“İbadet”le İlgili Ayetler
İbadet kelimesinin türediği “Abd” kökü, “köle” anlamına da gelir. Aşağıdaki ayetlerde geçen “abd” kelimesi bu anlamlarda kullanılmıştır.
a- Kölelik, Allah'dan başkasına kulluk etmektir.
“Ey mü'minler, öldürmede kısas size farz kılındı. (Binâenaleyh, kaatilin de öldürülmesi gerekir.) Hüre hür, köleye köle, kadına kadın...” [1]
“...Ortak koşan erkekler de inanıncaya kadar, onlarla (kadınlarınızı) evlendirmeyin. (Allah'a ortak koşan hür bir erkek) hoşunuza gitse dahi, inanan bir köle, ortak koşan (müşrik) bir adamdan daha iyidir...”[2]
Ayet, müslüman bir kadının, Allah'a ortak koşan (müşrik) bir erkekle evlenemeyeceğine delildir.
“Allah, hiç bir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile; kendisine güzel rızık verdiğimiz, o rızıktan gizli ve açık harcayan kimseyi misâl olarak anlattı. Hiç bunlar bir olurlar mı?” [3]
Yüce Allah bu misâl ile gerçeği anlatıyor. Allah'dan başkasına tapan kimse, başkasının malı olan, hürriyetten yoksun, âciz köle durumundadır. Çünkü o, iradesini bir yaratığın eline vermiş, köleleşmiştir. Allah'a kul olan ise, yaratıklara köle olmaktan kurtulmuştur. Zira o herşeyi yalnız Allah'dan beklediğinden menfaat için kimseye boyun eğmez. Kâfir malından ve canından Allah'a itaat noktasında hiç bir şey infak edemediğinden, bir şeye güç yetiremeyen köle durumuna düşmüştür.
“Şu iki adamın kavmi bize kölelik ederken, şimdi biz kalkıp bizim gibi iki insana mı inanacağız dediler.”[4]
“O başıma kaktığın nimet de İsrail oğullarını köle yapman (yüzünden) dir. (Onları köle diye kullanıp erkek çocuklarını kesmeseydin senin eline düşmezdim.” [5]
“İçinizden bekârları, köle ve cariyelerinizden iyileri, evlendirin...” [6]
Ayet günâhlardan korunmak ve Allah'ın rızasını kazanabilmek için, evlenmenin önemine işaret ederken aynı zamanda evliliğin bir ibadet olduğunu belirtiyor.
b- Allah'a kul olmak, O'ndan başkasına itaat etmemekle mümkündür. Aşağıda gelen ayetler, Allah'a kulluk etmenin en şerefli bir haslet olduğunu, bu şerefe nail olmanın ancak Allah'a itaat etmekle mümkün olacağını ifade ediyorlar.
“Eğer kulumuz (Muhammed)'e indirdiğimizden şüphe içinde iseniz haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'dan başka bütün şahitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın; eğer doğru iseniz (bunu yapın).”[7]
İbadet, en şerefli bir haslet olduğu için, Allah Nebi'sini bu özelliği ile anmıştır. Ona “kulumuz” diye hitap etmiştir.
“Allah'ın kullarından dilediğine lütfuyla (vahiy) indirmesini çekemiyerek, Allah'ın indirdiğini inkâr etmek için kendilerini ne alçak şeye sattılar da gazab üstüne gazaba uğradılar...”[8]
Allah'ın indirdiği ilâhî hükümleri inkâr ederek, Allah'dan başka varlıklara tapanların, Allah'ın gazabına uğradıkları açık bir şekilde belirtiliyor.
“Kullarım, sana benden sorarlarsa (söyle): Ben (onlara) yakınım. Bana duâ edince duâ edenin duasına karşılık veririm...” [9]
Ayetteki duâ, “ibadet” manâsmdadır. Allah'a ibadet ederek kulluğunu gösterenlerin, ibadetinin kabul olacağı belirtiliyor.
“...Allah kullarını (hakkıyla) görmektedir.”[10]
Ayetler, Allah'a ibadet edenlere bir müjde, isyan edenlere de bir ihtar niteliğindedir.
“O gün her nefis, yaptığı her hayrı hazır bulacaktır; işlediği her kötülüğü de, ister ki o kötülükle kendisi arasında uzak bir mesafe bulunsun. Allah sizi kendisin (in emirlerine karşı gelmek) den sakındırıyor. Allah, kullarına şefkatlidir.” [11]
“Bu sizin ellerinizin yapıp öne sürdüğünün karşılığıdır. Allah, kullara asla zulmedici değildir.”[12]
“(O Şeytan) ki Allah ona lanet etti ve o da: Elbette senin kullarından belirli bir pay alacağım dedi.” [13]
Ayet, insanların, şeytana itaat etmemelerine dikkat çekiyor. Allah'a yapılması gereken itaat şeytana yapılırsa yani onun emirlerine uyulursa, Allah'ın lanetine uğranmış olunur.
“O (Allah), kullarının üstünde tam hâkimdir, (onları istediği gibi yönetir), O, her şeyi yerli yerince yapan, (her şeyi) haber alandır.”[14]
Ayet, bu sıfatlara sahip olan yüce Allah'a kulluk etmenin kaçınılmaz bir iş olduğunu, O'na hiç bir şeyin ortak koşulmaması gerektiğini bildiriyor.
“Eğer onlara azab edersen, onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın)...” [15]
“O, kullarının üstünde tek hâkimdir...” [16]
“İşte bu Allah'ın hidayetidir, kullarından dilediğini buna iletir..."[17]
“De ki: Allah'ın kulları için çıkardığı süsü ve güzel rızıkları kim haram etti?...” [18]
Allah'ın helâl kılarak insanlara verdiği nimetleri haram kılmanın, kullukla ve Allah'a ibadetle ilgisi olmadığı böylece belirtilmiş oluyor.
“Mûsâ, kavmine; Allah'dan yardım isteyin, sabredin! dedi; yeryüzü Allah'ındır, onu kullarından dilediğine verir. Sonuç, (Allah'tan korkup günâhtan) korunanlarındır.”[19]
“Allah'tan başka çağırdıklarınız (dua edip yalvardıklarmız) da sizler gibi kullardır, (onların tanrı olduğu hakkındaki iddianızda) doğru iseniz, çağırın onları da size cevap versinler.” [20]
“İşte bu, ellerinizin yapıp öne sürdüğü işler yüzündendir. Yoksa Allah kullara zulmedici değildir.”[21]
Kulluk ve ibadet, insanın kendi hür iradesiyle, Allah'ın dinine uyarak olmalıdır. Ayetler, Allah'in insanlara peygamberler göndererek ibadet ve kulluk şekillerini açıkladığına, ancak insanların pekçoğunun bunlara uymadıklarına işaret ediyor.
“Bilmediler ki, kullarından tevbeyi kabul eden, sadakaları alan Allah'tır. Ve Allah, tevbeyi çok kabul eden, çok merhamet edendir.” [22]
“(O) Allah, hayrını kullarından dilediğine verir. O, bağışlayan, esirgeyendir.” [23]
Bu ayetlerde, işlenen günahtan sonra, Allah'ın istediği şekilde tevbe eden, yani günahı gerçekten terk eden kulun, affedileceği beyan edilmiştir.
“...Böylece biz kötülüğü ve fuhşu ondan çevirmek istedik; çünkü o, ihlâsa erdirilmiş (seçkin) kullarımızdandır.” [24]
Ayet, sırf Allah için yapılan taat'ın ihlâs olduğuna ve bu şekildeki teslimiyetin insanı her türlü günâhlardan koruyacağına işaret ediyor.
“Peygamberleri onlara dediler ki; Biz de sizin gibi insandan başka bir şey değiliz, fakat Alİah, kullarından dilediğine nimetini lütfeder...” [25]
“İnanan kullarıma söyle: Namazı kılsınlar, ne alışverişin, ne de dostluğun olmadığı bir gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah yolunda) gizli ve açık sarf etsinler.”[26]
Ayette, ibadet ve kulluğun, ancak Allah'a itaat etmek olduğu açıkça belirtiliyor.
“(İblis): Ancak içlerinden kendilerine ihlâs verilen kulların hâriç. (Benim azdırmam onları etkilemez.)”[27]
“Benim hâlis kullarıma karşı senin bir gücün yoktur. Ancak sana uyan azgınlar (ı azdırabilirsin sen).”[28]
Allah'ın emirleri doğrultusunda hareket ederken, bu ibadeti bozacak ve geçersiz yapacak şirk, riya gibi şeylerden uzak kalınmalıdır.
“(Ey Muhammed), kullarıma haber ver: İşte ben öyle bağışlayan, öyle esirgeyenim.”[29]
“Eksiklikten uzaktır, O (Allah) ki geceleyin kulunu Mescid-i Haram'dan, çevresini bereketli kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya yürüttü...” [30]
“...(Nuh), çok şükreden bir kuldu.” [31]
“Nûh'dan sonra nice nesilleri helak ettik. Kullarının günâhlarını haber alıcı, görücü olarak Rahb'in yeter.”[32]
“Kullarıma söyle: En güzel sözü söylesinler...” [33]
Ayetler, Allah'a kulluğun, en şerefli bir vazife olduğunu, bu vazifeyi yapanların Allah'ın emrettiği şeyleri emretmelerinin, yasakladığı şeylerden de sakınıp sakındırmalarının gereğini ifade ediyor. Böylece en güzel söz söylenmiş olacağı gibi en iyi davranış da gösterilmiş olur.
“O Allah'a hamd olsun ki, kuluna kitabı indirdi ve ona hiç bir eğrilik koymadı.”[34]
“İnkâr edenler, beni bırakıp kullarımı kendilerine velîler yapmaları (nın fayda vereceğini) mi sandılar? Biz kâfirlere Cehennemi konak olarak hazırladık.”[35]
Bu ayette, Allah'dan başka varlıklara tapmanın ve onlara ibadet etmenin şirk olduğu, bu durumun da Cehenneme girmeye sebep olacağı bildiriliyor.
“(Çocuk): Ben Allah'ın kuluyum, dedi, (O) bana kitap verdi, beni peygamber yaptı.” [36]
“Rahmân'ın kullarına gıyaben va'dettiği Adn cennetleri (ne gireceklerdir)...” [37]
“İşte kullarımızdan, takva sahibi kimselere vereceğimiz cennet budur.” [38]
Allah'a ibadet ederek O'nun hükümlerine uymak suretiyle her türlü kötülüklerden korunmanın (mükâfatı) karşılığı, ebediyet evi cennet olduğu bildiriliyor.
“Andolsun, Tevrat'tan sonra Zebur'da da: Arza mutlaka iyi kullarım vâris olacak (bu yer onların eline geçecek) diye yazmıştık.” [39]
“Alemlere uyarıcı olsun diye kulu (Muhammed) e fûrkanı (hakkı bâtıldan ayırma ölçüsünü ) indiren (Alİah') ın hayır ve bereketi pek çoktur.”[40]
“…Rabb'im, bana ve anama-babama lütfettiğin nimete şükretmemi, senin beğeneceğin faydalı bir iş yapmamı gönlüme ilham eyle ve rahmetinle beni iyi kullarının arasına sok.”[41]
“De ki: Hamd olsun Allah'a, selâm O'nun seçtiği kullarına...” [42]
“Allah, kullarından dilediğine rızkı yayar (genişletir) de, kısar da. Şüphesiz Allah, her şeyi bilendir.” [43]
“Onlar, gökten ve yerden önlerinde ve arkalarında bulunanı, (kendilerini her yandan kuşatan göğü ve yeri) görmüyorlar mı? Dilesek onları yere batırırız, ya da üzerlerine gökten parçalar düşürürüz. Şüphesiz bunda (Rabb'ine) yönelen her kul için dersler vardır.” [44]
“...Kullarımdan şükreden azdır.”[45]
“...Kulları içinden ancak bilginler, Allah'dan (gereğince) korkar.” [46]
Allah'ı, herşeye kadir bilerek O'ndan korkanlar ancak alimdirler. Allah'ın emirlerine uymamaktan veya yasaklarından kaçınmamaktan doğacak cezadan korkmayanlar, bu hükümleri bilseler de alim olamazlar. Bunun için pek çok ilim sahibi: “Kim Allah'a isyan ederse o cahildir” demişlerdir. Allah'ın hükümlerini bilmeden yapılan bir ibadette hayır olmadığı gibi, Allah'a ibadet ve itaata götürmeyen bilgide de hayır yoktur.
“Kuvvetli ve basiretli kullarımız İbrahim'i, İshâk'ı ve Yâkub'u da an. Biz onları ahiret yurdunu düşünme özelliğiyle temizleyip, kendimize hâlis (kul) yaptık.” [47]
“...İşte Allah kullarını bu (azab'ı)ndan korkutuyor. Ey kullarım, benden korkun.”[48]
“Allah kuluna kâfi değil mi? Seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah kimi saptırır (yâni sapıklığında bırakır) sa artık onu yola getiren olmaz.”[49]
“Benim size söylediklerimi yakında hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah'a bırakıyorum. Şüphesiz Allah, kulları görür.”[50]
“Kim iyi bir iş yaparsa faydası kendisinedir ve kim kötülük yaparsa zararı kendisinedir..Rabb'in kullara zulmedici değildir.” [51]
Bu ayette, kulun ibadetine Allah'ın ihtiyacı olmadığı, aksine insanların, ibadetle hayırlı işlere yönelebilecekleri ifade ediliyor.
“Allah, kullarına lûtufkârdır, dilediğini rızıklandırır. O, kuvvetlidir, gaalibdir.”[52]
“Allah kullarına rızkı bollaştırsaydı, yeryüzünde azarlardı. Fakat (O, rızkı) dilediği ölçüde indiriyor. Çünkü O kullarını (n her hâlini) haber alandır, görendir.”[53]
Yüce Allah'ın, sonsuz ilmiyle takdir ettiği her şey insanların iyiliğine sebeptir.
“Benim huzurumda söz değiştirilmez ve ben kullara zulmedici değilim.” [54]
“(Tarafımdan onlara) de ki: Ey nefislerine karşı aşırı giden kullarım, Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar. Çünkü O, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.” [55]
“Fakat hışmımızı gördükleri zaman inanmaları, kendilerine bir fayda sağlamadı. (Bu), Allah'ın, kulları hakkında eskiden beri yürürlükte olan kanundur. İşte o zaman kâfirler ziyana uğramışlardır.”[56]
“Yalnız Allah'ın hâlis kulları hariç, (onlar cehennemden uzak tutulacaklardır)” [57]
c- Allah'a ibadet etmek; O'na teslim olmak ve O'nun hoşnud olduğu şeyleri yapmaktır. Aşağıda gelen ayetler, ibadetin, Allah'a teslimiyetle ölünceye kadar İslâm üzere yaşamak, demek olduğuna işaret ediyorlar. Allah'a şirk koşmadan O'nun rızasını kazanmak için çalışmak, gerçek anlamda ibadettir.
“...(Ya'kub), oğullarına: Benden sonra neye kulluk edeceksiniz? demişti. Senin ilâhın ve ataların İbrahim, İsmail ve İshâk' in ilâhı olan tek İlâh'a kulluk edeceğiz, biz O'na teslim olanlarız dediler.”[58]
“İnsanlardan öylesi de var ki, canını, Allah'ın rızasını kazanmaya satar. Allah da kullara çok şefkatlidir.” [59]
“Allah'a ibadet edin, O'na hiç bir şeyi ortak koşmayın...” [60]
“...Sizin şu karşısında durup taptığınız heykeller nedir? Babalarımızı onlara tapar bulduk (da onun için biz de onlara tapıyoruz) dediler.” [61]
“De ki: Allah'ı bırakıp size ne zarar, ne de yarar vermeye gücü yetmeyen şeylere mi tapıyorsunuz Oysa Allah, işiten, bilendir. (O'na tapmanız gerekmez mi?)” [62]
“Hahamlarını ve rahiplerini Allah'dan ayrı rabler edindiler, Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa kendilerine yalnız tek ilâh olan Allah'a ibadet etmeleri emredilmişti. O’ndan başka ilâh yoktur. O, onların ortak koştukları şeylerden münezzehdir.” [63]
Ayetler, Allah'ın rızasının dışında ve Alİah'dan başkası için yapılan işlerin geçerli bir ibadet olamayacağına delildir. İbadetlerin geçerli olması; İslâm'ın hükümlerine uygunluk ve sırf Allah için yapılmış olmaları şartlarına bağlanmıştır.
“Tevbe eden, ibadet eden, hamd eden, seyahat eden, rükû' eden, secde eden, iyiliği emredip kötülükten meneden ve Allah'ın (yasak) sınırlarını koruyan, (onları çiğnemeyen) o, mü'minleri müjdele...”[64]
Ayette, hakikî bir imanla Allah'a ibadet edenlerin en önemli özellikleri belirtiliyor.
“İnsanlardan kimi de Allah'a bir yönden (dinin bütününe inanmadan) ibadet eder. Eğer kendisine bir hayır gelirse onunla huzura kavuşur (sevinir) ve eğer başına bir kötülük gelirse yüz üstü döner (dini kötüleyerek ondan vazgeçer)...” [65]
Tam olarak Allah'a teslim olamayan veya dilleriyle inandıklarını söyleyip kalpleriyle inanmayanların durumu, bu ayette çok güzel bir şekilde açıklanmıştır.
“Ey Mü'minler, rükû' edin secde edin, Rabb'inize ibadet edin, hayır işleyin ki umduğunuza eresiniz.”[66]
“Ey inanan kullarım, 4)enim arzım geniştir, bana kulluk edin.” (Ankebûd, 56)
Bu ayetlerden, Allah'ın emirlerine bağlı kalarak yapılan işlerin, ibadet olduğunu anlıyoruz.
“İyi bil ki, hâlis din yalnız Allah'ındır. O'ndan başka velîler edinerek: “Biz bunlara, sırf bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye tapıyoruz” diyenlere (gelince): Şüphesiz ki Allah, onlar arasında, ayrılığa düştükleri şeyde hükmünü verecektir...” [67]
“Tâğut'a kulluk etmekten kaçınan ve Allah'a yönelenlere müjde var. Müjdele kullarımı.” [68]
Allah, bu ayetlerde, ibadetde yanılanlarla, gerçekten Allah'a ibadet edenleri bildiriyor. Tâğut şeytanına tapmayarak Allah'a teslim olan gerçek kulları böylece bildiriyor Rabb'imiz...
“Hayır, yalnız Allah'a kulluk et ve şükredenlerden ol.” [69]
“Allah'tan başkasına kulluk etmeyin; ben sizin, büyük bir günün azabına uğramanızdan korkuyorum.”[70]
(Allah'a) ortak koşanlar: “Allah dileseydi ne biz, ne de atalarımız O'ndan başka hiç bir şeye tapmazdık ve O'nsuz hiç bir şeyi haram kılmazdık!” dediler. Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı...” [71]
“Andolsun biz, her millet içinde: “Allah'a kulluk edin, şeytan (a tapmak) dan kaçının” diyen bir elçi gönderdik...”[72]
“De ki: Ben de sizin gibi bir insanım; İlâhınızın bir tek ilâh olduğu bana vahyolunuyor. Kim Rabb'ine kavuşmayı arzu ediyorsa iyi iş yapsın ve Rabb'ine (yaptığı) ibadete hiç kimseyi ortak etmesin.” [73]
Geçen ayetler, Allah'dan başka hiç bir varlığı ma'bud edinmemeye, hiç bir yönden herhangi bir varlığı, sistemi O'na ortak koşmamaya çağırıyor.
d- İbadet, Allah'ı her yönden tek kabul edip O'na boyun eğmektir.
Aşağıda gelen ayetler, ibadeti, sadece Allah'a hâlis kılarak O'na boyun eğmenin gereğini bildirmektedirler.
“Ey mü'minler, size verdiğimiz rızıkların iyilerinden yiyin, Allah'a şükredin, eğer O'na ibadet ediyorsanız.” [74]
“De ki: Ey kitap ehli, bizim ve sizin aranızda eşit olan bir kelimeye gelin: Yalnız Allah'a ibadet edelim, O'na hiç bir şeyi ortak koşmayalım, birimiz diğerini Allah'dan başka Rabb edinmesin...” [75]
“...Allah, kimlere, lanet ve gazab etmiş, kimlerden maymunlar, domuzlar ve şeytana tapanlar yapmışsa, işte onların yeri daha kötüdür...” [76]
Taberî tefsirinde şöyle denilir: Allah'a karşı isyan eden, O'ndan başkasına tapan herkestir. Gerek O' nun üstünlüğünden olsun, gerekse hakikaten ona itaatinden olsun. Bu mâbud, insan yahut şeytan put ve mevcut şeylerin biri olsun durum değişmez. Bu durum. Allah'dan başkasına kulluk ve itaat etmektir.
“De ki: Ben Allah'dan başka yalvardıklarmıza tapmaktan men olundum...”[77]
“Rabb'inin yanında olanlar, O'na kulluk etmekten büyüklenmezler. (Daima) O'nu tesbih ederler ve O'na secde ederler.” [78]
“Şunların taptıkları (şeylerin, kendilerini felâkete sürükleyeceği) nden hiç kuşkun olmasın. Onlar da önceden atalarının taptığı gibi tapıyorlar. Biz onların da (azabdan) paylarını eksiksiz vereceğiz!” [79]
“Göklerde ve yerde bulunan herkes Rahmân'a kul olarak gelecektir.” [80]
“Göklerde ve yerde kim varsa hep O'nundur. O'nun yanında bulunanlar, O'na kulluk etmekten büyüklenmez ve yorulmazlar.”[81]
“Siz, Allah'ı bırakıp da size hiç bir fayda ve zarar vermeyen şeylere mi tapıyorsunuz, yuh size ve Allah'dan başka taptıklarınıza. Aklınızı kullanmıyor musunuz siz?” [82]
“Siz ve Allah'dan başka taptıklarınız cehennem odunusunuz. Siz (odun gibi) oraya gireceksiniz.”[83]
“Rabb'iniz buyurdu ki: Bana dua edin, duanızı kabul edeyim. Bana kulluk etmeye tenezzül etmeyenler, aşağılık olarak cehenneme gireceklerdir.” [84]
“İnsanlar (mahşere) toplandıkları gün, (taptıkları tanrılar) onlara düşman olurlar ve onların, kendilerine tapmalarını tanımazlar.” [85]
“İbrahim'de ve onunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir misâl var, onlar, kavimlerine demişlerdi ki; “Biz sizden ve sizin Allah'dan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizin (taptıklarınızı) tanımıyoruz. Siz, bir tek Allah'a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir...”[86]
“De ki: Ey kâfirler! “Ben sizin taptıklarınıza tapmam. Siz de benim taptığıma tapıcılar değilsiniz. Ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim. Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim banadır.” [87]
e- Kulluk, Allah'ın yaptığına razı olmaktır.
Allah'ı her yönden tek kabul edip, O'nun dininin şartlarını yerine getirmek, kutsal kitapların da bildirdiği esaslar doğrultusunda yaşamak Allah'a kul olmanın gerekli şartlarıdır. Aşağıdaki ayetler bü durumu açıkça belirtmektedir.
“Ya Rabbi), Ancak sana kulluk eder, ancak senden yardım isteriz.” [88]
“Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki, (Allah'ın azabından) korunasınız.” [89]
“Allah'tan başkasına kulluk etmeyeceksiniz, anaya-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz. İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin! Sonra siz, pek azınız hariç, döndünüz-, hâlâ da yüz çevirip duruyorsunuz.” [90]
“Allah benim de Rabb'im sizin de Rabb'inizdir. O'na kulluk edin, doğru yol budur.”[91]
Ayetler, ibadetin özü olan Tevhid gerçeğini bildirmektedir.
“Hiç bir insana yakışmaz ki, Allah ona kitab, hüküm ve peygamberlik versin de, sonra (o kalksın) insanlara: Allah'ı bırakıp bana kullar olun desin. Fakat: Öğrettiğiniz ve okuduğunuz kitap gereğince Rabb'a hâlis kullar olun! der.” [92]
“...Kim O'na (Allah'a) kulluktan çekinir ve büyüklük taslarsa bilsin ki O, onların hepsini kendi huzurunda toplayacaktır.”[93]
“...Mesih demişti ki: Ey İsrail oğulları, benim Rabb'im ve sizin Rabb'iniz olan Allah'a kulluk edin. Zira kim Allah'a ortak koşarsa muhakkak ki, Allah ona cenneti haram etmiştir ve onun varacağı yer ateştir...” [94]
“Ben onlara: Benim ve sizin Rabb'iniz olan Allah'a kulluk edin, diye senin bana emretmiş olduğundan başka bir şey söylemedim...” [95]
“Rabb'iniz Allah, işte budur. O'ndan başka hiç bir ilâh yoktur. (O) herşeyin yaratıcısıdır. O'na kulluk edin...”[96]
“Dediler ki: Sen, tek Allah'a kulluk edelim ve atalarımızın taptıklarını bırakalım diye mi bize geldin...” [97]
“Andolsun Nuh'u da kavmine gönderdik; Ey kavmim dedi, Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilâhınız yoktur...” [98]
“Onları, emrimizle doğru yoîu gösteren önderler yaptık ve onlara hayırlı işler yapmayı, namaz kılmayı, zekât vermeyi vahyettik. Onlar bize kulluk eden (insan) lardı.” [99]
“Rabb'iniz (O) Allah’tır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra Arş'a istiva etti. Yaratma işini tedbir eder (yönetir). O'nun izni olmadan hiç kimse şefaat edemez. İşte Rabb'iniz Allah budur. O'na Kulluk edin, düşünmüyor musunuz?”[100]
Ayette, göklerin ve yerin altı günde yaratıldığı buyurulmaktadir. Allah katında gün itibaridir. Çeşitli zaman birimlerini ifade etmektedir. İşte burada belirtilen gün, dünyaların oluşum devresi anlamınadır. Demek ki Allah, kâinatı altı günde yani altı büyük devirde yaratıp bugünkü biçimine koymuştur.
“Allah'ı bırakıp kendilerine ne zarar ne de yarar vermeyen şeylere tapıyorlar...” [101]
“...Artık (tanrıları ile) aralarını açmışızdır. (Dünyadaki gibi aralarında bir bağ kalmamıştır). Koştukları ortaklar: “Siz bize tapmıyordunuz” demektedirler.” [102]
“Şimdi bizimle sizin aranızda Allah'ın şahit olması yeter; doğrusu biz sizin (bize) tapmanızdan tamamen habersizdik.” [103]
“De ki: Ey insanlar, benim dinimden kuşkuda iseniz, (iyi bilin ki) ben sizin, Allah'dan başka taptıklarınıza tapmam; fakat, sizi öldürecek olan Allah'a taparım. Bana mü'minlerden olmam emredilmiştir.” [104]
“Senden önce hiç bir peygamber göndermedik ki ona: Benden başka hiçbir ilah yoktur. Bana kulluk edin! diye vahyetmiş olmayalım.” [105]
“Âd (kavmin) e de kardeşleri Hûd'u (gönderdik): Ey kavmim, dedi, Allah'a kulluk edin, O'ndan başka ilâhınız yoktur...” [106]
“Semud kavmine de kardeşleri Salih'i (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, O'ndan başka ilâhınız yoktur...” [107]
“Medyen'e de kardeşleri Şuayb’ı (gönderdik) Ey kavmim dedi, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilâhınız yoktur...” [108]
“Bütün işler hep Allah'a döndürülüp götürülür. O'na kulluk et ve O'na dayan. Rabb'in sizin yaptıklarınızdan gafil değildir.” [109]
“Siz O'nu (Allah'ı) bırakıp ancak sizin ve atalarınızın taktığı bir takım (anlamsız) isimlere tapıyorsunuz. Allah onların gerçekliği hakkında hiç bir delil indirmemistir. Hüküm yalnız Allah'ındır. O, yalnız kendisine ibadet etmenizi emretmiştir. İşte doğru din budur. Ama insanların çoğu bilmezler.” [110]
“...De ki: Bana, yalnız Allah'a kulluk etmem ve ona hiç bir şeyi ortak koşmamam emredildi. Ben O'na davet ederim, dönüşüm de O'nadır.” [111]
Ayetler, Allah'ı tek mabûd tanıyıp O’na kulluk etmenin gerçek anlamda ibadet olduğuna işaret etmektedirler.
“Bir zaman İbrahim, şöyle demişti: Rabb'im, bu şehri güvenli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut.” [112]
“Allah'ı bırakıp göklerden ve yerden kendileri için hiç bir rızık veremiyecek ve bunu asla yapamıyacak olan şeylere mi tapıyorlar?” [113]
“Allah'ın size verdiği rızıktan helâl, hoş olarak yiyin de Allah'ın nimetlerine şükredin; eğer ona kulluk ediyorsanız.”[114]
“Şüphesiz Allah, benim de Rabb'im, sizin de Rabb'inîzdir. O'na kulluk edin. İşte doğru yol budur.”[115]
“O, göklerin, yerin ve bunlar arasında bulunan şeylerin Rabb'idir. O'na kulluk et ve O'na kullukta sabret...”[116]
“Onların içine de kendilerinden bir elçi gönderdik: Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilâhınız yoktur. (Allah'ın azabından) korunmaz mısınız? diye” [117]
“Allah sizden, inanıp iyi işler yapanlara va'dettiği; onlardan öncekileri nasıl hükümran kıldıysa, onları da yer yüzünde hükümran kılacak ve kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine sağlamlaştıracak ve korkularının ardından kendilerini tam bir güvene erdirecektir. Onlar hep bana kulluk ederler ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar...”[118]
“Onlara İbrahim'in haberini de oku: Babasına ve kavmine neye tapıyorsunuz? demişti. Putlara tapıyoruz, onlara kulluk ediyoruz dediler. Peki, dedi, siz dua ettiğiniz zaman onlar işitiyorlar mı? Yahut size fayda veya zarar verebiliyorlar mı? Hayır, ama babalarımızın böyle yaptıklarını gördük, dediler. Şimdi gördünüz mü neye tapıyorsunuz? dedi.”[119]
“Siz Allah'dan başka bir takım putlara tapıyorsunuz, yalan uyduruyorsunuz. Sizin Allah'dan başka taptıklarınız, size rızık veremezler. Siz rızkı Allah'ın yanında arayın, O'na kulluk edin ve O'na şükredin. Hepiniz O'na döndürüleceksiniz.” [120]
“Biz Kitabı sana hâk ile indirdik; öyleyse sen de dini yalnız kendine hâlis kılarak Allah'a kulluk et.”[121]
“De ki: Bana, dini yalnız Allah'a hâlis kılarak O'na kulluk etmem emredildi.” [122]
“De ki: Ben dinimi yalnız Allah'a hâlis kılarak O'na kulluk ediyorum.” [123]
“De ki: Allah'dan başkasına kulluk etmemi mi bana emrediyorsunuz ey cahiller?”[124]
Ayetler, hâlis ibadetin ve şirkten arınmış taatın Allah'a yapılması gerektiğini açıkça bildirmektedirler.
“Gece, gündüz, Güneş ve Ay O'nun ayetlerindendir. Ne Güneş ne de Ay'a secde etmeyin. Onları yaratan Allah'a secde edin. Eğer O'na kulluk ediyorsanız (böyle yapın).”[125]
“Allah O'dur işte, benim de Rabb'im sizin de Rabb'iniz. O'na kulluk edin, doğru yol budur.”[126]
“Oysa kendilerine, dini yalnız Allah'a hâlis kılarak, Allah'ı birleyenler olarak O'na kulluk etmeleri, namazı kılmaları, zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte doğru din budur.” [127]
“Ben niçin beni yaradana kulluk etmeyeyim?...” [128]
“Ey Adem oğulları, ben size and vermedim mi: Şeytana tapmayın, o sizin apaçık düşmanmızdır, Bana kulluk edin, doğru yol budur, diye.” [129]
“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”[130]
Ayet, insanların ve cinlerin, Allah'a ibadetle mükellef (yükümlü) olduklarını bildiriyor.
“Haydi Allah'a secde edin ve O'na kulluk edin.” [131]
“Ve sana yakın (yani ölüm) gelinceye kadar Rabb'ine kulluk et.” [132]
Ayet, her insanın, hayatta olduğu sürece ibadet ve kulluğa devam etmekle yükümlü olduğunu açıkça bildirmektedir.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------
[1] Bakara: 2/178.
[2] Bakara: 2/221.
[3] Nâhl: 16/75.
[4] Mü'minûn: 23/47.
[5] Şuarâ: 26/22.
[6] Nur: 24/32.
[7] Bakara: 2/23.
[8] Bakara: 2/90.
[9] Bakara: 2/186.
[10] Âl-i îmrân: 3/20.
[11] Âl-i İmrân: 3/30.
[12] Âl-i İmrân: 3/182.
[13] Nisa: 4/118.
[14] En'am: 6/18.
[15] Mâide: 5/118.
[16] En'am: 6/61.
[17] En'am: 6/88.
[18] A'raf: 7/32.
[19] A'raf: 7/128.
[20] A'raf: 7/194.
[21] Enfâl: 8/51.
[22] Tevbe: 9/104.
[23] Yûnus: 10/107.
[24] Yusuf: 12/24.
[25] İbrahim: 14/11.
[26] İbrâhim: 14/31.
[27] Hicr: 15/40.
[28] Hicr: 15/42.
[29] Hicr: 15/49.
[30] İsrâ: 17/1.
[31] İsrâ: 17/3.
[32] İsrâ: 17/17.
[33] İsrâ: 17/53.
[34] Kehf: 18/1.
[35] Kehf: 18/102.
[36] Meryem: 19/30.
[37] Meryem: 19/61.
[38] Meryem: 19/63.
[39] Enbiya: 21/105.
[40] Fûrkan: 25/1.
[41] Neml: 27/19.
[42] Neml: 27/59.
[43] Ankebut: 29/62.
[44] Sebe': 34/9.
[45] Sebe': 34/13.
[46] Fâtır: 35/28.
[47] Sâ'd: 38/45-46.
[48] Zümer: 39/16.
[49] Zümer: 39/36.
[50] Mü'min: 40/44.
[51] Fussılet: 41/46.
[52] Şûra: 42/19.
[53] Şûra: 42/27.
[54] Kaf: 50/29.
[55] Zümer: 39/53.
[56] Mü'min: 40/85.
[57] Saffât: 37/128.
[58] Bakara: 2/133.
[59] Bakara: 2/207.
[60] Nisa: 4/36.
[61] Enbiya: 21/52-53.
[62] Mâide: 5/76.
[63] Tevbe: 9/31.
[64] Tevbe: 9/112.
[65] Hac: 22/11.
[66] Hac: 22/77.
[67] Zümer: 39/3.
[68] Zümer: 39/17.
[69] Zümer: 39/66.
[70] Ahkâf: 46/21.
[71] Nahl: 16/35.
[72] Nahl: 16/38.
[73] Kehf: 18/110.
[74] Bakara: 2/172.
[75] Âl-i îmrân: 3/64.
[76] Mâide: 5/60.
[77] En'âm: 6/56.
[78] A'raf: 7/206.
[79] Hûd: 11/109.
[80] Meryem: 19/93.
[81] Enbiyâ: 21/19.
[82] Enbiyâ: 21/66-67.
[83] Enbiyâ: 21/98.
[84] Mü'min: 40/60.
[85] Ahkâf: 46/6.
[86] Mümtehine: 60/4.
[87] Kâfirûn: 106/1-6.
[88] Fatiha: 1/5.
[89] Bakara: 2/21.
[90] Bakara: 2/83.
[91] Âl-i îmrân: 3/51.
[92] Âl-i îmrân: 3/79.
[93] Nisa: 4/172.
[94] Mâide: 5/72.
[95] Mâide: 5/117.
[96] En'am: 6/102.
[97] A'raf: 7/70.
[98] A'raf: 7/59.
[99] Enbiyâ: 21/73.
[100] Yunus: 10/3.
[101] Yunus: 10/18.
[102] Yunus: 10/28.
[103] Yunus: 10/29.
[104] Yunus: 10/104.
[105] Enbiyâ: 21/25.
[106] Hûd: 11/50.
[107] Hûd: 11/61.
[108] Hûd: 11/84.
[109] Hûd: 11/123.
[110] Yusuf: 12/40.
[111] Râ'd: 13/36.
[112] İbrahim: 14/35.
[113] Nahl: 16/73.
[114] Nahl: 16/114.
[115] Meryem: 19/36.
[116] Meryem: 19/65.
[117] Mu'minun: 23/32.
[118] Nûr: 24/55.
[119] Şuarâ: 26/69-75.
[120] Ankebut: 29/17.
[121] Zümer: 39/2.
[122] Zümer: 39/11.
[123] Zümer: 39/14.
[124] Zümer: 39/64.
[125] Fussılet: 41/37.
[126] Zuhruf: 43/64.
[127] Beyyine: 98/5.
[128] Yasin: 36/22.
[129] Yasin: 36/60-61.
[130] Zariyat: 51/56.
[131] Necm: 53/62.
[132] Hicr: 15/99.