Gönderen Konu: İbadet”le İlgili Ayetler  (Okunma sayısı 583 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2146
İbadet”le İlgili Ayetler
« : Temmuz 05, 2017, 11:21:38 ÖÖ »
“İbadet”le İlgili Ayetler
 
İbadet ke­limesinin türediği “Abd” kökü, “köle” anla­mına da gelir. Aşağıdaki ayetlerde geçen “abd” kelimesi bu anlamlarda kullanılmış­tır.

a- Kölelik, Allah'dan başkasına kul­luk etmektir.

“Ey mü'minler, öldürmede kısas size farz kılındı. (Binâenaleyh, kaatilin de öldürülmesi gerekir.) Hüre hür, köleye köle, ka­dına kadın...” [1]

“...Ortak koşan erkekler de inanıncaya kadar, onlarla (kadınlarınızı) evlendir­meyin. (Allah'a ortak koşan hür bir erkek) hoşunuza gitse dahi, inanan bir köle, ortak koşan (müşrik) bir adamdan daha iyidir...”[2]

Ayet, müslüman bir kadının, Allah'a ortak koşan (müşrik) bir erkekle evlenemeyeceğine delildir.

“Allah, hiç bir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile; kendi­sine güzel rızık verdiğimiz, o rızıktan gizli ve açık harcayan kimseyi misâl olarak an­lattı. Hiç bunlar bir olurlar mı?” [3]

Yüce Allah bu misâl ile gerçeği anlatı­yor. Allah'dan başkasına tapan kimse, baş­kasının malı olan, hürriyetten yoksun, âciz köle durumundadır. Çünkü o, iradesini bir yaratığın eline vermiş, köleleşmiştir. Allah'a kul olan ise, yaratıklara köle olmaktan kur­tulmuştur. Zira o herşeyi yalnız Allah'dan beklediğinden menfaat için kimseye boyun eğmez. Kâfir malından ve canından Allah'a itaat noktasında hiç bir şey infak edemedi­ğinden, bir şeye güç yetiremeyen köle duru­muna düşmüştür.

“Şu iki adamın kavmi bize kölelik ederken, şimdi biz kalkıp bizim gibi iki in­sana mı inanacağız dediler.”[4]

“O başıma kaktığın nimet de İsrail oğullarını köle yapman (yüzünden) dir. (On­ları köle diye kullanıp erkek    çocuklarını kesmeseydin senin eline düşmezdim.” [5]

“İçinizden bekârları, köle ve cariye­lerinizden iyileri, evlendirin...” [6]   

Ayet günâhlardan korunmak ve Allah'ın rı­zasını kazanabilmek için, evlenmenin öne­mine işaret ederken aynı zamanda evliliğin bir ibadet olduğunu belirtiyor.

b- Allah'a kul olmak, O'ndan başka­sına itaat etmemekle mümkündür. Aşağıda gelen ayetler, Allah'a kulluk etmenin en şe­refli bir haslet olduğunu, bu şerefe nail ol­manın ancak Allah'a itaat etmekle mümkün olacağını ifade ediyorlar.

“Eğer kulumuz (Muhammed)'e indir­diğimizden şüphe içinde iseniz haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'dan başka bütün şahitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın; eğer doğru iseniz  (bunu yapın).”[7]   

İbadet, en şerefli bir haslet olduğu için, Allah Nebi'sini bu özelliği ile anmıştır. Ona “kulumuz” diye hitap etmiştir.

“Allah'ın kullarından dilediğine lütfuyla (vahiy) indirmesini çekemiyerek, Al­lah'ın indirdiğini inkâr etmek için kendile­rini ne alçak şeye sattılar da gazab üstüne gazaba uğradılar...”[8]   

Allah'ın indirdiği ilâhî hükümleri inkâr ederek, Al­lah'dan başka varlıklara tapanların, Allah'­ın gazabına uğradıkları açık bir şekilde be­lirtiliyor.

“Kullarım, sana benden sorarlarsa (söyle): Ben  (onlara) yakınım. Bana duâ edince duâ edenin duasına karşılık   veri­rim...” [9]

Ayetteki duâ, “ibadet” manâsmdadır. Allah'a ibadet ederek kullu­ğunu gösterenlerin, ibadetinin kabul olacağı belirtiliyor.

“...Allah kullarını (hakkıyla) görmek­tedir.”[10]

Ayetler, Allah'a iba­det edenlere bir müjde, isyan edenlere de bir ihtar niteliğindedir.

“O gün her nefis, yaptığı her hayrı hazır bulacaktır; işlediği her kötülüğü de, ister ki o kötülükle kendisi   arasında uzak bir mesafe bulunsun. Allah sizi kendisin (in emirlerine karşı gelmek) den sakındırıyor. Allah,   kullarına şefkatlidir.” [11]

“Bu sizin ellerinizin yapıp öne sürdü­ğünün karşılığıdır. Allah, kullara asla zulmedici değildir.”[12] 

“(O Şeytan) ki Allah ona lanet etti ve o da: Elbette senin kullarından belirli bir pay alacağım dedi.” [13]

Ayet, insan­ların, şeytana itaat etmemelerine dikkat çe­kiyor. Allah'a yapılması gereken itaat şeytana yapılırsa yani onun emirlerine uyulur­sa, Allah'ın lanetine uğranmış olunur.

“O  (Allah), kullarının üstünde tam hâkimdir, (onları istediği gibi yönetir), O, her şeyi yerli yerince yapan, (her şeyi) ha­ber alandır.”[14] 

Ayet, bu sıfatlara sahip olan yüce Allah'a kulluk etmenin ka­çınılmaz bir iş olduğunu, O'na hiç bir şeyin ortak koşulmaması gerektiğini bildiriyor.

“Eğer onlara azab edersen, onlar se­nin kullarındır (dilediğini yaparsın)...” [15]

“O, kullarının üstünde tek hâkim­dir...” [16]

“İşte bu Allah'ın hidayetidir, kullarından dilediğini buna iletir..."[17] 

“De ki: Allah'ın kulları için çıkardığı süsü ve güzel rızıkları kim haram etti?...” [18]

Allah'ın helâl kılarak insanlara verdiği nimetleri haram kılmanın, kullukla ve Allah'a ibadetle ilgisi olmadığı böylece belirtilmiş oluyor.

“Mûsâ, kavmine; Allah'dan yardım isteyin, sabredin! dedi; yeryüzü Allah'ındır, onu kullarından dilediğine    verir. Sonuç, (Allah'tan korkup günâhtan) korunanla­rındır.”[19]   

“Allah'tan başka çağırdıklarınız (dua edip yalvardıklarmız) da sizler gibi kul­lardır, (onların tanrı olduğu hakkındaki iddianızda) doğru iseniz, çağırın onları da size cevap versinler.” [20] 

“İşte bu, ellerinizin yapıp öne sürdü­ğü işler yüzündendir. Yoksa Allah kullara zulmedici değildir.”[21]   

Kulluk ve ibadet, insanın kendi hür iradesiyle, Allah'ın dinine uyarak olmalıdır. Ayetler, Allah'in insanlara peygamberler göndererek iba­det ve kulluk şekillerini açıkladığına, ancak insanların pekçoğunun bunlara uymadıkla­rına işaret ediyor.

“Bilmediler ki, kullarından tevbeyi kabul eden, sadakaları alan Allah'tır. Ve Al­lah, tevbeyi çok kabul eden, çok merhamet edendir.” [22]

“(O) Allah, hayrını kullarından dile­diğine verir. O, bağışlayan, esirgeyendir.” [23]

Bu ayetlerde, işlenen günahtan sonra, Allah'ın istediği şekilde tevbe eden, yani günahı gerçekten terk eden kulun, af­fedileceği beyan edilmiştir.

“...Böylece biz kötülüğü ve fuhşu ondan çevirmek istedik; çünkü o, ihlâsa erdi­rilmiş (seçkin)    kullarımızdandır.” [24] 

Ayet, sırf Allah için yapılan taat'ın ihlâs olduğuna ve bu şekildeki teslimiyetin in­sanı her türlü günâhlardan    koruyacağına işaret ediyor.

“Peygamberleri onlara dediler ki; Biz de sizin gibi insandan başka bir şey değiliz, fakat Alİah, kullarından dilediğine nimetini lütfeder...” [25] 

“İnanan kullarıma söyle: Namazı kıl­sınlar, ne alışverişin, ne de dostluğun olma­dığı bir gün gelmeden önce, kendilerine ver­diğimiz  rızıktan (Allah  yolunda) gizli ve açık sarf etsinler.”[26] 

Ayette, iba­det ve kulluğun, ancak Allah'a itaat etmek olduğu açıkça belirtiliyor.

“(İblis): Ancak içlerinden kendileri­ne ihlâs verilen kulların hâriç. (Benim az­dırmam onları etkilemez.)”[27]   

“Benim hâlis kullarıma karşı senin bir gücün yoktur. Ancak sana uyan azgın­lar (ı azdırabilirsin sen).”[28] 

Allah'ın emirleri doğrultusunda hareket ederken, bu ibadeti bozacak ve geçersiz yapacak şirk, riya gibi şeylerden uzak kalınmalıdır.

“(Ey Muhammed), kullarıma haber ver: İşte ben öyle bağışlayan, öyle esirgeye­nim.”[29]   

“Eksiklikten uzaktır, O (Allah) ki ge­celeyin kulunu Mescid-i Haram'dan, çevresi­ni bereketli kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya yü­rüttü...” [30] 

“...(Nuh), çok şükreden bir kuldu.” [31]

“Nûh'dan sonra nice nesilleri helak ettik. Kullarının günâhlarını haber alıcı, gö­rücü olarak Rahb'in yeter.”[32] 

“Kullarıma söyle: En güzel sözü söy­lesinler...” [33]

Ayetler, Allah'a kullu­ğun, en şerefli bir vazife olduğunu, bu vazi­feyi yapanların Allah'ın emrettiği şeyleri emretmelerinin, yasakladığı şeylerden de sa­kınıp sakındırmalarının gereğini ifade edi­yor. Böylece en güzel söz söylenmiş olacağı gibi en iyi davranış da gösterilmiş olur.

“O Allah'a hamd olsun ki, kuluna ki­tabı indirdi ve ona hiç bir eğrilik koymadı.”[34]

“İnkâr edenler, beni bırakıp kullarımı kendilerine velîler yapmaları (nın fayda vereceğini) mi sandılar? Biz kâfirlere Cehen­nemi konak olarak hazırladık.”[35] 

Bu ayette, Allah'dan başka varlıklara tap­manın ve onlara ibadet etmenin şirk olduğu, bu durumun da Cehenneme girmeye sebep olacağı bildiriliyor.

“(Çocuk): Ben Allah'ın kuluyum, de­di,  (O)  bana kitap verdi, beni peygamber yaptı.” [36]

“Rahmân'ın kullarına gıyaben va'dettiği Adn cennetleri (ne gireceklerdir)...” [37]

“İşte kullarımızdan, takva sahibi kimselere vereceğimiz cennet budur.” [38]

Allah'a ibadet ederek O'nun hü­kümlerine uymak suretiyle her türlü kötü­lüklerden korunmanın (mükâfatı) karşılığı, ebediyet evi cennet olduğu bildiriliyor.

“Andolsun, Tevrat'tan sonra Zebur'­da da: Arza mutlaka iyi kullarım vâris ola­cak (bu yer onların eline geçecek) diye yaz­mıştık.” [39] 

“Alemlere uyarıcı olsun diye    kulu (Muhammed) e fûrkanı (hakkı bâtıldan ayır­ma ölçüsünü ) indiren (Alİah') ın hayır ve be­reketi pek çoktur.”[40]

“…Rabb'im, bana ve anama-babama lütfettiğin nimete şükretmemi, senin be­ğeneceğin faydalı bir iş yapmamı gönlüme ilham eyle ve rahmetinle beni iyi kullarının arasına sok.”[41]

“De ki: Hamd olsun Allah'a, selâm O'nun seçtiği kullarına...” [42]

“Allah, kullarından dilediğine rızkı yayar (genişletir) de, kısar da. Şüphesiz Al­lah, her şeyi bilendir.” [43]

“Onlar, gökten ve yerden önlerinde ve arkalarında bulunanı, (kendilerini her yandan kuşatan göğü ve yeri) görmüyorlar mı? Dilesek onları yere batırırız, ya da üzer­lerine gökten parçalar düşürürüz. Şüphesiz bunda (Rabb'ine) yönelen her kul için ders­ler vardır.” [44] 

“...Kullarımdan şükreden azdır.”[45]                               

“...Kulları içinden ancak bilginler, Allah'dan (gereğince) korkar.” [46]

Allah'ı, herşeye kadir bilerek O'ndan kor­kanlar ancak alimdirler. Allah'ın emirlerine uymamaktan veya yasaklarından kaçınma­maktan doğacak cezadan korkmayanlar, bu hükümleri bilseler de alim olamazlar. Bunun için pek çok ilim sahibi: “Kim Allah'a isyan ederse o cahildir” demişlerdir. Allah'ın hü­kümlerini bilmeden yapılan bir ibadette ha­yır olmadığı gibi, Allah'a ibadet ve itaata götürmeyen bilgide de hayır yoktur.

“Kuvvetli ve basiretli kullarımız İbrahim'i, İshâk'ı ve Yâkub'u da an. Biz onla­rı ahiret yurdunu düşünme özelliğiyle temiz­leyip, kendimize hâlis (kul) yaptık.” [47]

“...İşte Allah kullarını bu (azab'ı)ndan korkutuyor. Ey kullarım, benden kor­kun.”[48]   

“Allah kuluna kâfi değil mi? Seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah ki­mi saptırır (yâni sapıklığında bırakır) sa ar­tık onu yola getiren olmaz.”[49] 

“Benim size söylediklerimi yakında hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah'a bırakı­yorum. Şüphesiz Allah, kulları görür.”[50]

“Kim iyi bir iş yaparsa faydası kendisinedir ve kim kötülük yaparsa zararı kendisinedir..Rabb'in kullara zulmedici  değil­dir.” [51]

Bu ayette, kulun ibadetine Allah'ın ihtiyacı olmadığı, aksine insan­ların, ibadetle hayırlı işlere yönelebilecekle­ri ifade ediliyor.

“Allah, kullarına lûtufkârdır, diledi­ğini rızıklandırır. O, kuvvetlidir, gaalibdir.”[52]

“Allah kullarına rızkı bollaştırsaydı, yeryüzünde azarlardı. Fakat (O, rızkı) diledi­ği ölçüde indiriyor. Çünkü O kullarını (n her hâlini) haber alandır, görendir.”[53] 

Yüce Allah'ın, sonsuz ilmiyle takdir et­tiği her şey insanların iyiliğine sebeptir.

“Benim huzurumda söz değiştirilmez ve ben kullara zulmedici değilim.” [54]

“(Tarafımdan onlara) de ki: Ey nefis­lerine karşı aşırı giden kullarım, Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah    bütün günahları bağışlar. Çünkü O, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.” [55]

“Fakat hışmımızı gördükleri zaman inanmaları, kendilerine bir fayda sağlama­dı. (Bu), Allah'ın, kulları hakkında eskiden beri yürürlükte olan kanundur. İşte o zaman kâfirler ziyana uğramışlardır.”[56]

“Yalnız Allah'ın hâlis kulları hariç, (onlar cehennemden uzak tutulacaklardır)” [57]

c- Allah'a ibadet etmek; O'na teslim olmak ve O'nun hoşnud olduğu şeyleri yap­maktır. Aşağıda gelen ayetler, ibadetin, Allah'a teslimiyetle ölünceye kadar İslâm üze­re yaşamak, demek olduğuna işaret ediyor­lar. Allah'a şirk koşmadan O'nun rızasını ka­zanmak için çalışmak, gerçek anlamda iba­dettir.

“...(Ya'kub), oğullarına: Benden son­ra neye kulluk edeceksiniz? demişti. Senin ilâhın ve ataların İbrahim, İsmail ve İshâk' in ilâhı olan tek İlâh'a kulluk edeceğiz, biz O'na teslim olanlarız dediler.”[58]

“İnsanlardan öylesi de var ki, canını, Allah'ın rızasını kazanmaya satar. Allah da kullara çok şefkatlidir.” [59] 

“Allah'a ibadet edin, O'na hiç bir şe­yi ortak koşmayın...” [60]

“...Sizin şu karşısında durup taptığı­nız heykeller nedir? Babalarımızı onlara ta­par bulduk (da onun için biz de onlara tapı­yoruz)  dediler.” [61] 

 “De ki: Allah'ı bırakıp size ne zarar, ne de yarar vermeye gücü yetmeyen şeyle­re mi tapıyorsunuz  Oysa Allah, işiten, bilen­dir. (O'na tapmanız gerekmez mi?)” [62]

“Hahamlarını ve rahiplerini Allah'dan ayrı rabler edindiler, Meryem oğlu Me­sih'i de. Oysa kendilerine yalnız tek ilâh olan Allah'a ibadet etmeleri emredilmişti. O’n­dan başka ilâh yoktur. O, onların ortak koş­tukları şeylerden münezzehdir.” [63]

Ayetler, Allah'ın rızasının dışında ve Alİah'dan başkası için yapılan işlerin geçerli bir ibadet olamayacağına delildir. İbadetlerin geçerli olması; İslâm'ın hükümlerine uygun­luk ve sırf Allah için yapılmış olmaları şart­larına bağlanmıştır.

“Tevbe eden, ibadet eden, hamd eden, seyahat eden, rükû' eden, secde eden, iyiliği emredip kötülükten meneden ve Allah'ın (yasak) sınırlarını koruyan, (onları çiğne­meyen) o, mü'minleri müjdele...”[64]   

Ayette, hakikî bir imanla Allah'a iba­det edenlerin en önemli özellikleri belirtili­yor.

“İnsanlardan kimi de Allah'a bir yön­den (dinin bütününe inanmadan) ibadet eder. Eğer kendisine bir hayır gelirse onun­la huzura kavuşur (sevinir) ve eğer başına bir kötülük gelirse yüz üstü döner (dini kö­tüleyerek ondan vazgeçer)...” [65] 

Tam olarak Allah'a teslim olamayan veya dilleriyle inandıklarını söyleyip kalpleriyle inanmayanların durumu, bu ayette çok gü­zel bir şekilde açıklanmıştır.

“Ey Mü'minler, rükû' edin secde edin, Rabb'inize ibadet edin, hayır işleyin ki umduğunuza eresiniz.”[66] 

 “Ey inanan   kullarım,   4)enim arzım geniştir, bana kulluk edin.”   (Ankebûd, 56)

Bu ayetlerden, Allah'ın emirlerine bağlı kalarak yapılan işlerin, ibadet olduğunu anlı­yoruz.

“İyi bil ki, hâlis din yalnız Allah'ın­dır. O'ndan başka velîler edinerek: “Biz bun­lara, sırf bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye ta­pıyoruz” diyenlere (gelince): Şüphesiz ki Al­lah, onlar arasında, ayrılığa düştükleri şey­de hükmünü verecektir...” [67]

“Tâğut'a kulluk etmekten kaçınan ve Allah'a yönelenlere müjde var. Müjdele kul­larımı.” [68]

Allah, bu ayetlerde, ibadetde yanılanlarla, gerçekten Allah'a ibadet edenleri bildiriyor. Tâğut şeytanına tapmayarak Allah'a teslim olan gerçek kulları böyle­ce bildiriyor Rabb'imiz...

“Hayır, yalnız Allah'a kulluk et ve şükredenlerden ol.” [69]

“Allah'tan başkasına kulluk etme­yin; ben sizin, büyük bir günün azabına uğ­ramanızdan korkuyorum.”[70]

(Allah'a) ortak koşanlar: “Allah dileseydi ne biz, ne de atalarımız O'ndan baş­ka hiç bir şeye tapmazdık ve O'nsuz hiç bir şeyi haram kılmazdık!” dediler. Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı...” [71]

“Andolsun biz, her millet içinde: “Al­lah'a kulluk edin, şeytan (a tapmak) dan ka­çının” diyen bir elçi gönderdik...”[72]

“De ki: Ben de sizin gibi bir insanım; İlâhınızın bir tek ilâh olduğu bana vahyolunuyor. Kim Rabb'ine kavuşmayı arzu edi­yorsa iyi iş yapsın ve Rabb'ine (yaptığı) iba­dete hiç kimseyi ortak etmesin.” [73]

Geçen ayetler, Allah'dan başka hiç bir var­lığı ma'bud edinmemeye, hiç bir yönden her­hangi bir varlığı, sistemi O'na ortak koşmamaya çağırıyor.

d- İbadet, Allah'ı her yönden tek ka­bul edip O'na boyun eğmektir.

Aşağıda gelen ayetler, ibadeti, sadece Allah'a hâlis kılarak O'na boyun eğmenin gereğini bildirmektedirler.

“Ey mü'minler, size verdiğimiz rızıkların iyilerinden yiyin, Allah'a şükredin, eğer O'na ibadet ediyorsanız.” [74]

“De ki: Ey kitap ehli, bizim ve sizin aranızda eşit olan bir kelimeye gelin: Yalnız Allah'a ibadet edelim, O'na hiç bir şeyi ortak koşmayalım, birimiz diğerini Allah'dan başka Rabb edinmesin...” [75]

“...Allah, kimlere, lanet ve gazab etmiş, kimlerden maymunlar, domuzlar ve şeytana tapanlar yapmışsa, işte onların yeri daha kötüdür...” [76]

Taberî tefsirin­de şöyle denilir: Allah'a karşı isyan eden, O'ndan başkasına tapan herkestir. Gerek O' nun üstünlüğünden olsun, gerekse hakika­ten ona itaatinden olsun. Bu mâbud, insan yahut şeytan put ve mevcut şeylerin biri ol­sun durum değişmez. Bu durum. Allah'dan başkasına kulluk ve itaat etmektir.

“De ki: Ben Allah'dan başka yalvardıklarmıza tapmaktan men olundum...”[77]

“Rabb'inin yanında olanlar, O'na kul­luk etmekten büyüklenmezler. (Daima) O'nu tesbih ederler ve O'na secde ederler.” [78]

“Şunların taptıkları (şeylerin, kendi­lerini felâkete sürükleyeceği) nden hiç kuş­kun olmasın. Onlar da önceden   atalarının taptığı gibi tapıyorlar. Biz onların da (azabdan)  paylarını eksiksiz vereceğiz!” [79] 

“Göklerde ve yerde bulunan herkes Rahmân'a kul olarak gelecektir.” [80] 

“Göklerde ve yerde kim varsa hep O'nundur. O'nun yanında bulunanlar, O'na kulluk etmekten büyüklenmez ve yorulmaz­lar.”[81] 

“Siz, Allah'ı bırakıp da size hiç bir fayda ve zarar vermeyen şeylere mi tapıyor­sunuz, yuh size ve Allah'dan başka taptıkla­rınıza. Aklınızı kullanmıyor musunuz siz?” [82]

“Siz ve Allah'dan başka taptıkları­nız cehennem odunusunuz. Siz (odun gibi) oraya gireceksiniz.”[83]   

“Rabb'iniz buyurdu ki: Bana dua edin, duanızı kabul edeyim. Bana kulluk et­meye tenezzül etmeyenler, aşağılık olarak cehenneme gireceklerdir.” [84]

“İnsanlar (mahşere) toplandıkları gün, (taptıkları tanrılar) onlara düşman olurlar ve onların, kendilerine tapmalarını tanımazlar.” [85]

“İbrahim'de ve onunla beraber bulu­nanlarda sizin için güzel bir misâl var, onlar, kavimlerine demişlerdi ki; “Biz sizden ve sizin Allah'dan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizin (taptıklarınızı) tanımıyoruz. Siz, bir tek Allah'a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir...”[86] 

“De ki: Ey kâfirler!  “Ben sizin tap­tıklarınıza tapmam. Siz de benim taptığıma tapıcılar değilsiniz. Ben asla sizin taptıkla­rınıza tapacak değilim. Siz de benim taptı­ğıma tapacak değilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim banadır.” [87]

e- Kulluk, Allah'ın yaptığına razı ol­maktır.

Allah'ı her yönden tek kabul edip, O'nun dininin şartlarını yerine getirmek, kut­sal kitapların da bildirdiği esaslar doğrul­tusunda yaşamak Allah'a kul olmanın ge­rekli şartlarıdır. Aşağıdaki ayetler bü durumu açıkça belirtmektedir.

“Ya Rabbi), Ancak sana kulluk eder, ancak senden yardım isteriz.” [88]

“Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki, (Allah'ın azabından) korunasınız.” [89]

“Allah'tan başkasına kulluk etme­yeceksiniz, anaya-babaya, yakınlara, yetim­lere, yoksullara iyilik edeceksiniz. İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı ve­rin! Sonra siz, pek azınız hariç, döndünüz-, hâlâ da yüz çevirip duruyorsunuz.”  [90]

“Allah benim de Rabb'im sizin de Rabb'inizdir. O'na kulluk edin, doğru yol budur.”[91]   

Ayetler, ibadetin özü olan Tevhid gerçeğini bildirmektedir.

“Hiç bir insana yakışmaz ki, Allah ona kitab, hüküm ve peygamberlik versin de, sonra (o kalksın) insanlara: Allah'ı bıra­kıp bana kullar olun desin. Fakat: Öğretti­ğiniz ve okuduğunuz kitap gereğince Rabb'a hâlis kullar olun! der.” [92]

“...Kim O'na (Allah'a) kulluktan çe­kinir ve büyüklük taslarsa bilsin ki O, on­ların hepsini kendi huzurunda toplayacak­tır.”[93] 

“...Mesih demişti ki: Ey İsrail oğulla­rı, benim Rabb'im ve sizin Rabb'iniz olan Allah'a kulluk edin. Zira kim Allah'a ortak koşarsa muhakkak ki, Allah ona cenneti ha­ram etmiştir ve onun varacağı yer ateştir...” [94]

“Ben onlara: Benim ve sizin Rabb'iniz olan Allah'a kulluk edin, diye senin ba­na emretmiş olduğundan başka bir şey söy­lemedim...” [95]

“Rabb'iniz Allah, işte budur. O'ndan başka hiç bir ilâh yoktur.  (O) herşeyin ya­ratıcısıdır. O'na kulluk edin...”[96]

“Dediler ki: Sen, tek Allah'a kulluk edelim ve atalarımızın taptıklarını bıraka­lım diye mi bize geldin...” [97]

“Andolsun Nuh'u da kavmine gön­derdik; Ey kavmim dedi, Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilâhınız yoktur...” [98]

“Onları,  emrimizle  doğru yoîu gös­teren önderler yaptık ve onlara hayırlı işler yapmayı, namaz kılmayı, zekât vermeyi vahyettik. Onlar bize kulluk eden (insan) lardı.” [99]

“Rabb'iniz (O) Allah’tır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra Arş'a istiva et­ti. Yaratma işini tedbir eder  (yönetir). O'nun izni olmadan hiç kimse şefaat edemez. İşte Rabb'iniz Allah budur. O'na Kulluk edin, düşünmüyor musunuz?”[100]

Ayette, göklerin ve yerin altı günde yaratıldığı buyurulmaktadir. Allah katında gün itibaridir. Çeşitli zaman birimlerini ifade etmektedir. İşte burada belirtilen gün, dünyaların olu­şum devresi anlamınadır. Demek ki Allah, kâinatı altı günde yani altı büyük devirde yaratıp bugünkü biçimine koymuştur.

“Allah'ı bırakıp kendilerine ne zarar ne de yarar vermeyen şeylere tapıyorlar...” [101]

“...Artık  (tanrıları ile)  aralarını aç­mışızdır. (Dünyadaki gibi aralarında bir bağ kalmamıştır). Koştukları ortaklar: “Siz bize tapmıyordunuz” demektedirler.” [102]

“Şimdi bizimle sizin aranızda Allah'­ın şahit olması yeter; doğrusu biz sizin (bi­ze) tapmanızdan tamamen    habersizdik.” [103]

“De ki: Ey insanlar, benim dinimden kuşkuda iseniz, (iyi bilin ki) ben sizin, Allah'dan başka taptıklarınıza tapmam; fakat, sizi öldürecek olan  Allah'a  taparım.  Bana mü'minlerden olmam emredilmiştir.” [104]   

“Senden önce hiç bir peygamber gön­dermedik ki ona: Benden başka hiçbir ilah yoktur. Bana kulluk edin! diye vahyetmiş ol­mayalım.” [105]

“Âd (kavmin) e de kardeşleri Hûd'u (gönderdik): Ey kavmim, dedi, Allah'a kul­luk edin, O'ndan başka ilâhınız yoktur...” [106]

“Semud kavmine de kardeşleri Salih'i (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, O'ndan başka ilâhınız yoktur...” [107]

“Medyen'e de kardeşleri Şuayb’ı (gön­derdik)  Ey kavmim dedi, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilâhınız yoktur...” [108]

“Bütün işler hep Allah'a döndürülüp götürülür. O'na kulluk et ve O'na dayan. Rabb'in sizin yaptıklarınızdan gafil değildir.” [109]

“Siz O'nu (Allah'ı) bırakıp ancak si­zin ve atalarınızın taktığı bir takım (anlam­sız)  isimlere tapıyorsunuz. Allah    onların gerçekliği hakkında hiç bir delil indirmemistir. Hüküm yalnız Allah'ındır. O, yalnız kendisine ibadet etmenizi emretmiştir. İşte doğru din budur. Ama insanların çoğu bil­mezler.” [110]

“...De ki: Bana,  yalnız Allah'a kul­luk etmem ve ona hiç bir şeyi ortak koşma­mam emredildi. Ben O'na davet ederim, dö­nüşüm de O'nadır.” [111]

Ayetler, Al­lah'ı tek mabûd tanıyıp O’na kulluk etmenin gerçek anlamda ibadet  olduğuna işaret  et­mektedirler.

“Bir zaman  İbrahim,  şöyle  demişti: Rabb'im, bu şehri güvenli kıl, beni ve oğul­larımı putlara tapmaktan uzak tut.” [112]

“Allah'ı bırakıp göklerden ve yerden kendileri için hiç bir rızık veremiyecek ve bunu asla yapamıyacak olan şeylere mi ta­pıyorlar?” [113]

“Allah'ın size verdiği rızıktan helâl, hoş olarak yiyin de Allah'ın nimetlerine şük­redin; eğer ona kulluk ediyorsanız.”[114] 

“Şüphesiz Allah, benim de   Rabb'im, sizin de Rabb'inîzdir. O'na kulluk edin. İşte doğru yol budur.”[115]

“O, göklerin, yerin ve bunlar arasın­da bulunan şeylerin Rabb'idir. O'na kulluk et ve O'na kullukta sabret...”[116] 

“Onların içine de kendilerinden bir elçi gönderdik: Allah'a kulluk edin, sizin O'­ndan başka ilâhınız yoktur.   (Allah'ın aza­bından)  korunmaz mısınız? diye” [117] 

“Allah sizden, inanıp iyi işler yapan­lara va'dettiği; onlardan öncekileri nasıl hü­kümran kıldıysa, onları da yer yüzünde hü­kümran kılacak ve kendileri için seçip be­ğendiği dinlerini kendilerine sağlamlaştıra­cak ve korkularının ardından    kendilerini tam bir güvene erdirecektir. Onlar hep ba­na kulluk ederler ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar...”[118] 

“Onlara İbrahim'in haberini de oku: Babasına ve kavmine neye tapıyorsunuz? demişti. Putlara tapıyoruz, onlara kulluk ediyoruz dediler. Peki, dedi, siz dua ettiğiniz zaman onlar işitiyorlar mı? Yahut size fay­da veya zarar verebiliyorlar mı? Hayır, ama babalarımızın böyle yaptıklarını gördük, de­diler. Şimdi gördünüz mü neye tapıyorsu­nuz? dedi.”[119]

“Siz Allah'dan başka bir takım put­lara tapıyorsunuz, yalan uyduruyorsunuz. Sizin Allah'dan başka taptıklarınız, size rızık veremezler. Siz rızkı Allah'ın yanında arayın, O'na kulluk edin ve O'na şükredin. Hepiniz O'na döndürüleceksiniz.” [120]

“Biz Kitabı sana hâk ile indirdik; öy­leyse sen de dini yalnız kendine hâlis kıla­rak Allah'a kulluk et.”[121] 

“De ki: Bana, dini yalnız Allah'a hâ­lis kılarak O'na kulluk etmem emredildi.” [122]

“De ki: Ben dinimi yalnız Allah'a hâlis kılarak O'na kulluk ediyorum.” [123]

“De ki: Allah'dan başkasına kulluk etmemi mi bana emrediyorsunuz ey cahil­ler?”[124]

Ayetler, hâlis ibadetin ve şirkten arınmış taatın Allah'a yapılması ge­rektiğini açıkça bildirmektedirler.     

“Gece, gündüz, Güneş ve Ay O'nun ayetlerindendir. Ne Güneş ne de Ay'a secde etmeyin. Onları yaratan Allah'a secde edin. Eğer O'na kulluk ediyorsanız (böyle yapın).”[125]

“Allah O'dur işte, benim de Rabb'im sizin de Rabb'iniz. O'na kulluk edin, doğru yol budur.”[126] 

“Oysa kendilerine, dini yalnız Allah'a hâlis kılarak, Allah'ı birleyenler olarak O'na kulluk etmeleri, namazı kılmaları, zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte doğru din bu­dur.” [127]

“Ben niçin beni yaradana kulluk et­meyeyim?...” [128]

“Ey Adem oğulları, ben size and ver­medim mi: Şeytana tapmayın, o sizin apaçık düşmanmızdır, Bana kulluk edin, doğru yol budur, diye.” [129]

“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”[130] 

Ayet, insanların ve cinlerin, Allah'a ibadetle mükellef (yükümlü) olduklarını bildiriyor.

“Haydi Allah'a secde edin ve O'na kulluk edin.” [131]

“Ve sana yakın (yani ölüm) gelince­ye kadar Rabb'ine kulluk et.” [132]   

Ayet, her insanın, hayatta olduğu sürece ibadet ve kulluğa devam etmekle yükümlü olduğunu açıkça bildirmektedir.


----------------------------------------------------------------------------------------------------------


[1] Bakara: 2/178.

[2] Bakara: 2/221.

[3] Nâhl: 16/75.

[4] Mü'minûn: 23/47.

[5] Şuarâ: 26/22.

[6] Nur: 24/32.

[7] Bakara: 2/23.

[8] Bakara: 2/90.   

[9] Bakara: 2/186.

[10] Âl-i îmrân: 3/20.

[11] Âl-i İmrân: 3/30.

[12] Âl-i İmrân: 3/182.

[13] Nisa: 4/118.

[14] En'am: 6/18.

[15] Mâide: 5/118.

[16] En'am: 6/61.

[17] En'am: 6/88.

[18] A'raf: 7/32.

[19] A'raf: 7/128.

[20] A'raf: 7/194.

[21] Enfâl: 8/51.

[22] Tevbe: 9/104.

[23] Yûnus: 10/107.

[24] Yusuf: 12/24.

[25] İbrahim: 14/11.

[26] İbrâhim: 14/31.

[27] Hicr: 15/40.

[28] Hicr: 15/42.

[29] Hicr: 15/49.

[30] İsrâ: 17/1.

[31] İsrâ: 17/3.

[32] İsrâ: 17/17.

[33] İsrâ: 17/53.

[34] Kehf: 18/1.

[35] Kehf: 18/102.

[36] Meryem: 19/30.

[37] Meryem: 19/61.

[38] Mer­yem: 19/63.

[39] Enbiya: 21/105.

[40] Fûrkan: 25/1.

[41] Neml: 27/19.

[42] Neml: 27/59.

[43] Ankebut: 29/62.

[44] Sebe': 34/9.

[45] Sebe': 34/13.

[46] Fâtır: 35/28.

[47] Sâ'd: 38/45-46.

[48] Zümer: 39/16.

[49] Zümer: 39/36.

[50] Mü'min: 40/44.

[51] Fussılet: 41/46.

[52] Şûra: 42/19.

[53] Şûra: 42/27.

[54] Kaf: 50/29.

[55] Zümer: 39/53.

[56] Mü'min: 40/85.

[57] Saffât: 37/128.

[58] Bakara: 2/133.

[59] Bakara: 2/207.

[60] Nisa: 4/36.

[61] Enbiya: 21/52-53.

[62] Mâide: 5/76.

[63] Tevbe: 9/31.

[64] Tevbe: 9/112.

[65] Hac: 22/11.

[66] Hac: 22/77.

[67] Zümer: 39/3.

[68] Zümer: 39/17.

[69] Zümer: 39/66.

[70] Ahkâf: 46/21.

[71] Nahl: 16/35.

[72] Nahl: 16/38.

[73] Kehf: 18/110.

[74] Bakara: 2/172.

[75] Âl-i îmrân: 3/64.

[76] Mâide: 5/60.

[77] En'âm: 6/56.

[78] A'raf: 7/206.

[79] Hûd: 11/109.

[80] Meryem: 19/93.

[81] Enbiyâ: 21/19.

[82] Enbiyâ: 21/66-67.

[83] Enbiyâ: 21/98.

[84] Mü'min: 40/60.

[85] Ahkâf: 46/6.

[86] Mümtehine: 60/4.

[87] Kâfirûn: 106/1-6.

[88] Fatiha: 1/5.

[89] Bakara: 2/21.

[90] Baka­ra: 2/83.

[91] Âl-i îmrân: 3/51. 

[92] Âl-i îmrân: 3/79.

[93] Nisa: 4/172.

[94] Mâide: 5/72.

[95] Mâide: 5/117.

[96] En'am: 6/102.

[97] A'raf: 7/70.

[98] A'raf: 7/59.

[99] Enbiyâ: 21/73.

[100] Yunus: 10/3.

[101] Yunus: 10/18.

[102] Yunus: 10/28.

[103] Yunus: 10/29.

[104] Yu­nus: 10/104.

[105] Enbiyâ: 21/25.

[106] Hûd: 11/50.

[107] Hûd: 11/61.

[108] Hûd: 11/84.

[109] Hûd: 11/123.

[110] Yusuf: 12/40.

[111] Râ'd: 13/36.

[112] İbra­him: 14/35.

[113] Nahl: 16/73.

[114] Nahl: 16/114.

[115] Meryem: 19/36.

[116] Meryem: 19/65.

[117] Mu'minun: 23/32.

[118] Nûr: 24/55.

[119] Şuarâ: 26/69-75.

[120] Ankebut: 29/17.

[121] Zümer: 39/2.

[122] Zümer: 39/11.

[123] Zümer: 39/14.

[124] Zümer: 39/64.

[125] Fussılet: 41/37.

[126] Zuhruf: 43/64.

[127] Beyyine: 98/5.

[128] Yasin: 36/22.

[129] Yasin: 36/60-61.

[130] Zariyat: 51/56.

[131] Necm: 53/62.

[132] Hicr: 15/99.

 


* BENZER KONULAR

Zaralı Alışkanlıklardan Korunmak Gönderen: anadolu
[Bugün, 07:19:12 ÖÖ]


Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı Gönderen: anadolu
[Bugün, 07:13:25 ÖÖ]


İslam Ahlakı Gönderen: anadolu
[Bugün, 07:08:04 ÖÖ]


Mutaki Olmak Gönderen: anadolu
[Bugün, 07:03:31 ÖÖ]


İbadetin Özü Dua Gönderen: anadolu
[Bugün, 06:57:45 ÖÖ]


Haya – Ahlak – İmandır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:34:05 ÖÖ]


İkiyüzlülük- Münafıklık – Manevi Bir Hastalıktır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:28:39 ÖÖ]


İslamda Birlik ve Beraberliğin Önemi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:21:39 ÖÖ]


İnsanlara İyi Muâmele Etmek Aklın Yarısıdır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:12:43 ÖÖ]


Akıllı Kime Denir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:04:51 ÖÖ]


2014 - Ahmet Yağmur - Medine'ye Hasret Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:03:52 ÖS]


Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:42:56 ÖÖ]


Çocuklarımıza Sahip Çıkmalıyız Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:35:33 ÖÖ]


Zulmün Zararları Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:22:59 ÖÖ]


Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:49:10 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41