir sene geçmesi şartı aranmaksızın kurban kesmesi vacib olur. Bu hüküm Hanefî mezhebine göredir. Şafiîlere göre ise böyle bir kimsenin kurban kesmesi müekked bir sünnettir.
Koyun, keçi, sığır, manda ve deve cinsi hayvanlardan kurban edilebilir. Bunların dışındaki hayvanlar, kurban edilemezler.
Kurban kesen kimse niyetine dikkat etmelidir. Kurban, Allah’ın vermiş olduğu bütün nimetlere karşı bir şükran ifadesidir. Her şeyiyle Allah yolunda olduğunu ve her şeyini O’na feda ettiğini düşünerek bu fedakarlığa bir numune olması niyetiyle kurbanını keser.
Kurban eti ve derisi, kurbanı kesen kimse tarafından satmak ve ondan menfaat elde etmek gibi bir gaye olmaksızın tamamen kendisi ve ailesi tarafından kullanılabilir. Fakat etin üçte birini eve bırakmak, bir kısmını misafirlere ikram etmek, diğer bir kısmını da fakirlere tasadduk etmek müstehab görülmüştür. Eğer kurban derisini kendisi kullanmıyorsa, hayır yollarına vermelidir.
Bayramı Nasıl Geçirmeli?
Bayramlar ve düğünler, müslümanların neşe ve sevinç günleridir. Ziyafetler verilir, akraba ve komşular ziyaret edilir ve helâl dairede eğlenilir. Akraba ve komşular ziyaret edilirken kadın-erkek ilişkilerine dikkat etmek gerekir. Bayramlaşma gibi güzel bir davranışı, günah işleyerek bozmak doğru değildir.
Akraba ziyaretine özen göstermeli, akrabalık bağlarını güçlendirmek için bayramları iyi bir fırsat olarak değerlendirmeliyiz. Akrabalarla ilişkileri sıcak tutmanın Allah’ın bir emri olduğunu unutmamalıyız.
Teşrik Tekbirleri
Arefe günü sabah namazından itibaren, bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar her farz namazın peşinden tekbir getirmek vacibtir. Toplam yirmi üç vakit namazın peşinden getirilmesi gereken tekbir şöyledir: “Allahu ekber Allahu ekber, La ilahe illallahu vallahu ekber; Allahu ekber ve lillahilhamd.” Manası: “Allah her şeyden yücedir, Allah her şeyden yücedir. Allah’tan başka hiç bir ilah yoktur. Allah her şeyden yücedir. Allah her şeyden yücedir. Hamd Allah’adır.”
Teşrik tekbirlerini erkekler de hanımlar da getirir. Fakat hanımlar gizlice getirirler. Farz olan namazlardan sonra mescitten dışarı çıkmak, dünya kelamı konuşmak ve kasten abdest bozmak gibi namaza devam etmeye engel olabilecek bir iş yapılmadıkça teşrik tekbiri getirilebilir. Bu tekbiri bir kere söylemek vacib, birden fazla söylemek ise fazilettir.
Şafiî mezhebinde teşrik tekbirleri sünnettir. Hanefî mezhebinde olduğu gibi arefe günü sabah namazında başlanır, bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar devam edilir. Bu, İmam Nevevî’nin de tercihidir. Şafiîlere göre tekbir getirmek vaktin şiarı olduğu için, farz namazların peşinden de getirilir, kaza namazların ve nafile namazların peşinden de.
Zilhicce Ayının İlk On Gününün Önemi
Zilhicce ayının onuncu günü kurban bayramı, bir gün öncesi ise arefedir. Bayram günü, arefe ve ondan önceki sekiz gün hakkında Peygamber (A.S.) şöyle buyurmuştur: “Hiç bir gün yoktur ki, o günde yapılan salih amel, bu (zilhicce ayının ilk) on gününde yapılan amelden Allah’a daha sevimli gelsin. (Buhari, Ebu Davud) Her gününün orucu bir yılın orucuna, her gecesinde kalkılıp (ibadetle değerlendirilmesi) kadir gecesinde yapılana denktir.” (Tirmizî)
Arefe günü için Efendimiz (A.S.) şöyle buyurmuşlar: “Arefe günü oruç tutmak, Allah’tan öyle ümit ederim ki bir önceki ve bir sonraki seneye keffaret olur.” (Müslim)
Hacca gidenler için arefe günü oruç tutmak müstehap görülmemiştir. Çünkü Abdullah ibn Ömer (R.A.) şunları söylemiştir: “Ben, Nebi (A.S.), Ebu Bekr, Ömer ve Osman (R. anhum) ile hacc yaptım. Onlardan hiç biri arefe günü oruç tutmadı. Bunun için ben de o günde oruç tutmam, oruç tutulmasını emretmem ve oruç tutanı da alıkoymam.” (Nesai, Tirmizî)
Resulullah (A.S.) Efendimiz Ramazan ve Kurban bayramı günlerinde oruç tutulmasını yasaklamış, teşrik tekbirlerinin getirildiği Kurban bayramından sonraki günler için ise şöyle buyurmuştur: “Teşrik günleri, yeme içme günleridir.” (Müslim) Bundan dolayı Ramazan ve Kurban bayramlarının ilk günlerinde ve Kurban bayramını takip eden üç günde (toplam beş günde) oruç tutmak tahrimen mekruhtur.



 


* BENZER KONULAR

Salih Kul Olmanın Yolu Kur’ân ve Sünnet’tir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:42:10 ÖÖ]


Ahd ve Ahdin Gereği Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:37:16 ÖÖ]


İman Amel ve Salih Amel Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:29:54 ÖÖ]


Peygamberimizin Ticari Muamelelerle İlgili Tavsiyeleri Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:20:53 ÖÖ]


Sağlık ve Afiyet Nimeti Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:04:27 ÖÖ]


Saadet Asrı Adanmış Hayatlar Gönderen: türkiyem
[Dün, 08:10:20 ÖÖ]


İhsan ve Tefekkür Gönderen: türkiyem
[Dün, 08:03:23 ÖÖ]


Takva ve Muttaki Gönderen: türkiyem
[Dün, 07:58:21 ÖÖ]


Tam bir teslimiyet Gönderen: türkiyem
[Dün, 07:53:57 ÖÖ]


İman ve Mü’min Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:43:37 ÖÖ]


Evlilikte Amaç Ne Olmalı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:12:39 ÖÖ]


En Şiddetli Düşman Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:02:48 ÖÖ]


Komşu Komşunun Külüne Muhtaç Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:53:30 ÖÖ]


Yaratılış Gâyemiz İbâdettir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:45:12 ÖÖ]


Rıfat Kaynak - Single Eserleri 320 + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 22, 2024, 06:32:12 ÖS]


Diyetisyen Gözüyle Hamileliğe Hazır Mısınız Gönderen: anadolu
[Nisan 22, 2024, 06:18:47 ÖS]


Peygamber’le Birlikte Yaşamak İçin Gönderen: anadolu
[Nisan 22, 2024, 06:10:25 ÖS]


Yetimin Duyguları Gönderen: anadolu
[Nisan 22, 2024, 05:46:08 ÖS]


Ölüm Var Ölümden Ölüme Fark Var Gönderen: anadolu
[Nisan 22, 2024, 05:41:21 ÖS]


Nefis Mücadelesi Gönderen: anadolu
[Nisan 22, 2024, 05:36:00 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41