Rahman’ın Kulları Olabilmek
Kur’ân-ı Kerîm’in Cebrail aleyhisselam aracılığıyla Resûlullah’a inzal buyurulmaya başlandığı “Kur’ân Ayı” olan Ramazan-ı Şerif’e ve “Bin aydan hayırlı” Kadir gecesine adım adım yaklaştığımız şu mübarek “Üç Aylar” mevsiminde Allah’ın Kitabını daha bir dikkatle okuyup anlayarak hayatımıza hâkim kılma gayreti içinde olmalıyız. Furkan suresinin 63-77. ayetlerinde “Rahman’ın kulları” olarak tanımlanan ve sonunda ebedi cennet yurdunda ağırlamayı hak eden gerçek müminlerin şu karakteristik özelliklerini bir bir kuşanmalıyız. Ayet meallerinin çoğunu Abdullah-Ahmet Akgül’den aktarıyor, ikisine de dua ediyorum:
“Rahman’ın (akıllı ve hayırlı) kulları (onlardır ki;) gezip dolaştıkları (her) yerde, (münasip ve) mütevazı yürürler. Bilgisiz (ve görgüsüz) kimseler kendilerine sataştıklarında ise onlara:
“Selametle (barış ve güvenlik içinde olun)!” derler (ve geçiştirirler, gereksiz tartışma ve kapışmalara girişmezler).
Onlar, (Rahman’ın has kulları) gecelerini(n bir kısmını) Rablerine secde ederek ve kıyam halinde (namazla) geçirirler. (Herkesin gaflet uykusunda olduğu yarı gecelerde onlar ihlasla ibadet halindedirler.)
Onlar, “Ya Rabbi, cehennem azabını bizden uzaklaştır; çünkü onun azabı sürekli/şiddetlidir” derler.
“Gerçekten orası çok kötü bir duraktır ve çok kötü ve dayanılmaz bir mekândır” diye (dua ederler).
Onlar infak ettikleri (harcadıkları) zaman ne israf edip savururlarne de (cimrilik edip) kısarlar; her ikisi arasında (kıvamında) orta bir yol tutan (hayırda harcayan, israftan kaçınan) kimselerdir.
Onlar (Rahman’ın sadık ve şuurlu kulları) Allah ile beraber (asla) başka ilaha dua edip yalvarmayan, (savaş ve meşru müdafaa gibi) haklı bir sebep olmaksızın Allah’ın haram kıldığı (hiçbir) canı öldürmeyen ve (asla) zina etmeyen kimselerdir. Çünkü her kim bunları yaparsa ‘ağır bir ceza ile’ karşılaşır.
Kıyamet günü onun azabı kat kat artırılır ve zelil (hakir, horlanmış) olarak orada ebedi kalır.
Ancak, her kim (kesin ve samimi bir) tevbe (ile inkâr ve isyandan dönerse) ve (gerçekten) iman edip (Hakka ve hayra yönelirse) ve (İslâm’a ve insanlığa yararlı) salih ameller işleyip davranışlarını düzeltirse; işte böylelerinin kötülüklerini, Allah iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
Kim tevbe eder ve salih amel işlerse, o, Allah’a tevbesi kabul edilmiş (ve O’nun rızasına kavuşmuş) olarak dönecektir.
(Ve yine Rahman’ın makbul kulları) Onlar yalan yere şahitlik etmezler, (bildiklerini gizlemezler, ifadelerini eğip bükmezler.) Lağviyata (boş, yararsız ve hayâsız konuşmalara, tartışmalara, sataşmalara ve programlara) rastladıklarında ise vakarlı (ve ağır başlı) olarakoradan uzaklaşıp geçer giderler.
Ve onlar, kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığında, onlara karşı sağır ve kör (gibi) davranmazlar (hemen kendilerini toparlayıp Kur’an’ı anlamaya ve uygulamaya gayret ederler.)
Ve onlar: “Rabbimiz, eşlerimizden ve soyumuzdan bize, gözümüzün aydınlığı olacak (çocuklar) armağan et ve bizi takva sahiplerine önder kıl” (ki; şuurlu, onurlu ve huzurlu yaşanacak bir düzene ve döneme rehberlik yapalım) diyenlerdir (ve bu yönde çaba gösterenlerdir).
İşte bunlar (var ya; ibadet, istikamet ve dini hizmet üzerinde) sabretmelerine karşılık, (cennetin en gözde konaklarındaki) makamlarla ödüllendirilecek ve orada esenlik dileği ve selamla karşılanacak (sevindirilecek ve şereflendirilecek) olanlar onlardır.
Orada ebedi kalıcılar olacaklardır (sonsuz saadete erişeceklerdir); orası ne güzel bir karargâh ve orası ne güzel bir konaklama yeridir.
(Ey Resulüm!) De ki: “Eğer sizin duanız (davanız, takvanız) olmasaydı, Rabbim size ne diye değer versindi? Fakat siz gerçekten yalanladınız (Kur’an’ın her hükmünün gerekli ve geçerli olmadığını söylediniz); artık (bunun cezası da mutlaka lazımdır ve azabı da) kaçınılmaz olacaktır (ve çekilecektir).”
Ahiret yurdunda esenlikle karşılanıp en güzel makamlarda kalıcı olarak ağırlanmak herkesin ulaşmak isteyeceği bir hüsnü hatimedir. Ancak bu ‘güzel sonuca’ kavuşmak için “Rahman’ın (has) kulları” arasına girmek ve o güzel müminlerin özelliklerini kuşanmak; duaya, ibadete ve salih amellere sabırla ve ısrarla devam edip haramlardan sakınmak gerekir.
“Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin?” İbadetin özü olan duamız, davamız, Allah’a davetimiz, takvamız olmasa Allah katında ne kıymeti harbiyemiz olur?