* FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Dünya ve Âhiret Bahtiyarlığı  (Okunma sayısı 37 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı KOYLU

  • *****
  • İleti: 2448
Dünya ve Âhiret Bahtiyarlığı
« : Bugün, 01:53:58 ÖS »


Dünya ve Âhiret Bahtiyarlığı

İslâm’ın bütün emirlerini ve nehiylerini, kelime-i şehâdette yer alan keyfiyete göre açıklamak mümkündür. Kelime-i şehâdeti kalben tasdik ve diliyle ikrar eden bir mükellef; Allah (cc) tarafından vahiy yoluyla indirilen, Peygamberimiz Efendimiz (sav) tarafından tebliğ edilen, kendisini dünyada ve ahirette bahtiyarlığa ulaştıracak olan itikadi ve ameli nizama teslim olmuştur. Hz. Abdullah b. Amr İbnü’l As (ra) tarafından rivayet edilen hadis-i şerif’te, Peygamberimiz Efendimiz ‘Kim şu beş şeyi yapmaya devam ederse, dünya ve ahirette bahtiyar olur’ buyurmuş ve zaman zaman Kelime-i şehâdetin ikrar edilmesini, yapılacak ilk amel olarak ifade etmiştir. İmam İbn-i Hacer El Askalâni ‘El Münebbihat’ isimli eserinde diğer yapılması gereken zikirleri ifade etmiştir. Bütün zikirlerin tamamının sahih iman ile ilgisi vardır.

İSLÂM’IN bütün emirlerini ve nehiylerini, kelime-i şehâdette yer alan keyfiyete göre açıklamak mümkündür. Kelime-i şehâdeti kalben tasdik ve diliyle ikrar eden bir mükellef; Allah (cc) tarafından vahiy yoluyla indirilen, Peygamberimiz Efendimiz (sav) tarafından tebliğ edilen, kendisini dünyada ve ahirette bahtiyarlığa ulaştıracak olan itikadi ve ameli nizama teslim olmuştur. Hz. Abdullah b. Amr İbnü’l As (ra) tarafından rivayet edilen hadis-i şerif’te, Peygamberimiz Efendimiz ‘Kim şu beş şeyi yapmaya devam ederse, dünya ve ahirette bahtiyar olur’ buyurmuş ve zaman zaman Kelime-i şehâdetin ikrar edilmesini, yapılacak ilk amel olarak ifade etmiştir. Hadis-i şerif meâlen şöyledir: ‘Kim şu beş şeyi yapmaya devam ederse, dünya ve ahirette bahtiyar olur:

* Zaman zaman; ‘Lâ ilâhe illallah Muhammedu’r-Rasûlullah= Allah’tan başka ilah yoktur; Muhammed Allah’ın Rasûlüdür’ sözünü söylemek.

* Bir belaya uğradığında; ‘İnnâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn. Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi’l Aliyyi’l Azîm= Biz Allah içiniz ve muhakkak O’na döneceğiz. Güç ve kuvvet ancak yüce ve ulu olan Allah’ındır’ demek.

* Bir nimete kavuştuğunda şükretmek için; ‘Elhamdü lillâhi rabbi’l âlemîn= Her türlü hamd, yalnızca âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur’ demek.

* İşlere; ‘Bismillâhirrahmânirrahîm= Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla’ diyerek başlamak.

* Bir günah işlediğinde; ‘Estağfirullah el- Azîm ve etûbu ileyh= Yüceler yücesi olan Allah’a tevbe ediyor ve günahımı bağışlamasını O’ndan diliyorum’ demek. (İbn Hacer el- Askalânî, Münebbihat)

Aman zaman; ‘Lâ ilâhe illallah Muhammedu’ r-Rasûlullah= Allah’tan başka ilah yoktur; Muhammed Allah’ın Rasûlüdür’ sözünü söylemek

‘Lâ ilâhe illallah’ mana olarak; Allah (cc)’tan gayrı bütün ilahları ve rableri reddedip; ilah ve rab olarak Allah (cc)’ı birleme manasına gelir ki; ‘Kelime-i tevhid’ olarak da isimlendirilmiştir.

Bilindiği üzere ilâh; kendisine ibâdet edilen (mabud), rızası gözetilen, tazim edilen ve kendisinden umut beklenip talepte bulunulan gibi anlamlara gelmektedir. İşte böylesi bir makama da ancak Allah Azze ve Celle lâyıktır.

Kelime-i tevhid, İslâm’a giriş ve dolayısıyla o yüce Rabbe kul olma bahtiyarlığına eriştir. Kul, bu ifade ile Allah Azze ve Celle’nin ulûhiyette ve rubûbiyette bir tek olduğunu; Allah (cc)’tan gayrı ibâdete lâyık hak mabud olmadığını tasdik ve ikrar etmektedir. Nitekim Allah Teâlâ buyuruyor: “İlahınız bir tek ilahtır. Ondan başka ilah yoktur. O, Rahman’dır, Rahim’dir.” (Bakara, 163); “Hayy ve Kayyum olan Allah’tan başka ilah yoktur.” (Âl-i İmran, 2)

Allah Azze ve Celle, bu kelime-i tayyibe ile mü’min kulunun canını, malını ve ırzını koruma altına almıştır. Kulun, şu kelimeyi söyleyiş niyeti ne olursa olsun; zahiren mü’mindir ve dünya hayatında mü’minlerin sahip oldukları her haktan yararlanır.

Usame b. Zeyd(ra) anlatıyor: “Rasûlullah (sas) bizi bir seriye içerisinde gönderdi. Cüheyne kabilesinin Hurukât koluna baskın yaptık. Derken bir adamı yakaladım, o da; ‘Lâ ilâhe illallah’ dedi, ama ben onu vurup öldürdüm. Bu yüzden içime bir kuşku düştü. Sonra bunu Rasûlullah (sas)’a bildirdim. Rasûlullah (sas); “O, ‘Lâ ilâhe illallah’ dedi ve sen onu öldürdün ha!” buyurdu. Ben; ‘Ey Allah’ın Rasûlü, bunu ancak ve ancak silah korkusuyla söyledi’ dedim. “Onun bu ikrarda samimi olup olmadığını öğrenmek için kalbini yardın mı? Peki, kıyamet günü, ‘Lâ ilâhe illallah’ karşına geldiğinde nasıl yapacaksın?” buyurdu ve sürekli bu sözü tekrarladı. Öyle ki; ‘Keşki İslâm’a bugün girseydim’ diye temenni ettim.” (Müslim, İman)

Hak ile batıl arasındaki kesin çizgi olan şu tayyib kelime, Allah (cc) tarafından; Âdem(as)’den, hatemü’l enbiya Muhammed(sas)’e kadar bütün elçilerine emir buyurulmuştur. Rab Teâlâ bildiriyor: “Senden önce hiçbir rasul göndermedik ki ona; ‘Benden başka ilah yoktur; şu halde bana kulluk edin’ diye vahy etmiş olmayalım.” (Enbiya, 25)

Kendisinden başka hiçbir ilah kabul etmeyen Allah Azze ve Celle, tüm kullarının da bir tek ilah olarak kendisini tanımalarını istemektedir. O buyuruyor: “İşte Rabbiniz Allah O’dur. Ondan başka ilah yoktur. O, her şeyin yaratıcısıdır.” (En’am,102); “Allah ile birlikte başka bir ilaha tapıp yalvarma! Ondan başka ilah yoktur. O’nun zatından başka her şey yok olacaktır. Hüküm O’nundur ve siz O’na döndürüleceksiniz.” (Kasas, 88)

Lâ ilâhe illallah; kurtuluş kapısı, yapışanların asla ziyana uğramayacakları emniyet kulpu ve cennetin anahtarıdır. Hak Rasul(sas) müjdeliyor: “Allah, kendi rızasını kazanmak için ‘Lâ ilâhe illallah’ diyen kimseye Cehennemi haram kıldı.” (Buhari, Rikaak)

Lâ ilâhe illallah; iman şubelerinin en yükseği ve zikrin en eftalidir. Nitekim Rasûlullah (sas) şöyle buyurmuştur: “İman yetmiş küsur şubedir. Onların en yükseği ‘Lâ ilâhe illallah’ sözü, en düşüğü ise insanlara eziyet veren şeyin yoldan kaldırılmasıdır.” (Buhari, İman); “Zikrin en eftali; ‘Lâ ilâhe illallah’ sözüdür.” (et- Terğib)

Lâ ilâhe illallah, ölüm anında nur ve kıyamette sürurdur.

Hz. Ömer(ra) bir gün Hz. Talha(ra)’ya uğrar. (Onu üzgün bularak) “Neyin var, niye üzgünsün? Amcaoğlun (Ebu Bekir’in) halife oluşu mu seni üzdü?” der. Talha(ra); “Hayır! Ben Rasûlullah (sas)’ın; “Ben bir kelime biliyorum, her kim ölümü anında onu söylerse mutlaka amel defteri için bir nur olur ve onun cesedi ve ruhu, ölüm anında o kelime sebebiyle bir rıza, bir rahmet bulacaktır.” buyurduğunu işittim. Ben bu kelimenin ne olduğunu O ölünceye kadar sormadım. İşte bunun için üzgünüm.” der. Bunun üzerine Ömer(ra); ‘Ben o kelimeyi biliyorum. O; Rasûlullah (sas)’ın amcası (Ebu Talib’e) vefatı anında teklif ettiği kelime-i tevhiddir, eğer Rasûlullah (sas) amcası için, kelime-i tevhidden daha kurtarıcı bir şey bilseydi onu emrederdi” demiştir. (İ. Canan, Kütüb-i Sitte, 7127)

Abdullah İbn Ömer(ra)’in bildirdiğine göre Allah Rasûlü (sas) şöyle buyurmuştur: “Lâ ilâhe illallah sözünün sahiplerine kabirde hiçbir üzüntü olmayacaktır. Şu anda, Lâ ilâhe illallah sözünün sahiplerini başlarından toprağı silkerek; ‘Bizden tasayı gideren Allah’a hamdolsun’ (Fatır, 34) dediklerini görür gibiyim.” (İbn Hacer, Metâlibü’l Âliye, 3395)

Allah Rasûlü (sas), ‘Lâ ilâhe illallah’ın faziletlerinden birini de şöyle bildirmektedir: “Muhakkak ki, Allah kıyamet gününde ümmetimden bir adamı seçer ve mahlûkatın önüne çıkarır. Aleyhine olan doksan dokuz defter açar. Her bir defter göz alabildiğince büyüktür. Sonra da Allah Teâlâ; ‘Bunlardan her hangi bir şeyi inkâr ediyor musun? Muhafaza melekleri sana zulmetti mi?’ diye sorar. Adam; ‘Hayır, Ya Rabbi’ der. Allah Teâlâ; ‘Özrün var mı?’ diye sorar. Adam; ‘Hayır, Ya Rabbi’ der. Allah Teâlâ; ‘Evet, katımızda senin bir iyiliğin var. Bu gün zulüm yok’ buyurur. İçinde; ‘Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve Rasûluh’ yazan bir kâğıt çıkarır. Adam; ‘Ya Rabbi, bu kadar deftere karşı bu kâğıt nedir ki?’ der. Allah Teâlâ; ‘Sen bugün haksızlığa uğramazsın’ buyurur. Defterler Mizan’ın bir kefesine kâğıtta diğer kefesine konur. Defterler o kâğıt karşısında hafif gelir. Hiçbir şey Allah’ın isminden ağır gelmez.” (Tirmizi, Sünen, 2639)

Lâ ilâhe illallah, sözü o kadar şümullüdür ki; İslâm dininin inanç, ibâdet, ahlak ve muamelata dair her ki ne hükmü varsa tamamını içine alır. Zira Lâ ilâhe illallah; bir tek olup, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, her şeyin yaratıcısı ve rızıklandırıcısı olan; hüküm koyan, dirilten, öldüren, şifa veren, gizli ve açık her şeyi bilen ve her türlü noksandan münezzeh olan Allah Teâlâ’yı ifade etmektedir. ‘Lâ ilâhe illallah’ demek; bunlara ve daha bizim sayamayacağımız, Rahman’ın bütün takdirlerine iman etmek demektir.

‘Muhammedu’r-Rasûlullah’, Muhammed (sas)’in, Allah (cc)’ın elçisi olduğunu kalben tasdik etmek demektir. Tasdik ile beraber, O’nun getirdiği şeriata teslim olur ve icaplarını da O pak Rasûl (sas)’ün yaşadığı gibi yaşarız. Her iki cihanda da saadete erişin ve kurtuluşun bu tasdikten geçtiğine inanırız. Nitekim “Muhammedu’r- Rasûlullah= Muhammed Allah’ın Rasûlüdür” (Fetih, 29) ifadesinde; Allah (cc)’a, peygamberlere, meleklere, ilâhi kitaplara, ahiret gününe, kaza ve kadere iman dâhildir. Hz. Muhammed (sas)’in Allah’ın Rasûlü olduğunu tasdik etmek, bunların hepsine inanıp iman etmektir. Çünkü Rasûl-ü Ekrem (sas) bunları tasdik eden bir şeriat ile gelmiştir.

İşte bu şeraiti tasdik edenler kurtuluşa ermiş ve inkâr edenler ise mahvolmuşlardır. Allah Rasûlü (sas) buyuruyor: “Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in O’nun kulu ve Rasûlü olduğuna kalbiyle şahadet eden hiç kimse yoktur ki, Allah onu cehenneme haram kılmasın.” (Buhari, İman); “Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim de Allah’ın Rasûlü olduğuma şehâdet ederim. Kul şüphe etmeden bu ikisiyle Allah’a kavuşursa cennete girer.” (Müslim, İman);

‘Lâ ilâhe illallah’ ile ‘Muhammedu’r- Rasûlullah’ kelimelerinin bütünleştirilmesini bizzat Allah Azze ve Celle takdir buyurmuştur. İkisinin arasını ayırıp; ‘Yalnızca ‘Lâ ilâhe illallah’ yeterlidir, ‘Muhammedu’r- Rasûlullah’ demeden de müslüman olunur’ diyenler, Allah (cc)’ı ve Rasûlü (sas)’nü inkâr etmiş mülhitlerdir. Rab Teâlâ böylelerini yalanlıyor: “Allah’ı ve Rasûlünü inkâr edenler ve (inanma hususunda) Allah ile Rasûlünü birbirinden ayırıp; ‘Bir kısmına iman ederiz, ama bir kısmına inanmayız’ diyenler ve (iman ile küfür) arasında bir yol tutmak isteyenler yok mu; işte bunlar gerçekten kâfirlerdir.” (Nisa, 150-151);

Müslüman şahsiyet; önce ‘Lâ ilâhe illallah’, sonra ‘Muhammedu’r- Rasûlullah’ der, sonra da O pak Rasûlün inandığı gibi inanır ve O’nun yaşadığı gibi yaşar. İşte bu mecrada devam edenler ‘Lâ ilâhe illallah’ın künhüne vakıf olup cennetliklerden olurlar. Nitekim bunu Allah Teâlâ emretmektedir: “... O ümmî nebî olan Rasûle uyanlar (var ya), İşte o Rasul onlara iyiliği emreder ve kötülükten men eder... De ki; ‘Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan Allah’ın (gönderdiği) elçiyim. O diriltir ve öldürür. Öyle ise Allah’a ve O’nun ümmi Rasûlüne; Allah’a ve O’nun sözlerine gönülden inanan Rasûlüne iman edin ve O’na uyun ki, doğru yolu bulasınız.” (A’raf, 157-158)

Eğer Muhammed(sas) Rasûlullah olmasaydı, bizlere ‘Lâ ilâhe illallah’ı kim getirebilirdi ki? İşte o Muhammed(sas), hak Rasul olduğu içindir ki, içerisinde hiçbir leke bulunmayan, şirksiz bir din getirmiştir. Eğer ‘Muhammedu’r- Rasûlullah’ kaldırılacak olursa ‘Lâ ilâhe illallah’a nasıl inanılacağı ve nasıl yaşanacağı asla bilinemezdi.

Enes(ra) anlatıyor: “Bir adam Allah Rasûlü (sas)’ne gelerek; ‘Ya Rasûlallah! Büyük küçük ne (günah) varsa bir şey bırakmadım, hepsini yaptım’ dedi. Rasûlullah (sas) üç kere; “Peki, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in de Allah’ın elçisi olduğuna şahadet etmiyor musun?” diye sordu. O şahıs; “Ediyorum” deyince, Rasûlullah (sas); “İşte bu, onların hepsini siler” buyurdu.” (İbn Hacer, Metâlibü’l Âliye, 2850)

Kulun hatalarından, gafletinden, zaaflarından, nisyanından ve isyanından dolayı; (maazallah) imanı yara alabilir. Bu hal ise mü’min için bir felakettir. Rahmet Nebisi(sas); beşer olmamız hasebiyle ümmetinin bu felakete düşebileceğini bildiği içindir ki; imanlarımızı tazelememiz noktasında bizleri uyarıyor: “Elbisenin eskidiği gibi, göğsünüzdeki iman da eskir. Allah’a niyaz ederek, imanınızı tazeleyin” (Taberani, Hâkim)

Pak sahabe sorar; “Ey Allah’ın Rasûlü! İmanımızı nasıl tazeleyelim?” Rasûlullah (sas); “La ilahe illallah, sözünü çok söyleyerek imanınızı tazeleyin” buyurur. (İ.Ahmed, Taberani)

İNTERNET RADYOMUZ 24 SAAT YAYINDADIR
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Müslüman Yüreği Gönderen: KOYLU
[Bugün, 02:22:07 ÖS]


Başkalarına Benzememek Gönderen: KOYLU
[Bugün, 02:16:56 ÖS]


Öfke Kontrolü İçin Ne Yapmalı Gönderen: KOYLU
[Bugün, 02:09:56 ÖS]


Hayırlı Ümmet Olmanın Şartları Gönderen: KOYLU
[Bugün, 02:06:03 ÖS]


Dünya ve Âhiret Bahtiyarlığı Gönderen: KOYLU
[Bugün, 01:53:58 ÖS]


Duanın Gücünü Kuşanmak Gönderen: KOYLU
[Bugün, 01:47:13 ÖS]


İstiğfara Sarılalım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 12:01:35 ÖS]


Kul Daima Rabbine Muhtaçtır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:32:32 ÖÖ]


Çağın Meydan Okumalarına Karşı tek Reçetemiz: Hayâ Ahlakı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:23:06 ÖÖ]


Sırat Köprüsünde Ayağımızı Kaydırma Allah’ım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:13:19 ÖÖ]


Övünme Şükret Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:06:36 ÖÖ]


2025 - Mayıs - Single Eserler 3 320 + flac - NETTE İLK Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:23:15 ÖS]


Herkes Kazanamadığından ve Geçinemediğinden Şikâyet Edecek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:16:24 ÖS]


İslam Ümmeti Dünyanın Kalbidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:06:44 ÖS]


Sünnet Muhasebesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:56:36 ÖÖ]


İçimizdeki Kalabalık Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:44:57 ÖÖ]


Allah İçin Sevmek Nasıl Olur Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:36:42 ÖÖ]


Bu Dünyada Kalıcı Değiliz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:22:45 ÖÖ]


Dostluk ve Düşmanlık Gönderen: melek
[Mayıs 21, 2025, 11:46:35 ÖÖ]


Ona Dönsün Yüzün Gönderen: melek
[Mayıs 21, 2025, 11:40:38 ÖÖ]