Bayramların Neşesi
İnsan hayatında pekçok şey ferdi ve aileyi ilgilendirir. Bayramlar ise bunlar kadar bütün Dir toplumu da ilgilendirmektedir. Ülkemizin nemen her bölgesinde küçük farklılıklarla ger-çekleştirilen bayram kutlamaları, aslında, kalplerde, gönüllerde, şuur altında varolan kültürel değerlerin sosyal hayatımızda bir tezahürüdür.
Milletimiz dinî gelenekleri, milli motiflerle zenginleştirerek, kültürel kimliğimizin vazgeçilmez öğesi olarak yaşatagelmişlerdir. Mahya, Ramazan manileri, sahur davulları, kandil simitleri gibi adetler, Ramazan medeniyetimizin adeta birer parçası olmuşlar.
Benzer motifleri bayram kutlamalarında da görmek mümkün. Bayrama birkaç gün kala ya-pılan ev temizlikleri, misafirlere ikram edilmek üzere hazırlanan tatlılar, aile fertlerine alınan bayramlıklar, düzenlenen çeşitli eğlenceler, tebrik kartları, kabristan ziyaretleri bunlardan bazı-ları... Millî hasletlerimizin canlı bir şekilde toplum arenasında tezahür ettiği panayırlardır bay-ramlar...
Aynı zamanda dargınlıkların giderildiği, küslerin barıştığı, hısım-akraba ziyaretleriyle "sıla-i rahim" emrinin de yerine getirildiği, toplum fertlerinin birbirleriyle dayanıştığı ve kaynaştığı müstesna günlerdir.
Rabbi Zülcelâl’in emirlerine uyarak tutmuş olduğumuz oruçlarımızın manevî mükâfatı olarak kutladığımız bu günleri, en canlı şekilde yaşamalı ve aile efradımıza da yaşatmalıyız. islam büyükleri, bu günlerde sevinç izhar etmeyi, İslam’ın şeâirinden saymışlardır.
Bayramlarımızın manevi havasını en canlı manada çocuklarımıza hissettirmeliyiz. Bayramlıklarını giymiş, elinde şeker torbasıyla kapımızı çalan ve ellerimizi öpen bu dünya tatlılarının, şeker ikram ederek, harçlıklar vererek gönüllerini kazanalım. Onlar, bayramlarımızın süsü, hayatımızın sevinç kaynağıdır.
Bayram namazına giderken, erkek çocuklarımızı da beraberimizde götürelim. Büyük bir kalabalık ve coşkuyla kılınan namazın, getirilen tekbirlerin, ruhlarında meydana getireceği ulvî duygular, ömürleri boyunca unutamayacakları tatlı bir hatıra olarak yer edecektir hafızalarına...
Sokakta gördüğümüz yoksul bir çocuğun, dağılmış saçlarını okşayalım. Tebessüm edip, harçlık verelim onlara...
Yarınlarımız ve taşı-toprağıyla, bayrağı-idealiyle vatanımız, bu minicik tomurcuklar tara-fından teslim alınacaktır. Müstakbel kaderimiz bunların yetiştiriliş şekline bağlıdır.
Onlar bir fotoğraf makinası gibi, bu yaşta gördüklerini zihinlerine nakış-nakış yerleştirir ve benlik peteklerini bunlarla örerler.
Çocuklarımıza kendi inanç, duygu ve düşüncemizi sevdirmek, İslam’ı anlatmak, büyük kahramanlarımızı tanıtmak; onların yüreklerine sevgi, fedakarlık ve yiğitlik duygularını aşılamak; millî örf ve ananelerimizi onlara benimsetmek zorundayız.
Aksi takdirde, bayram günü dahi kapımızın ça-lınmadığını görüp, öz evladımızın bile bir tebrik kartını çok gördüğünü düşünüp, "âh, nerde o eski bayramlar!" diye hayıflanmaktan kendimizi alamayız.
Bayramları en canlı şekilde yaşayalım ve çocuklarımıza da yaşatalım ki, milli davranış sitilimiz efsanelere karışmasın!...