Ramazan ve Bayram
İçerisinde, Cenab-ı Hak’kın yüce Katından indirilmeye başlanan Kur’an-ı Kerim’in müslümanlarca daha çok okunduğu Ramazan ayında, iyilik ve ibadetler de artmaktadır. Sevgili Peygamberimiz, bu ayın sonlarına doğru ibadetlerini daha da yoğunlaştırmışlardır.
İbadetlerin, Cenab-ı Hakka karşı borcumuzu ödemenin yanında, sahibine ruh güzelliği, ahlâk güzelliği kazandırma hikmeti de vardır. Hâlis bir niyetle yapılan ibadet ve iyilikler kişiye mutluluk, topluma huzur getirir. Toplumda sosyal dayanışma ve kaynaşmayı sağlar.
Bilhassa anlaşılarak ve sindire sindire okunan Kuran da ruhlara ferahlık getirir. İnsanlara fazilet ve çok sayıda ahlâkî değer kazandırır. Kuran kendisini; "Hayır, şüphesiz bu Kuran bir öğüttür. Dileyen kimse öğüt alır." (Müddessir: 54-55) şeklinde tarif eder.
Diğer bir ayette ise; "Ramazan ayı, ki onda Kur’an, insanlara yol göstererek, -yol gösterici ve doğruyu yanlıştan ayırıcı belgeler olarak indirildi..." (Bakara: 185) buyurularak; Kur’an’ ın akıl ve vicdanlara; doğruyu eğriden, hakkı batıldan, helali haramdan ayırmakta yardımcı olduğu belirtilmektedir.
Samimiyeti, doğruluğu, dürüstlüğü, hakkı, adaleti ve helali kendilerine şiar edinen müslümanlardan, önce kendilerine, sonra bütün insanlara sadece iyilik ve yarar gelecektir. Bu faziletler, toplum huzurunun ve ülke kalkınmasının asgari müşterekleridir. Ramazan ayı ve Kur’an’ın topluma böyle bir katkısı olmaktadır.
Kişinin Ramazan ayında, önce Yüce Allah’a, sonra kendisine, ailesine ve çevresine karşı görevlerini yerine getirmiş olmanın huzuru, Ramazan Bayramında toplum sevinci haline dönüşmektedir. Bayramda yediden yetmişe herkesin katıldığı toplum sevinci; birliğimizin, kardeşliğimizin, dayanışmamızın, paylaşmamızın en önemli garantisidir.
Toplum olarak bunun kıymeti mutlaka bilinmelidir. Bayramlar, toplumların ya inancın-dan, ya da milli bazı önemli hadise veya kültürel değerlerin hatırasından kaynaklanmaktadır. Fakat bayramlar, her halükârda kendiliğinden oluşan toplumun tabii sevinç ve sürurunu ifade etmektedir.
Bu sene, Ülkemizin bazı bölgelerinde kutlanan "Nevruz" ile Ramazan Bayramı peşi sıra gelmektedir. Geçen sene bazı bozguncu mihraklar, esasen İslâm’la alakası olmayan ve başlangıcı mitolojinin derinliklerinde kaybolan Nevruz kutlamalarını, kendi gayri meşru amaçları doğrultusunda kullanmak istemişlerdir.
Bu sene, Ramazan Bayramı öncesinde, Ülkemizin bütünlüğünü, birlik ve beraberliğini bozmaya yönelik bu mihrakların Nevruzu da istismar etme oyununa gelinmemesini, Ramazan’ın ve Bayramının oluşturduğu huzur ve sevinç ortamının bozulmamasını bütün din kardeşlerimden istiyorum.
Dergimizin bu sayısında "Gündem", ağırlıklı olarak, "Ramazan ve Bay-ram"a ayrılmıştır. Yayının amacına ulaşmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.